Yüzlerce yıllık insan dışkıları, Mayaların doğayla mücadelesini gözler önüne serdi

Fotoğrafta Meksika'nın Yucatán Yarımadası'nda Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir İtza Maya kenti olan Chichen Itza'nın büyük tapınağı görülüyor. (Wikimedia Commons)
Fotoğrafta Meksika'nın Yucatán Yarımadası'nda Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir İtza Maya kenti olan Chichen Itza'nın büyük tapınağı görülüyor. (Wikimedia Commons)
TT

Yüzlerce yıllık insan dışkıları, Mayaların doğayla mücadelesini gözler önüne serdi

Fotoğrafta Meksika'nın Yucatán Yarımadası'nda Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir İtza Maya kenti olan Chichen Itza'nın büyük tapınağı görülüyor. (Wikimedia Commons)
Fotoğrafta Meksika'nın Yucatán Yarımadası'nda Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir İtza Maya kenti olan Chichen Itza'nın büyük tapınağı görülüyor. (Wikimedia Commons)

Guatemala'daki bir gölden çıkarılan fosilleşmiş insan dışkısı, antik Itzan kentinde yaşayan Maya nüfusunun 4 farklı dönemde azaldığını ve bunun sorumlusunun iklim değişikliği olduğunu ortaya koydu.
Kanada’daki McGill Üniversitesi’nin liderliğindeki bir araştırma ekibi, Laguna Itzan isimli bir gölün çökeltilerinde Mayalara ait dışkı maddeleri buldu. 
Maddenin analizi, binlerce yıl önce bölgede yer alan büyük Maya uygarlığındaki nüfus değişimlerinin haritasının çıkarılmasını sağladı.
Bulgulara göre M.S. 90'dan M.S. 280'e, M.S. 730'dan M.S. 900'e ve M.Ö. 1350'den M.Ö. 950'ye uzanan üç dönemi etkisi altına alan kuraklık, Maya nüfusunun düşmesine neden olmuştu.
Ekip ayrıca M.Ö. 400'den M.Ö. 210'a kadar uzanan çok yağışlı bir dönem de belirledi. Ancak bu yağışlı dönem de nüfusun azalmasına sebebiyet vermişti.
Hem kurak hem de yağışlı dönemlerde nüfusun tepkisel olarak azalması, iklimin iki uç noktasında da nüfusların olumsuz etkilendiğini gözler önüne serdi. Uzmanlara göre bu, şimdiye dek hafife alınmış bir olguydu.
"Son derece yenilikçi bir yöntem"
Quaternary Science Reviews isimli hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmada elde edilen fosilleşmiş dışkı örneklerindeki koprostanol ismi verilen organik moleküller incelendi.
İnsan ve hayvan dışkısında bulunan bu organik moleküller, yüksek kolestrollü gıdaların tüketilmesiyle ortaya çıkıyor. Bu moleküllerin insanda, domuzlarda ve koyunlarda benzer izlere sahip olduğu biliniyor.
Ancak Mayalar, söz konusu dönemlerde domuz ve koyun yetiştirmediği (ve bu hayvanlar o bölgeye ancak 16. yüzyılda ulaştığı) için su kütlesinde koprostanol bulunması, insan dışkısının göstergesi olarak kabul ediliyor. Su kütlesindeki koprostanol yoğunluğu da nüfus yoğunluğunun göstergesi olarak görülüyor.
Bilim insanlarının diğer arkeolojik kaynaklardan elde ettiği, bitki örtüsündeki değişiklikleri gösteren kanıtlarla bir araya geldiğinde bu ölçümler, daha bütünlüklü bir tablo sunuyor.
Söz konusu tablo, üç kurak ve bir yağışlı dönemde Maya nüfusunun azaldığını ortaya koyuyor.
Maya yerleşimlerindeki nüfus hareketliliği önceden yalnızca geleneksel kazılar ve zemin incelemeleri yoluyla tahmin ediliyordu. Ancak bu araştırmada kullanılan yeni tekniğin, çok daha kesin sonuçlar verebileceği düşünülüyor.
Makalenin yazarlarından ve McGill Üniversitesi’nden Benjamin Keenan, "Bu araştırma, arkeolojik kanıtlarda görünmeyen değişikliklere bakmaları için yeni bir araç sağlayarak arkeologlara yardımcı olacak" diyor ve ekliyor:
"Zira geleneksel kanıtlar hiç var olmamış veya zamanla silinmiş ya da yok edilmiş olabilir. Maya ovalarının tropik ortamı, yapıların ve insan yaşamına dair diğer kayıtların korunması için pek elverişli değil."
Independent Türkçe, Futurity, Haaretz



