Kazimi’den ülkedeki tartışmalar sürerken NATO’nun Irak'ı istikrara kavuşturmadaki rolüne övgü

Kazimi, 1 Temmuz Perşembe günü Brüksel’deki NATO ülkelerinin daimi temsilcileriyle yaptığı görüşme sırasında. (Twitter)
Kazimi, 1 Temmuz Perşembe günü Brüksel’deki NATO ülkelerinin daimi temsilcileriyle yaptığı görüşme sırasında. (Twitter)
TT

Kazimi’den ülkedeki tartışmalar sürerken NATO’nun Irak'ı istikrara kavuşturmadaki rolüne övgü

Kazimi, 1 Temmuz Perşembe günü Brüksel’deki NATO ülkelerinin daimi temsilcileriyle yaptığı görüşme sırasında. (Twitter)
Kazimi, 1 Temmuz Perşembe günü Brüksel’deki NATO ülkelerinin daimi temsilcileriyle yaptığı görüşme sırasında. (Twitter)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile Haşdi Şabi ve İran'a yakın silahlı gruplar arasında yeni bir balayı gibi görünen mevcut duruma rağmen şu anda resmi bir davete cevaben Brüksel'de bulunan Kazimi’nin NATO'nun DEAŞ’a karşı savaşında bölgede istikrarın sağlanmasında oynadığı role övgüde bulunması, bu grupların benimsediğinden farklı bir görüşe sahip olduğunu yansıttı.
Kazimi'nin geçen Cumartesi günü Haşdi Şabi Komitesi tarafından düzenlenen geçit törenine katılması, kendisine saldıran gruplar ve özellikle Silahlı Kuvvetler Başkomutanı olarak aldığı kararlara isyan eden Haşdi Şabi bünyesinde tugayları bulunan gruplar ile arasındaki gerilimi yatıştırdı. Ancak Kazimi ve Haşdi Şabi grupları arasında saatlerce süren sakin atmosferin ardından, ABD’nin bu grupların Irak ve Suriye sınırındaki iki bölgesini hedef alan saldırısı mevcut durumu nispeten karıştırdı. Kazimi, saldırıyı şiddetle kınayan bir tavır almada acele etti.
Kazimi, Temmuz ayı sonunda ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya gelerek ABD'nin geri çekilmesinin planlanması ve stratejik diyalog dahil olmak üzere iki ülke arasındaki ilişkilere yönelik dosyayı görüşmek için Washington'ı ziyaret etmeyi planlıyor. Ayrıca Kazimi’nin, ABD’nin saldırısından iki gün sonra Brüksel’deki Avrupa Birliği (AB) Genel Merkezi’ne yaptığı ziyaret, çeşitli Irak çevreleri ve özellikle Şii güçleri arasındaki iç bölünmenin hala devam ettiği bir zamanda, terörizmi sadece Irak içinde değil, küresel bir sorun olarak ele alma girişimi olarak geldi. Aynı zamanda, yaklaşık iki ay önce Irak'taki kuvvetlerinin sayısını 500'den 4 bine çıkarmaya karar veren NATO güçleri de dahil olmak üzere uluslararası koalisyon güçleriyle nasıl başa çıkılacağı konusunu görüşmek için gerçekleşti. Buna ek olarak, şu anda Avrupa Birliği'ni ziyaret eden, ay sonunda ise Washington'ı ziyaret edecek olan Kazimi artık, üzerinde anlaşmaya varılan bir plana göre çekilme dosyasıyla diplomatik olarak nasıl başa çıkılacağı konusunda yarı açık bir yetkiye sahip değil. Kazimi, ABD’nin saldırısının ardından Şii liderler tarafından pozisyonlarının planlı geri çekilmeden derhal geri çekilmeye değiştiği konusunda bilgilendirildi.
