İrlanda ve Norveç’ten Suriye’ye sınır ötesi yardım mekanizmasının süresini uzatma adımı

Esed ile normalleşmeyi kabul etmeyen Washington, BMGK’daki görüşmelerine devam ediyor.

Suriye-Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı yakınında, 30 Haziran’da taşınan yardımlar. (Reuters)
Suriye-Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı yakınında, 30 Haziran’da taşınan yardımlar. (Reuters)
TT

İrlanda ve Norveç’ten Suriye’ye sınır ötesi yardım mekanizmasının süresini uzatma adımı

Suriye-Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı yakınında, 30 Haziran’da taşınan yardımlar. (Reuters)
Suriye-Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı yakınında, 30 Haziran’da taşınan yardımlar. (Reuters)

Suriye’deki insani duruma ilişkin dosyadan sorumlu, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’in daimi olmayan iki üyesi İrlanda ve Norveç perşembe günü yapılan oylamada Şam’ın onayı olmadan Suriye’ye sınır ötesi yardım mekanizmasının süresini bir yıl uzatılmasına yönelik umutlarını dile getirdiler. Rusya ise konuya yönelik itirazlarını sürdürdü.  
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price oylama öncesinde, ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak Linda Thomas Greenfield’ın ve Rus Temsilci Vassily Nebenzia da dahil olmak üzere Güvenlik Konseyi’ndeki mevkidaşlarının bu konuda sarf ettiği çabaların devam ettiğini belirtti. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede bu konuyu gündeme getiren Başkan Joe Biden’ın ve Dışişleri Bakanlığı’nın çabalarını da Price a. Price sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konudaki diplomasimiz her zaman koordineli oldu. Ancak Suriye’ye sınır ötesi yardımların ulaştırılması yetkisinin resmi olarak sona ermesine sadece sayılı günler kaldığı için yoğunlaştı. Bu çok önemli bir konu. Zira sürenin sona ermesi milyonlarca insanın hayatını tehdit ediyor.”
Yetkili, Güvenlik Konseyi’nin Bab el-Hava’dan sağlanan insani yardımların ulaştırılmasına yönelik mekanizmayı 12 aylık bir süre için yenilemesi ve uzatması gerektiğini belirtti. ABD’nin sınır ötesi ve kontrol noktalarında geçilmesi de dahil olmak üzere Suriye’deki her türlü insani yardımı desteklediğini vurgulayan Price, ülkenin her bir yanına insani yardımın yaygınlaştırılması için ciddi ve güvenilir bir teklifin yapıldığını, bu teklifin Suriye halkının acil ihtiyaçlarını karşılamak için sınır ötesi yardım operasyonlarını ve koronavirüs nedeniyle oldukça ihtiyaç duyulan diğer yardımları da kapsadığını belirtti. Price sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, ABD’nin tek başına yapamayacağı bir şey. Sahadaki tüm tarafların iş birliğini ve desteğini gerektirecek. Bu ne yazık ki müttefiklerine yardım etmek ve hayali düşmanlarını cezalandırmak için yardımları kullanan rejimi de kapsıyor.”
Price ayrıca Suriye halkının çektiği acılar ve koronavirüsün yayılmaya devam nedeniyle hiçbir mazeretin, insani yardımların ve aşıların ulaştırılması için güvenilir yolların kapatılmasını ve masum insanlara yardımların kesilmesini haklı çıkarmayacağını belirtti. Dışişleri Bakanı Antony Blinken de bu konuyu, yönetim için bir öncelik olarak gördüğünü yineledi.
Aşılarla ilgili yardımın doğrudan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejimine teslim edilip edilmeyeceğine yönelik bir soruya, yardımların insani kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ihtiyacı olanlara doğrudan yardım şeklinde ulaştırılacağı cevabını veren Blinken, Başkan Joe Biden yönetiminin şu an kendi halkına acımasızca davranan Esad rejimi ile ilişkileri normalleştirmeye niyeti olmadığını vurguladı. Esad rejiminin insani yardımlara ulaşılmasını engellediğini ve halkın çektiği acıların çoğunun sorumlusu olduğunu belirtti.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, Güvenlik Konseyi ile gerçekleştirdiği Suriye’deki insani duruma ilişkin basına kapalı toplantısının ardından “Bugün sahip olduğumuzdan daha azını kabul edemeyiz. O da milyonlarca Suriyeliye destek sağlayacak, 12 ay açık bir sınır kapısıdır” dedi.
Batılı diplomatlar, 2014 yılında belirlenen ve önümüzdeki cumartesi günü sona erecek olan izin süresinin 6 ay da olsa uzatılabileceği konusunda iyimserler.
Yardımların geçtiği sınır noktaları, geçen yıl Rusya’nın baskısı ile azaltıldı. Suriye’nin kuzeybatısındaki Türkiye ile İdlib Valiliği arasındaki Bab el-Hava kapısıyla sınırlı hale geldi. Sınır kapısı, Şam’ın ve savaşçı grupların kontrolü altındaki, İdlib’de ikamet eden çoğu sığınmacı yaklaşık üç milyon kişiye yardım etmek için kullanılıyor.
