Yerleşimcilere karşı öfke günü… 250 Filistinli yaralandı

İsrail hükümetiyle varılan anlaşma gereğince, Avitar yerleşimcilerin tahliyesi

Batı Şeria’nın Beyta kasabasında İsrail güçleriyle çatışmalar sırasında Filistinli göstericiler (AFP)
Batı Şeria’nın Beyta kasabasında İsrail güçleriyle çatışmalar sırasında Filistinli göstericiler (AFP)
TT

Yerleşimcilere karşı öfke günü… 250 Filistinli yaralandı

Batı Şeria’nın Beyta kasabasında İsrail güçleriyle çatışmalar sırasında Filistinli göstericiler (AFP)
Batı Şeria’nın Beyta kasabasında İsrail güçleriyle çatışmalar sırasında Filistinli göstericiler (AFP)

Filistin Kızılayı, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te dün (Cuma) düzenlenen barışçıl yürüyüşlerde, İsrail işgal güçlerinin gösterileri bastırma girişimi sırasında çıkan şiddetli çatışmalarda yaklaşık 250 kişi yaralandığını bildirdi. Sadece Nablus bölgesinde, gerçek mermilerle yaralananlar da dahil olmak üzere 135 kişi yaralandı. Yaralananlardan 49 kişiye plastik mermi isabet ederken, 79 kişi göz yaşartıcı gaz sebebiyle boğulma tehlikesi atlattı. 3 kişi işgal güçleri tarafından kovalanırken düşerek yaralandı ve iki kişinin vücudunda yanıklar oluştu.
Filistinliler, işgal ordusu tarafından desteklenen ve korunan, giderek artan yerleşim politikası ve yerleşimcilerin saldırgan uygulamaları nedeniyle öfke günü ilan etmişti. Yürüyüşler, birçok il ve köyde Cuma namazının ardından camilerden yerleşim ihlalleri yapılan bölgelere doğru başladı. İşgal ordusu, yerleşim bölgelerinin genişletilmesi için  topraklarının ele geçirilmesine karşı çıkan yüzlerce Filistinli vatandaşa kauçuk kaplı metal mermiler ve göz yaşartıcı gaz bombaları attı.
Kudüs’ün Silvan ilçesine bağlı el-Bustan mahallesinde, evleri yıkılma tehdidi altında olan 17 ev halkına desteğin durdurulması yönelik, işgal güçlerinin müdahalesi sebebiyle onlarca vatandaş boğulma tehlikesi atlattı. Yerel kaynaklar, işgal güçlerinin protestoyu bastırdıktan sonra, iki gün önce işgalcilerin yıktığı bir dükkânın sahibi olan mahalle sakini Nidal Recebi’nin evine baskın düzenlediğini bildirdi. 70 dönümlük bir alana uzanan el-Bustan mahallesinde, bin 550 kişinin yaşıyor. 2005 yılından bu yana işgal makamları, İncil’de bahsi geçen bir bahçeyi inşa etmek için burayı yıkmaya çalışıyor.
Kudüs’ün doğusundaki Hizma kasabasında, İsrail işgal kuvvetlerinin Seğra bölgesindeki bir yürüyüşü bastırması sırasında atılan gaz bombalarından onlarca sivil boğulma tehlikesi atlattı. İşgal güçlerinin kasabanın onlarca dönüm arazisini ele geçirme planları ve vatandaşları topraklarına gitmekten mahrum bırakması sebebiyle, halk tehdit altındaki topraklara akın etmişti. Yürüyüşe katılanlar Filistin bayrağı, yerleşimleri kınayan sloganlar atıp pankartlar taşırken, işgal askerleri bölgenin çevresinde konuşlanarak göstericileri bastırdı.
Nablus yakınlarındaki Cebel Sabih’te işgal güçleriyle çıkan çatışmalar sırasında biri gerçek mermi ile ayağından olmak üzere toplam 135 sivil yaralandı. Nablus’taki Filistin Kızılayı Ambulans ve Acil Durum Müdürü Ahmed Cibril, işgal güçlerinin Kızılay’a ait bir ambulansa doğrudan gaz bombası attığını ve ambulans görevlisi Kayid Umran’ın aracın cam parçalarının isabet etmesi ile yaralandığını bildirdi.
Salfit’in batısındaki el-Ras bölgesinde işgal güçleri tarafından ele geçirme tehdidi altında bulunan arazilerde, cuma namazını kılan vatandaşlara işgal güçlerinin müdahalesi sırasında, iki kişi kauçuk kaplı metal mermilerle vuruldu ve onlarca kişi gaz bombaları sebebiyle boğulma tehlikesi atlattı.
İsrail işgal güçleri aynı şekilde Nablus’un doğusunda haftalık Beyt Decin yürüyüşünü de gerçek mermi ve gaz bombaları ile bastırdı, yaralanan olmadığı bildirildi. Diğer yandan el-Halil’in güneyinde, son zamanlarda büyük bir gerilime tanık olunan Masafer Yatta bölgesindeki yerleşimin genişletilmesini kınayan bir yürüyüş de bastırıldı.
