Moskova’dan Batı’nın provokasyonlarına güçlü bir şekilde yanıt verme sözü

Washington yakın bir zamanda İngiltere bandıralı bir savaş gemisini Kırım sularına girmekle suçladı.

Moskova’dan Batı’nın provokasyonlarına güçlü bir şekilde yanıt verme sözü
TT

Moskova’dan Batı’nın provokasyonlarına güçlü bir şekilde yanıt verme sözü

Moskova’dan Batı’nın provokasyonlarına güçlü bir şekilde yanıt verme sözü

Kremlin pazar günü yaptığı açıklamada, Rusya'nın geçen ay Kırım Yarımadası yakınlarındaki bölgesel karasularına “yasa dışı” bir şekilde girdiğini söylediği İngiltere bandıralı savaş gemisinin yaptığına benzer herhangi bir provokasyonun “Moskova’dan güçlü bir yanıt verilmesini gerektireceğini” söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin çarşamba günü yaptığı açıklamada, İngiltere bandıralı gemiye uyarı ateşi açtıklarını ve gemiyi Kırım Yarımadası açıklarında Karadeniz sularından çıkarmak için izlediği rotaya bombalar attıklarını duyuran yönetimi için “Gemi batırılabilirdi” dedi.
Rusya, İngiltere bandıralı HMS Defender savaş gemisinin Kırım açıklarından geçiş hakkını engelledi. Londra ise geçişin hakkı olduğunu savundu.
Rusya 2014 yılında Kırım'ı Ukrayna'dan ilhak etmişti. Ancak uluslararası arenanın büyük çoğunluğu Kırım’ı halen Ukrayna'ya ait olarak görüyor.
Reuters haber ajansına göre Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov dün devlet televizyonunda yaptığı açıklamada olayın “iyi planlanmış bir provokasyon” olduğunu ifade ederek Putin'in yanıtının, bunun herhangi bir tekrarının tepkiyi de beraberinde getireceğini net bir şekilde gösterdiğini söyledi. “Tabii ki verilecek tepkinin şiddetli olacağı açık”  ifadelerini kullanan Peskov sözlerini şöyle sürdürdü.
“Bence istihbarat servislerimiz bu kararı kimin aldığını kesin bir şekilde biliyor. Ancak tabii ki bu tür operasyonların içeriğinin okyanusun diğer tarafındaki üst düzey arkadaşlarımız tarafından planlandığını düşünüyorum.”
Ukrayna ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkelerinin Karadeniz'de yaptığı askeri tatbikatlar nedeniyle tansiyon yükseliyor. Tatbikatlar Rusya'nın Karadeniz Filosu tarafından yakından takip ediliyor.



İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
TT

İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)

İran bugün, Batı'nın Tahran'ın nükleer silah peşinde olabileceğine dair artan korkularına ve ABD ile görüşmelerin ertelenmesine rağmen uranyum zenginleştirme ‘hakkını’ savundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran'ın tam nükleer yakıt döngüsüne sahip olmaya hakkı var” dedi ve Tahran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) imzacılarından olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Arakçi, “Nükleer silahları tamamen reddederken uranyum zenginleştiren pek çok NPT imzacısı ülke var” ifadesini kullandı.

NPT imzacısı ülkeler, nükleer stoklarını beyan etmek ve bunları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) gözetimi altına almakla yükümlüdür.

ABD ve diğer Batılı ülkeler İran'ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlarken, Tahran bunu reddediyor ve nükleer programının sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

İran ve ABD, 12 Nisan'dan bu yana Tahran'ın nükleer programına ilişkin görüşmeler yürütüyor.

Bu görüşmeler, Donald Trump'ın 2018'deki ilk başkanlık döneminde ABD'yi büyük güçlerin İran'la yaptığı anlaşmadan çekmesinden bu yana İran'ın nükleer programına ilişkin en üst düzey temas olma özelliğini taşıyor.

Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler (Arşiv-AFP)Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler(Arşiv-AFP)

Arabulucu Umman bu hafta başında yaptığı açıklamada, başlangıçta cumartesi günü (bugün) yapılması planlanan dördüncü tur görüşmelerin ‘lojistik nedenler’ ileri sürülerek ertelendiğini duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü verdiği bir demeçte, İran'a uranyum zenginleştirmekten ‘vazgeçmesi’ çağrısında bulunarak, ‘dünyada uranyum zenginleştiren ülkelerin nükleer silah sahibi ülkeler olduğunu’ söyledi.

İran şu anda uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştiriyor. Bu oran anlaşmada öngörülen yüzde 3,67'lik oranın oldukça üzerinde, ancak askeri kullanım için gerekli olan yüzde 90'lık eşiğin halen altında.

Stoklar önde gelen Batılı ülkeler için endişe kaynağı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Nool Barrot pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran'ın ‘nükleer silah edinmenin eşiğinde’ olduğunu söyledi ve Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin Avrupa güvenliğine bir tehdit olarak görülmesi halinde Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının yeniden devreye sokulabileceğini ifade etti.

Tahran, 2015 nükleer anlaşmasının imzacılarından biri olan Fransa'nın açıklamalarını ‘gülünç’ olarak nitelendirdi.

Arakçi daha önce İran'ın uranyum zenginleştirme hakkının ‘müzakere edilemez’ olduğunu söylemişti.

UAEA Başkanı Rafael Grossi çarşamba günü yaptığı açıklamada, zenginleştirilmiş malzemenin ‘kolayca eritilebileceğini’ ya da İran dışına ‘gönderilebileceğini’ söyledi.

Geçtiğimiz ay İran hükümet sözcüsü Fatma Muhacerani zenginleştirilmiş malzemenin transferinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtmişti.

Rubio, İran'ın nükleer tesislerinin ABD'li uzmanlar tarafından da denetlenmesine izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Rubio ayrıca Tahran'a, İsrail'e ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları ABD'nin misilleme saldırılarına yol açan Yemen'deki Husilere verdiği desteği sona erdirmesi çağrısında bulundu.

Tahran, Washington ile görüşmelerin sadece nükleer program ve yaptırımların kaldırılması konularını ele almasında ısrar ediyor ve bölgesel nüfuzu ve askeri kabiliyetleri ile ilgili müzakereleri dışlıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz hafta, güvenilir bir anlaşmanın ‘İran'ın nükleer silahlar için uranyum zenginleştirme kabiliyetini ortadan kaldırması’ ve balistik füze geliştirmesini engellemesi gerektiğini söyledi. Arakçi ise Netanyahu'yu ABD politikasını ‘dikte etmekle’ suçladı.