Cezayir Bağımsızlık Günü yıldönümünde tutuklamalar sürüyor

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’dan, bağımsızlık yıldönümünde "propaganda ve yanlış bilgilendirme" tepkisi. (AP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’dan, bağımsızlık yıldönümünde "propaganda ve yanlış bilgilendirme" tepkisi. (AP)
TT

Cezayir Bağımsızlık Günü yıldönümünde tutuklamalar sürüyor

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’dan, bağımsızlık yıldönümünde "propaganda ve yanlış bilgilendirme" tepkisi. (AP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’dan, bağımsızlık yıldönümünde "propaganda ve yanlış bilgilendirme" tepkisi. (AP)

Cezayir'in doğusundaki Bejaia kentinde “Bağımsızlık Günü” münasebetiyle dün kadın eylemciler tarafından bir gösteri düzenlendi. Cezayir güvenlik güçleri, gösteri sırasında beş kadın eylemciyi tutukladı. Diğer yandan ise ülkenin Fransız sömürgeciliğinden kurtuluşunun (5 Temmuz 1962) 59. yıldönümü vesilesiyle, Hirak tutukluları için cumhurbaşkanlığı affı kararı çıktı. Bu karar üzerine serbest kalacak tutukluların aileleri hapishanelerin çevresinde kalabalık oluşturdular. 
Kabylie bölgesindeki Bejaia'da bulunan güvenlik güçleri, Hirak’a katılan kadın aktivistlerin, dün düzenlediği bir gösteriyi bastırdı. Şiddetli sıcak altında şehir merkezine yürüyen aktivistlerin Cezayir bayrağının yanı sıra Amazig bayrakları taşıdıkları ve “bağımsızlığın ardından gerçek özgürlük” sloganları attıkları görüldü. Eylemde demokrasi talepleri, yetki devri, yargının yürütmeden ayrılması ve basın özgürlüğüne atıfta bulunuldu.
Bejaia'daki aktivistler, Şarku'l Avsat’a şunları söyledi: “Yürüyüşün beş lideri gösteriye son vermeyi reddetmeleri üzerine tutuklandı. Polis onları şehir merkezindeki karakola götürdü. Şehir merkezi Hirak’ın başladığı 22 Şubat 2019'dan bu yana neredeyse her gün yönetime karşı gösterilere sahne oluyor. Yetkililer iki ay önce başkentteki gösterileri zorla engellediğinde bile, Bejaia'daki göstericiler her Cuma sokakta gösteri yapmaya devam ettiler. Hirak göstericileri ayrıca Tizi Ouzou'da (en büyük Kabylie bölgesi) yürüyüşe devam ettiler. İki şehir (Bejaia, Tizi Ouzou) son haftalarda ülkenin tüm bölgelerinden gelen göstericiler için protesto merkezi haline geldi.”
Tizi Ouzou'daki aktivistler, dün, yetkilileri protesto etmek amacıyla şehir merkezinde toplanmaya çalışan göstericileri polisin engellediğini belirttiler. Bejaia’daki gösteri öğlen saatlerinde olaysız bir şekilde sona ererken, gösteride tutuklanan beş kadın eylemcinin akıbeti henüz bilinmiyor. Söz konusu eylemciler gece serbest bırakılmayı beklediler. Gözaltında kalmalarının ertesi gün savcılığa sevk edilecekleri anlamına gelmesi nedeniyle endişeye kapıldılar. Yüzlerce benzer davada olduğu gibi tutuklu yargılanabilme ihtimalleri bulunuyor.
Bağımsızlık Günü kutlamaları vesilesiyle, Cumhurbaşkanlığı affının yayınlanmasının ardından dün, başkentteki El-Harraş ve El-Kalia cezaevleri tutuklu ailelerinin akınına uğradı. Adalet Bakanlığı’ndan konu ile ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Af kararı, toplanma olayları ve bununla bağlantılı eylemler üzerine tutuklanan genç erkek göstericilerle ilgilidir. Sayıları 18’i bulan ilk tutuklu grubu Pazar akşamı serbest bırakıldı. Af, haklarında kesin hüküm verilen kişileri etkiler, birinci ve ikinci derece davalarda temyiz başvurusunda bulunanlar ise yasaların öngördüğü şekilde bu kapsamın dışında tutulur.”
Bakanlığın açıklamasında, af prosedürlerinin tutuklular için "merhamet" anlamına geldiği yönünde bir ifade yer aldı. Bu ifade eylemciler tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı.
Siyaset bilimi profesörü ve Hirak Hareketi üyesi Muhammed Hannad bu konuda şunları yazdı: “Hirak mahkumları için çıkan af kararı, bu mahkumlar için ek bir kınama ve yönetimin, yaptığı bir adaletsizliği ortadan kaldırması üzerine takdir edilmek istediği bir icraattır.”
Hirak Hareketi’nin önde gelen yazarlarından biri olan gazeteci Necib Belhimer ise şunları söyledi: “Merhametli uygulamalar... Saltanat dönemindeki padişahların iktidar yanılsaması ile kullandığı bir dildir.”
Hirak Tutuklularının Serbest Bırakılması Ulusal Komitesi, dün yaptığı açıklamada sosyal medya paylaşımları veya protesto gösterilerine katılmaları nedeniyle yönetim tarafından tutuklanan 300'den fazla kişinin serbest bırakılmasını talep etti. Komiteye göre cezaevleri dışındaki yüzlerce kişi kovuşturmaya tabi tutuluyor.

 


İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."