ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi, Çin ile mücadelesine yardımcı olur mu?

Pekin boşluğu doldurmaya hazır bir alternatif olarak yerini korurken Washington'ın geri çekilme hamlesi Hindistan'ın güvenliğine zarar verecek

Afganistan'da ABD birliklerine ait Bagram Hava Üssü, Çin'e Hint-Pasifik bölgesindeki herhangi bir ABD üssünden daha yakın bir konumdadır (AFP)
Afganistan'da ABD birliklerine ait Bagram Hava Üssü, Çin'e Hint-Pasifik bölgesindeki herhangi bir ABD üssünden daha yakın bir konumdadır (AFP)
TT

ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi, Çin ile mücadelesine yardımcı olur mu?

Afganistan'da ABD birliklerine ait Bagram Hava Üssü, Çin'e Hint-Pasifik bölgesindeki herhangi bir ABD üssünden daha yakın bir konumdadır (AFP)
Afganistan'da ABD birliklerine ait Bagram Hava Üssü, Çin'e Hint-Pasifik bölgesindeki herhangi bir ABD üssünden daha yakın bir konumdadır (AFP)

Tarık eş-Şami
Washington’ın yüksek maddi ve insani maliyeti nedeniyle Afganistan savaşındaki rolünü sonlandırma ve ülkedeki tüm Amerikan askerlerini geri çekme kararının siyasi gerekçeleri üzerinde uzlaşılmasına ve ABD'nin Afganistan’da bir devlet inşa etme konusundaki başarısızlığına rağmen Joe Biden yönetimi, bu geri çekilmenin Çin ile jeopolitik ve stratejik rekabete katkıda bulunacağını öne sürerek Washington'daki pek çok kişiyle anlaşmazlık yaşıyor. Peki, Washington’daki görüş ayrılıkları neden kaynaklanıyor? Afganistan’ın, Çin ile kara sınırı olup Amerikan askerlerine ev sahipliği yapan tek ülke olması ve Hint-Pasifik bölgesindeki Çin'e en yakın ABD askeri üssü olan Bagram Hava Üssü’nün de Afganistan’da bulunması göz önüne alındığında bu geri çekilme Çin'in yararına olmaz mı?

Mantıklı gerekçeler
Washington’daki gözlemciler, Başkan Biden'ın Afganistan'daki tüm askeri personeli geri çekme ve ABD'nin çatışmadaki rolüne son verme kararının birçok stratejik ve siyasi gerekçesi bulunduğunu ve daha önce planladığı gibi bir Afgan devleti inşa etme çabalarının başarılı olamayacağının anlaşılmasının ardından Taliban Hareketi’nin yıllardır süregelen kontrgerilla eylemlerinden uzaklaşmanın mantıklı olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca birçok gözlemci, ABD’nin Afganistan'daki askeri operasyonlarını sürdürmenin maliyetinin oldukça yüksek olduğuna inanıyor. Ancak en önemli etken, Taliban Hareketi’nin yardım ettiği ve ev sahipliği yaptığı El Kaide tarafından 11 Eylül 2011 tarihinde New York'ta gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından ABD askerlerinin Afganistan'daki operasyonlarının başlamasının 20’inci yıl dönümü yaklaşırken, Amerikan kamuoyunda hakim olan savaşın devam etmesinden duyulan rahatsızlık ve gerginliktir. Mevcut ABD Başkanı Biden ile eski ABD Başkanı Donald Trump'ın hemfikir olabileceği tek konunun Afganistan’dan çekilmek olduğuna şüphe yok. Biden'ın Afganistan'dan çekilme ve 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde çekilmeyi tamamlama kararı, Trump'ın bir basın açıklamasında alışılmadık şekilde övdüğü bir karar oldu.