Veto hakkına sahip olan Şam’ın müttefiki Moskova, BM mekanizmasının Suriye rejiminin tüm ülke üzerindeki egemenliğini ihlal ettiğini düşünerek sınır ötesine yardım ulaştırma mekanizmasının süresinin uzatılmasını kabul etmediğini bildirdi.
AFP’ye konuşan Rus bir diplomat, Moskova’nın uzun zamandır net olan pozisyonunu koruduğunu söyledi. İrlanda’nın BM temsilcisi Geraldine Byrne Nason da Suriye’deki insanı durumun ele alınacağı basına kapalı toplantı öncesinde verdiği demeçte “Bu haftanın sonlarına doğru bir uzatma olmasını umuyoruz” dedi. Dosyanın siyasi açıdan hassas olduğunu belirten Nason, “İnsani felaketin büyüklüğünü hayal bile edemeyiz” ifadesini kullandı.
Norveç’in BM temsilcisi Mona Juul da şu açıklamada bulundu:
“Birçok şeyin görüşülmesi gerekiyor. Bu birçok insan için gerçekten bir ölüm kalım meselesi. Suriye’deki milyonlarca insandan bahsediyoruz. Dolayısı ile Suriye’ye mümkün olduğu kadar çok yardımın ulaşması son derece önemlidir.”
Dosyadan sorumlu iki temsilci, Suriye’nin kuzeydoğusuna yardım ulaştırmak için Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan yardım girişine izin verilmesinin bir yıl uzatılmasının yanı sıra daha önce olduğu gibi Irak sınırındaki el-Yarubiye Sınır Kapısı’nın da yeniden açmasına yönelik bir karar tasarısı önerdi.
Greenfield, Rusya ve Çin’in sınırın geçilmesi mekanizmasının uzatılmasına yönelik veto haklarını kullanmaları durumunda, bu kararın yansımalarının çok net olduğunu ve insanların açlıktan öleceğini belirtti.
Batılı ülkeler gibi Rusya da Suriye’deki insani durumun farkında. Ancak söz konusu durumu Batı’nın yaptırımlarına bağlıyor. Moskova, Suriye başkentinden çatışma hatları üzerinden yardımların ulaştırılmasının, sınır ötesi yardım mekanizmanın yerini alabileceğini savunuyor.
ABD’nin BM temsilcisi Greenfield “Cephe hatlarına yardım dağıtımını desteklemek ve sınır ötesi yardım kapasitesini artırmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Greenfield cephe hatlarından geçmenin sınırı geçmenin yerini tutmayacağını belirterek ABD’nin Rusya’nın tutumunu yumuşatması karşılığında yaptırımlarını hafifletme olasılığını ihtimal dahilinde olarak değerlendirmedi.
Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, Pekin’in tek taraflı yaptırımlar, cephe hatlarının geçilmesi ve sınır ötesi mekanizmasında şeffaflığa yönelik çözümler görmek istediğini söyledi. Çin Temsilcisi açıklamasında şunları söyledi:
 “Sadece sınır ötesi mekanizmanın süresinin uzatılmasını değil, aynı zamanda tek taraflı yaptırımlar ve etkileriyle mücadele etmek ve gelecekte ön cephelerden yapılan yardımları da geliştirmek istiyoruz.”
Yılın başından bu yana, cephe hatlarına insani yardım ulaştırma taleplerinin yüzde 50’sinin Suriye rejimi tarafından engellendiğini belirten Fransa’nın BM Temsilcisi Nicolas de Riviere da sözleirni şöyle sürdürdü:
“Suriye’ye yapılan insani yardımın yüzde 92’si Avrupa Birliği, ABD, Kanada ve Japonya tarafından sağlanıyor. Bunlar aslında Batı’nın paraları. Hiç kimse bu paranın cephe hatları üzerinden ulaştırılmak üzere yeniden tahsis edilmesini beklememeli. Bu olmayacak.”
Diplomatlar, Rusya’nın yardımların ulaştırılması süresini uzatma konusuna yönelik BM Güvenlik Konseyi müzakerelerinden ayrıldığını aktardılar. BM Suriye Krizi Bölgesel İnsani Yardım Koordinatörü Yardımcısı Mark Cutts; Kanada, Dominik Cumhuriyeti, Hollanda, Katar ve Türkiye tarafından New York’ta düzenlenen BM toplantısında “Sınır ötesi yardım operasyonu, insanlara yardım ulaştırmanın en güvenli yoluydu. Geçen yıl boyunca, Suriye’nin kuzeybatısına ayda ortalama binden fazla kamyon ulaştırdık. Kesinlikle bu yardım sürecinin devam etmesi gerekiyor” dedi.
Güvenlik Konseyi, ilk kez 2014 yılında dört sınır kapısı üzerinden Suriye’deki sınır ötesi yardım operasyonuna izin verdi. Geçen yıl, Rusya ve Çin’in karşı çıkması nedeniyle dört sınır kapısı üzerinden gerçekleştirilen yardım mekanizmasının süresinin uzatılması engellendi ve yardım geçişleri Türkiye sınırındaki, Suriye silahlı muhalefetleri tarafından kontrol edilen sınır kapısı ile sınırlı kaldı.
Rusya, yardım operasyonunun zamanının geçtiğini ve Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini bildirdi. Rusya ve Çin, ABD ve diğer ülkelere yönelik eleştiride bulunarak Suriye’deki kötü durumun bir kısmından tek taraflı yaptırımları sorumlu tuttular.



Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.


Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

TT

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Bileşmiş Milletler (BM) ve insan hakları raporları ile uydu görüntülerinin, geçtiğimiz pazar günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından ele geçirilen Kuzey Darfur'un başkenti Faşir şehrinde ayrım gözetmeksizin cinayetlerin devam ettiğini göstermesinin ardından, binlerce Sudanlı şu anda risk altında. Kuzey Kordofan eyaletindeki stratejik öneme sahip Bara’da korkunç istismarlar ve cinayetlerin bildirilmesinin ardından Kordofan eyaletinin en büyük şehri Ubeyd’e doğru büyük çaplı bir göç yaşanıyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) dün, HDK'nın iktidarı ele geçirmesinin ardından binlerce sivilin Sudan'ın Faşir kentinde mahsur kaldığı ve yakın tehlike altında olduğu konusunda endişelerini dile getirirken, yeni uydu görüntüleri Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehrinde katliamların devam ettiğini gösteriyor.

HDK geçtiğimiz pazar günü, 18 aylık bir kuşatmanın ardından, Sudan topraklarının üçte birini oluşturan Darfur bölgesindeki ordunun son kalesi olan Faşir'in kontrolünü ele geçirdi. Şehrin düşmesinden bu yana, sahada infazlar, cinsel şiddet, yardım görevlilerine saldırılar, yağma ve kaçırma olayları bildirilirken, iletişim büyük ölçüde sağlanamıyor.

Faşir yakınlarındaki Tavile beldesine ulaşan kurtulanlar, toplu katliamların yaşandığını, çocukların ebeveynlerinin gözleri önünde vurulduğunu ve kaçmaya çalışan sivillerin dövülüp soyulduğunu anlattı. BM, pazar gününden bu yana 65 binden fazla kişinin Faşir'den kaçtığını, ancak on binlerce kişinin halen orada mahsur kaldığını söyledi. Şehir, son HDK saldırısından önce yaklaşık 260 bin nüfusa sahipti.

zaxsdf
Faşir yakınlarında cesetler ve yanmış araçlar arasında yürüyen HDK üyeleri (Reuters)

MSF, çok sayıda sivilin halen büyük risk altında olduğunu ve HDK ve müttefikleri tarafından daha güvenli bölgelere ulaşmalarının engellendiğini açıkladı.

