ABD’li ünlü oyuncu Matt Damon, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Avatar filmi için teklif edilen başrolü kabul etmediğime pişmanım’

Matt Damon
Matt Damon
TT

ABD’li ünlü oyuncu Matt Damon, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Avatar filmi için teklif edilen başrolü kabul etmediğime pişmanım’

Matt Damon
Matt Damon

Matt Damon’un Sillwater filminde canlandırdığı karakter olan Bill Baker filmin başında bir kasırga tarafından yıkılan bir eve bakıyor. Olanları inceliyor ancak olay karşısında hiçbir şey yapamıyor. Fırtınanın yıktığı bu ev önemli işaretler taşıyor: Yıkılan ev ABD, fırtınanın adı ise Donald Trump.
Bu, bir önceki Spotlight filmi 2016'da En İyi Film ve En İyi Özgün Senaryo dallarında olmak üzere iki Oscar kazanan Tom McCarthy'nin yeni filminin açılış sahnesinden okunabiliyor. McCarthy'nin Spotlight filmi ise, Katolik Kilisesi’nin örtbas etmeye çalıştığı çocuklara yönelik cinsel taciz skandalını ortaya çıkaran “The Boston Globe“daki bir grup gazetecinin hikayesini konu alıyordu.
Ancak her ne kadar Stillwater filminin ilk sahnesi bunu okumak için uygun olsa da önceki ABD başkanlık dönemini eleştirmeye yönelik bir film değil. Film, inşaat sektöründe çalışan ve yaşadığı hayatın içinde neredeyse ölmek üzere olan ortalama bir ABD’lin etrafında geçiyor. Bir petrol şirketinde işe girmeyi uman Bill Baker, işsizlikten ve alkol bağımlılığından muzdarip. Filmde bu iki sorunun halkın büyük bir kesimi için söz konusu olduğuna dair işaretler var. Baker filmde, ABD ile hiçbir ilgisi olmayan (en azından doğrudan) birdenbire daha büyük bir denklemle karşı karşıya kalıyor. Kızı Allison (Abigail Breslin) bir arkadaşını öldürdüğü gerekçesiyle bir Amerikan hapishanesinde değil, Marsilya şehrindeki bir Fransız hapishanesinde mahkum ediliyor. Baker uçakla Marsilya’ya kızının yanına gidiyor ve onunla görüşerek bir avukatla iletişime geçmesini istiyor. Baker belki de yeni bir şey keşfedecektir: Kızını korumasız bıraktığı tüm bu yılları telafi etmek için çabalamayı.
Film, masum bir sanık ve kızını hapisten çıkarmak ve onunla ayrı geçirdiği yıllarını telafi etmek isteyen inatçı bir baba hakkında entrikalarla dolu bir filme dönüşüyor. Stillwater, özellikle öğretilerini, ilkelerini ve kültürünü, yeni ve farklı bir kültürle karşılaştığı bir ülkeye getiren bir Amerikalı hakkındaki temel sorunları işleyen bir suç drama filmi olarak karşımıza çıkıyor. 

Fırtınalara karşı mücadele
Filmdeki bir sahnede Bill, avukatıyla (Anne Le Ny) bir kafede otururken masum bir Arabı cinayetle suçlamak isteyen bir adamı dinliyorlar. Bill, adamın söylediklerini anlamak isteyince avukatı adamın dediklerini tercüme ediyor. Aniden öfkelenen avukat kafeden ayrılıyor. Bill avukatın peşinden koşarak ona neden gittiğini sorduğunda avukat Bill’e dönerek adamın masum bir Arapbı suçlamak istediğini, onun ırkçı olduğunu söylüyor. Bunun üzerine Bill, "ABD’de her gün bir sürü ırkçıyla karşılaşıyorum" diye yanıtını veriyor.
Filmde, yerine başka bir masum insan atılırsa durumun neye yol açacağına bakılmaksızın kızını hapisten kurtaracak birinin şahitliğine ihtiyaç duyduğu sahne, iki kültürdeki bu farklılığın bir kısmını ortaya koyuyor. Filmi şüphesiz yöneten fikir de bu. Ancak arka planda ve zeminde, birlikte yaşayan çeşitli ırklar arasında yaşanan sorunları ve ırkçılığı ile dikkat çeken bir şehirdeki Arap toplumsal çevresi işleniyor.
Matt Damon, tüm bunların ortasında karşılaştığı yeni durumun yanı sıra içinden ve geçmişinden gelen fırtınaların karşısında durmaya çalışıyor. Damon, mevcut Amerikan ekran yıldızları arasında sıradan bir adam rolünü oynayan en iyi oyunculardan biri olarak kabul ediliyor. Karakterinin oradaki dövüş deneyimlerine dayanan Bourne film serisinde bile, görünüşüne bariz bir alçakgönüllülükle yaklaşıyor ve filmin her serisinde karşılaştığı sorunlar, karakterini güvence altına almasına yardımcı oluyor.

“Oyuncu görevini gerektiği kadar yerine getirir”
Damon, seyircinin yaklaşık beş dakika ayakta alkışladığı ve gözyaşlarını tutamadığı Cannes Film Festivali’ne gitmeden önce kendisiyle video-konferans yoluyla bir röportaj gerçekleştirdik. Damon röportajda Şarku’l Avsat’a oyunculuğu ve yeni filmi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Damon o sırada Cannes Festivali'nin başlamasından birkaç hafta, yani New York'a dönüp büyük festivale katılmadan önce halen başkent Sidney'deydi..