Yanlış gerekçe
Fakat, Biden yönetiminin Afganistan'dan tam geri çekilmenin ABD’nin Çin ile arasındaki jeopolitik ve stratejik rekabetteki konumunu güçlendireceğini ve Afganistan'da konuşlu askerler, uzmanlar, teçhizat ve sistemler, başka bir yere yeniden konuşlandırma sürecindeyken Çin’in Asya'daki meydan okumasıyla başa çıkabilmek için mevcut tüm araçları ve yolları sağlayacağını öne sürdüğü bir gerekçe, birçok stratejist açısından tamamen yanlış.
Bu gerekçeye göre ABD, ana kaynaklarını Afganistan'da Amerikan ulusal güvenliğine yalnızca ikincil bir tehdit oluşturan sonu gelmez bir soruna ayırmamalıdır. Ancak Washington’ın sahip olduğu her şeyi ve Amerikan ulusal güvenlik kurumlarının tüm çabasını, Pekin'e odaklamasını gerektiren Çin tehdidiyle mücadeleye adaması gerekir ve bu, başka herhangi bir konuyla dikkatin dağıtılmaması gereken saf bir çaba olmalıdır.
Söz konusu gerekçeye göre sonuç ister Afganistan’da uzayan bir iç savaş olsun, isterse Kabil'deki seçilmiş hükümetin düşmesi olsun hiçbir durum ABD’nin ulusal çıkarlarını önemli ölçüde etkilemeyecektir.

Yanıltıcı strateji
Ancak, ABD’li bazı ulusal güvenlik uzmanları, bu düşünceyi yanlış buluyorlar. Çünkü onlara göre tüm askerlerin geri çekilmesi kötü ve yanıltıcı bir coğrafi strateji ve bu strateji, ABD’nin Afganistan'da az sayıda da olsa askeri varlığını sürdürülmesinin Çin ile rekabeti çeşitli nedenlerle engellemek yerine artıracağını hesaba katmıyor.
Öte yandan Afganistan, ABD'nin Çin ile stratejik olarak rekabet ettiği Asya sahasının bir parçası ve ABD için coğrafi olarak büyük öneme sahip. Afganistan’da ABD birliklerine ait Bagram Hava Üssü,  Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e diğer tüm ABD askeri üslerinden daha yakın bir konumda bulunuyor. Ayrıca Afganistan, Çin'le kara sınırını paylaşan ve aynı zamanda ABD güçlerine ev sahipliği yapan tek ülkedir. ABD güçlerinin Afganistan’dan geri çekilme işlemi tamamladığında, bir sonraki en yakın ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) üssü, Çin'den bin 300 mil uzaklıktaki Katar'daki üs olacak.

Pekin alternatif olmaya hazır
Buna karşın Pekin, eski Başkan Donald Trump'ın Afganistan'dan çekileceğini açıkladığı geri çekilmenin ardından oluşacak boşluğu doldurmak için mümkün olan her türlü çabayı gösteriyor. Çin bu doğrultuda Kamboçya'dan Cibuti'ye Hint Okyanusu boyunca askeri üslerin güvenliğini sağlamak için başka yerlerden yararlandığı yatırımlara dayanan ‘Kuşak ve Yol Girişimi'nin Afganistan’ı da kapsayacağını duyurdu.
Uzmanların tahminlerine göre Çin Hava Kuvvetleri’nin önümüzdeki yıllarda, ABD ve NATO askerlerinin Bagram Hava Üssü’ndeki yerini alması şaşırtıcı olmayacak. Afgan hükümetinin, ABD'nin bırakacağı boşluğu doldurma konusunda çaresiz kalacak olması da, Çin'in Afganistan dışında Asya'nın orta ve güneybatısındaki stratejik nüfuzunu büyük ölçüde artıracaktır. ABD, Çin'in Batı Pasifik'teki istikrarsızlaştırıcı davranışlarıyla mücadele için güçlü ittifaklara sahipken, Afganistan, Çin'in batı bölgesine yakın tek NATO varlığı olmaya devam ediyor. Bu nedenle Washington, Çin’e karşı sahip olduğu avantajlardan vazgeçmemelidir.