MSF, sadece yaklaşık 5 bin kişinin şehrin yaklaşık 70 kilometre batısında bulunan Tavile beldesine ulaşabildiğini bildiri. MSF Acil Durum Operasyonları Başkanı Michel Olivier Lacharite, “Tavile'ye gelenlerin sayısı, yaygın zulüm haberlerinin arttığı bir dönemde, felaketin boyutuyla uyuşmuyor” dedi. ‘Faşir'de aylarca süren açlık ve şiddetten kurtulan tüm kayıp insanlar nerede?’ diye soran Lacharite, “En olası ve aynı zamanda en korkunç ihtimal, kaçmaya çalışırken öldürülüyor veya avlanıyor olmalılar” diye ekledi.

Toplu katliamlar devam ediyor

MSF’ye konuşan görgü tanıkları, pazar günü ordudan ve müttefik kuvvetlerden askerler de dahil olmak üzere yaklaşık 500 sivilin kaçmaya çalıştığını, ancak çoğunun HDK ve ona bağlı gruplar tarafından öldürüldüğünü veya yakalandığını söyledi. Hayatta kalanlar, kaçanların cinsiyet, yaş ve etnik kökenlerine göre ayrıldığını ve birçoğunun halen 5 milyon ila 30 milyon Sudan sterlini (bin ila 6 bin dolar) arasında değişen fidye için alıkonulduğunu söyledi.

Faşir’den kaçan beş çocuk annesi Hayat, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, kendileriyle birlikte seyahat eden gençlerin yolda silahlı kişiler tarafından durdurulduğunu, daha sonra onlara ne olduğunu bilmediklerini söyledi. BM tarafından cuma günü yapılan açıklamada, HDK’nın Faşir'e düzenlediği saldırıda ölenlerin sayısının yüzlerle ifade edilebileceği belirtilirken Sudan ordusuyla ittifak halindeki güçler HDK'yı ‘2 binden fazla sivili öldürmekle’ suçladı.

Uydu görüntüleri

Yale Üniversitesi’nden araştırmacılara göre yeni uydu görüntüleri Sudan'ın batısındaki Faşir şehri ve çevresinde kitlesel katliamların devam ettiğine işaret ediyor.

Üniversitenin İnsani Yardım Araştırma Laboratuvarı yeni bir raporda, yeni görüntülerde şehir nüfusunun büyük bir kısmının ‘öldürüldüğü, esir alındığı veya saklandığına’ dair işaretler olduğunu belirtti.

cd
Yıkımın sonrasını ve devam eden çatışmayı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

Araştırmacılar, pazartesi ile cuma günleri arasında yerleşim bölgelerinde, üniversite kampüslerinde ve askeri tesislerde insan kalıntıları olduğu düşünülen en az 31 grup nesne gözlemlediler.

Raporda, “Sürekli kitlesel katliamların devam ettiğine dair işaretler açıkça görülüyor” ifadesi de yer aldı.

Kaçanların anlattıkları

Reuters'ın haberine göre hafta başında Sudan'ın Faşir kenti yakınlarında deve sırtında yaklaşık 200 adamıtoplayan milisler, onları belirli bir yere götürdükten ve ırkçı sloganlar attıktan sonra üzerlerine ateş açtılar. Kaçırılan kişiler arasında olduğunu söyleyen el-Hayr Ismail adındaki adam, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesindeki Tavile beldesinde yerel bir gazeteciye, kaçıranlardan birinin onu okul günlerinden tanıdığını ve kaçmasına izin verdiğini anlattı.

İsmail, “’Onlara onu öldürmeyin’ dedi, ancak onlar kendi arkadaşları da dahil olmak üzere onunla birlikte olan herkesi öldürdüler” ifadelerini kullandı. İsmail, HDK pazar günü şehri ele geçirdiğinde, halen şehirde bulunan yakınlarına yiyecek götürdüğünü ve diğer tutuklular gibi kendisinin de silahsız olduğunu kaydetti.

dfrgt
HDK’nın Faşir’i ele geçirmesinin ardından şehirden kaçan yaralı bir kişi (AP)

İsmail, Reuters'ın röportaj yaptığı dört tanık ve altı yardım görevlisinden biriydi ve Faşir’den kaçanların yakın köylerde toplandığını, cinsiyete göre ayrıldığını ve ardından sınır dışı edildiğini söyledi. Başka bir tanık daha önce yaptığı açıklamada, olaydan sonra silah sesleri duyulduğunu söylemişti.

