Zehir uzmanı yanıt verdi: Bir tarantula ve akrep kavgaya tutuşsa kim kazanır?

Samantha Nixon yazısında pek çok araştırmadan yararlandı. (YouTube / MAD SCIENCEen)
Samantha Nixon yazısında pek çok araştırmadan yararlandı. (YouTube / MAD SCIENCEen)
TT

Zehir uzmanı yanıt verdi: Bir tarantula ve akrep kavgaya tutuşsa kim kazanır?

Samantha Nixon yazısında pek çok araştırmadan yararlandı. (YouTube / MAD SCIENCEen)
Samantha Nixon yazısında pek çok araştırmadan yararlandı. (YouTube / MAD SCIENCEen)

Akrepler ve tarantulalar yüz milyonlarca yıldır Dünya’da yaşamını sürdüren iki yaratık. Peki bu eklembacaklıların kavgasında kim kazanır?
Bu soru pek çok YouTube videosuna, internet tartışmasına ve hatta araştırma makalesine konu oldu. Avustralya’daki Queensland Üniversitesi’nde araştırmacı olan zehir uzmanı Samantha Nixon da bu soruya yanıt aradı.
Nixon, 2 bin 500’den fazla türe sahip akreplerle 900’den fazla türe sahip tarantulalar arasında çıkacak bir savaşta kazananı üç faktörün belirleyeceğini söyledi: Zehir, hız ve büyüklük.

Zehir
Nixon, iki hayvanın da süper silahlarının zehir olduğunu söyledi. Akrepler zehri kuyruğuyla, tarantulalarsa dişleriyle enjekte ediyor. İki tarafın da zehri, sinir sistemini hedef alan binlerce farklı molekülden oluşan bir kokteyl.
Bilim insanı, bir akrebin kıskacı ne kadar küçükse zehrinin o kadar güçlü olduğuna dikkat çekti.
Örneğin ölüm avcısı (Leiurus quinquestriatus) adıyla bilinen akreplerin küçük kıskaçları var. Ancak bu hayvanların zehri, bir insanın kalbinin, organlara yeterince kan pompalayamamasına sebebiyet verecek kadar kuvvetli.
Öte yandan Nixon, tarantulaların zehirlerinin genellikle insanları tehdit etmediğini söyledi. Araştırmacı, bugüne kadar tarantula zehrinden yaşanan bir ölümün kayda geçmediğini sözlerine ekledi.

Hız
İki hayvanın zehri de etkisini hemen gösterdiği için bir kavgada ilk vuruşu yapacak kadar hızlı olan birey daha avantajlı konumda.
Yapılan bir araştırma, ölüm avcısı akrebinin kendisini savunurken kuyruğunu saniyede 128 santimetre hızla hareket ettirebildiğini gösterdi.
Başka bir çalışmaysa, kahverengi Teksas tarantulasının (Aphonopelma hentzi) benzer hızlarda hareket edebildiğini ortaya koydu.

Büyüklük
Akrepler, insanların tırnaklarındaki keratine benzer bir protein olan kitinden meydana gelen sert bir zırh taşıyor. Ayrıca bu hayvanın, avlarını yakalamak ve parçalamak için kullandıkları güçlü kıskaçları da bulunuyor. Nixon, dünyanın en büyük akreplerinden biri olan dev orman akrebinin (Heterometrus swammerdami) 22 santimetreye ulaşabileceğini ve bir tarantulayı güçlü kıskaçlarıyla ezebileceğini söyledi.
Tarantulalarsa akreplere göre genellikle büyüklük avantajına sahip. Örneğin anavatanı Güney Amerika olan kuş yiyen goliath’ın (Theraphosa Blondi) vücut uzunluğu 12 santimetreyi, bacak uzunluğu 30 santimetreyi bulabiliyor. Bu yaratıklar kıskaç eksikliğini, kitini kolayca delmelerini sağlayan metal dişleriyle telafi ediyor.
Ayrıca bir hayvan ne kadar büyükse, onu zehirlemek için gereken doz da o kadar artıyor.
Bilim insanları, bazı akreplerin kendilerinden küçük örümcekleri avladığını tespit etti. Örneğin Batı Avustralya’da sarmal yuvalı akrep (Isometroides vescus), tuzak kapılı örümcekleri (Ctenizidae) ve kurt örümcekleri (Lycosidae) gibi yaratıkları avlamada uzmanlaşmıştır.
Ancak büyük örümceklerde işler tersine dönüyor. Zira bazı büyük tarantulalar, akrep avcıları olmalarıyla biliniyor.
Yapılan bir araştırma, ilk saldıran kim olursa olsun Tliltocatl vagans adlı tarantulanın kabuklu akrepleri (Centruroides) öldürüp yediğini gösterdi.
ABD’de uzmanlar, sarışın Arizona tarantulalarının (Aphonopelma chalcodes), bazı akrepleri avlayıp yediğini de tespit etti. Ancak bulgular, karşılaşmada ilk sokan tarafın akrep olduğu durumlarda tarantulanın geri çekildiğini ortaya koydu.

Zehrin üstesinden gelmek
Hem sarışın Arizona tarantulaları hem de Tliltocatl vagans, insanlar için zararsız olarak kabul ediliyor. Ancak akreplerin zehirleri ölümcül olabiliyor. Peki tarantulalar bu zehrin üstesinden nasıl geliyor?
Nixon, avcıların ve avların “evrimsel bir silahlanma yarışında” olduğunu söyledi. Yani bu hayvanlar hayatta kalmak için birbirlerinin silahlarını etkisiz kılacak stratejiler geliştiriyor.
Bilim insanları, tarantulaların sinirlerinde akrep zehrinin aktif olsa da böceklere ve memelilere göre daha az miktarda bulunduğunu tespit etti. Nixon bu bulgunun, tarantulaların akrep zehrinden korunmak için evrimleştiği anlamına geldiğini söyledi. Zehir uzmanı sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Bu iki eklembacaklıların savaşında kazananı genel olarak zehir, hız ve büyüklük belirliyor. Ama bence tarantulalar biraz daha ağır basıyor."
Independent Türkçe, The Conversation



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news