Gazze, yeniden inşa için 485 milyon dolara ihtiyaç duyuyor

İnşaat işçileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik son bombardımanından sonra bir binadan geriye kalanları yıkmaya çalışıyor (DPA)
İnşaat işçileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik son bombardımanından sonra bir binadan geriye kalanları yıkmaya çalışıyor (DPA)
TT

Gazze, yeniden inşa için 485 milyon dolara ihtiyaç duyuyor

İnşaat işçileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik son bombardımanından sonra bir binadan geriye kalanları yıkmaya çalışıyor (DPA)
İnşaat işçileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik son bombardımanından sonra bir binadan geriye kalanları yıkmaya çalışıyor (DPA)

Gazze Şeridi’ndeki Ablukayla Mücadele Halk Komitesi Başkanı Cemal el-Hudari, Gazze’nin maruz kaldığı hasarları takip eden bir Dünya Bankası raporuna dayanarak, son savaşın ardından Gazze’yi inşa etmek için başlangıçta 485 milyon dolar sağlanması gerektiğini söyledi.
Hudari, yaptığı açıklamada “Son savaş sırasında, sonrasında, Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı’nın iki aydan uzun bir süreliğine kapatılmasının ve binlerce tırın alıkonulmasının ardından savaş nedeniyle Gazze’nin doğrudan ve dolaylı hasarları, ekonomiyi etkiledi ve tüm Gazze sakinleri üzerinde büyük etkilere yol açtı. Sınır kapısının kapatılmaya devam etmesi ve artan ekonomik ve insani etkileri nedeniyle bu aşamada bu etkiyi kesin olarak değerlendirmek zor” ifadelerini kullandı.
Cemal el-Hudari, “Savaş ve kuşatma nedeniyle Gazze’deki insani ve ekonomik koşullar, başta yıkılan evlerin sahipleri olmak üzere tüm Gazze sakinleri açısından kötüleşiyor. Çünkü entegre bir acı yaşıyorlar. Devam eden kuşatma, geçiş yollarının kapanması ve yeniden yapılanmadaki gecikme nedeniyle birçoğu, evlerinden edilmiş durumda ve zorlu yaşam koşullarında yaşıyor” dedi. Hudari, dünyayı da ‘Gazze Şeridi’ndeki koşulları takip eden uluslararası raporları dikkate almaya, bunları ülkelerin bütçelerine dahil etmeye ve böylece ihtiyaç sahiplerine, yoksul ailelere ve Gazze’ye acil ve hızlı destek sağlamaya’ çağırdı.
Filistinli yetkili, Dünya Bankası, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) sınırlar aracılığıyla sivil malzemelerin geçişini sağlama ve savaştan sonraki toparlanmanın ilk aşamasında Gazze’nin ihtiyaçlarını 485 milyon dolar tutarında karşılama konusundaki raporuna da övgüde bulundu. Cemal el-Hudari, “Savaş ve ekonomideki gerileme sonucunda yaşanan insani koşulları, yüzde 50’yi aşmış yoksulluk ve işsizlik oranlarını açıklayan rapor, önemini yayınladığı yüksek profilli ve uzmanlaşmış uluslararası kuruluşlardan alıyor. Bu uluslararası raporlar önemlidir ve iki yönde pratik adımlar gerektirir. İlk olarak geçişlerin acilen açılması için işgalin kaldırılmasına çalışmaktır. Bu geçişleri kapatmak uluslararası yasaların alenen ihlalidir, toplu bir suçtur ve herhangi bir alanda ilerleme olasılığını engellemektedir. Uluslararası tahminler, savaşın Gazze üzerindeki etkilerini ele almaya başlamak için başlangıçta 485 milyon dolarlık bir ​​ihtiyaç olduğuna odaklanıyor” ifadelerini kullandı.
Dünya Bankası, yeni bir raporda İsrail’in son saldırılarının bir sonucu olarak Gazze Şeridi’ndeki doğrudan hasarın yaklaşık 570 milyon dolar olduğunu açıklamıştı. Norveç başkanlığındaki Filistin Halkına Yönelik Uluslararası Yardımlar Koordinasyon Komitesi’nin video konferans üzerinden sunulan bir raporunda, Dünya Bankası Gazze Şeridi’ndeki hızlı toparlanmanın en az 485 milyon dolara ihtiyacı olduğunu bildirdi.
Rapor, BM ve AB ile ortaklaşa ve Filistin Ulusal Yönetimi, sivil toplum ve Gazze’deki özel sektör ile yakın iş birliği içerisinde hazırlandı. Dünya Bankası, en çok zarar gören alanın sosyal sektörler (140- 180 milyon dolar) olduğunu, konut sektörünün tek başına sosyal sektörlere verilen toplam zararın yaklaşık yüzde 93’ünü temsil ettiğini açıkladı. En çok etkilenen diğer iki sektörün ise tarım, hizmetler, ticaret ve sanayinin öne çıktığı üretken ve finans sektörleri olduğu aktarıldı.
Dünya Bankası’na göre saldırılar, aynı zamanda ekonomik akışların, üretimin ve hizmetlerin durması açısından 105 milyon ila 190 milyon dolar arasında değişen ekonomik kayıplara neden oldu. Dünya Bankası, raporunda “Bir kez daha, kayıpların yaklaşık yüzde 87’sine neden olan işsizlik bir yana, sağlık ve sosyal korumanın yüksek maliyeti nedeniyle en çok etkilenen kesim sosyal sektörler oldu” ifadelerine yer verdi. İlk 24 ayda iyileşme sağlamak için gereken ihtiyacın 485 milyon dolar olduğu da belirtildi. Dünya Bankası raporunda, “Bu hızlı ‘hasar ve ihtiyaç’ değerlendirmesine ilişkin tahminler ön hazırlık niteliğindedir, ancak bunlar öncelikli müdahaleleri belirlemek için hayati önem taşımaktadır” vurgusu yapıldı.
Öte yandan Dünya Bankası’nın Filistin’deki Direktörü ve Daimi Temsilcisi Kanthan Shankar, yaptığı açıklamada, “Bu, Gazze’deki Filistinlilerin çatışma ve yıkıma uğradığı bir başka üzücü olaydır. İnsani kriz, dış dünyayla son derece sınırlı teması olan bir ekonomi tarafından da kötüleşmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Shankar, Gazze’nin gayri safi yurtiçi hasılasının, bu yılın ilk yarısında, saldırı öncesi yıllık yaklaşık 2,5 düzeyinde bir büyüme oranına kıyasla yüzde 0,3 oranında küçüldüğünü de belirtti. Uluslararası yetkili, Gazze halkına güvenli yaşam koşulları ve geçim kaynakları sağlamak için bağışçıların desteğini seferber etme ve iyileşme yolunu açma umudunu dile getirdi.
Bir Dünya Bankası raporuna göre, acil kurtarma ihtiyaçları arasında ‘yaklaşık 45 bin kişiye nakit yardım sağlanması, 12 ay boyunca ek 20 bin tam zamanlı iş sağlanması, evleri yıkılmış veya kısmen hasar görmüş 4 binden fazla kişiye konut verilmesine öncelik verilmesi’ hususları yer alıyor.



Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
TT

Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)

Lübnan'da her hafta, DEAŞ örgütüyle bağlantılı bir ağın, ibadethaneleri ve halk toplantılarını hedef alan bombalı saldırılar planladığına dair bir açıklama yapılıyor. Son olarak Lübnan ordusu, ‘askeri kurumu hedef alan terör eylemleri planlayan bir hücreyi durdurduğunu’ duyurdu. Öte yandan Lübnanlı bir yargı kaynağı, Şarku'l Avsat'a, Aley bölgesinde Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampının dağıtıldığını açıkladı.

Hamas ve Cemaat-i İslami

Lübnan Dağı’nda yer alan Aley kentindeki Tebiyat kasabası yakınlarında silahlı bir grubun gözaltına alınmasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, askeri yargı henüz bu kişilere karşı dava açma kararı almadı. Yargı kaynağı, ‘bu olayla ilgili gelişmeleri takip etmeye’ çağırdı.

Kaynak, Lübnan ordusunun ‘Lübnanlı ve diğer uyruklardan silahlı kişileri eğitmek için özel olarak kurulmuş ve silah ve teçhizatla donatılmış bir kampı dağıtmayı başardığını’ açıkladı. Yargı kaynağı, “Bu eğitim kampında Hamas Hareketi ve Lübnan'daki Cemaat-i İslami’nin askeri kanadı Fecr Kuvvetleri'nden silahlı kişiler bulunuyor, bu da onların askeri yaklaşımlarında ısrarcı olduklarını ve savaşma yeteneklerini yeniden geliştirmeye devam ettiklerini gösteriyor” dedi. Kaynak, ‘10'dan fazla kişinin tutuklandığını ve bunların çoğunun Beyrutlu olduğunu, ayrıca Ürdün vatandaşı arkadaşlarının da bulunduğunu’ belirtti. Tutuklananları ‘önemli kişiler’ olarak nitelendiren kaynak, özellikle de bazılarının babalarının güney cephesinde savaşırken son savaşta İsrail tarafından öldürüldüğünü ifade etti.

