Umman Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: “Bölgesel konularda Riyad ile koordineli çalışıyoruz ve İsrail ile normalleşen üçüncü Körfez ülkesi olmayacağız”

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi
Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi
TT

Umman Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: “Bölgesel konularda Riyad ile koordineli çalışıyoruz ve İsrail ile normalleşen üçüncü Körfez ülkesi olmayacağız”

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi
Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile Umman Sultanı Heysem bin Tarık arasında yarın (11 Temmuz) Suudi Arabistan’ın kuzeybatısındaki Neom şehrinde yapılması planlanan zirvenin, iki ülke arasında koordinasyon konseyinin kurulmasına tanık olacağını söyledi. Bedr bin Hamad, bu konseyin, ülkelerin imzalamayı planladığı birçok anlaşmayı şekillendireceğini belirtti.
Bakan, Suudi- Umman Koordinasyon Konseyi’nin iki ülke arasındaki iş birliğinin bir sonraki aşamasını çerçeveleyen şemsiyeyi oluşturacağını söyledi. Bakan, bu iş birliğinin ‘ortak çıkarları ve faydaları destekleyen tüm alanlarda birçok anlaşmanın ve mutabakat zaptının imzalanmasını da içermesi beklendiğini’ ifade etti.
Umman Dışişleri Bakanı, ‘özellikle de iki ülke arasındaki ilk doğrudan kara sınırının beklenen tarihi açılışı ve bunu takip edebilecek gelecek vaat eden lojistik projeler ve bütünleştirici altyapı ışığında’ iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın bir gelecekte iş birliği ve ortaklık alanlarında bir sıçramaya tanık olacağını belirtti. Suudi Arabistan Krallığı’nın ve Umman Sultanlığı’nın, başta Yemen meselesi olmak üzere birçok bölgesel konuda yoğun bir şekilde uyum sağladığını aktaran Bedr bin Hamad, Suudi Arabistan’ın Yemen’de ateşkes girişimine, Riyad Anlaşması’na ve uluslararası temsilci ve ABD’nin Yemen Temsilcisinin çabalarına desteğini dile getirdi. Bu çerçevede Busaidi, geçen ay bir Umman heyetinin Sana’yı ziyaretine eşlik eden söylentilere göre Yemen krizini çözmek için bir Umman girişiminin var olduğunu yalanladı. Bakan, Umman girişiminin mevcut olmadığını, aksine tüm tarafları uzlaştırmaya yönelik Umman çabalarının var olduğunu vurguladı.
Umman Dışişleri Bakanı, İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından İran’ın bölgedeki davranışlarına ilişkin değişiklik beklentileri hususunda “İnançlar, buna yönelik siyasi irade diyalog ve anlayış yoluyla toplu ve karşılıklı olarak mevcutsa her davranış, değişime ve gelişmeye tabidir” dedi. Aynı şekilde ülkesinin Tahran ile bölgesel bir diyalog düzenleme girişimini de reddederken, “Biz böyle bir çaba göstermiyoruz. Herhangi bir bölgesel diyalog, bölge ülkelerinin kendilerinden kaynaklanmalıdır” dedi.
Arap düzeyinde ise Dışişleri Bakanı, ülkesinin Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünü desteklediğini söyledi. Umman Sultanı, geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda yeniden seçilmesinin ardından Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i tebrik eden ilk Körfez lideriydi. Geçtiğimiz Mart ayında Maskat, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ı da kabul etti.
İsrail ile ilişkiler hususuna da değinen Bedr bin Hamad, ülkesinin iki devletli çözüm temelinde adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın sağlanmasını desteklediğini vurguladı. Bakan, aynı zamanda Umman’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’den sonra İsrail ile ilişkilerini normalleştiren üçüncü Körfez ülkesi olduğunu da reddetti.
İşte Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı;

Ortak koordinasyon

Suudi Arabistan- Umman ilişkileri istikrarlı bir koordinasyona tanık oluyor. Bu koordinasyonu, özellikle son aylarda sıklığındaki artışla birlikte, içinde bulunduğumuz dönemde nasıl tanımlarsınız?
Birçok çıkarı paylaşan Sultanlık ve Krallık arasındaki koşullar gibi başta kardeşler, komşu ülkeler veya bir bölgeye ait olanlar arasında koordinasyon ve istişare her zaman gerekli ve zorunludur.

