Kral Abdullah ve Bennett, ilişkilerde yeni bir sayfa açma yönünde anlaştı

İsrail Başbakanı Bennett (Getty Images) - Kral 2. Abdullah (AP)
İsrail Başbakanı Bennett (Getty Images) - Kral 2. Abdullah (AP)
TT

Kral Abdullah ve Bennett, ilişkilerde yeni bir sayfa açma yönünde anlaştı

İsrail Başbakanı Bennett (Getty Images) - Kral 2. Abdullah (AP)
İsrail Başbakanı Bennett (Getty Images) - Kral 2. Abdullah (AP)

Kral 2. Abdullah bin Hüseyin ile İsrail Başbakanı Naftali Bennett’ın Amman'daki kraliyet sarayında bir araya geldiği bildirilmişti. Tel Aviv'den üst düzey bir siyasi kaynak ise Cuma yaptığı açıklamada, görüşmenin iki ülke arasında yeni bir sayfa açma yönünde kesin bir kararla sonuçlandığını duyurdu. Aynı zamanda “Yeni İsrail hükümeti, eski başbakan ve şimdiki muhalif lider Binyamin Netanyahu'nun görev süresinin son yıllarında İsrail ile ilişkileri kötüleşen tüm ülkeler ve liderleri ile ilişkileri iyileştirmeye karar verdi” ifadelerine başvurdu.
Söz konusu kaynağın ifade ettiğine göre yeni hükümet ilk aylarında ABD yönetimi, ABD’deki Demokrat Parti, Avrupa Birliği (AB) ve Arap ülkeleri ile ilişkileri başta olmak üzere İsrail dış politikası ve diplomasisinde gerçek ve somut değişikliklere gitti.
Kaynak, Bennett ve koalisyondaki ortağı Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in, Netanyahu döneminde ciddi zarar gören Ürdün ile ilişkilerin yeniden düzenlenmesi konusuna odaklandıklarını doğruladı.
ABD vatandaşlığına sahip Filistinli tutuklu Muntasır Şelbi’nin evini yıktığı için İsrail'i eleştiren ABD Dışişleri Bakanlığı, dün gece yaptığı açıklamada Ürdün-İsrail zirvesini kutladığını bildirerek “Bu tür toplantılar, bölgenin refahına katkıda bulunarak istikrara doğru ilerlemeye yardımcı olur” ifadelerini kullandı. Nitekim oldukça olumlu bir atmosferde geçtiği belirtilen toplantıda son yıllarda iki taraf arasındaki ilişkilerde hakim olan gerginliğe ve liderler arasındaki uzun süreli yabancılaşmaya bir son verilerek yeni bir sayfa açılması ve normal diyaloğa geri dönülmesi konusunda anlaşıldığı vurgulandı.
Dün İsrail basınında çıkan haberlere göre, Kral Abdullah ile Bennett yaklaşık 10 gün önce Salı günü bir araya geldi. Askeri bir helikopter ile gizlice Amman’a uçan Bennett, Kral 2. Abdullah ile başkentteki sarayında buluştu. İsrail kaynakları, Kral 2. Abdullah’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı da Amman'a davet ederek kendisine Bennett ile görüşmesi hakkında bilgi verdiğini söyledi. Filistinli kaynakların bildirdiğine göre Abbas’a Bennett ile yaptığı görüşmede Filistin meselesini gündeme getirdiğini söyleyen Ürdün Kralı, halkların kabul ettiği adil ve kapsamlı bir barışa ulaşma yönünde gerçek bir siyasi ufuk sağlama yönünde tüm çabaların etkinleştirilmesi gerektiğini de vurguladı. Ayrıca bu yöndeki tek yolun işgali sona erdiren ve Filistin halkının tüm meşru haklarını yerine getiren iki devletli çözüm olduğunu vurguladı.
İsrail tarafından Perşembe günü yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanları Eymen Safadi ve Yair Lapid arasındaki görüşmenin, Ürdün ile Filistin arasındaki ticaret alışverişi hacmini ve İsrail'in Ürdün'e sattığı su miktarını artırmak gibi bir dizi ortak endişeye değinildiği söz konusu zirve toplantısının tamamlandığı belirtildi.
Siyasi kaynaklar, dünya ile ilişkilerini iyileştirmeye çalışan İsrail'in kültür ve sanat alanındaki projelere yüz milyonlarca mali yardım sağlayan Creative Europe projesinin temsil ettiği kültür ve medya alanında AB ile bir anlaşmaya katılma yönünde başvurmaya karar verdiğini bildirdi. Başbakan Bennett, yerleşim girişiminin aşırı sağcı bir destekçisi olsa da, 1967'de işgal edilen topraklardaki faaliyetleri bu anlaşmanın dışında tutan Avrupa’nın şartını kabul etti. Bu adımın AB ile Netanyahu döneminde büyük zarar gören ilişkileri yeniden tesis etmeye çalışmak amacıyla atıldığını doğrulayan kaynaklar, Netanyahu hükümetindeki Bilim ve Kültür Bakanı Miri Regev'in İsrail'in 2017'de  Creative Europe anlaşmasına katılımını son dakikada engellediğini de ifade etti. Zirâ bu alanda Avrupa Birliği ile işbirliğine varmak için yerleşimciliği hariç tutan koşullar bulunuyor. Bakan Regev, o sırada yaptığı açıklamada, “Yahudiye ve Samarya Bölgesi (işgal altındaki Batı Şeria) hariç tutulduğu sürece bu konu hükümetin gündeminde olmayacak” ifadelerini kullanmıştı.
Kaynaklar, Dışişleri Bakanı Lapid'in AB dışişleri bakanlarının önümüzdeki Pazartesi Brüksel'deki toplantılarına katıldığı sırada anlaşmaya katılım yönünde imza atacağını umuyor. Haaretz gazetesi haberine göre AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Lapid'i 26 Avrupalı ​​dışişleri bakanıyla görüşeceği, ikili görüşmelerde bulunacağı ve daha sonra kapsamlı bir görüşme gerçekleştireceği toplantıya onur konuğu olarak davet etti. Nitekim bir İsrail dışişleri bakanı Brüksel'deki AB dışişleri bakanları toplantısına 10 yılın ardından ilk kez katılacak. Söz konusu kaynakların ifade ettiğine göre yeni İsrail hükümeti Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak ve Netanyahu'nun kurduğu şüphe ve güvensizliğe dayalı ilişkilerin gidişatını değiştirmek istiyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.