DEAŞ'dan tutuklamalar

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Terör örgütlerinin izlenmesi ve takip edilmesi kapsamında, istihbarat müdürlüğü bir dizi güvenlik operasyonu düzenledi ve sonuç olarak DEAŞ terör örgütünü destekleyen bir hücre kurdukları gerekçesiyle üç vatandaşı tutukladı” denildi. Açıklamada, “İlk soruşturmalarda, hücrenin ülke dışındaki örgüt liderlerinin talimatıyla orduya karşı güvenlik operasyonları planladığı ortaya çıktı. Hücrenin geri kalan üyelerinin tutuklanması için çalışmalar devam ediyor ve tutuklananlar hakkında yetkili yargı makamlarının gözetiminde soruşturma başlatıldı” ifadeleri yer aldı.

Yeni endişeler

Lübnan sokaklarında, özellikle Suriye'de son zamanlarda yaşanan olayların ardından, aşırılıkçı grupların ülkeye sızdığına dair endişeler yeniden güçlendi. Ancak konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak bu endişeleri hafifleten açıklamalarda bulundu. Bazı medya kuruluşlarının, Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı'nın, üyelerinden birinin Beyrut'un güney banliyölerinde intihar saldırısı planladığı bir terör şebekesini durdurduğunu sızdırması, Lübnan'ın, 2013 ila 2015 yılları arasında yaşadığı bombalı saldırı kabusunun geri döndüğünü düşündürdü.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynak, “Lübnan yargı ve güvenlik kurumları, uyuyan ya da aktif olan güvenlik hücreleriyle sürekli bir mücadele içinde. Son gelişmeler, Suriye uyruklu iki gencin (Halid ez-Zubi ve Muhammed el-Acluni) tutuklandığını ortaya çıkardı. Bu iki genç, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün ardından gizlice Lübnan'a girmiş ve Güney Lübnan'ın Sayda kentinde bir akrabalarının yanında kalarak, banliyöde kalabalık bir alanda motosiklet bombalamak gibi operasyonlar hazırlamak için harekete geçmiştir” ifadelerini kullandı.

Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Kaynak, ‘tutuklananların çoğunun aşırıcı eğilimleri olduğunu, ancak Lübnan'da güvenlik operasyonu planları olmadığını ve gerekli imkanlara sahip olmadıklarını’ gizlemedi. “Lübnan güvenlik güçlerinin son yıllarda terör hücrelerini takip ederken edindiği deneyim, DEAŞ'ın hedef bankası belirlemediği ve bu görevler için silah ve patlayıcı sağlamadığı sürece kişileri veya grupları örgüte dahil etmediğini gösteriyor” diyen kaynak, ‘son zamanlarda dolaşan bilgilerin, özellikle Suriye'nin Suveyda vilayetinde yaşanan olayların ardından, bu aşamada istismar edilip kullanılmak üzere abartıldığını’ vurguladı.

DEAŞ ile bağlantısı olmayan tutuklular

Güvenlik güçleri, birkaç hafta önce güney banliyösündeki Burc el-Baracna bölgesinde ve Bekaa Vadisi'ndeki Şemstar kasabasında DEAŞ mensubu olduğundan şüphelenilen iki grup Suriyeliyi gözaltına aldı. Ancak bir güvenlik kaynağı, ‘bu kişilerin DEAŞ veya herhangi bir terör örgütüyle ilgisi olmadığını’ kesin bir dille ifade etti. Güvenlik kaynağı, Burc el-Baracna'da gözaltına alınanların Suriyelileri iş bulmak için Lübnan'a kaçak olarak sokan bir grup olduğunu ve sözde Şemstar hücresinin herhangi bir faaliyet yürütmediğini, sadece kimlik belgeleri olmadığı için şüpheli görülen işçiler olduğunu belirtti. Güvenlik kaynağı, “Bu aşamada ihtiyatlı olmak anlaşılabilir ve haklıdır; ancak bu, insanları korkutmak için bir araç olarak kullanılmamalıdır” dedi.