Irak’ta silahlı gruplar Kaani ateşkesine baş kaldırarak seçimleri ertelemeye çalışıyor

Taliban’ın Afganistan'daki ilerleyişi İran'ı Irak'taki vekillerini kontrol etmeye zorluyor

Musul’un dün DEAŞ'dan geri alınmasının yıl dönümünde duvara asılan kurbanların isimlerinin yazılı olduğu bir anıt levha (AFP)
Musul’un dün DEAŞ'dan geri alınmasının yıl dönümünde duvara asılan kurbanların isimlerinin yazılı olduğu bir anıt levha (AFP)
TT

Irak’ta silahlı gruplar Kaani ateşkesine baş kaldırarak seçimleri ertelemeye çalışıyor

Musul’un dün DEAŞ'dan geri alınmasının yıl dönümünde duvara asılan kurbanların isimlerinin yazılı olduğu bir anıt levha (AFP)
Musul’un dün DEAŞ'dan geri alınmasının yıl dönümünde duvara asılan kurbanların isimlerinin yazılı olduğu bir anıt levha (AFP)

Irak’ta Haşdi Şabi çatısı altındaki Şii liderler, ABD’nin buradaki çıkarlarına karşı gerginliği sürdürmek için silahlı gruplar arasında kapsamlı bir anlaşma olduğu iddialarını reddettiler. Öte yandan Afganistan’da Taliban tehdidi artarken, İranlı subayların, ülkede açık bir savaş cephesi açılmasına ilişkin duydukları korkular gün yüzüne çıktı.
Basında yer alan haberlere göre Haşdi Şabi gruplarının, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani'nin Erbil Uluslararası Havaalanı’nın ve Ayn el-Esed Askeri Üssü’nün hedef alınmasının ardından ateşkes ile ilgili direktiflerine ‘baş kaldırdılar’. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, geçtiğimiz hafta Bağdat Uluslararası Havaalanı’nda DMO subayları ile Iraklı Şii liderler arasında yapılan bir toplantıda ateşkes konusunda bir anlaşmaya varıldığını, ancak Hizbullah Tugayları ve Seyyid eş-Şuheda Tugayları’nın ateşkesi onaylamadığını vurguladılar.
Kaynaklar, Fetih Koalisyonu ve Asaib Ehl-i Hak liderlerinin DMO subayları ile yaptıkları son görüşmede ateşkes kararını desteklediklerini söylediler. Seyyid eş- Şuheda Tugayları Sözcüsü Kazım el-Fartusi, Irak’taki ‘İslami Direnişi'n Amerikan kuvvetlerine karşı askeri operasyonları durdurmaya yönelik herhangi bir arabuluculuğu şiddetle reddettiğini duyurdu. Fartusi, “Amerikan kuvvetlerine yönelik askeri tırmanış, söz konusu güçlerin Irak topraklarından tamamen çıkarılması içindir. Aksi bir durumda ne ateşkes olacak ne de gruplara nasıl bir baskı uygulanırsa uygulansın ne tırmanış duracaktır” ifadelerini kullandı.
Toplantıya katılan Iraklı kaynaklara göre İran'ın ateşkes önerisi bir meydan okuma ve muhalefetle karşılandı. Toplantıda konuşan altı grubun liderlerinden biri, selefi Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi’nin eski lideri Ebu Mehdi el-Muhendis'in ABD’nin düzenlediği hava saldırısıyla öldürülmesine karşısında kimse intikam almazken sessiz ve sakin kalamayacaklarını söyledi.
Üç Şii siyasi yetkili ve iki üst düzey milis grup yetkilisi tarafından Associated Press'e (AP) anlatılan toplantının ayrıntıları, İran'la müttefik olan Iraklı milislerin, nasıl bir bağımsızlık düzeyi ileri sürdüklerini ve bazen de Tahran'dan gelen emirlerle alay ettiğini ortaya koyuyordu. İran, şuan Iraklı milisleri dizginlemek için Lübnan’daki Hizbullah’a güveniyor. İran’ın yeni cumhurbaşkanının da aynı süreçte rol oynayabileceği düşünülüyor.
AP’a göre Ebu Ali el-Askeri liderliğindeki Hizbullah Tugayları’nın Haşdi Şabi çatısı altındaki diğer gruplarla herhangi bir siyasi anlaşmaya katkıda bulunmadan, doğrudan ve maceralı bir tırmanışı benimseyerek diğerlerinden farklı bir yol izlediği görülüyor. Bu arada yine AP’ın haberine göre Seyyid eş-Şuhada Tugayları lideri, önümüzdeki aylarda yapılması planlanan seçimleri Nisan 2022'ye ertelemekle tehdit ediyor.
İranlı yetkililerin Şii grupların liderlerini ‘güvenlik geriliminin devam etmesinin Şii yönetimi deneyimini hızla sona erdireceği ve yaklaşan seçimlerin hiçbir anlamı olmayacağı’ konusunda uyardığını söyleyen kaynaklar, ateşkesin gerekliliği hakkında uzun uzun konuşan hükümet yetkililerinin de son toplantıda yer aldığına işaret ettiler.