Hindistan zarar görecektir
Diğer yandan ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinin yarattığı boşluk, Çin tehdidine karşı ABD'nin en önemli yeni stratejik ortağı olan Hindistan'ın güvenliğine de zarar verecektir. Hindistan, Biden yönetiminin en başarılı stratejik girişimleri arasında yer alan ve Hint-Pasifik bölgesindeki geleneksel ve geleneksel olmayan güvenlik sorunlarını ele almak için iletişim seviyesini en üst düzeye çıkararak güvenlik koordinasyonu kurduğu ülkelerden biridir. ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya ile dörtlü bir güvenlik koordinasyon grubu oluşturarak bölgedeki söz konusu sorunları ele alıyor.
ABD, Hindistan'ın gücünü denizcilik alanında yansıtabilmesi ve Hint Okyanusu'nun kuzeyinde önemli ve saf bir güvenlik kaynağı olabilmesi konusunda bir çıkarı olduğu açıktır. Ama eğer Afgan hükümeti, ABD’nin çekilmesinden sonra Hindistan'ın kuzey kesiminde güvenliğini etkileyen yeni ortaklar arar ve hükümet Taliban'ın eline geçerse Çin'in bölgedeki stratejik varlığını artması muhtemeldir. Aynı zamanda Pakistan'ın Afganistan'daki nüfuzu da artacaktır. Böylece aşırılık yanlılarının da Pakistan üzerindeki nüfuzları artacaktır. Hindistan, daha fazla kaynağını ve dikkatini, Hint Okyanusu ve deniz etki alanından uzağa, zayıflamış cephesine yani kuzey sınırına yönlendirmek zorunda kalacaktır. ABD'nin Afganistan’dan geri çekilmesi dörtlü güvenlik grubundaki ülkelerden biri olan Hindistan'ı konumunu güçlendirmek yerine, engelleyecektir.

Taliban Hareketi’nin elde ettiği zaferin yansımaları
Tüm bunların yanı sıra Taliban Hareketi’nin basın tarafından aktarılacak olan zaferiyle ilgili görüntüler, ABD'nin Afganistan'dan çekilme kararı konusunda biraz sessiz kalan Asyalı müttefikleri nezdinde Washington’ın güvenilirliği üzerinde güçlü bir etkiye sahip olacaktır. Ancak zafer kazanan Taliban'ın demokratik yönetimden geriye kalanları da parçaladığına ve kadınların elde ettiği kazanımları inkar ettiğine dair görüntüler ortaya çıkarsa bunlar, ABD'nin bölgelerindeki ortak demokratik değerlere bağlılığını sık sık kıyaslayan ve sorgulayan müttefiklerin bilinç altına, ‘ABD'nin başarısızlığının resmi’ olarak kazınacaktır.
Asyalı müttefiklerin, Çin ve Kuzey Kore ile başa çıkmak için bölgelerine daha fazla kaynak yönlendirmeyi tercih edecekleri doğrudur, ama ABD’nin dünyanın başka yerlerindeki nüfuzunun azalmasına ilişkin örnekleri görmezden gelemeyecekleri de bir gerçek.

ABD yeniden geri dönebilir mi?
Belki de ABD’nin geri çekilme sonrası için en olası senaryo, Amerikan güçlerinin yeniden geri dönmesidir. Taliban Hareketi, Afganistan'ın kontrolünü ele geçirdiğinde ve DEAŞ, Irak ve Suriye'nin bazı yerlerini kontrol altına aldığında bu güvenli limanlar, yalnızca ABD'ye karşı değil,  aynı zamanda Avustralya ve Endonezya gibi Hint-Pasifik'teki büyük müttefiklerin ve ortakların güvenliğine karşı saldırılar düzenleyen onlarca savaşçı üretti.
Çünkü Afganistan'ın geleceği ile ABD'nin ve Hint-Pasifik'teki müttefiklerinin güvenliği arasında bir ayrım yok. ABD, tamamen geri çekilirse kaynak ve para tasarrufu uzun sürmeyecektir. Zira önceki dersler, bu tür senaryolara işaret etmektedir. ABD, 2011 yılında tüm Amerikan askerlerini Irak'tan geri çektiğinde, radikal İslamcı bir gücün İngiltere büyüklüğünde bir alanı işgal edip, Irak hükümetini devirmek ve tüm petrol faaliyetlerini kontrol etmekle tehdit etmesinden ve Ezidilere karşı soykırım yapmasından iki buçuk yıl sonra dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Amerikan askerlerini yeniden Irak’a göndermek zorunda kaldı. Eğer ABD, Afganistan'dan tamamen çekilirse bu senaryo yakında tekrarlayabilir.
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Kiev'e ölümcül füze saldırısı… Trump Zelenskiy'yi eleştirdi

Ukraynalı kurtarma ekipleri, bugün erken saatlerde Kiev'e yapılan Rus balistik füze saldırısının ardından enkazda çalışıyor. (AP)
Ukraynalı kurtarma ekipleri, bugün erken saatlerde Kiev'e yapılan Rus balistik füze saldırısının ardından enkazda çalışıyor. (AP)
TT

Kiev'e ölümcül füze saldırısı… Trump Zelenskiy'yi eleştirdi

Ukraynalı kurtarma ekipleri, bugün erken saatlerde Kiev'e yapılan Rus balistik füze saldırısının ardından enkazda çalışıyor. (AP)
Ukraynalı kurtarma ekipleri, bugün erken saatlerde Kiev'e yapılan Rus balistik füze saldırısının ardından enkazda çalışıyor. (AP)

ABD Başkanı Donald Trump Ukraynalı mevkidaşı Vladimir Zelenskiy'yi Rusya ile olası bir anlaşmayı baltalamakla suçlarken, bugün erken saatlerde Kiev'e düzenlenen ‘büyük’ bir füze saldırısında en az 9 kişi öldü ve 63'ten fazla kişi yaralandı. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre saldırı, üç yıl önce savaşın başlamasından bu yana Ukrayna'nın başkentinde meydana gelen en ölümcül saldırılardan biri olarak değerlendiriliyor.

Ukrayna Devlet Acil Durum Servisi tarafından yapılan açıklamada, “İlk verilere göre 9 kişi öldü ve 63 kişi yaralandı… Hastaneye kaldırılan 42 kişiden altısı çocuk” denildi.

scdfvg
Saldırı, üç yıl önce savaşın başlamasından bu yana Ukrayna'nın başkentinde gerçekleşen en ölümcül saldırılardan biriydi. (AFP)

Başkentin beş bölgesi hasar gördü, otoparklarda ve kamu idarelerinde çıkan yangınlar söndürüldü. Ukrayna Devlet Acil Durum Servisi, saldırının konutlara da zarar verdiğini belirterek, ‘enkaz altında kalan insanları arama çalışmalarının devam ettiğini’ kaydetti. Kiev'de bir AFP muhabiri, hava saldırısı sirenleri çalar çalmaz yaklaşık 10 kişinin bir apartmanın bodrum katındaki sığınağa koştuğunu gördü.

fgthyju
Kiev'de Rus füze saldırısının gerçekleştiği yerde bir kurbanın cesedini taşıyan sağlık görevlileri (AFP)

Kiev'e yönelik son füze saldırısı nisan ayı başında gerçekleşmiş ve üç kişi yaralanmıştı. Ukrayna'nın doğusundaki Harkov'un Belediye Başkanı Igor Terekhov, şehrin ‘bir gecede ikinci kez seyir füzesi saldırısına uğradığını’ ve en az iki kişinin yaralandığını bildirdi.

scdfrg
Rus saldırısının ardından yaşanan yıkım (AFP)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga bugün yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ‘sözleriyle değil eylemleriyle hiçbir barış çabasına saygı duymadığını ve sadece savaşı sürdürmek istediğini gösterdiğini’ söyledi. Sibiga ayrıca, Moskova'nın barış için bir koşul olarak Ukrayna'nın topraklarının daha fazlasından ‘çekilmesine yönelik aşırı taleplerini’ eleştirdi.

