İsrailli aşırı sağcı milletvekilinden Mescid-i Aksa'ya baskın… Bennett hükümetini devirmek için dua ettiler

Yerleşimcilerin baskını nedeniyle bu ay Mescid-i Aksa'da İsrail güvenliği ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (Reuters)
Yerleşimcilerin baskını nedeniyle bu ay Mescid-i Aksa'da İsrail güvenliği ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (Reuters)
TT

İsrailli aşırı sağcı milletvekilinden Mescid-i Aksa'ya baskın… Bennett hükümetini devirmek için dua ettiler

Yerleşimcilerin baskını nedeniyle bu ay Mescid-i Aksa'da İsrail güvenliği ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (Reuters)
Yerleşimcilerin baskını nedeniyle bu ay Mescid-i Aksa'da İsrail güvenliği ile Filistinliler arasında çatışmalar yaşandı (Reuters)

Aşırı sağcı Yahudi Gücü (​Otzma Yehudit) Partisi liderlerinden Milletvekili Itamar Ben Gvir ve beraberindekiler, ‘kaosu yaymak ve Naftali Bennett hükümetini düşürerek Binyamin Netanyahu’yu iktidara getirmeye yönelik’ girişimler kapsamında dün polis ve özel kuvvet birimlerinin koruması altında Mağrip Kapısı’ndan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.
Ben Gvir İsrailli gazetecilere yaptığı açıklamada, “Kudüs, İslami Vakıflar kuralından kurtulmalı ve İsrail bayrağını Tapınak Tepesi'ne çekmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Ben Gvir iki yardımcısıyla birlikte Mescid-i Aksa’ya girerek tüm avluları dolaştı. Ardından Ömer Camii ve Kubbet-üs Sahra'ya geçerek, buraya tapınak inşa edilmesi için dua ederek, Talmud ayini yapmaya başladı. Kaynaklar, baskının dün yapılmasının özel bir anlamı olduğunu ifade etti. Kaynaklara göre Levi Eşkol başkanlığındaki İsrail hükümeti 27 Haziran 1967'de işgal altındaki Doğu Kudüs'ü İsrail'in resmi sınırlarına ilhak etme kararı aldı. Aşırı sağcı milletvekili provokatif turunu kendisini destekleyen büyük bir yerleşimci grubu eşliğinde gerçekleştirdi. Polis, Gvir’in Filistinlilere karşı şiddetli düşmanlığıyla bilindiği ve 1994 yılında el Halil’de 49 Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan faşist Baruch Goldstein’in hayranı olduğunu bildiğinden çatışma yaşanmasından endişe ederek bölgede sıkı güvenlik önlemleri aldı.
Gvir, Filistinlilerin tamamen ortadan kaldırılması ve ‘saf bir Yahudi devleti kurulması’ politikasını inşa eden Yahudi din adamı Meir Kahane tarafından kurulan dini Siyonist hareket içinde faşist bir örgüte mensup. 1980’lerin sonunda Knesset’e girmeyi başaran Kahane o dönem diğer partililer tarafından dışlanıyordu. Hatta dönemin Likud Parti Başkanı İzak Şamir, Kahane konuştuğunda Knesset’i sık sık terk ederdi. Daha sonra bu hareketin mensuplarının birleşip Filistinlilere yönelik terör operasyonları yürüttükleri ortaya çıkınca örgüt, meşru olmaktan çıkarıldı.
Gvir, bu hareketle ilişkisini gizlemezken, Goldstein’ın fotoğrafını oturma odasının duvarına asmasına rağmen yeni bir parti kurmayı başardı. Knesset'e girmeye çalıştı ancak yeterli oy alamadı. Son seçimlerde Başbakan Binyamin Netanyahu'nun desteğiyle Knesset'e girmeyi başaran Kahane, aşırı sağ partilerin liderlerini Bezal Smotrich başkanlığında safları birleştirmeye ikna etti. Kurduğu koalisyonla hali hazıra 6 sandalyesi olan Gvir, bugün Netanyahu ile birlikte Naftali Bennett ve Yair Lapid hükümetini devirmeye çalışıyor. Gvir, işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Şeyh Cerrah Mahallesi ve Babül Amud’da gerginliğin tırmanmasında büyük rol oynadı. Bu provokasyonlar ve beraberindeki yerleşim ve Yahudileştirme projeleri, Batı Şeria'da ve İsrail'in içinde kapsamlı bir Filistin ayaklanmasına yol açtı. Ayaklanmaların ardından Gazze'ye yönelik 11 günlük bir savaş başladı. Bir ay önce İsrail kaynakları, İsrail Polis Genel Müfettişi Yaakov Shabtai’nin Netanyahu'yu,  ‘Arap-Yahudi şiddetinden Itamar Ben Gvir’in sorumlu olduğu’ konusunda açıkça uyardığını belirtti.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”