Kaynaklar, İranlı yetkililerin, milis grupların liderlerine ‘yaklaşan seçimlerde işler lehlerine giderken gerginliğin atmasının gerekçelerini’ sorduklarını aktardılar. Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu’ndaki bir lidere ve Nuri el-Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti Koalisyonu’ndaki bir siyasi danışmana göre bölgedeki durum tehlikeli boyutlara ulaşırken İranlılar, Taliban'ın ilerlediği Afganistan sınırındaki durumun doğu ekseninde özellikle Irak’ta istikrarlı bir cephe gerektirdiği konusunda Iraklılara net mesajlar gönderdiler.
Taliban geçtiğimiz hafta Bagram Hava Üssü’nün ve İran sınırındaki bir sınır kapısının bulunduğu Parvan vilayetindeki iki bölgeyi kontrol altına aldı. Fetih Koalisyonu’ndan olan lider, önde gelen Şii aktörlerin, Irak seçimlerine kadar ateşkesi asgari düzeyde sabitleme konusunda anlaştıklarını, ancak krizin, grupların faaliyet gösterdiği ademi merkeziyetçilik yöntemiyle daha da karmaşıklaştığını söyledi.
Fakat Şii liderlerin açıklamaları sahadaki gerçeği yansıtmıyor. Gerginliği durdurma anlaşmasına rağmen, ülkedeki diplomatik misyonlara ve askeri üslere yönelik füze saldırılarının durdurulacağına dair kesin bir işaret bulunmuyor.
Milis gruplar sistemi için ‘yaratıcı kaos’ politikasında üç ana faktör rol oynuyor. Bunlardan ilkini, İranlılarla doğrudan temas olmaksızın geleneksel grupların liderleriyle birlikte çalışan ve özellikle silah transferi ve füze fırlatma gibi özel operasyonlar yürüten yeni ortaya çıkan Şii hücreleri tarafından temsil ediliyor. Bu yeni ilişki, İranlı bir arabulucu veya üst denetçi olmadan oluşurken Haşdi Şabi içindeki karmaşık Şii hiyerarşisi, bu gruplara geniş bir hareket ve manevra alanı sağladı.
Ancak İran'ın sık sık gerçekleşen Bağdat ziyaretleri ve grup liderleriyle tekrar tekrar yapılan görüşmeler, genellikle alt hücrelerin hareketlerinin bölgedeki olayların gidişatından ve İran'ın buradaki çıkarlarından tamamen bağımsız hale geldiği korkularını yansıtıyor.
Saha çalışması konusunda gruplar arasındaki kesişmeyi ortaya koyan ikinci faktör, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi hükümeti ve ABD aleyhine gerilimi tırmandırma kararının tek bir mesaj barındırmamasıdır. Milis grupların stratejisi, Kazımi ile olan rekabetlerini Amerikan güçlerini ortadan kaldırma gündeminden ayırırken Amerikalılara karşı tırmanış haftalarca sürdürüldü. Çünkü milis gruplar arasında genel olarak Kazımi ile ateşkes eğilimi gösteren bir ruh hali hakimdir.
Üçüncü faktör ise milis gruplar arasındaki iç denklemleri değiştirmede belirleyici bir unsur gibi görünüyor. Bu faktör, bir boşluğun nasıl doldurulacağı ya da diğer bir deyişle Mehdi el-Muhendis'in yerine kimin geçeceği ve İran’ın kendi kanallarıyla sınırlandırdığı Irak’taki Şii gruplarla iletişimi üzerinde kimin nüfuz sahibi olacağı ile ilgili yaşanan yoğun rekabettir.
Haşdi Şabi liderlerinden biri, grup liderleri arasındaki ilişkinin, kamuoyuna göründüğü gibi olmadığını, yoğun rekabetin bazen boykot boyutuna ulaştığını söyledi. Lider, “Her şey kaotik görünebilir, ancak Irak’ta asıl etkili olan kaostur” ifadelerini kullandı.
Bazı gruplar İran’da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin yerine İbrahim Reisi'nin iktidara gelmesini, Haşdi Şabi’nin tıpkı DMO gibi konumunu güçlendirmek ve nüfuzunu pekiştirmek için büyük bir fırsat olarak görüyorlar.
Reisi henüz görevi teslim almadı. Fakat bazı gruplar, özellikle ikincil silahlı hücreler kuranlar, Irak dosyasına Dini Lider Ali Hamaney'den eşi benzeri görülmemiş bir etki sağlayacak olan İran’ın yeni Cumhurbaşkanının benimseyeceği bir saha çalışması modeli sunmak istiyorlar.
Haşdi Şabi’den lider bu konuda ise şunları söyledi:
“Irak sahasındaki bozulma ve işlerin tamamen ortaya çıkması konusu, özellikle gruplar içindeki çalışma sisteminin özelliklerini şekillendiren bu faktörlerle bağlantılıdır.”
Genel olarak toparlayacak olursak, Irak hükümetine veya Amerikan çıkarlarına karşı tırmanışı benimseyen gruplar, Adil Abdulmehdi hükümeti döneminde belirgin olmayan temel bir değişimi yansıtıyor ve Irak'taki emniyet ve siyaset denklemine yeni bir gerçekliğin dayatılması için yapılan bir saha hazırlığını temsil ediyorlar.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.