Kazimi’nin Brüksel'de NATO ülkelerinin daimi temsilcileriyle yaptığı görüşme sırasındaki konuşması, bölünmelerin en şiddetli olduğu iç kesimler arasında ele alması gereken zor dosyalar ve AB ülkeleriyle ABD tarafından gelecek dış desteğe duyulan ihtiyaç konusundaki endişelerini yansıttı. ABD ve AB arasında, Donald Trump'ın yönetimi sırasında olduğundan farklı olarak, Biden yönetimi altında birçok uluslararası dosyayı ele alma konusunda yeniden koordinasyon sağlandığı biliniyor.
Kazimi, NATO ülkelerinin daimi temsilcileriyle görüşmesinde, Irak'ta DEAŞ’a karşı savaşta elde edilen güvenlik cephesinde kaydedilen ilerlemenin ülkeyi uluslararası koalisyonun savaş güçlerini Irak’tan geri çekmek için zaman ve teknik mekanizmalar bulmaya ittiğini belirtti. Irak Başbakanı'nın medya ofisinden yapılan açıklamaya göre, Irak Başbakanı konuşması sırasında, “Güvenlik cephesinde kaydettiğimiz ilerleme, bizi, uluslararası koalisyon ile 2020 yılında başlattığımız stratejik diyalog yoluyla, koalisyonun savaş güçlerini geri çekmek için zaman ve teknik mekanizmalar bulmaya, başta silahlanma, rehabilitasyon, eğitim ve istihbarat desteği olmak üzere tüm alanlarda işbirliğini sürdürmeye itiyor” ifadelerini kullandı. Kazimi ayrıca, “Irak, askeri kurumlarımızın yeniden inşasını desteklemek ve silahlı kuvvetlerimizin ve güvenlik servislerimizin terörizm karşısında yeteneklerini geliştirmek için NATO ve üye devletleriyle iş birliğini son derece takdir etmektedir. Bu ortak iş birliğini geliştirmek için ciddi bir arzuya sahibiz” şeklinde konuştu.
Irak Başbakanı, “Irak, DEAŞ terör örgütüne karşı savaşta ilk sırada yer aldı ve hala almaktadır. Sertliği ne düzeyde olursa olsun bu savaş, güçlerimize bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli deneyimler kazandırmıştır” dedi. Kazimi, “Irak, NATO ülkelerinin ‘silahlı kuvvetlerimizi eğitmeye ve donatmaya devam etmesini, askeri kolejleri desteklemesini, polis eğitim programlarını genişletmesini, terörizme karşı koymalarını ve askeri kuruluşların inşası için gerekli uzmanlığı elde etmelerini sağlamak üzere hava ve deniz silahlarında uzmanlaşmış beceriler ve teknisyenler yetiştirmeyi sürdürmesini’ sabırsızlıkla beklemektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Irak’ın bir yanda bölgesel çatışmalar, diğer yanda da uluslararası çatışmalar için bir arena olmasını önleme çağrısı yapan Kazimi, Irak’ın güvenlik ve istikrarının bölgenin güvenliğinden etkilendiğini dile getirdi. Aynı şekilde bölgenin güvenliğinin, ‘çatışmanın tüm taraflarını uluslararası meşruiyete uymaya, insan haklarına saygı duymaya ve devletlerin içişlerine karışmamaya çağıran’ uluslararası kararlara bağlı kalmakla sağlanabileceğini vurgulayan Irak Başbakanı, Irak’ın topraklarının komşularına saldırmak için kullanılmasını kesinlikle reddettiğine de dikkati çekti.