İsrail işgal ordusunun Kafr Kaddum’daki yerleşim karşıtı yürüyüşü bastırması sırasında gazeteciler de dahil olmak üzere onlarca vatandaş ciddi bir boğulma tehlikesi geçirdi. Bu yürüyüş, her hafta düzenlenen yürüyüşün başlamasının onuncu yıldönümü için, Kalkilya’daki Fetih hareketinin ve Duvar ve Yerleşime Karşı Direniş Komitesi’nin çağrısı kapsamında geldi. Yürüyüşe katılanlar arasında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) Yürütme Komitesi üyesi Vasıl Ebu Yusuf ve Huri Abdullah Yulio, Duvar ve Yerleşime Karşı Direniş Komitesi Başkanı Velid Assaf, Fetih Hareketi Devrim Konseyi üyeleri, ulusal eylem grupları temsilcileri, Kalkilya Bölgesi Sekreteri Mahmud Waweel, ülkenin çeşitli yerlerinden bölge komitesi ve halk direniş komiteleri üyelerinin yanı sıra yüzlerce köylü katıldı. Kalkilya bölgesi basın sözcüsü Murat Şitevi, işgal ordusunun yürüyüşe katılanları göz yaşartıcı gaz ve kauçuk kaplı metal mermilerle hedef aldığını ve sahada tedavi gören onlarca kişinin atılan gaz bombaları sebebiyle boğulma tehlikesi geçirdiğini belirtti.
Diğer yandan yerleşimciler dün (Cuma) Nablus’un güneyindeki Karyut topraklarında onlarca meyve ağacını söktü. Filistin yönetiminin Batı Şeria’nın kuzey bölgesindeki yerleşim dosyasından sorumlu Gassan Douglas, yerleşimcilerin vatandaşların toprakları üzerine inşa edilen Shilo ve Shvut Rachel yerleşimlerinin yakınındaki incir, badem ve üzüm ağaçlarından toplam 84 ağacı söktüklerini söyledi. Ayrıca bölgedeki su hattını ve su depolarını tahrip ettiklerini belirtti.
Ayrıca İsrail hükümeti ile yapılan bir anlaşma gereğince Nablus yakınlarındaki Sabih dağına inşa edilen Avitar karakolundan onlarca yerleşimci tahliye edildi. Yerleşimciler, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz’ın kendilerini kandırmayacağına, bölgede bir dini okul kurma sözünü yerine getireceğine ve gelecekte tekrar dönmelerini sağlayacak bir çözüm bulacağına güvendiklerini belirttiler.
Yerleşimciler, küçük gruplar halinde gitmeleri ile ilgili olarak “Filistinliler toplu halde ayrıldığımızı görmesinler ve bizi bulmasınlar” açıklamasında bulundular. Yakın bir zamanda bölgeye geri dönmenin ve karakolu büyük bir yerleşim birimine dönüştürmenin bir yolunu bulacaklarını belirttiler.
Yerleşimci liderleri, Nablus’a bağlı Beyta sakinlerinin toprakları üzerine inşa edilen Avitar karakolunun tahliyesi konusunda “uzlaşmaya” varmıştı. Bu uzlaşma, yerleşimcilerin, saat 16.00’ya kadar herhangi bir direnme olmaksızın siteyi terk etmelerini ve ileri yerleşim karakolunun bulunduğu topraklar yerleşim sağlanıncaya, sivil idarenin topraklar hakkında karar vermesi ve yasal meşruiyet kazandırmak üzere verilen 6 hafta süre bitinceye kadar, sitedeki yerleşim birimlerinin yıkılmaması ve kapalı tutulması şartını içeriyordu. Uzlaşmaya göre hükümet, sivil idare tarafından araziyle ilgili bir karar çıkana kadar evleri yıkmama sözü verdi. Sivil idare, söz konusu toprakların Filistinlilere ait olmadığı sonucuna ulaşırsa, İsrail hükümeti yerleşim bölgelerine yönelik verilen yıkım emirlerini iptal edecek.
Anlaşma, şapel ve dini okul olarak kullanılacak bir binanın tadilatını, yerleşim birimlerinin korunması amacıyla sahada sabit bir askeri nokta oluşturulması, aynı zamanda yaklaşık 30 din öğrencisinin ve okul personelinden üçünün ailesinin karakolda kalmasına izin verilmesini ve karakolda askeri bir din okulu kurulmasını da içeriyor.
Filistinliler topraklarından taviz vermeyi reddederek dün yerleşim bölgesi önünde gösteri gerçekleştirdi ancak işgal güçleri zor kullanarak gösterici grubu dağıttı.



Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP