Rusya Orta Asya’yı Çin’e mi kaptırıyor?

Pekin, Moskova ile Batı arasındaki siyasi ve ekonomik çatışmadan ve iki taraf arasındaki karşılıklı yaptırımlardan yararlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Rusya Orta Asya’yı Çin’e mi kaptırıyor?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Basil el-Hac Casim
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın ülkedeki kontrol alanını genişletmesi dikkatleri Afganistan'ın Orta Asya'daki yakın komşusu olan eski Sovyet ülkelerine çekti.
Orta Asya'daki beş ülkeden üçü Afganistan ile sınır komşusu. Afganistan'ın Tacikistan ile sınırlarının uzunluğu bin 200 kilometre, Türkmenistan ile 744 kilometre ve Özbekistan ile 137 kilometre. Kırgızistan'ın ise Afganistan ile sınırı yok. Tacikistan, bu iki ülkenin arasında yer almakta. Ancak Afganistan’ın Bedahşan vilayeti ile Kırgızistan'ın Batken ve Çuy illeri arasındaki mesafe sadece 300 kilometre.

Çin’in yayılması
Moskova, 1990'ların başında Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana Çin'in Orta Asya'daki ekonomik üstünlüğünü kabul etmesine rağmen, bölgedeki güvenliğin ana garantörü rolünü korudu. Pekin ise Rusya ile Batı arasındaki siyasi ve ekonomik çatışmadan ve iki taraf arasındaki karşılıklı yaptırımlardan yararlandı ve Moskova'nın geleneksel nüfuz alanlarında tüm gücüyle yayıldı.
Birçok gözlemci, Moskova ile Pekin arasındaki ilişkinin dinamiklerini ‘iş bölümü’ olarak tanımlıyor. Rusya, siyasi ve askeri bağları aracılığıyla Orta Asya ile etkileşime girerken, Çin, özellikle ‘Kuşak-Yol’ Projesi’ndeki milyarlarca doları aracılığıyla, ekonomik büyümenin kredi sağlayıcısı ve motoru olarak hareket ediyor.
Ancak gerçekte bu iş bölümü net olarak yapılmış değil. Çin'in son yıllardaki ‘önemli güvenlik manevraları’, iki ülke arasındaki nüfuz ayrımı sonrası artan gerilimi hızlandırabilir.

Çin’in silah anlaşmaları
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Çin, bölgedeki ekonomik alana hakim olmakla kalmadı, aynı zamanda büyük bir siyasi nüfuz için de rol arayışına girdi. Pekin, silah satışlarını artırarak, tatbikatlar düzenleyerek ve yeni sınır muhafızları oluşturarak geleneksel olarak Moskova'nın arka bahçesi kabul edilen eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki nüfuzunu artırıyor. Ayrıca projeleri ve sağladığı kredilerle bölge ülkelerini, kendi eksenine almaya çalışıyor.
Wilson Uluslararası Merkezi'ndeki Kennan Araştırma Enstitüsü'nün 2020 yılı ortalarında yayınladığı bir rapora göre Çin’in silah anlaşmalarında Orta Asya hükümetlerine yönelik bir eğilim görülüyor. Pekin, son beş yılda eski Sovyet cumhuriyetlerine sattığı askeri teçhizat payını 2010-2014 dönemindeki yüzde 1,5’lik orana kıyasla yüzde 18'e çıkardı.
Pekin, bölgenin ilk askeri tesisini inşa ederek, Çin ile sınırı 476 kilometre uzunluğundaki Tacikistan'daki askeri varlığının önünü açtı. ABD’de yayınlanan Washington Post gazetesi 2019 yılında, bu ülkeden kaynaklarla birlikte Çin’in Tacikistan topraklarında küçük bir askeri tesis kurduğunu ortaya çıkardı. Aynı yıl Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Çin ile Tacikistan arasında yapılan ve Pekin'e ‘Afganistan sınırının Tacikistan tarafında 30-40 güvenlik noktasını onarma veya inşa etme’ hakkı veren gizli bir anlaşmanın kopyasını yayınladı.
Son yıllarda Rusya'nın Orta Asya'daki silah satışları yüzde 60’lara gerilerken bu durum, Çin'in bu bölgedeki nüfuz payının artmasının Rusya'nın payının azalması nedeniyle gerçekleşmediği anlamına geliyor. Ancak birçok uzmana göre bu durum önümüzdeki yıllarda değişebilir. Bugün, Pekin'in güvenlik alanındaki nüfuzunu artırarak Orta Asya'nın altyapısına yönelik yatırımlarını güvence altına almak istediği ortadadır.

