Taliban’ın iktidara dönmesi, birçok faaliyeti tehdit ediyor: Şarkı söylemek, müzik ve uçurtma yapmak yasaklanabilir

Taliban hareketi, iktidardayken gençleri namaz kılmaktan alıkoyduğu gerekçesiyle uçurtma uçurulmasını yasaklamıştı (AFP)
Taliban hareketi, iktidardayken gençleri namaz kılmaktan alıkoyduğu gerekçesiyle uçurtma uçurulmasını yasaklamıştı (AFP)
TT

Taliban’ın iktidara dönmesi, birçok faaliyeti tehdit ediyor: Şarkı söylemek, müzik ve uçurtma yapmak yasaklanabilir

Taliban hareketi, iktidardayken gençleri namaz kılmaktan alıkoyduğu gerekçesiyle uçurtma uçurulmasını yasaklamıştı (AFP)
Taliban hareketi, iktidardayken gençleri namaz kılmaktan alıkoyduğu gerekçesiyle uçurtma uçurulmasını yasaklamıştı (AFP)

Afganistan’da Taliban’ın iktidarda kaldığı dönemde yasaklanan birçok eğlence faaliyeti son yıllarda yeniden ortaya çıkmıştı. Bununla birlikte radikalizm yanlısı hareketin, iktidara geri dönmesi halinde bu faaliyetlerin yeniden yasaklanabileceğine dair korkular artıyor.
Taliban, ABD kuvvetlerinin çekilmeye başladığı Mayıs ayından bu yana önemli askeri ve bölgesel kazanımlar elde etti. Liderleri ise, Afganistan’ı şeriat altında bir İslam emirliğine dönüştürmek istediklerini söylüyorlar.

Şarkı ve müzik
Seyyid Muhammad, genç bir çocukken Orta Asya’da öğrenmeye başladığı geleneksel Japon telli çalgısını çalan profesyonel bir müzisyen olarak geçimini sağlıyor.
Yirmi yıl önce Taliban’ın, arkadaşlarıyla birlikte çaldığı ve şarkı söylediği bir eve baskın yaptığı o akşamı hâlâ oldukça iyi hatırlıyor.
Taliban’ın sert İslam yorumuna göre insan sesiyle, Allah’ı yüceltmek dışında hiçbir şarkı söylenemez.
Kandehar’da yaşayan 40 yaşındaki Muhammed, “Gençtim, bu yüzden arkadaşlarımdan daha az dayak yedim ama buna rağmen üç gün bile dayanamadım” dedi.
Muhammed, Taliban’ın bir Japon enstrümanı çaldığı için bir arkadaşının parmaklarını kesmesine atıfta bulunarak, diğerlerinden farklı olarak şanslı olduğunu söyledi.
İsyancılar ülkeden kovulduğunda Muhammed, bunu bir konsere katılarak kutlamıştı.
“Müzik çaldığında içimde bir mutluluk beliriyor. Çünkü ülkemiz özgürleşti ve insanlar yeni bir hayata başlamakta özgürler” dedi.
O günden bu yana Muhammed gibi birçok Afgan, profesyonel müzisyen ve şarkıcı oldu.
8 çocuk babası Muhammed, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, “Korku içinde yaşıyorsak hayatın neşe yoktur” dedi.
Muhammed ayrıca, “Bu bir bağımlılık gibidir. Parmaklarımızı kesseler de yine müzik çalacağız” ifadelerini kullandı.