İsrail, Ben Gurion Havaalanı saldırısına yanıt olarak Husilere karşı geniş çaplı bir saldırı gerçekleştirdi

TT

İsrail, Ben Gurion Havaalanı saldırısına yanıt olarak Husilere karşı geniş çaplı bir saldırı gerçekleştirdi

İsrail, Ben Gurion Havaalanı saldırısına yanıt olarak Husilere karşı geniş çaplı bir saldırı gerçekleştirdi

İsrail, Husiler tarafından pazar günü Ben Gurion Havaalanı yakınlarına isabet eden füzeli saldırıya beklenen yanıtını, pazartesi akşamı Yemen'in Kızıldeniz kıyısındaki Hudeyde Limanı’na ve bir çimento fabrikasına ağır saldırılar gerçekleştirerek verdi. Böylece Tel Aviv, 20 Temmuz 2023'ten bu yana İran destekli Husilere karşı altıncı misillemesini gerçekleştirdi.

ABD, mart ayı ortalarından bu yana Husileri uluslararası deniz taşımacılığını tehdit etmeyi ve İsrail'e saldırmayı bırakmaya zorlamak için saldırılar düzenlerken, İsrail tarafından yapılan saldırıların verdiği zararın boyutları hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.

İsrail ordusuna bağlı haber ajanslarının aktardığına göre saldırılar, İsrail’e yönelik karadan karaya füzeler ve dronelar kullanılarak gerçekleştirilen saldırılara yanıt olarak Hudeyde Limanı ve çevresini hedef aldı.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Hudeyde Limanı’nda hedef alınan noktaların Husiler için merkezi bir gelir kaynağı oluşturduğu, çünkü Hudeyde Limanı’nın İran savaş araçları, askeri teçhizat ve ek askeri ihtiyaçların transferi için kullanıldığı öne sürüldü.

İsrail ordusunun Arapça sözcüsü olan Avichay Adraee yaptığı açıklamada, saldırıların Hudeyde'nin doğusundaki Husilere ait bir çimento fabrikasının hedef aldığını, çünkü fabrikanın Husiler için gelir kaynağı olduğunu söyledi. Adraee açıklamasında, İsrail ordusunun ‘İsrail vatandaşlarına ve sakinlerine yönelik her tehdide karşı ve gereken her mesafede güçlü bir şekilde hareket etmeye devam etmeye kararlı olduğunu’ vurguladı.

Husiler, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere destek için İsrail ve ABD güçlerini hedef aldıklarını iddia ederken Yemen hükümeti, Husilerin İran'ın bölgedeki gündemini uyguladığını ve Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğündeki Yemen barış sürecinden kaçtığını söylüyor.

Husiler, pazar günü İsrail'in ilk kez önleyemediği bir balistik füze saldırısında bulundu. Füzenin Ben Gurion Havaalanı yakınlarında infilak etmesi sonucunda büyük bir oyuk oluştu. Bu durum, Husilerin sahip olduğu silahların yarattığı tehdidi arttırarak, Tel Aviv'i daha önce Yemen’e karşı gerçekleştirdiği beş saldırısında olduğu gibi bir misilleme tehdidinde bulunmaya itti.

Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Hudeyde Limanı ve Husilere ait Bacil Çimento Fabrikası’na olanların terörist Husilerin Yemen'e ve Yemenlilere getirdiği çok sayıdaki felakete eklenen yeni bir trajedi’ olduğunu söyledi. İryani, tüm bunların ‘Husilerin Kızıldeniz'de ve ötesinde gerçekleştirdiği, uluslararası seyrüseferi hedef alan, bölgesel ve küresel çıkarları tehdit eden askeri ve düşmanca maceralardan ayrı tutulamayacağını’ vurguladı.

fghyjukı
İsrail'in Yemen'in Hudeyde Limanı’ndaki yakıt depolarını hedef alan saldırıları büyük bir yangına yol açtı (AFP)

İryani, şöyle devam etti:

“Husiler, 2014 yılındaki talihsiz darbeden bu yana İran rejiminin elinde ucuz bir araç olmayı tercih etmiş, kontrolü altındaki bölgeleri İran'ın füze platformları olarak kullanarak Yemen'in, halkının ve ulusal güvenliğinin çıkarlarını hiçe saymıştır.”

İran'ın bölgesel savaşlarını Yemen topraklarından yönettiğinin, Husileri kullanarak kendi altyapısını zarara uğramaktan koruduğunun, Husilerin ise Tahran'ı memnun etmek için Yemen'in elinde kalan tüm imkânları feda etmekten çekinmediğinin açık hale geldiğini vurgulayan İryani, “Belki de İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Ben Gurion Havaalanı'nı hedef alan füze saldırısında İran’ın parmağı olduğunu inkâr etme girişimleri bu stratejinin bir parçasıdır. Bu girişim, silahın İran'a ait olduğu, bu sistemleri yöneten uzmanların İranlı olduğu ve siyasi kararın Tahran'dan geldiği gerçeğine dayanmayan sahte bir iddiadır” ifadelerini kullandı.

İryani, mevcut gerilim, bunun tüm sonuçları, kan dökülmesi, halkın açlığa mahkûm edilmesi, ekonominin zarar görmesi ve toplumun mezhepçiliğe sürüklenmesinin yanı sıra nefret ve ayrımcılığa dayalı bir dış gündem lehine Yemenli kimliğini yok etme girişimleri de dahil olmak üzere devlet kurumlarını ele geçirmesinden bu yana tüm yaşananlardan Husileri sorumlu tuttu.

