Sisi ve Bennett Gazze'nin yeniden inşasını görüştü

Sisi ve Bennett Gazze'nin yeniden inşasını görüştü
TT

Sisi ve Bennett Gazze'nin yeniden inşasını görüştü

Sisi ve Bennett Gazze'nin yeniden inşasını görüştü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi dün İsrail Başbakanı Naftali Bennett ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, geçtiğimiz ay yaşanan çatışmalardan sonra Mısır'ın Gazze Şeridi'ni yeniden inşa etme çabalarını desteklemenin önemini vurguladı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, görüşme sırasında Sisi’nin, “Mısır'ın Ortadoğu'da kapsamlı bir barışa ulaşmak için Filistin ve İsrail tarafları arasında adil ve kalıcı bir çözüme ulaşma çabalarına desteğini” yinelediğini bildirdi. Açıklamada, Bennett'in Mısır'ın bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak için gösterdiği çabalar, son ateşkes anlaşması ve esir değişimi müzakerelerindeki garantörlük için teşekkür ve takdirlerini dile getirdiğini ifade edilerek, ABD himayesinde iki ülke arasında var olan barış anlaşmasıyla elde edilen sonuçlara övgüde bulunduğu aktarıldı.
Geçtiğimiz ay Mısır, “ateşkesin kalıcı olmasını görüşmek” amacıyla Ramallah ve Tel Aviv'deki yetkililerle görüşmek üzere üst düzey bir güvenlik heyeti gönderdi. Bu bağlamda Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi'yi Kahire'de kabul etti. Sisi, Mısır İstihbarat Servisi (GID) Başkanı General Abbas Kamil'i Binyamin Netanyahu ve İsrail'deki ilgili yetkililerle ateşkesin sağlamlaştırılması ve Filistin arenasındaki son gelişmeler hakkında görüşmelerde bulunması için görevlendirdi. Filisin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise Sisi’den, Mısır’ın Filistin halkına tam desteğini teyit eden bir mesaj iletti.
Şukri ve Aşkenazi yaptığı görüşmede, özellikle Filistin topraklarında gerilime ve çatışmaların tırmanmasına yol açan tüm uygulamaları durdurarak ateşkes bildirisinin yanı sıra Doğu Kudüs, Mescid-i Aksa ve diğer tüm meselelerle ilgili özel hassasiyeti dikkate alma ihtiyacı masaya yatırıldı.
Öte yandan Arap Parlamentosu, Filistin Yönetimi'nin Kudüs, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkına yönelik saldırganlığın sonuçlarına ilişkin tüm karar ve eylemlerine tam desteğini ifade etti.
Arap Parlamentosu kararlarında, “bölgesel ve uluslararası parlamentolar ile Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin parlamentolarını kendi ülkelerinin ve üye devletlerinin hükümetleri üzerinde baskı kurmaya davet ederek”, Kudüs, Şeyh Cerrah ve Silvan mahalleleri de dahil olmak üzere Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da işgalci hükümet tarafından yürütülen saha infazlarını, kanlı katliamları ve tüm uygulamaları durdurma çağrısı yaptı.
Parlamento, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 2018 yılı olağanüstü oturumu ve daha önceki ilgili kararlarının uygulanmasında, topraklarında meşru haklarını savunan Filistin halkına uluslararası koruma sağlanmasını ve Siyonist zihniyeti ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini yineledi. Arap Parlamentosu ayrıca, Parlamentolar Arası Birlik ile bölgesel ve uluslararası parlamentoları, Knesset'in onayladığı veya geçirmeyi planladığı tüm ırkçı yasaları reddetme çağrısında bulundu.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.