Güzellik salonları
Afganistan’ın başkenti Kabil’de küçük bir dükkânda güzellik uzmanı olan Feride, utangaç bir Afgan kadınını ışıltılı bir geline dönüştürüyor.
Popülerliğine rağmen, Feride’nin güzellik salonu ve ülke genelindeki yüzlerce benzer dükkân, belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.
Taliban, yönetimleri sırasında kadınların ve kızların hareketlerine ve faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getirdi ve güzellik salonlarının halka açık yerlerde faaliyet göstermesini yasakladı.
Kimliğinin tam olarak açıklanmasını istemeyen 27 yaşındaki Feride, “Geri dönerlerse, şu an sahip olduğumuz özgürlüğe bir daha asla sahip olamayacağız. Kadınların çalışmasını istemiyorlar” dedi.
Fırsat bulduğu taktirde Kanada’ya taşınmak istediğini söyleyen Feride, “İktidara dönerse Taliban’ın, bizi ülkeden ayrılmaya zorlayacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Uçurtma
Her boyutta yüzlerce renkli uçurtma arasında, Kabil pazarında hareketli bir dükkânda Zilcay, ailesinin nesillerdir yaptığı uçurtma yapma sanatından vazgeçmemeye kararlı olduğunu söyledi.
Taliban, namaz ve diğer dini faaliyetlerden uzaklaştırdıklarını öne sürerek gençlerin uçurtma uçurmasını yasakladı, ancak Zilcay ve ailesi çalışmalarına devam etti.
59 yaşındaki Zilcay, Kabil’deki Şur Bazar’daki dükkanında “Tabi ki gizlice çalıştık” dedi.
Rengarenk dükkânında satışa hazır yüzlerce uçurtma bulunuyor ve özel tasarımlar için sipariş alıyor.
Bu faaliyetin boyutu, Taliban’ın devrilmesinden sonraki yıllarda arttı.
Bu bağlamda Zilcay, “Bu özgürlüktür. Uçurtmalarımızı halka açık bir şekilde sergileyebilir ve korkmadan satabiliriz” dedi.
Afganların bu popüler eğlencesi, Afgan yazar Halit Hüseyni’nin ünlü romanı ‘Uçurtma Avcısı’nın 2003 yılında sinemaya uyarlanmasıyla yurtdışında da ün kazandı.
Şu anda, rüzgarlar elverişli olduğunda, Afganistan’ın masmavi gökyüzünde kanat çırpan binlerce uçurtma görülebilir.

Dans
Maneja Talash, breakdance yapmaya başladığında, Taliban’a mensup İslamcıların bir hedef olacağını biliyordu.
Talash, Kabil’de genellikle gizlice dans eden, çoğunluğu Hazaralı erkeklerden oluşan bir gruptaki tek kız olarak tanınıyor.
18 yaşındaki genç kız, birkaç yıl önce kocasını kaybettikten sonra ailesine bakmak için birkaç işte çalışan annesinin desteğini alıyor.
Ancak Afganistan’ı olimpiyatlarda temsil etmeyi hayal eden Talash açısından devam etmenin riskleri oldukça fazla.
Maneja, bazı taraflara göre sadece yasak bir faaliyette bulunan bir kız değil, aynı zamanda bazı Müslüman muhafazakarların sapkınlıkla suçladığı bir Hazaralı.
Talash, “Eğer Taliban davranışlarını değiştirmez, kadınları evlere kapatmaya ve onların haklarını çiğnemeye devam ederse, hayat benim ve milyonlarca Afgan kadın için anlamsız olacak” diyor.
Ölüm tehditleri almalarından sonra eğitim yerlerini değiştirmek zorunda kalan grup, tüm risklere rağmen tutkularının peşinden gitmeye kararlı.
Afganistan, birçok alanda kadın öncülere tanık oldu. Talash da artık kendisini onlardan biri olarak görüyor.