İş bölümünden rekabete
Çin bir silah tedarikçisi olarak ilerlemeye devam ettikçe, Rusya'nın payını ele geçirmek zorunda kalacak ve o zaman bölgedeki ilişkileri iş bölümünden rekabete dönüşecek. Böyle bir durumda Rusya, Orta Asya'daki baskın askeri güç ve en büyük silah tedarikçisi olmaya devam etse de, Pekin ile Moskova arasında bir miktar gerilim görebiliriz.
Moskova, Tacikistan'daki 7 binden fazla askeri ve Kırgızistan'da bir hava üssü başta olmak üzere Orta Asya'da çok sayıda askeri tesise sahip. Rusya'nın önderlik ettiği Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ), bölge ülkelerinin ordularıyla önemli bir temas noktası.

Ortak çıkarlar
Çin’in güvenlik alanındaki artan rolüne rağmen, Pekin ve Moskova, son yıllarda güçlendirilen daha kapsamlı bir ortaklığı sürdürüyorlar. Ayrıca, iki ülkenin Orta Asya'daki çıkarları, Afganistan'dan kaynaklanan olası istikrarsızlığı önlemek ve terörizm ve aşırıcılığın büyüme olasılığını engellemek şeklinde örtüşmekte.
Hem Çin hem Rusya, ABD ile rekabet konusunda birleşiyorlar. Her iki ülke de ABD'nin bölgedeki nüfuzunu azaltmayı hedefliyor. ABD’nin 2014 yılında Kırgızistan'daki hava üssünü kapatması onları oldukça mutlu etti. Ancak, iki ülke Orta Asya'da nüfuz için giderek artan bir şekilde birbirleriyle rekabet ediyorlar. Silah satışlarında olduğu gibi bölge ülkelerinin ordularına yönelik eğitim programları hem Moskova hem de Pekin için büyük önem arz ediyor. Fakat Orta Asya’daki beş ülkede askeri okulları olan Rusya bu alanda da Çin’in önünde bulunuyor.
Üyeleri arasında Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan'ın da bulunduğu Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Çin'in Rusya ile arasındaki uçurumu kapatma girişiminde önemli bir rol oynuyor. Pekin, Çin programının düzeyi halen Rus programından geride olsa da, Orta Asya'daki askeri eğitimde ikili bir seviyeye geçti.
Çin ve Rusya arasındaki ikili ilişkilere, onları bir araya getiren çeşitli örgütlere ve Orta Asya’daki eski Sovyet ülkeleri aracılığıyla birbirleriyle etkileşim içinde olmalarına rağmen geriye söylenmesi gereken bir şey kalıyor, o da; Pekin’in, Moskova'dan uzakta, bölgede giderek artan bir şekilde kendi inisiyatiflerini geliştiriyor olması.



Batı Şeria'da öldürülen Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin ailesi İsrail'i suçluyor ve bağımsız soruşturma talep ediyor

Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi  tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)
Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)
TT

Batı Şeria'da öldürülen Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin ailesi İsrail'i suçluyor ve bağımsız soruşturma talep ediyor

Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi  tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)
Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)

İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail yerleşimlerine karşı düzenlenen bir protesto gösterisi sırasında vurularak öldürülen Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin ailesi, İsrail ordusunu bir sivili ‘vahşice’ öldürmekle suçlayarak, kızlarının ölümüyle ilgili bağımsız bir soruşturma başlatılmasını talep etti. 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi, dün (Cuma) işgal altındaki Batı Şeria'nın Beyta beldesinde düzenlenen gösteride ‘başından bir kurşunla’ vuruldu. İşgal karşıtı Uluslararası Dayanışma Hareketi'nde gönüllü barış aktivisti olan kurbanın ailesi yaptığı açıklamada şunları söyledi: “O, İsrail ordusu tarafından hukuka aykırı bir şekilde hayatımızdan koparıldı. ABD vatandaşı olan Ayşenur, İsrail askeri tarafından öldürüldüğünde barışçıl bir şekilde adaleti savunuyordu.”

Kurbanın ailesi bağımsız bir soruşturma talep etti. Aile tarafından yapılan açıklamada, “Ayşenur'un ölüm koşulları göz önüne alındığında, bir İsrail soruşturması uygunsuz olacaktır. Başkan Joe Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı bir Amerikan vatandaşının hukuksuz bir şekilde öldürülmesine ilişkin bağımsız bir soruşturma talimatı vermeye ve sorumluların tam olarak hesap vermesini sağlamaya çağırıyoruz” denildi.

Beyaz Saray bugün (Cumartesi) erken saatlerde, Filistinli yetkililere göre ABD vatandaşı aktivistin öldürülmesinden ‘derin rahatsızlık’ duyduğunu belirterek, İsrail'e uluslararası toplumda büyük tepkilere neden olan cinayeti soruşturması çağrısında bulundu.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Washington'un ‘daha fazla bilgi için İsrail hükümetine ulaştığını ve olayla ilgili bir soruşturma talep ettiğini’ belirterek, trajik ölüm karşısında derin bir şok yaşadıklarını ifade etti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Bu trajik kayıptan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Yapılması gereken en önemli şey, gerçek bilgileri toplamaktır” diyerek, eylemlerin ve sonuçların ‘gerçeklere dayanacağını’ kaydetti.

Filistin yanlısı Uluslararası Dayanışma Hareketi'nin üyesi olan Eygi'nin dün İsrail yerleşimlerine karşı düzenlenen haftalık gösterinin bir parçası olarak Beyta beldesinde bulunduğu belirtildi. Filistin topraklarında yabancı gönüllüleri organize eden Uluslararası Dayanışma Hareketi, İsrail güçlerinin dün sabah haftalık protesto sırasında uluslararası insan hakları aktivistini ‘kasten vurarak öldürdüğünü’ bildirdi. Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığı habere göre hareket gönüllünün ismini vermedi.

 Filistinli sağlık görevlileri, Batı Şeria'da yerleşim karşıtı protesto gösterisinde İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülen 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi'nin cesedini taşıyor. (AP)Filistinli sağlık görevlileri, Batı Şeria'da yerleşim karşıtı protesto gösterisinde İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülen 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi'nin cesedini taşıyor. (AP)

Uluslararası Dayanışma Hareketi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Çoğunlukla erkek ve çocukların namaz kıldığı gösteri, bir tepede konuşlanmış İsrail ordusu tarafından şiddetle karşılandı. Gönüllü, Nablus'taki yerel bir hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.”

Türkiye ve Katar, Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin Batı Şeria'da Nablus'un güneyindeki Beyta beldesinde ‘yerleşimlere karşı barışçıl bir gösteriye’ katıldığı sırada öldürülmesini kınadı. Filistin resmi haber ajansı WAFA, bir ABD vatandaşının Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim karşıtı yürüyüşe katıldığı sırada İsrail güçleri tarafından vurularak öldürüldüğünü bildirdi. Türkiye, aktivistin ‘İsrail işgal askerleri’ tarafından öldürüldüğünü söylerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ‘vahşi’ eylemi kınadı.

WAFA’nın tıbbi kaynaklara dayandırdığı haberinde, Eygi’nin kritik kafa travmasıyla hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatını kaybettiği belirtildi.

Nablus Valisi Gassan Daglas, işgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus kentinde bulunan bir hastane morgunda, Türk asıllı ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi ve 13 yaşındaki Filistinli Bana Bekr’in cesetleri önünde konuşuyor. (AFP)Nablus Valisi Gassan Daglas, işgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus kentinde bulunan bir hastane morgunda, Türk asıllı ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi ve 13 yaşındaki Filistinli Bana Bekr’in cesetleri önünde konuşuyor. (AFP)

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail ordusu, güçlerinin ‘askerlere taş atan ve onlara tehdit oluşturan şiddet kışkırtıcısına ateş ederek karşılık verdiğini’ belirtti.

Son yıllarda Filistin yanlısı göstericiler, Beyta beldesine bakan ve aşırı sağcı İsrailli bakanlar tarafından desteklenen Eviatar yerleşimine karşı haftalık protestolar düzenliyor. Birleşmiş Milletler (BM), Eygi'nin dünkü gösteri sırasında başından vurulduğunu ve Rafidiya Hastanesi de aldığı yaralar nedeniyle öldüğünü doğruladı.

İsrail 1967'den bu yana Batı Şeria'yı işgal altında tutuyor ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın patlak vermesinden bu yana bölgedeki operasyonlarını yoğunlaştırdı. Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail güçleri ya da yerleşimciler 7 Ekim'den bu yana, Batı Şeria'da en az 660 Filistinliyi öldürdü. İsrailli yetkililere göre aynı dönemde bölgedeki Filistinlilerin saldırılarında aralarında güvenlik personelinin de bulunduğu en az 23 İsrailli öldürüldü.