Cezayir’de hastanelerinin kapasiteleri doldu

Cezayir, kasım ayından bu yana Kovid-19 vakalarında rekor sayılara tanık oluyor.

Cezayir başkentinde yaşlıların aşılanması (Reuters)
Cezayir başkentinde yaşlıların aşılanması (Reuters)
TT

Cezayir’de hastanelerinin kapasiteleri doldu

Cezayir başkentinde yaşlıların aşılanması (Reuters)
Cezayir başkentinde yaşlıların aşılanması (Reuters)

Cezayir Boufarik Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü Başkanı Muhammed Yusuf, ülkedeki hastanelerin maksimum kapasiteye ulaştığını ve yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yayılma hızının arttığını bildirdi. Yusuf ayrıca ülke genelinde virüs kaynaklı enfeksiyon oranlarındaki artışın ‘endişe verici’ seviyeye ulaştığı konusunda da vatandaşları uyardı.
Muhammed Yusuf, AFP’ye verdiği demeçte şunları söyledi:
“Sağlık personeli çaresiz kalmış durumda. Tedaviye alınan en ciddi vakaların olduğu Buleyde Üniversite Hastanesi yoğun bakım ünitesinde yer bulmak için maalesef bir hastanın ölmesini beklememiz gerekiyor.”
Yusuf, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un salgının kontrol altında olduğu iddiasına rağmen hükümetin ve vatandaşların Kovid-19 kapsamında uygulanan ihtiyati tedbirleri uygulamadaki başarısızlığına da tepki gösterdi.
44 milyon nüfusuyla Mağrip'in en kalabalık ülkesi olan Cezayir, en son Kasım 2020’de kayıtlara geçen günlük bin 133 Kovid-19 vaka sayısına yaklaşıyor. Ülke genelinde, ihtiyati tedbirlere karşı tam bir ihmal göze çarpıyor.
Ülkedeki durumdan hükümeti ve vatandaşları sorumlu tutan Yusufa konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“İnsanların umurunda değil, hükümet ortada yok. Önleyici tedbirlere uymak ve bunları uygulamak zorundayız. Aksi halde aşılama yoluyla sürü bağışıklığı elde edileceği hususu mucize beklemekle eşdeğer. Salgının başında olduğu gibi durumu ciddi olmayan hastaları hastaneye yatırmıyoruz. Evlerinde kalmalarını söyleyerek, durumlarını yakından takip ediyoruz. Daha çok gençleri etkileyen bu dalgaya çoğu insan inanmıyor. Bilakis, bunun insan eliyle yapılmış bir icat olduğunu düşünüyor. Ancak kendileri ya da sevdikleri kişiler virüse yakalandığında durumun ciddi olduğunu anlıyorlar. 120 hastanemiz de yatak doluluk oranına ulaştığı için sağlık ekiplerinin üzerinde baskı kuruluyor. Bir klinikte yaklaşık 20 yatak açtık. Onlar da neredeyse doldu. Kovid-19’un son dalgasında yoğun bakım ünitelerinde ölümler oldu. Şu an resüsitasyon öncesi ölümlerimiz var. Durum gün geçtikçe daha da endişe verici bir hal alıyor."
Salgından ve ölümden korunmanın tek yolunun aşı olduğunu vurgulayan Yusuf, vatandaşlara çağrıda bulunulmasına rağmen ülke nüfusunun yüzde 10’undan daha azının aşı yaptırdığını belirtti. Ayrıca aşılarını yaptıran sağlık çalışanları arasında ölüm oranının oldukça az olmasının aşının gerçekliğinin kanıtı olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.
Cezayir’de salgının kontrol altına alınmasının yalnızca toplum bağışıklığı ile gerçekleşebileceğini belirten doktorlar, yetkililerden aşıya erişimi hızlandırmalarını istiyorlar.



Kasım: Hizbullah iktidarından vazgeçmeyecek ve İsrail de silahlarını almayacak

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım
TT

Kasım: Hizbullah iktidarından vazgeçmeyecek ve İsrail de silahlarını almayacak

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, dün akşam yaptığı açıklamada, partinin gücünden vazgeçmeyeceğini ve İsrail'in silahlarını teslim almayacağını belirtti. Kasım, Amerika'nın istediği yeni anlaşmanın, İsrail'in Lübnan'ın güneyinden kısmi çekilme karşılığında silahların teslim edilmesini talep etmekle başladığını ifade etti.

Kasım televizyonda yaptığı konuşmada, “(Hizbullah) Litani Nehri'nin güneyinde ateşkes anlaşmasını tamamen uyguladı ve Lübnan devleti elinden geldiğince orduyu konuşlandırdı” dedi ve “Bütün dünya İsrail'in 3 bin 800 ihlalde bulunduğunu söylüyor ve 8 aydır Siyonist saldırılar devam ediyor” diye vurguladı.

Kasım şöyle devam etti: “Biz, Lübnan devleti, (Hizbullah) ve tüm direnişçiler, anlaşmada üzerimize düşen her şeyi yerine getirdik, İsrail ise hiçbir şeyi yerine getirmedi.”

Ve şöyle sürdürdü: “İsrail'in saldırılarını durdurmayı başaramadık, ancak Lübnan devletinin bu varlıkla imzaladığı anlaşma sayesinde onu bir sınırda durdurmayı başardık. İsrail'in geri çekilmesi ve saldırılarını durdurması zorunlu hale geldi. Bu anlaşma devletin sorumluluğu ve yükümlülüğündedir.”

Ve ekledi: “Bugün Amerika yeni bir anlaşma ortaya koyuyor, yani 8 ay boyunca yaşanan tüm ihlaller yokmuş gibi, İsrail'i önceki tüm saldırılarından aklıyor. Bu saldırının tek gerekçesi (Hizbullah'ın) silahsızlandırılması, çünkü İsrail'i güvence altına almak istiyorlar.”

Kasım, ABD'nin yeni önerisinin “kısmi çekilme karşılığında silahsızlanma talebini” içerdiğini belirtti.

Şarku'l Avsat'ın basında çıkan haberlerden aktardığına göre ABD, İsrail güçlerinin Güney Lübnan'da işgal ettikleri mevzilerden çekilmesi ve geçen yıl İsrail tarafından tahrip edilen bölgelerin yeniden inşası için ayrılan fonların serbest bırakılması karşılığında, Hizbullah'ın silahlarını bırakmasını talep ediyor.

Biz, Hizbullah ve Emel Hareketi olarak, direnişe, çevresine ve tüm mezhepleriyle Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz.

“Lübnan gerçek tehlikelerle karşı karşıya; güneyde İsrail, doğu sınırında (DEAŞ) araçları ve Lübnan'ı kontrol eden Amerikan zulmü” diyen Kasım “İsrail'in tehlikesi ve tehdidi ortadan kaldırıldıktan sonra savunma stratejisini tartışmaya hazırız, ancak bugün gücümüzden vazgeçmeyeceğiz ve savunma için tam hazırız” vurgusunda bulundu.