Nargile
Afganistan’ın doğusundaki Celalabad’da bir nehrin kıyısında Muhammed Selim ve arkadaşları, tüm dünyada popülerlik kazanan eski bir hobi olarak nargile içmek için her akşam bir araya geliyor.
Selim, meyve aromalı nargilesini tüttürerek, “Afganistan’da bugünlerde nargile içmek çok normal” dedi. Ancak Taliban, sarhoş edici etkiye sahip olduğu gerekçesiyle nargileyi yasakladı.
Hareketin devrilmesinden bu yana ülke genelinde nargile kafeler açıldı ve nargile içen müşterilere sıcak safran çayı servis edildi.
Bir kafe sahibi olan Bahtiyar Ahmed, bu alışkanlığı gençleri sokaklardan uzak tutmanın veya uyuşturucu gibi daha kötü ahlaksızlıklara düşmekten alıkoymanın iyi bir yolu olarak nitelendirdi.
Ahmed, “Burada barış hüküm sürüyor. Kafede nargile servisi yapıyoruz ve müzik çalıyoruz” derken, Taliban’ın da eski düşünceleriyle yeniden iktidara gelmesi halinde kendilerini durduracağını vurguladı.

Berber dükkanları
Muhammed Kadiri’nin Afganistan’ın batısında bulunan Herat şehrindeki salonu oldukça hareketli. Gençler, Bollywood ya da Hollywood aktörlerine benzeyebilmek amacıyla saç kesimi yaptırmak için sıraya giriyor.
Yaklaşık on yıldır erkek kuaförü olan Kadiri, “Afganistan yeni bir dünyaya girdi” dedi.
Muhammed Kadiri, “Artık daha çok berber var ve daha çok genç modaya uyuyor. Hükümet, bu duruma Taliban’ın gibi karşı çıkmıyor” ifadelerini kullandı.
Kırsal kesimdeki erkekler geleneksel görünüme bağlı kalma eğilimindeyken, şehir sakinleri daha çok modaya uymaya çalışıyor.
Ancak Kadiri ve çırakları, Taliban’ın iktidara geri dönmesi halinde bu durumun sona ereceğinden korkuyor.
Bu bağlamda Kadiri, “Taliban’ın şehre ve çarşıya girmesi halinde 20 yıl önce yaptıklarıyla aynı yönetim tarzını uygulayabileceğinden endişe ediyoruz” şeklinde konuştu.



İsrail'in yeni ‘detayları’ Gazze anlaşmasının ilerlemesini tehdit ediyor

Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
TT

İsrail'in yeni ‘detayları’ Gazze anlaşmasının ilerlemesini tehdit ediyor

Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)

İsrail’de, Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşmasının hükümlerinde değişiklik ve yeni bir sınır hattı belirlenmesine yönelik tartışmalar yürütülüyor. Bu tartışmalar, arabulucuların ‘kritik’ olarak nitelendirdiği ikinci aşamaya geçişin yakın olduğuna dair değerlendirmelerle örtüşüyor.

Uzmanların Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre söz konusu detaylar, İsrail’in 10 Ekim’de imzalanan ve Gazze’de İsrail’in geri çekilmesi ile güvenlik ve idari düzenlemeleri içeren anlaşmanın ikinci aşamasına ilerlemeyi geciktirme amacı taşıyan manevraları olarak değerlendiriliyor.

Bu belirsizlik ortamında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceği duyuruldu.

Netanyahu, pazar günü İsrail’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bildiğiniz gibi birinci bölümü, yani ilk aşamayı tamamladık. Son rehine Ran Gvili’nin cenazesinin dönüşünün ardından yakında ikinci aşamaya geçmeyi bekliyoruz. Bu aşama daha zor, en azından ilki kadar zorlu olacak. Kimse Trump’ın Hamas’a baskı yaparak rehineleri serbest bırakmasını beklemiyordu ama bunu başardık. Şimdi ikinci aşamaya geçiyoruz: Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi’nin silahlardan arındırılması. Üçüncü aşama ise Gazze’den aşırılığın temizlenmesi olacak” ifadelerini kullandı.

ABD basınında çıkan haberlere göre Trump’ın, Gazze barış sürecinin ikinci aşamaya geçtiğini Noel’den önce açıklaması bekleniyordu. Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail’in Gazze’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, istikrar için uluslararası bir gücün konuşlandırılmasını ve Trump’ın liderliğinde oluşturulacak Barış Konseyi’ni içeren yeni yönetim yapısının devreye alınmasını kapsıyor.