Reuters tarafından doğrulanan başka bir habere göre eski bir hastane temizlikçisi olan Tehani Hasan, kız kardeşinin kocası ve amcasının serseri kurşunlarla öldürüldükten sonra pazar sabahı Tavile'ye kaçtığını söyledi. Yolda, HDK üniformalı üç adamın kendisini ve ailesini alıkoyduğunu, üstlerini aradığını, dövdüğünü ve hakaret ettiğini belirten Hasan, “Bizi çok kötü dövdüler. Giysilerimizi yere attılar. Kadın olmama rağmen benim üstüm de arandı. Yiyeceklerimizi ve sularımızı yere döktüler” ifadelerini kullandı.

Sonunda başka bir bölgeye vardılar ve burada savaşçılar kadınları ve çocukları erkeklerden ayırdılar. Erkek kardeşi ve ikinci kız kardeşinin eşini bir daha görmediklerini söyleyen Hasan, “Bize yaptıkları muameleden dolayı hayatta olduklarını söyleyemeyiz. Eğer onlar öldürmezse, açlık ve susuzluk öldürüyor” şeklinde konuştu.

HDK’dan yalanlama

Faşir’deki ‘zaferi’ Sudan'ın iki buçuk yıllık iç savaşında bir dönüm noktası olan HDK, söz konusu ihlalleri işlediğini reddetti, bu iddiaların düşmanları tarafından uydurulduğunu öne sürdü. HDK da karşı suçlamalarda bulundu. HDK’nın üst düzey liderlerinden biri bu iddiaları ordunun ve müttefik savaşçılarının ‘Faşir’deki yenilgilerini ve kayıplarını örtbas etmek için’ yaptıkları ‘medya propagandası’ olarak nitelendirdi.

HDK Komutanlığı çoğunun tutuklandığını öne sürdüğü üyelerinin işlediği ihlallere ilişkin soruşturma başlatıldığını, HDK'nın insanların şehri terk etmesine yardım ettiğini ve yardım kuruluşlarını kalanlara yardım etmeye çağırdığını da ekledi.

Sudan ordusundan askerler ve sivil kılığına girmiş HDK üyelerinin sorgulanmak üzere ‘yakalandığını’ belirten HDK Komutanlığı, Reuters'ın yorum talebine yanıt olarak, ‘Bazılarının iddia ettiği gibi cinayet işlenmedi’ dedi. Reuters, sosyal medyada yayınlanan ve HDK üniformalı adamların silahsız tutuklulara ateş açtığını gösteren en az üç videoyu ve silahlı çatışma sonrası cesetlerin bulunduğu 12 videoyu doğruladığını bildirdi.

Yerinden edilen insanların sayısı artıyor

Öte yandan Sudan Doktorlar Sendikası dün, 642 yerinden edilmiş kişinin Faşir’den kuzey eyaletindeki Daba bölgesine geldiğini duyurdu. Yayınladığı basın açıklamasında, Faşir’den gelen yerinden edilmiş kişilerin sayısındaki artışı büyük endişeyle takip ettiğini belirten Sudan Doktorlar Sendikası, “Faşir’de HDK tarafından işlenen katliamlar nedeniyle zorlu ve tehlikeli bir yolculuğun ardından son birkaç saat içinde 642 yerinden edilmiş kişi Kuzey Eyaleti'ne ulaştı” ifadelerini kullandı.

Sendika, başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin, barınak, gıda ve içme suyu eksikliği ve temel sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi zorlu insani koşullarda yaşadıklarını da kaydetti.

Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Savaşın yıkımından kaçan bu aileler, güvenlik arayışıyla kuzey eyaletine sığındılar, ancak şu anda ev sahibi toplulukların karşılayamayacağı ciddi geçim sorunlarıyla karşı karşıyalar. Darfur'daki durumun kötüleşmeye devam etmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde gelenlerin sayısının önemli ölçüde artması bekleniyor.”

MSF, insani yardım durumunun tamamen çökmesini önlemek için, Sudan içindeki ve dışındaki yerel yetkililere ve insani yardım ve yardım kuruluşlarına, yerinden edilmiş insanlara acil tıbbi ve gıda yardımı, barınak ve psikososyal destek sağlamak için acil önlemler almaları çağrısında bulundu. MSF, bu kritik anda hızlı bir müdahalenin, yerinden edilme, açlık ve korkudan bitkin düşen binlerce kişinin hayatını kurtarabileceğini vurguladı.