‘Öldürme arzusu’

Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Direktörü Andriy Yermak Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya'nın ‘Kiev, Harkov ve diğer şehirlere füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırmasını’ kınadı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ‘sadece öldürme arzusu taşıdığını’ ifade eden Yermak, ‘ateşkes’ ve ‘sivillere yönelik saldırılara son verilmesi’ çağrısında bulundu. Ukrayna'ya yönelik füze ve İHA saldırıları, Zelenskiy'nin bugün uzun süredir Rusya yanlısı olarak görülen Güney Afrika'ya ilk ziyaretini gerçekleştirdiği sırada meydana geldi.

dfrgt
Kiev'de Rus füze saldırısının gerçekleştiği yerde çalışan kurtarma ekipleri (AFP)

Zelenskiy, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile yapacağı görüşme öncesinde Pretorya'ya vardığında sosyal medya hesabı üzerinden “Gerçek barışa yaklaşmamız önemli. G20 ülkelerini diplomatik çabalara dahil etmeye çalışıyoruz” paylaşımında bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump dün Zelenskiy'e ateş püskürdü ve onu Rusya ile bir anlaşmaya ‘çok yakın’ olunduğu halde Rusya tarafından ilhak edilen Kırım hakkında ‘kışkırtıcı’ açıklamalar yapmakla suçladı. Oval Ofis'te yaptığı açıklamada, “Rusya ile bir anlaşmaya vardığımı düşünüyorum” diyen Trump, Ukrayna Devlet Başkanı ile görüşmelerin ‘daha zor’ olduğunu ifade etti.

sdfgrth
Rus insansız hava aracı saldırısı sırasında Kiev semaları (Reuters)

Cumhuriyetçi başkan, Kiev'in Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle tetiklenen savaşı sona erdirmek için ABD'nin koşullarını kabul etmeyi reddetmesinin sadece savaş alanlarındaki ‘katliamı’ uzatacağı uyarısında bulundu. Bu yeni gerilimin merkezinde Rusya'nın 2014 yılında Ukrayna'dan ilhak ettiği Kırım meselesi yer alıyor. Trump sosyal medya platformu Truth Social'da Kiev'in Kırım'ı yıllar önce ‘kaybettiğini’ ve bu bölgeyi yeniden kazanamayacağını yazdı. Trump, Ukraynalı mevkidaşına hitaben “Ya barış olur ya da tüm ülkeyi kaybetmeden önce üç yıl boyunca savaşmaya devam eder” dedi.

Trump, Zelenskiy'nin salı günü Kırım hakkında “Tartışma yok, burası bizim toprağımız” demesini eleştirdi. Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt, “ABD Başkanı çok üzgün. Sabrı tükeniyor” diyerek, Trump iktidara gelene kadar Kiev'in en büyük askeri destekçisi olan ABD'nin Ukrayna'yı terk edebileceğini ima etti. Trump mayıs ayında Suudi Arabistan'ı ziyaret etmeye hazırlanırken, şubat ayında söylediği gibi Rus mevkidaşıyla orada görüşmesinin ‘mümkün’ olduğunu, ancak bu ihtimalin ‘düşük’ olduğunu söyledi. Dün erken saatlerde Başkan Yardımcısı J.D. Vance, ‘sahadaki hatların şu anda bulundukları yere yakın bir seviyede dondurulmasını’ ve Ukrayna ile Rusya arasında bir ‘toprak takası’ yapılmasını önerdi.

‘Toprak bütünlüğü’

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “ABD arabuluculuk çabalarını sürdürüyor ve biz bunu memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.

sdfrgthy
Rusya'nın Kiev'de bir mahalleye düzenlediği hava saldırısının ardından sığınak olarak kullanılan bir okulun bodrum katında oğlunu kucaklayan bir anne (AP)

Zelenskiy barış müzakerelerine başlamadan önce ‘derhal, kapsamlı ve koşulsuz’ bir ateşkes talep ediyor. Londra'da ABD, Ukrayna ve Avrupalı yetkililer arasında yapılan görüşmelerin sonunda Birleşik Krallık, ‘Ukrayna'nın kendi kaderini tayin etmesi gerektiğini’ bir kez daha yineledi. Fransa Cumhurbaşkanlığı, Ukrayna'nın ‘toprak bütünlüğünün’ Avrupalılar açısından ‘çok güçlü bir talep’ olduğunu belirtti.

Sahada ise Rus hava saldırıları kısa bir Paskalya arasının ardından yeniden başladı. Çarşamba gecesi gerçekleşen saldırılardan önce, Ukrayna'nın güneydoğusundaki Karganets'te bir otobüse düzenlenen İHA saldırısında dokuz kişi hayatını kaybetti.