İsrail Başbakanı’nın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmasına yönelik açıklamalarının ardından, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki sarı hattın yeni bir sınır hattı olduğunu söyledi. Zamir, Gazze’de yaptığı saha turu ve durum değerlendirmesi sırasında, “Hamas’ın yeniden konuşlanmasına izin vermeyeceğiz. Gazze Şeridi’nin geniş bölgelerini kontrol ediyoruz ve kontrol hatlarında konuşlanmış durumdayız. Sarı hat yeni bir sınır hattıdır; Gazze çevresindeki İsrail yerleşimleri için ileri bir savunma hattı ve aynı zamanda bir saldırı hattıdır” dedi.

Sarı hat, İsrail ordusunun ABD Başkanı’nın Gazze savaşını sonlandırma planının birinci aşaması kapsamında çekildiği hattı ifade ediyor.

ABD planına göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 53’ünü oluşturan ve hâlen bulunduğu bölgelerden kademeli olarak geri çekilecek.

Mısırlı uluslararası güvenlik uzmanı Tümgeneral Ahmed eş-Şehhat, bu İsrail açıklamalarının ‘anlaşma için yeni bir tehdit oluşturduğunu, İsrail’in kötü niyet taşıdığını ve sarı hattın güvenlik hattından coğrafi bir sınıra dönüşme ihtimalinin Gazze’nin bölünmesi yönündeki planları güçlendirdiğini’ belirtti. Şehhat’a göre bu durum, anlaşmanın ikinci aşaması için uygun olmayan bir ortam yaratıyor.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mutava ise bu ayrıntıların ‘ikincil önemde olduğunu, Washington’ın himayesinde yürüyen bir anlaşma bulunduğunu ve İsrail’in buna uymak zorunda olduğunu’ ifade etti. Mutava, “İkinci aşamanın bu şekilde tartışılması için erken. Çünkü uluslararası kabul gören ve Arap dünyası tarafından desteklenen bir barış planı var; herhangi bir değişiklik kabul edilmeyecektir” dedi.

c
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Cibaliye'de yıkılmış binaların arasında duran Filistinliler (AFP)

Diğer yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, pazar akşamı bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, ‘Gazze Şeridi’nde ateşkesin her iki tarafça uygulanmasını güvence altına almak ve İsrail’in askeri operasyonlarını yeniden başlatmasına gerekçe oluşturabilecek herhangi bir durumu önlemek için uluslararası güçlerin konuşlandırılmasının gerekli olduğunu’ vurguladı.

Abdulati, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını, İsrail’in ABD planında belirtilen hatlar doğrultusunda Gazze’den çekilmesini öngörmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla ilişkili olması nedeniyle ‘büyük önem taşıyan’ bir dönem olarak nitelendirdi. Bakan, ikinci aşamaya geçiş için ciddi ve hızlı adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Abdulati’ye göre ikinci aşamanın hükümlerine uyulmasının temel güvencesi, şu anda ABD’nin -özellikle de Başkan Trump’ın- sürece doğrudan dahil olmasıyla sağlanacak.

Ahmed eş-Şehhat ise ABD’nin ikinci aşamanın başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynayacağını, Washington’ın İsrail’in olası manevralarını engellemek için Netanyahu üzerinde gerçek baskı kurması gerektiğini ifade etti.

Mutava da Trump ile Netanyahu’nun aralık ayı sonunda yapacağı görüşmenin, ikinci aşamanın geleceğini ve Washington’ın anlaşmanın ilerlemesi için uygulayabileceği baskının sonuçlarını göstereceğini belirtti.


Yarısı Gazze’de İsrail ateşiyle olmak üzere bir yılda Dünyada 67 gazeteci öldürüldü: İsrail ordusu gazetecilerin en büyük düşmanı

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)
TT

Yarısı Gazze’de İsrail ateşiyle olmak üzere bir yılda Dünyada 67 gazeteci öldürüldü: İsrail ordusu gazetecilerin en büyük düşmanı

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)

Dünya genelinde son bir yılda 67 gazeteci, görev başındayken ya da meslekleri nedeniyle hayatını kaybetti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından bugün açıklanan 2025 bilançosuna göre, bu ölümlerin yaklaşık yarısı Gazze Şeridi’nde İsrail güçlerinin ateşi sonucu gerçekleşti.

RSF, 1 Aralık 2024 – 1 Aralık 2025 döneminin, düzenli veya düzensiz silahlı kuvvetlerin yanı sıra organize suç örgütlerinin suç niteliğindeki uygulamaları nedeniyle gazeteciler için daha ölümcül bir yıl olduğuna dikkat çekti. Raporda, “Gazeteciler ölmez, öldürülür” vurgusu öne çıktı.

Bu açıklama, Cezayir’de bir temyiz mahkemesinin Fransız gazeteci Christophe Gleizes hakkında terörü övmek suçlamasıyla verilen yedi yıllık hapis cezasını onamasından yalnızca altı gün sonra geldi. RSF hâlihazırda 47 ülkede 503 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu belirtti. Bu kişilerin 121’i Çin’de, 48’i Rusya’da, 47’si ise Burma’da (Myanmar) tutuluyor. Örgüt ayrıca, bazıları 30 yılı aşkın süredir kayıp olan 135 gazetecinin izine ulaşılamadığını ve çoğunluğu Suriye ile Yemen’de olmak üzere 20 gazetecinin kaçırıldığını kaydetti.

2023 yılı, 49 gazeteci ölümüyle son 20 yılın en düşük seviyesini oluşturmuştu. Ancak İsrail’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki saldırısının ardından Gazze’de başlattığı savaş, bilanço trendini tersine çevirdi. RSF’nin güncel rakamlarına göre 2024’te 66, 2025’te ise 67 gazeteci öldürüldü.

RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu tablo, gazeteci nefretinin ve cezasızlığın kaçınılmaz sonucudur” dedi. Bocandé, hükümetlere “gazetecileri koruma görevine yeniden odaklanma” çağrısında bulunarak, “Gazetecileri hedef haline getirmekten vazgeçmeleri” gerektiğini söyledi.

RSF: İsrail ordusu gazetecilerin en büyük düşmanı

RSF raporu, İsrail ordusunu gazeteciler için ‘en tehlikeli aktör’ olarak tanımladı. Örgüte göre, son 12 ayda Filistin topraklarında 29 medya çalışanı görev sırasında öldürüldü. Ekim 2023’ten bu yana bölgede mesleki faaliyetleri sırasında veya dışında yaşamını yitirenlerle birlikte bu sayı en az 220’ye ulaşmış durumda.

Çatışma bölgelerinde gazetecilerin siviller gibi korunması gerektiğini vurgulayan RSF, İsrail ordusunun gazetecileri hedef aldığı iddialarının “defalarca ve güçlü biçimde” dile getirildiğini ve bu kapsamda savaş suçu şikâyetlerine konu edildiğini hatırlattı.

İsrail ise bu suçlamalara karşılık olarak, hedeflerinin Hamas unsurları olduğunu, Hamas’ın ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak sınıflandırıldığını savunuyor.

İsrail ordusu, örneğin El Cezire muhabiri Enes el-Şerif’in Ağustos ayında beş diğer basın çalışanıyla birlikte İsrail hava saldırısında öldürülmesine ilişkin olarak, El-Şerif’in “gazetecilik kisvesi altında faaliyet yürüten bir terörist” olduğunu iddia etmişti. RSF ise o dönemde, söz konusu suçlamaların “hiçbir temele dayanmadığını” açıklamıştı.

RSF’den Bocandé, gazetecilere yönelik itibarsızlaştırma kampanyalarının işlenen suçları meşrulaştırma girişimi olduğunu söyleyerek, “Ortada yanlışlıkla sıkılmış bir kurşun yok; bu gazeteciler, bölgede yaşananları dünyaya aktarabildikleri için bilinçli biçimde hedef alınıyor” dedi.