Yemenli bakan, şöyle devam etti:

“Husiler, Yemen'i Arap ve uluslararası çevresinden izole etmeye çalışmış, ülkeyi Yemenlilerin hiçbir ilgisi olmayan çatışmalara sürüklemiş, nefret ve yıkıma dayalı aşırılıkçı hanedan projesini örtbas etmek için Kudüs ve direniş gibi sahte sloganlar kullanmıştır.”

Hudeyde'de yaşananların, ‘terörist oluşum’ diye tanımladığı Husiler yok edilmeden, devlet yeniden tesis edilmeden, Yemen yeniden Arap ülkeleri arasındaki yerine, barışa ve istikrara giden yoluna geri dönmeden Yemen'i kurtarmanın bir yolu olmadığını bir kez daha gösterdiğini vurgulayan İryani, “Bu aynı zamanda Yemen topraklarının, limanlarının ve hayati öneme sahip tesislerinin bir kısmının Husilerin kontrolüne bırakılmasının sadece Yemen'i tehdit etmekle kalmayıp aynı zamanda tüm bölgenin güvenliğini daha fazla kaosa ve gerilime sürüklediğini de kanıtlıyor” dedi.

Öte yandan Hudeyde Valiliği Birinci Müsteşarı Velid el-Kadimi, İsrail'in dün akşam düzenlediği saldırılarda Hudeyde Limanı’nın iskelesinin hedef alındığını ve tamamen tahrip edildiğini, operasyonda Bacil çimento fabrikası ve elektrik santrallerinin de yıkıldığını doğruladı.

Kadimi, Şarku’l Avsat’a yaptığı özel açıklamada, Yemen'in altyapısının tahrip edilmesinden tamamen Husileri sorumlu tuttu.

Kadimi, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Hudeyde Limanı’nın iskelesinin tamamı İsrail uçakları tarafından hedef alınmış ve imha edilmiştir. Bu da tüm altyapının yok edildiği anlamına geliyor. Altyapının tahrip edilmesinden tamamen terörist Husileri sorumlu tutuyoruz. Zira Kızıldeniz’de İsrail hedefleri olarak adlandırdıkları, ABD’ye ve İsrail'e Yemen'in altyapısını tahrip etmeleri için bir davet niteliği taşıyan gemileri vurmaya devam ediyorlar.”

Yemen’in ikinci büyük limanı olan ve ülkenin gıda ihtiyacının yaklaşık yüzde 80'inin giriş yaptığı Hudeyde Limanı’nın hizmet dışı bırakılmasının Yemen halkı üzerinde olumsuz bir etki yaratacağı uyarısında bulunan Kadimi, “Yemen halkına yönelik insani yardım ve tüm ihtiyaçlar Hudeyde Limanı üzerinden giriş yaptığı için bu durum, Yemen halkı üzerinde olumsuz bir etki yaratacak. Hudeyde Limanı Yemen'in ikinci büyük limanı ve Yemen'in ihtiyaçlarının yaklaşık yüzde 80'ini buradan karşılanıyor. Bugün limandaki iskelenin yıkılması ve ticari gemilerin limana ulaşmasının engellenmesi, tüm Yemen halkı için bir felaket iken, Husiler bunu umursamamakta ve sadece kendi çıkarlarını elde etmeyi düşünmektedir” şeklinde konuştu.

Saldırılarda Bacil çimento fabrikası ile inşa edilen, ancak henüz faaliyete geçmeyen yeni fabrikaya ait jeneratörlerin de zarar gördüğünü belirten Kadimi, açıklamada bulunduğu saatlerde henüz herhangi bir can kaybından haberinin kendilerine ulaşmadığını, ancak özellikle çimento fabrikasında ölenlerin olabileceğini söyledi.

Hudeyde Limanı’nın onarım maliyetinin çok yüksek olacağını ve yeniden inşası için dev şirketlere ihtiyaç duyulacağını ifade eden Kadimi, “Tüm Yemen topraklarının özgürleştirilmesi çağrısında bulunduk. Zira Husiler sadece Yemen'i hedef almakla kalmayıp genel olarak bölgenin güvenliğini yok etmeye ve istikrarsızlaştırmaya çalıştığı için yok edilmesi gereken habis bir kanser haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.