Bu yıl Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan ile birkaç defa görüştünüz. Bunların arasında son iki ayda üç toplantı yapıldı. İki ülke arasındaki artan diplomatik koordinasyon neyi gösteriyor?
Geçtiğimiz haftalarda aramızdaki bu diplomatik hareket ve koordinasyon, esas olarak Suudi Arabistan Kralı ve Umman Sultanı arasında bir zirveye hazırlık olarak geldi.

Umman Sultanlığı’nın bölgesel sorunlara ortak çözümler bulmak için Suudi Arabistan ile koordine ettiği en belirgin siyasi meseleler nelerdir?
Birçok konu var. Ama ister Yemen düzeyinde, isterse de bölgesel düzeyde ve uluslararası arenada olsun sorunuza cevaben, büyük ilgi gören Yemen meselesine değineceğim. Komşuluk, din, dil, birçok kültürel ve sosyal bağımız olan bu ülkenin barış ve istikrara kavuşması için kardeş Yemen halkının çektiği acıları sona erdirmek, devam eden savaşı sonlandırmak ve ülkeyi mümkün olan en iyi şekilde barış ve istikrara kavuşturmak için durmadan çalışıyoruz.

Geçtiğimiz Ocak ayında Suudi Arabistan’da düzenlenen el-Ula zirvesi, Körfez uzlaşmasına tanık oldu. Uzlaşıyı tesis etmede, ortak Körfez eylemini desteklemede ve bu zirvenin sonuçlarını takip etmede Umman’ın rolü nedir?
Umman’ın rolü, başlangıçtan itibaren, merhum Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el‑Ahmed es‑Sabah tarafından yönetilen ve Şeyh Nevaf el-Ahmed es-Sabah tarafından tamamlanan Kuveyt arabuluculuğunu desteklemeye odaklandı. Konsey ülkelerinin halklarına ve geleceklerine hizmette liderlerimizin kararlarında ve direktiflerinde şart koşulan Körfez iş birliğinin çeşitli yollarını desteklemek için şu an Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) dışişleri bakanları ve Konsey Genel Sekreteri olan kardeşlerimizle birlikte çalışıyoruz. Bu adım, Ocak ayında el-Ula’da düzenlenen Sultan Kabus ve Şeyh Sabah zirvesinin sonuçlarını takiben gelişti.

Sultanlık, özellikle ekonomik alanlarda olmak üzere Körfez ortak iş birliğini güçlendirmenin önemini nasıl değerlendiriyor? Ortak ülkeler, petrol fiyatlarındaki düşüşün ve koronavirüs pandemisinin ekonomik etkilerinden mustarip mi?
Evet, koronavirüs pandemisinin ekonomik etkilerinin boyutu ve petrol fiyatlarındaki düşüş kimseden gizlenmiyor. Bu durum, bu aşamada bu krizi ele almak için tek bir Körfez sistemi ve iş birliği çerçevesinde her zamankinden daha fazla odağımızı gerektiriyor. Süreç asla kolay değil. Hepimizin bazı mekanizmaları, politikaları ve öncelikleri gözden geçirmesini ve güncellemesini gerektirebilir. Belki zararlı ve faydalıdır. Ülkelerimizin hükümetlerinin ve halklarının, daha güçlü, daha sağlam, daha kararlı ve başarılı şekilde bu zorlukların üstesinden gelme yeteneğine güveniyoruz.

Birkaç gün önce Suudi ve Ummanlı yetkililer arasında, sanayi ve madencilik sektörlerinde iki ülke arasındaki iş birliğini geliştirme fırsatlarını görüşmek üzere bir ekonomik toplantı düzenlendi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile yaptığınız görüşmede, iki ülkenin enerji sektörlerine dair ticaret, yatırım, turizm ve iş birliği fırsatlarını destekleyen yeni ufuklar açma yönelimini dile getirdiniz. İki ülke arasındaki ortak iş birliği beklentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İş birliği olasılıkları büyüktür ve bahsettiğiniz tüm alanlarda olmasa da bir dizi alanda ortaklık temelinde, ciddi ve uygulanabilir bir şekilde yatırım için birçok fırsatın habercisidir. Lojistik alanın, özellikle de iki ülke arasındaki ilk doğrudan kara sınır kapısının beklenen tarihi açılışı ışığında, en önemli iş birliği ve ortaklık alanlarından biri olarak kabul edileceğine inanıyorum. Allah’ın izniyle önümüzdeki dönemin, Suudi Arabistan 2030 ve Umman’ın 2040 vizyonundan yararlanarak, resmi düzeyde ve özel sektörde önemli bir harekete tanık olmasını bekliyorum. Aynı şekilde iki komşu ülkenin coğrafi konumunun avantajlarından, iki ülke arasındaki bölge içi pazarlardan, bölgesel ve küresel olarak geniş ilişki ağlarından fayda sağlayacağına inanıyorum.

