Araştırma: Vebadan ölen ilk kişi 5 bin yıl önce yaşamış bir avcıydı

Veba hastalığının en eski bulgularını barındıran kalıntı  (Araştırma ekibi)
Veba hastalığının en eski bulgularını barındıran kalıntı  (Araştırma ekibi)
TT

Araştırma: Vebadan ölen ilk kişi 5 bin yıl önce yaşamış bir avcıydı

Veba hastalığının en eski bulgularını barındıran kalıntı  (Araştırma ekibi)
Veba hastalığının en eski bulgularını barındıran kalıntı  (Araştırma ekibi)

Alman araştırma ekibi, 5 bin yıl önce yaşamış bir avcının, vebadan öldüğü bilinen ilk kişi olduğunu ortaya çıkardı. Ekip, insan kalıntılarından elde edilen DNA'larda, vebaya neden olan Yersinia pestis (negatif bakteri türü) bakterisini tespit etti. Söz konusu veba hastalığı, M.S. 13. yüzyılda Avrupa nüfusunun yarısının ölümüne neden olmuştu.
Cell Reports dergisinde yayınlanan genetik analiz raporunda, söz konusu antik türün bulaşma riskinin az olduğu ve Orta Çağ dönemine kadar ölümcül bir etki yaratmadığı ortaya çıktı.
19. yüzyılın sonlarında günümüz Letonya’sında ‘Rinnukalns’ isimli kazı alanında bulunan iki kişiden biri olan avcının 21 ila 30 yaşlarında olduğu düşünülüyor.
Kazı alanında bulunan kişilerin kalıntıları, Alman Antropoloji Rudolf Virchow araştırma ekibi tarafından yeniden keşfedildikten sonra, aynı avcı grubundan diğer avcılara ait iki mezar daha bulundu.
Almanya Kiel Üniversitesi (CAU) Klinik Moleküler Biyoloji Enstitüsü'nden Dr. Ben Krause ve ekibi, dört kişinin kemiklerinden ve dişlerinden alınan örnekleri analiz ederek DNA dizilimi yaptı. Ardından, onları bakteri ve virüsler için test ettiler. Ekip, örneklerden birinde Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu eski bir veba türü tespit edince şoke oldu.
Bakteri genomunu yeniden yapılandırdıktan ve diğer antik türlerle karşılaştırdıktan sonra araştırmacılar, numunedeki bakterilerin şimdiye kadar keşfedilen en eski veba türü olduğunu belirledi.
Şarku’l Avsat’a e-posta yoluyla özel açıklamalarda bulunan Dr. Ben Krause, 5 bin yıl önce veba bulaşmış birine dair bulunan kanıtın, eski Mısır'da daha eski bir enfeksiyonun varlığına dair mevcut bilgiyi çürüttüğünü ve onu önceki çalışmaların önerdiğinden yaklaşık 2 bin yıl önce belgelenmiş en eski enfeksiyon haline getirdiğini söyledi.
Krause, "Bildiğim kadarıyla, Mısır'da vebayı kanıtlayabilecek sadece birkaç genetik çalışma var ve eski krallıktan alınan örneklerle gerçekleşmese de keşfimiz 5 bin yıl önce vebadan ölen biriyle ilgili” dedi.
Araştırma ekibinin keşfi, nispeten zararsız bir toprak bakterisinin (Yersinia pestis) Orta Çağ'da salgına neden olan bakterilere nasıl dönüştüğünü araştırmak için çok fazla bilgi sağlamadığı belirtildi.



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology