Kahire’deki Libya heyetinin gündeminde uçuşların yeniden başlaması var

Libya’da Ulusal Ordu’ya bütçe tahsis edilmesine yönelik itirazlar sürüyor.

Reuters
Reuters
TT

Kahire’deki Libya heyetinin gündeminde uçuşların yeniden başlaması var

Reuters
Reuters

Sivil Havacılık Kurumu başkanı Mustafa Bin Ammar başkanlığındaki Libya heyeti dün Kahire ziyareti sırasında Mısırlı yetkililer ile Libya havaalanlarından Kahire Uluslararası Havalimanı’na karşılıklı uçuşlarının yeniden başlatılmasını görüştü. Söz konusu görüşme, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis’in önümüzdeki hafta düzenlenecek BM Güvenlik Konseyi toplantısı öncesinde, Libya krizini çözmek üzere uluslararası toplumun desteğini sağlamaya yönelik yeni bir fırsata işaret ettiği bir zamanda geldi.
8 yıl sonra ilk kez mayıs ayı başlarında Kahire’de faaliyetlerine yeniden başlayan Libya-Mısır Ortak Konsolosluk Komitesi’nin tavsiyelerinden hareket ile Libya Sivil Havacılık Kurumu dün yaptığı açıklamada, kendisine bağlı heyetin Mısır Sivil Havacılık Otoritesi yetkilileriyle bir araya geldiğini bildirdi. Açıklamada uçuşların yeniden başlatılması için tüm uluslararası gerekliliklerin ve iki ülke arasında sivil havacılık alanında ortak iş birliğini geliştirmenin yollarını sağlanmasının görüşüldüğü kaydedildi.
Açıklamada ayrıca heyetin ziyaretinin Ulusal Birlik Hükümeti Ulaştırma Bakanı Muhammed eş-Şuhubi tarafından görevlendirmesi kapsamında gerçekleştiği ve söz konusu heyette bir grup hava güvenlik yetkilisinin yanı sıra Havacılık Kurumu’ndaki Güvenlik Standartları Birimi ve Mısır’daki Libya ve Afrika havayolları temsilcilerinin de olduğu kaydedildi.
Söz konusu ziyaret, Mısır Sivil Havacılık Kurumu’ndan bir heyetin Libya’da gerçekleştirdiği ve Kahire Uluslararası Havalimanı’na uçuşlarının yeniden başlamasından önce Maitika, Mısrata, Benina uluslararası havalimanlarını teftiş ettiği benzer temasların ardından geldi.

Siyaset arenasında tartışmalar sürüyor
Merkez Bankası'nın iki şubesinin mali denetim raporunun Kubis’e teslim edilmesi perşembe günü ülkedeki icra makamına bırakıldı. Temsilciler Meclisi üyesi Abdulselam Nasiyye’nin raporun içeriğinin halka açıklanmasını talep etmesine neden olan, partilerden birinin kamu parasını israf ettiğine yönelik ithamların raporda bulunup bulunmadığına yönelik sorularına cevap alamayan Libyalılar ise durumdan şaşkın.
Nasiyye dün akşam yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Libya halkının Merkez Bankası’nın uluslararası inceleme raporunu görme hakkı var. Zira Libya halkı, nakit kuyruklarından dinarın satın alma gücünün düşmesine kadar bankacılık alanındaki krizin bedelini ödeyen taraftır.”
Nasiyye, Siyasi Diyalog Forumu’ndaki rüşvet verildiği suçlamalarına ilişkin rapora atıfla şunları söyledi:
 “Bilirkişi raporunun 13’üncü ekinde de belirtildiği üzere, raporun kamuoyundan gizlenmesi en büyük yanlış bilgilendirme suçlarından biri olarak görülür.”
Siyasi çıkmaz sürerken BM temsilcisi, İsviçre’deki Diyalog Forumu’nun son toplantısını savunarak “Başarısız olmadı. Ülkeyi seçimlere taşıması gereken farklı fikir ve önerilerin tartışıldığı çok faydalı bir oturum oldu” dedi.
Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis basın açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Forum ile çalışmaya ve toplantılarını kolaylaştırmaya devam edeceğiz. Bu hafta biter bitmez, çeşitli önerilerin bir araya getirilmesi ve seçimler için anayasal temelde nasıl çalışılacağına dair bazı fikirler oluşturmak üzere Cenevre’de kurulan komisyonun çalışmalarının devamını görmek istiyoruz.”
Temsilciler Meclisi’nin Danıştay ile istişare halinde, seçimlerin yapılması için gerekli mevzuatı hazırlamak ve anayasal zeminin sağlanmasında çalışmakla yükümlü olduğunu belirten Kubis şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki hafta 15 Temmuz’da Güvenlik Konseyi üyeleriyle seçimler ve ateşkes anlaşmasının uygulanması konusundaki gelişmeler da dahil olmak üzere Libya’daki durumu görüşmeyi planlıyorum. Bu, Libya halkının gerçekleştirmek için belirlediği son derece önemli bu hedefler için uluslararası toplumun desteğini harekete geçirmek için başka bir fırsattır.”
Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Temsilciler Meclisi’nin Abdulhamid Dibeybe hükümeti tarafından daha önce sunulan genel bütçeyi onaylama konusunda duraklamasıyla ilgili devreye girdi. Mişri, Libya Merkez Bankası Başkanı’nı, İdari Kontrol Otoritesi Başkanı’nı, Sayıştay Başkanı’nı, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Başkanı’nı bütçenin Temsilciler Meclisi tarafından onaylanmaması ve Başbakan tarafından bütçe dışı döviz kurunun artırılması ile ilgili olarak mali gelişmeleri görüşmek üzere yarın başkentteki Mahari Oteli’e davet etti.
Temsilci İbrahim ez-Zagiyd, genel bütçeden Ulusal Ordu’ya iki milyar dinar tahsis edilmesi ile ilgili olarak yaptığı basın açıklamasında, ülkenin batısında ordu karşıtı kesimlerin geniş çapta itirazı bulunduğunu söyledi. Temsilciler Meclisi’nde danışmanlık yapmış olan Eşref eş-Şeh, Türkiye’den yayın yapan Libya el-Ahrar kanalına yaptığı açıklamada, “Dibeybe Hafter’e bütçeden istediğini vererek suç işlemiş ve kendisini bu mevkiye getiren herkese ihanet etmiş olacak” dedi.
Şeh, Ordu Başkomutanı’nı ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’i bütçeyi engellemekle ve onaylamayı ertelemekle itham ederken İbrahim ez-Zagiyd de dahil olmak üzere orduya sadık temsilciler, henüz onaylanmayan bütçenin Trablus’ta bazıları terörist ve milislerden oluşan teşkilatlara büyük meblağlar tahsis ettiğini savundular.
Diğer yandan bütçesini yarınki Temsilciler Meclisi oturumunda onaylamayı planlayan hükümet, kamplarda ve inşası bitmemiş binalarda ikamet eden sığınmacı ailelerin durumu göz önüne alınarak Trablus’ta savaştan etkilenen bölgeler arasında dağılımının yapılmasına yönelik anlaşmanın imzalanma tarihinden itibaren 10 ayı geçmemek üzere, ilk aşama olarak acilen 3 bin konutun inşasına başlayacağını duyurdu. Ayrıca hükümetin elektrik kesintisi krizini çözmek için bazı hızlı çözümleri görüştüğü kaydedildi.



Fransızlar, iki devletli çözüme doğru bir dönüşe yardımcı olacak ‘değişkenlere’ güveniyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)
TT

Fransızlar, iki devletli çözüme doğru bir dönüşe yardımcı olacak ‘değişkenlere’ güveniyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve New York'taki konferansta yer alan bazı katılımcılar (AFP)

Aralık 2014'te Fransız Senatosu ve Temsilciler Meclisi, hükümeti 1988'de Cezayir'de ilan edilen Filistin devletini tanımaya çağıran ‘bağlayıcı olmayan’ bir kararı oyladı, ancak dönemin Sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande ve Dışişleri Bakanı Laurent Fabius kararı çekmecede bıraktı.

On yıllardır Paris'in politikası, Filistin'in bölünmesini ve iki devletin kurulmasını öngören 1947 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul kararı uyarınca İsrail'in yanında bir Filistin devletini savunmak oldu.

Hollande'ın ardından Elysee Sarayı'na 2017 yılında Emmanuel Macron geldi. Bu tarihten birkaç hafta öncesine kadar Paris'in resmi pozisyonu, hükümetin bir Filistin devletini ‘ancak doğru zamanda’ tanıyacağı, böylece ‘faydalı’ olacağı, yani durumu siyasi bir çözüme doğru ilerleteceği yönündeydi.

rg
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) oturumunda bir araya geldi, 25 Eylül 2024. (AFP)

Geçtiğimiz ilkbaharda Macron, ertelemeye son vermeye karar veren ve daha fazla gecikmeden tanıma adımını atan dört Avrupa ülkesi (İrlanda, Norveç, Slovenya ve İspanya) örneğini takip etmeyi reddetti. Mevcut durumda Avrupa Birliği'nin (AB) 27 üyesinden 12’si Filistin devletini tanıyor.

Zorluklar

Ancak Gazze Şeridi'nde devam eden savaş ve orada işlenen katliamlar Macron'un yaklaşımını değiştirmesine neden oldu. Siyasi kaynaklar, BM Genel Kurulu çerçevesinde 21 Eylül'de New York'ta düzenlenecek bir zirve vesilesiyle Filistin devletini resmen tanıma niyetini Filistin Devlet Başkanı’na gönderdiği resmi bir mektupla açıklayan Fransa Cumhurbaşkanı'nın, İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve yerleşim hareketinin görülmemiş bir hızla arttığı Batı Şeria'da böyle bir devlet olasılığını fiilen ortadan kaldıran uygulamaları nedeniyle ‘iki devletli çözüm kalıcı olarak gömülmeden önce bugün harekete geçilmesi gerektiğine’ inandığını belirtiyor.

Paris, Fransa'nın kendi içinde bile bu hamlenin karşı karşıya olduğu zorlukların farkında. Öyle ki iktidar koalisyonunu oluşturan partilerden hiçbiri anayasal olarak böyle bir girişimde bulunmaya yetkili olan Macron'a destek vermedi.

tgth
Dün Gazze şehri üzerine insani yardım malzemesi bırakıldı. (AP)

Yurtdışında ise Paris, esas olarak projesiyle ilgili taraflarla kurduğu doğrudan temaslar sayesinde, hem İsrail'den hem de ABD'den gelen radikal reddin farkındaydı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Macron'un bu hamlesini açıklamadan önce Trump ve Netanyahu'yu bilgilendirdiğini, Birleşik Krallık Başbakanı ve Almanya Şansölyesi’ne de danıştığını söyledi.

Gazze Şeridi'nde 60 bin kişinin ölümü ve bölgenin neredeyse tamamen yıkılarak ‘açık bir mezarlığa’ dönüşmesinin ardından İsrail'e karşı herhangi bir pratik eylemde bulunmayan AB içinde de İsrail konusunda derin bölünmeler var. 2000 yılından bu yana yürürlükte olan AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, kalıcılığını İsrail'in insan haklarına saygı göstermesine bağlayan ikinci maddeye dayanarak AB'ye anlaşmayı yeniden gözden geçirme olanağı sağlıyor.

Siyasi-diplomatik dinamik

Tüm bunlara rağmen Paris, bugün ile söz konusu zirve tarihi arasında iki devletli çözümü yeniden uluslararası gündemin ön sıralarına taşıyacak ‘güçlü bir ivme akımı’ yaratacak bir ‘siyasi-diplomatik dinamik’ başlatma konusunda iddialı.

Fransa Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre Macron'un kararını ‘erken’ açıklaması, ‘diğer tarafları, özellikle de isteksiz Avrupalıları aynı şeyi yapmaya teşvik etmeyi ve onlara kararlarını vermeleri için yeterli zaman tanımayı’ amaçlıyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Fransız gazetesi La Tribune Dimanche'a verdiği demeçte, Malta, Belçika ve muhtemelen Hollanda'nın yanı sıra Kanada, Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere diğer ülkelerin de Fransa'yı takip edebileceğini söyledi.

Birleşik Krallık ise Başbakan Keir Starmer'ın baskısına rağmen halen tereddütlü davranırken, Almanya şimdilik Fransa'nın yolunu izlemeyi reddettiğini açıkladı.

Diğer taraftan Barrot, ülkesinin G7 çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi'nin daimî bir üyesi ve AB'nin kilit bir oyuncusu için bir ilk olan bu hamlesinin Arap devletlerini Hamas'ı kınamaya ve silahsızlandırılmasını talep etmeye ikna edeceğine işaret ediyor.

Paris, Gazze Şeridi'ndeki savaşın eylül ayına kadar duracağını, bunun da Ortadoğu ve Arap dünyasındaki mevcut atmosferi değiştireceğini ve böylece bir yandan tanıma diğer yandan Arap ve Müslüman ülkelerin İsrail'e yönelik adımları arasındaki ‘dengenin’ ‘karşılıklı’ olacağını umuyor. Barrot, “New York'ta, diğer ülkeleri de bize katılmaya teşvik etmek için bir çağrı başlatacağız” dedi.

Netanyahu sonrası

Paris, New York toplantısından çıkacak ve BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmesini umduğu ‘yol haritasına’ büyük ölçüde güveniyor.

dfvds
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa konferansta konuşuyor. (AFP)

Yol haritasının önemi, Filistin-İsrail çatışmasının nasıl sona erdirileceğine dair bütüncül bir vizyon içermesinde yatıyor. Çünkü iki devletli bir çözümün unsurlarını ve belirleyicilerini sunarken, Filistin devletinin sınırları, yerleşim sorunu ve Kudüs'ün kaderi gibi temel konuları müzakere etmek üzere iki tarafa bırakıyor.

Ancak Fransa, Knesset'in geçen hafta Batı Şeria'nın ilhakını öngören bir yasayı oylaması ve geçen yıl bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden yasayı kabul etmesinin de gösterdiği gibi, izlediği projenin zor olduğunun farkında.

Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetinin ya da onu iktidarda tutan koalisyonun politikasını değiştireceğinden umudunu kesen Paris, İsrail'de önümüzdeki aylarda ya da gelecek yıl eylül ayında yapılması planlanan parlamento seçimleri vesilesiyle gerçekleşebilecek bir siyasi değişime bel bağlıyor.

Paris, özellikle İsrail'in bugünkü önerisi Gazze Şeridi'ndeki olayların ötesine geçmezken, ‘yol haritası’ ertesi gün için bir vizyon ve çözüm sunduğu için İsrail kamuoyunda bir değişimin mümkün olduğuna inanıyor.

Sürecin uygulanabilirliği, Fransa'nın ve belki de diğer Avrupa ülkelerinin Filistin devletini tanımasının sahadaki gerçekliği değiştirip değiştirmeyeceği ya da 145'ten fazla ülke tarafından tanınan Filistin devletinin kuruluş tarihini yaklaştırıp yaklaştırmayacağı konusunda birçok soru ortaya atıldı. Ancak bu durum, sponsorların süreci devam ettirmelerine ve başarıya ulaşması için çaba göstermelerine engel olmayacak.