İki ülkenin, Suudi-Umman Yüksek Koordinasyon Konseyi kurduğuna dair haberler çıktı. Bu konseyin özellikleri nelerdir? İki ülke arasındaki ortak iş birliğine ne katıyor?
Evet. Suudi Arabistan ve KİK ülkeleri arasında var olana benzer bir koordinasyon konseyinin olması çok doğal. Bu durum, aramızdaki iş birliğinin bir sonraki aşamasını çerçeveleyen bir şemsiye ve referans sağlayacaktır. Bu iş birliğinin ise kendi içinde, ortak çıkarları ve faydaları destekleyen tüm alanlarda birçok anlaşmanın ve mutabakat muhtırasının imzalanmasını da içermesi bekleniyor.

Bölgesel istikrar

Sultanlık, bölgede güvenlik, istikrar ve barışın temel direklerini sağlamlaştırmak için çalıştığını belirtiyor. Yemen krizinin çözümünde attığınız en önemli adımlar nelerdir?
Krizin çözümüne yönelik en belirgin adımlar, hem BM Genel Sekreteri’nin Yemen Temsilcisi aracılığıyla BM çabaları çerçevesinde, hem de onunla ve ABD Temsilcisi ile daimi koordinasyonumuz çerçevesinde bu konudaki çabalara sınırsız destekte temsil edilmektedir. Aynı şekilde Suudi Arabistan Krallığı’nın çaba ve girişimine ve Riyad Anlaşması’na da destek vermekteyiz. Ortak amacımız, tüm tarafların endişelerine saygı temelinde bu çatışmayı sona erdirmek, istenen istikrarı ve Yemen ile komşu ülkeler arasında bir arada yaşamamızı güvence altına alan uzlaşı anlayışlarına ulaşmaya yardımcı olmaktır.

Haberlerde, özellikle de bir Umman heyetinin geçen ay Sana’ya ziyarette bulunması sonrasında Yemen krizini çözmek için bir Umman girişiminden söz ediliyor. Bu girişim, neye dayanıyor?
Umman girişimi yoktur. Aksine tüm tarafları uzlaştırmaya yönelik Umman çabaları vardır.

Sultanlık, Yemen’deki çatışma taraflarını müzakere masasına oturtmaya ve oradaki krizi çözmeye teşvik etmek için hangi adımları attı?
Tüm tarafların krizi çözmeyi ve barış sağlamayı istediğine inanıyoruz. Bakış açılarını yakınlaştırmaya ve aralarındaki tüm anlaşmazlıkları gidermeye çalışarak bunu başarmaya çalışıyoruz.

Geçtiğimiz Nisan ayında Maskat, Husi yetkililerle bir araya gelen İran Dışişleri Bakanı’nı kabul etti. Yemen krizinde İran’ın rolünü nasıl tanımlarsınız?
İran’ın rolünün, aradığımız barış ve istikrara ulaşma çabalarını desteklediğine inanıyoruz.

ABD yönetiminin değişmesi, İran’da yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesi ve nükleer anlaşmaya dönüşün yaklaşmasıyla birlikte İran’ın bölge ülkelerine yönelik davranışlarında bir değişiklik bekliyor musunuz?
İnançlar, buna yönelik siyasi irade diyalog ve anlayış yoluyla toplu ve karşılıklı olarak mevcutsa her davranış, değişime ve gelişmeye tabidir. Biz, bu kanaatlerin ve bu iradenin artık bölgesel güvenlik ve istikrarın çıkarına geliştiğiniz hissediyoruz.

Umman Sultanlığı, Tahran’la bölgesel diyalog çabalarına öncülük ediyor mu?
Hayır. Biz böyle bir çaba göstermiyoruz. Her türlü bölgesel diyalog, bölge ülkelerinin kendilerinden kaynaklanmalıdır. Uluslarımızın kolektif yararları ve çıkarları için bu durumu destekliyor ve teşvik ediyoruz.

Arap ilişkileri

Arap düzeyinde, Sayın Sultan, yeniden seçilmesinin ardından Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i tebrik eden ilk Körfez lideriydi. Aynı şekilde geçen Mart ayında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ı kabul ettiniz ve Umman Sultanlığı, Bakanın ziyaret ettiği ilk Arap ülkesi oldu. Maskat, Suriye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerini onarmada ve Şam’ı Arap Birliği’ne geri döndürmede çok önemli bir rol oynayabilir mi?
Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüşünü destekliyor, her zaman ve her koşulda kardeşlik ilişkilerinin yeniden başlaması ve Arap-Arap ortamının sağlanması çağrısında bulunuyoruz.

Birkaç gün önce İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. Umman Dışişleri Bakanlığı, görüşme sırasında, başta ‘başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması’ olmak üzere Umman barış politikasının değişmezlerini vurguladığınızı açıkladı. Öte yandan İbrahim Anlaşmalarını memnuniyetle karşıladınız. Umman, üçüncü Körfez ülkesi olarak İsrail ile ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerleyecek mi?
Umman, iki devletli çözüme dayalı adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın sağlanması ilkesine inanmaktadır. Arap barış girişimi ve uluslararası meşruiyet tarafından onaylanan tek seçenek budur. Bahsettiğim gibi üçüncü Körfez ülkesi olmayacağız. Filistin halkının meşru haklarının yanındayız ve devletlerin egemen kararlarına saygı duyuyoruz, tıpkı başkalarının bizim egemen kararlarımıza saygı duymasını beklediğimiz gibi.

 


Veliaht Prens Muhammed bin Selman: Filistin'in çektiği acılar İsrail saldırganlığının sonucu ve bunun feci yansımalarına son vermeliyiz

TT

Veliaht Prens Muhammed bin Selman: Filistin'in çektiği acılar İsrail saldırganlığının sonucu ve bunun feci yansımalarına son vermeliyiz

Veliaht Prens Muhammed bin Selman: Filistin'in çektiği acılar İsrail saldırganlığının sonucu ve bunun feci yansımalarına son vermeliyiz

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırganlığının ‘feci yansımalarının’ sona erdirilmesi, masum sivillerin korunması ve uluslararası meşru kararlar çerçevesinde Filistin'in barış içinde yaşadığı yeni bir gerçekliğin oluşturulmasında uluslararası toplumun rolü olduğunu vurguladı. Veliaht Prens, Kral Selman bin Abdulaziz adına dün Mina Sarayı'nda Müslüman ülkelerin liderleri ve ileri gelenleri, Kral Selman’ın konukları, devlet yetkilileri, heyet başkanları ve bu yıl Hac farizasını yerine getiren hacılar için düzenlenen yıllık kabul töreni sırasında yaptığı konuşmada, “Filistin'deki kardeşlerimiz bu yılki Kurban Bayramı’nda da İsrail’in saldırganlığı nedeniyle acı çekmeye devam ediyor” dedi.

Muhammed bin Selman, salonda bulunan dinleyicilere hitaben “Kral Selman adına sizlerin ve dünyadaki tüm Müslümanların Kurban Bayramını kutlamaktan memnuniyet duyuyorum. Allah ülkemize, diğer Müslüman ülkelere ve dünyaya güvenlik ve istikrar ihsan etsin, hacıların haccını kabul etsin ve onları sağ salim ailelerine kavuştursun” ifadelerini kullandı.

sdfrgt
Veliaht Prens Muhammed bin Selman dün Mina'da Hac ibadeti çerçevesinde görevlendirilen ekiplerin liderleri ve başkanlarıyla da bir araya geldi (SPA)

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüce Allah bu ülkeyi Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’nin yanında hacılara ve umrecilere hizmet etme ayrıcalığıyla onurlandırdı. Suudi Arabistan da bu onuru önceliklenin en başına koydu.  Tüm imkanlarını hacılara ve umrecilere hizmet etmeye ve onların ibadetlerini kolaylıkla yerine getirmelerini sağlamaya adayan Suudi Arabistan Allah’ın yardımı ve inayetiyle hacılara ve umrecilere hizmetin büyük sorumluluğu ve onurunun bilincinde olmaya devam edecektir.”

Kudüs ve Filistin Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin yaptığı konuşmada, İslam'ın en önemli amaçlarından ve Haccın faydalarından birinin Müslümanların birliğini korumak, din kardeşliği bağlarını güçlendirmek, farklı mezhep, renk, ırk, dil ve ülkelerden Müslümanlar arasında sevgi, iş birliği ve muhabbeti teşvik etmek olduğunu söyledi.

Aynı zamanda Dünya Müslüman Birliği Genel Sekreteri Şeyh Muhammed Hüseyin yaptığı konuşmada, İslam'ın en önemli amaçlarından ve Haccın faydalarından birinin İslam milletinin birliğini korumak, din kardeşliği bağlarını güçlendirmek ve farklı mezhep, renk, cinsiyet, dil ve milletlerden Müslümanlar arasında sevgi, iş birliği ve muhabbeti teşvik ederek anlaşmazlıkları azaltmak, mesafeleri kapatmak, kalpleri kaynaştırmak, sözü birleştirmek ve din kardeşliğini sağlamak olduğunu söyledi.

