Yemen’de yeni temsilci beklenirken, barışı sağlama çabaları çıkmazda

Marib ve Cevf'teki saldırılar geri püskürtülürken, Beyda savaşları devam ediyor.

Yemen ordusundan savaşçılar, eyaleti Husilerden korumak için ön saflarda savaşırken (AP)
Yemen ordusundan savaşçılar, eyaleti Husilerden korumak için ön saflarda savaşırken (AP)
TT

Yemen’de yeni temsilci beklenirken, barışı sağlama çabaları çıkmazda

Yemen ordusundan savaşçılar, eyaleti Husilerden korumak için ön saflarda savaşırken (AP)
Yemen ordusundan savaşçılar, eyaleti Husilerden korumak için ön saflarda savaşırken (AP)

Birleşmiş Milletler’in (BM) ve uluslararası toplumun Yemen'e barış getirme çabaları, yeni atanan BM Yemen Özel Temsilcisi tarafından canlandırılmayı bekleyen bir ‘klinik aşamaya’ girdi. Yemen hükümeti ise, Husi milislerini barış çabalarının başarısız olmasından ve başta Marib olmak üzere sivillerin hedef alınması ve çatışmaların devam etmesi konusundaki ısrarından sorumlu tutan açıklamalarını yineledi.
İran destekli grup, Marib ve Cevf kentlerine yönelik saldırılarını sürdürürken, Beyda’da özellikle Zahir ve Soma bölgelerinde Amalika Tugayları’na bağlı birlikler ve halk direniş güçlerinin Husi milislerine karşı yürüttüğü çatışmalar da dün (Pazar) devam etti. 
Husiler son haftalarda, BM’nin ve uluslararası ve bölgesel çevrelerin Husileri görevi sona eren eski BM Yemen Temsilcisi Martin Griffiths'in insani ve ekonomik önlemlerle kapsamlı bir ateşkesi ve nihai bir siyasi çözüm için istişarelere dönmeyi içeren planını kabul etmeye ikna etmeyi amaçlayan girişimini engellemişti. Husiler bu çabalara Umman’ın arabuluculuk çabalarını hiçe sayması da dahil olmak üzere daha fazla uzlaşmazlıkla yanıt verdi.
Yemenli resmi kaynaklar tarafından dün (Pazar) yapılan açıklamada, Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Ahmed bin Mübarek'in ABD'nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley ile Riyad'da bir araya gelerek siyasi alandaki son gelişmeleri görüştüğü bildirildi. 
Kaynaklara göre Bakan Mübarek, Husi milislerinin kapsamlı bir ateşkese ulaşmayı, Sana Havaalanı’nı yeniden açmayı ve siyasi müzakerelere geri dönmeyi amaçlayan barış girişimini reddederek uzlaşmaz bir tavır almasını kınadı. Ayrıca Husiler tarafından özellikle Marib'deki sivillere karşı devam eden saldırıların Yemen'deki insani felaketi şiddetlendirmeye devam ettiği konusunda uyarıda bulundu.
Yemenli Bakan, Riyad Anlaşması'nın özellikle güvenlik ve askeri alanlarla ilgili maddelerinin uygulanmasının tamamlanması gerektiğini vurgulayarak, hükümetin bu dosyaya karşı yüksek bir sorumluluk taşıdığını ve anlaşmanın tam olarak uygulanmasını sağlamak için Suudi Arabistan'ın verdiği destek ve çabaları takdir ettiğini ifade etti. 
Riyad Anlaşması’nın uygulanmasını engelleyen herhangi bir eylemin tarafların çıkarına olmadığını vurgulayan Mübarek, bunun vatandaşların acısını artırdığını ve hükümetin Aden'de  ve kurtarılmış alanların geri kalanında ekonomik toparlanmayı ve hizmet koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan programının uygulanmasını engellediğini söyledi.
Yemen resmi ajansı SABA’da yer alan habere göre ABD'nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley ise, ülkesinin, Husileri derhal bir ateşkesi kabul etmeye ve müzakerelere başlamaya çağıran tutumunu yineledi. Aynı zamanda Riyad Anlaşması'nı uygulamak ve Yemen halkının çıkarlarını gerçekleştirmek için tansiyonu yükselten her türlü söylemden kaçınma ve diyaloğa dönme ihtiyacını vurguladı.
Sahada ise ordu medyası, Beyda vilayetinde çatışmaların devam ettiğini ve halk direniş güçlerinin ve ordu birliklerinin Soma ve ez-Zahir bölgelerindeki milisleri yenme çabalarına paralel olarak birçok Husi militanının öldürüldüğünü bildirdi.
Al Humaykan Güçleri Sözcüsü Amir el-Humeykani, Twitter'da yaptığı açıklamada, Husi grubuna bağlı Ölüm Seriyyeleri lideri Ali el-Kahum'un beraberindeki 8 kişiyle birlikte öldürüldüğünü aktardı.
Resmi kaynaklar, Beyda Valisi Tümgeneral Nasır es-Sevadi'nin, Soma cephesinin ön saflarında yer alan savaşçıların durumunu denetlediğini ve kentteki polis teşkilatına güvenlik önlemleri alınması talimatı verdiğini bildirdi. Sevadi ayrıca, çatışmaların tamamen özgürleştirilen Soma bölgesinden, ilçe merkezinden sadece altı kilometre uzaklıkta bulunan Beyda kentine taşındığını doğruladı.
Sevadi açıklamasında, ordu birlikleri, Amalika Tugayları, el-Emacid Tugayları, Halk Direniş Güçleri ve komşu vilayetlerden ve ülkenin geri kalan vilayetlerinden Beyda'yı kurtarmak için verilen savaşı destekleyen aşiret mensuplarının performansına övgüde bulundu. Ayrıca Soma’daki el-Hazımiyye cephesinin, valilik ilçelerinin her bir santiminin özgürleştirilmesi için stratejik öneme sahip olduğunu vurguladı. 
Husi grubu, 10 gün süren çatışmalar sırasında Zahir ve Soma bölgelerinde kaybettiklerini geri kazanma çabalarının bir parçası olarak, yüzlerce üyesini ağır silahlar, mekanizmalar ve insansız hava araçlarıyla destekleyerek gönderdiği halde bir dizi unsurunu kaybetti. 
Yemen ordu medyası, daha önceki açıklamasında, Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu savaşçıları ve halk direniş güçlerinin desteklediği ordunun, Yemen'deki silahlı çatışmalar sırasında Husi milislerine Beyda, Marib ve Cevf illerindeki cephelerde saha komutanları da dahil olmak üzere ağır silah ve can kaybı yaşattığını bildirdi. 
Silahlı Kuvvetler Medya Merkezi, saha kaynaklarından alıntı yaparak Beyda'daki ez-Zahir cephesinde ordu ve direniş güçlerinin topçu ateşi ile bir dizi Husi üyesinin öldürüldüğünü, diğerlerinin ise yaralandığını aktardı. Ayrıca ordu ve direniş güçlerinin Beyda'daki Hazımiyye cephesinde milislere ağır kayıplar verdirdiği kaydedildi.
Aynı kaynaklara göre hükümet güçleri Cumartesi günü, Husi milislerinin Beyda’daki ez-Zahir ve Beyda ilçelerinin çevresindeki askeri bölgelere düzenlediği düşmanca saldırıları püskürttü.
Yemen Silahlı Kuvvetleri Medya Merkezi, ordunun ve direniş güçlerinin, Husi milislerinin ez-Zahir ilçesine bağlı el-Habc bölgesinde başlattığı saldırıyı püskürttüğünü, milislerin ağır ekipman ve can kayıpları vermesinin ardından kaçmasıyla savaşın sona erdiğini bildirdi. 
Medya Merkezi, doğu tarafındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, ordu unsurlarının ve direniş güçlerinin, Husi milislerinin Beyda bölgesinin doğusunda, Soma’ya bitişik bir alana düzenlediği saldırıyı engellediğini ve kalan savaşçıları silahlarını ve ölülerinin cesetlerini geride bırakarak kaçmaya zorladığını aktardı.
Medya Merkezi, kuvvetlerin Husi bölgeleri ve takviye noktalarını hedef alan bir karşı saldırı başlattığını ve ordunun topçu ateşi ile ve Arap Koalisyonu’nun hava saldırıları sonucu komşu Marib'deki Mas cephesinde üç zırhlı aracın ve Husi savaş ekipmanının imha edildiğini belirtti.
Açıklamada, “Ordu ve direniş güçleri, Husi gruplarının toplanma yerlerini hedef alarak onları ortadan kaldırıldı ve Husi takviyelerini taşıyan iki araç imha edildi. Ayrıca Cevf’teki Cedafir cephesinde Arap Koalisyonu savaşçılarının hava saldırılarıyla Husilerin toplanma yerleri ve diğer takviye kuvvetleri hedef alındı” ifadeleri kullanıldı.
Husi milisleri, liderlerinin hükümetin en önemli kalesi sayılan petrol bölgesi Marib’i kontrol altına alma çabaları kapsamında savaşı durdurmayı reddettikleri için Marib'in batısı, kuzeybatısı ve güneyinde aylardır kara ve hava saldırılarına devam ediyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.