Yapay zekanın bulduğu malzeme, bataryalarda devrim yaratabilir

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Yapay zekanın bulduğu malzeme, bataryalarda devrim yaratabilir

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Bilim insanları, yapay zekanın bataryaları dönüştürebilecek yeni malzemeler keşfettiğini iddia ediyor.

Batarya teknolojisi, daha sürdürülebilir bir dünyaya doğru ilerlemenin anahtarı olabilir. Araştırmacılar, bataryaların daha iyi elektrikli araçların yanı sıra telefonlar gibi daha küçük teknolojik aletleri de dönüştürmenin önemli bir yolu olabileceğini umuyor.

Ancak mevcut batarya teknolojimiz de kusurlu. Cihazlarımızın çoğuna güç veren lityum iyon piller nispeten düşük yoğunluklu, zamanla enerji kaybediyor ve ısıyla diğer değişikliklere karşı hassas.

Araştırmacıların bu sorunları çözeceğini umduğu şeylerden biri, çok değerlikli bataryalar. Bu bataryalar, lityum iyon pillere kıyasla daha kolay bulunabilen elementler kullandığından, daha ucuz, daha kolay ve daha temiz üretilebilir.

Dahası, onları çalıştıran teknoloji, bu bataryaların mevcutlara kıyasla daha verimli ve daha yüksek kapasiteli olacağını gösteriyor.

Ancak bataryada kullanılan çok değerlikli iyonların daha büyük boyutu ve daha yüksek elektrik yükü, bunların bir pile dahil edilmesini zorlaştırabilir.

Araştırmacılar, ChatGPT gibi sistemlerde kullanılana benzer bir teknoloji olan üretken yapay zekayı, bu sorunu çözebilecek yeni malzemeler bulmak için kullandı.

New Jersey Teknoloji Enstitüsü'nden Dibakar Datta, "En büyük engellerden biri umut vadeden batarya kimyalarının eksikliği değil, milyonlarca malzeme kombinasyonunu test etmenin imkansızlığıydı" dedi.

Bu uçsuz bucaksız alanda araştırma yapmak ve çok değerlikli pilleri gerçekten pratik hale getirebilecek birkaç yapıyı tespit etmek için hızlı ve sistematik bir yol olarak üretken yapay zekaya yöneldik. Bu yaklaşım, binlerce potansiyel adayı hızla keşfetmemizi sağlayarak, lityum iyon teknolojisine daha verimli ve sürdürülebilir alternatifler arayışımızı önemli ölçüde hızlandırıyor.

Araştırmacılar, farklı olası malzemeleri ve bu tür pillerde işe yarayıp yaramayacaklarını incelemek için bir yapay zeka sistemi kullandı.

Profesör Datta, "Yapay zeka araçlarımız, olağanüstü umut vadeden 5 yepyeni gözenekli geçiş metali oksit yapısını ortaya çıkaran keşif sürecini önemli ölçüde hızlandırdı" dedi.

Bu malzemeler, bu hacimli çok değerlikli iyonları hızlı ve güvenli bir şekilde hareket ettirmek için ideal olan geniş ve açık kanallara sahip ve bu, yeni nesil piller için kritik bir atılım.

Malzemeleri yapay zekayla bulan araştırmacılar, gerçek dünyada kullanabileceklerinden emin olmak için daha geleneksel simülasyonlarla kontrol etti.

Çalışma, Cell Reports adlı akademik dergide yayımlanan "Generative AI for discovering porous oxide materials for next-generation energy storage" (Yeni nesil enerji depolama için gözenekli oksit malzemeleri yapay zekayla keşfetmek) başlıklı yeni makalede yer alıyor.

Independent Türkçe