Şeyh Hüseyin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suudi Arabistan, Müslümanların kalbinde yüksek bir konuma ulaşmış ve gerçek İslam dininin ılımlı boyutu ve sistematik ılımlılığıyla gerçek imajını yansıtan, uzlaşı, hoşgörü ve uyum kültürünü yaymaya ve kardeşlik ve dayanışma ruhuyla dolu umut verici bir ufukla geleceğe bakmaya çalışan bilge ve dengeli bir yaklaşımla Müslümanların saflarını birleştirmeye ve Müslüman ülkelerin ve halkların özlemlerini gerçekleştirmeye çalıştı.”

dfrgt
Veliaht Prens Muhammed bin Selman cumartesi günü Mina'da Hac ibadeti çerçevesinde görevlendirilen ekiplerin liderlerini ve başkanlarını kabul etti (SPA)

Şeyh Hüseyin, Filistin davasını destekleme ve savunmadaki tarihi duruşu ve Gazze Şeridi'ndeki soykırım vahşetini ve işgalci İsrail güçleri tarafından gerçekleştirilen yıkım ve dayatılan açlığı durdurmaya yönelik uluslararası çabalara liderlik etmesinin yanı sıra İslami, insani ve Arap değerleri ve ilkeleri temelinde bağımsız bir Filistin devletinin tanınması için uluslararası desteği harekete geçirmek üzere üstlendiği diğer büyük görevler nedeniyle Suudi Arabistan'a büyük takdir ve teşekkürlerini sunarak hem duygularını hem de her bir Arap ve Müslüman'ın duygularını dile getirdi.

Suriye Vakıflar Bakanı Şeyh Muhammed Ebu el-Hayr Şukri ise Hac işleri ofisleri başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada, hacılara sağlanan istisnai ve nitelikli ayrıcalıklar için Kral Selman’a ve Veliaht Prens'e şükranlarını ifade etti. Suriyeli Bakan konuşmasında, “Bu yılki hac sezonu, Suudi Arabistan’ın hacılara kolaylık sağlama konusundaki köklü yaklaşımının bir devamı niteliğinde olmasının yanında İslam dinine ve Müslümanlara hizmet etme konusundaki ebedi misyonunu ve bu ülkenin liderliğinin ve halkının Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’nin yanı sıra ziyaretçilerine de hizmet etme konusundaki tarihi onurunu somutlaştırıyor” ifadelerini kullandı.

Hacıların, hizmet sağlayıcılar arasındaki yüksek rekabetin yanı sıra en son elektronik sistemlere ve akıllı telefon uygulamalarına dayalı hizmet sisteminin kendilerine sağladığı büyük kolaylıklara tanık olduklarını, bunun da sağlanan hizmetlerin kalitesine olumlu yansıdığını ve hacıların yolculuklarının eşi benzeri görülmemiş bir şekilde iyileştirilmesine katkıda bulunduğunu belirten Şukri, “Altyapının kapsamlı ve sürdürülebilir şekilde geliştirilmesi, akıllı hizmetlerin verilmesi ve kalabalık yönetiminde en son teknolojilerin kullanılması, Suudi Arabistan 2030 Vizyonu’nun ve zamanından önce elde edilen etkisinin bir kanıtıdır” dedi.

dfrgthy
Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Mina Sarayı’nda Maldiv ve Moritanya cumhurbaşkanlarını kabul etti (SPA)

Hacılara ve umrecilere hizmet vermekle görevli makamların hizmetlerini geliştirmek ve en yüksek standartlara çıkarmak için önceden yaptıkları planlamalardan ve daha önce eşi ve benzeri görülmemiş hazırlıklardan övgüyle bahseden Şeyh Muhammed Ebu el-Hayr, Hac ibadeti için görevlendirilen ekiplerin liderlerinin ve hacılara hizmet veren Suudi Arabistan kurumlarının bu büyük ibadetin maneviyatını bozan her türlü siyasi slogan ve yönelimden uzak bir şekilde organizasyon yapmayı ve hacıların güvenlik ve emniyetini sağlamayı amaçlayan yönetmelik ve talimatları uygulama çabalarını desteklediklerini vurguladı.

Bir diğer gelişmede Veliaht Prens Muhammed bin Selman cumartesi günü Mina Sarayı'ndaki Kraliyet Divanı'nda Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani ve Maldivler Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu ile bir araya geldi.