Meksika, üç yılın en kanlı dönemi

RSF, Meksika’nın da “son üç yılın en ölümcül dönemini” yaşadığını ve 2025’te dokuz gazetecinin öldürüldüğünü bildirdi. Raporda, ölen gazetecilerin çoğunun yerel gelişmeleri takip ettiği, organize suç yapıları ile siyaset arasındaki ilişkileri ortaya çıkardığı ve öldürülmeden önce açık şekilde tehdit aldığı ifade edildi. Bu durum, 2024’te göreve gelen solcu Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum’un basın güvenliği vaatlerine rağmen gerçekleşti.

Ayrıca, Ukrayna’da üç, Sudan’da dört gazetecinin öldüğü kaydedildi. Raporda, farklı kurumların verilerinde yöntem ve kriter farklılıkları nedeniyle sayılarda değişiklik olabileceği hatırlatıldı.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ise internet sitesinde 2025 yılı içinde şimdiye kadar 91 gazetecinin öldürüldüğünü bildirdi.


Benin hükümeti, pazar günkü darbe girişimi sonucunda can kayıpları olduğunu doğruladı

Pazartesi günü Cotonou'daki Benin TV ve Radyosu'nun genel merkezinin yakınında bir askeri araç (Reuters)
Pazartesi günü Cotonou'daki Benin TV ve Radyosu'nun genel merkezinin yakınında bir askeri araç (Reuters)
TT

Benin hükümeti, pazar günkü darbe girişimi sonucunda can kayıpları olduğunu doğruladı

Pazartesi günü Cotonou'daki Benin TV ve Radyosu'nun genel merkezinin yakınında bir askeri araç (Reuters)
Pazartesi günü Cotonou'daki Benin TV ve Radyosu'nun genel merkezinin yakınında bir askeri araç (Reuters)

Benin hükümeti, dün yapılan acil kabine toplantısının ardından, pazar günü gerçekleşen başarısız darbe girişimi sırasında ülkede çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Yetkililer darbe planlayıcılarından bazılarını tutuklarken, diğerleri hala firarda. Bölge ülkeleri, özellikle askeri açıdan Benin'e destek olmak için harekete geçiyor.

Hükümet Genel Sekreteri Edward Owen-Oro, Kabine toplantısının tutanaklarında, "İsyanı düzenleyen küçük bir grup asker, Cumhurbaşkanı'nı devirmeyi, Cumhuriyet kurumlarının kontrolünü ele geçirmeyi ve mevcut düzene meydan okumayı planlıyordu" ifadelerini kullandı.

Owen-Oro, "Başlangıçta bazı generalleri ve üst düzey ordu subaylarını etkisiz hale getirmeye veya kaçırmaya çalıştılar" diye belirtti.

Hükümete göre pazar sabahı, Cumhurbaşkanı Patrice Talon'un konutu önünde Cumhuriyet Muhafızları ile darbeciler arasında "şiddetli çatışmalar" çıktı ve "her iki tarafta da kayıplar" yaşandı.

frg
Pazartesi günü Cotonou'daki Benin ulusal televizyon istasyonunun merkezinin yakınında bir askeri araç (AFP)

Hükümet ayrıca, darbecilerin bir başka saldırısında "ölümcül şekilde yaralanan" cumhurbaşkanının Genelkurmay Başkanı Orgeneral Bertin Bada'nın eşinin de hayatını kaybettiğini bildirdi.

Benin hükümeti, Nijerya'nın darbe girişimini engellemek amacıyla pazar günü Benin'de hava saldırıları düzenlediğini açıkladı.

Kabine toplantısının ardından, darbecilerin iki Beninli subayı, bir generali ve bir albayı kaçırdığı, ancak dün sabah kaçırılanların serbest bırakıldığı belirtildi.