Şu anda Avustralya'da neler yapıyorsunuz?
Yoğun değilim. Aslında burada harika zaman geçirdim. Thor: Love and Thunder'ın çekimlerini tamamladım ve odamda dinlenerek veya yürüyüş yaparak zaman geçirdim. 

Bu, başrolde oynadığınız serilerdeki ikinci film. Rol aldığınız filmlerdeki rollerin hepsinden çok farklı...
Neye göre farklı?

Bu büyük, bir seri film. Ancak oynadığınız filmler genellikle bağımsız bir film ruhuna sahip...
Doğru. Ancak oyuncu kabul ederse görevini gerektiği kadar yerine getirir. Aslında dört yıl önce film için ilk teklifi aldığımda biraz tereddüt etmiştim.

James Cameron'un Avatar filminde size başrol teklif edildi ve kabul etmediniz. Neden?
Pişman olduğumu belirtmekten başka söyleyecek pek bir şeyim yok (gülüyor). O zaman bana sadece başrol değil, kârın yüzde 10’u da teklif edildi. Reddetmekte haklı olmadığımı söylemekten korkuyorum.

Ancak başrolünde oynadığınız harika Bourne serisi var...
Evet. Aslında Cameron'ın teklifini kabul etmememin nedeni bu filmle yetineceğimi düşünmemdi. Ayrıca daha önce anlaştığım işler vardı ve bunlarda Avatar filminde oynayarak başarılı olamazdım. The Informant, The Green Zone ve Eternity gibi filmlerden bahsediyorum.

Stillwater filmi hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?
Filmde kızı arayıp yardım isteyene kadar Oklahoma'da inşaat projelerinde çalışan bir babayı canlandırıyorum Arkadaşını öldürmekten tutuklanan kızım için umut vadeden bir iş de dahil olmak üzere her şeyi bırakıyorum ve masumiyetini kanıtlamasına yardımcı olmak için filmin çoğunun geçtiği Marsilya'ya gidiyorum. Stillwater bence bir gerilim filminden daha fazlası. Sıradan bir Amerikan vatandaşının hiç yaşamadığı ve bilmediği bir dünyayla ilişkisini inceleyen bir film.

Filmin gerçek bir olaydan uyarlandığı söyleniyor…
Filmin yönetmeni Tom McCarthy, sanırım 2007'de benzer şekilde cinayetle suçlanan bir öğrencinin başına gelen bir hikayeden ilham aldı. Ama Tom'un olaydan sadece ilham aldığını ve ona farklı bir senaryo yazarak yeni bir bakış açısı getirdiğini biliyorum. 

Siz, Ben Affleck ve özellikle yönetmenliğini yaptığı birden fazla filmde rol almanız için sizi işe alan George Clooney ile başarılı bir üçlü oluşturdunuz…
Tabii Clooney ile Ocean’s Eleven filminde ve sonrasında birlikte oynamamız dışında. Clooney filmleri hakkında ne düşündüğümü soracak mısınız?

Evet, en azından oynadıklarınız onun tarafından yönetildi…
Bence bir yönetmen ve oyuncu olarak Clooney'e güvenilebilir. O, üst düzey bir sanatçı ve Suburbicon'da olduğu gibi dünyanın geleceği ve ırkçılık gibi konuları ele aldığında hepimizin desteklemeye çalıştığı bir konumda yer alıyor. Evet, Downsizing filminin yönetmeni değildi. Ama o büyük filmlerin yanı sıra oynamayı sevdiğim filmlerden biriydi. Bu açıdan bir film diğerine yardımcı olur. Yani büyük ve küçük filmler aslında birbirini dışlamaz, iç içedirler.

Tüm dünyada yayılan salgını nasıl değerlendiriyorsunuz? En fazla yayıldığı zor dönemi nasıl geçirdiniz?
Hepimizin yaptığı gibi; evde kaldım. İki yeni filmim; Thor: Love and Thunder ve The Last Duel’de dahil olmak üzere birçok proje için çalışamadım. Ama bence durum yeterince anlaşıldı ki artık hepimiz sinemalara ve işe dönebiliriz. Bundan dolayı mutluyum. 

Stillwater filmi ne olacak? Galası Cannes'da yapılacak ve siz de orada olacaksınız…
Evet tabii ki. Film bir yıldan fazla bir süre önce çekildi ancak herhangi bir gösterim yapılmadı. Bence Tom (yönetmen), filmin galasının ilk kez Cannes'da gerçekleşmesi konusunda doğru bir seçim yaptı. İstediğim şey halkın sinemalara geri dönmesi. Son çalışmalarımızı sizlere sunmak için hazırız.



The Walking Dead'in yıldızı yeni aksiyonda: "O da John Wick gibi"

56 yaşındaki Norman Reedus, çeşitli video kliplerde rol aldıktan sonra Hollywood'daki büyük çıkışını 1999 yapımı Şehrin Azizleri'yle (The Boondock Saints) yapmıştı (Starz Entertainment / Lionsgate Films)
56 yaşındaki Norman Reedus, çeşitli video kliplerde rol aldıktan sonra Hollywood'daki büyük çıkışını 1999 yapımı Şehrin Azizleri'yle (The Boondock Saints) yapmıştı (Starz Entertainment / Lionsgate Films)
TT

The Walking Dead'in yıldızı yeni aksiyonda: "O da John Wick gibi"

56 yaşındaki Norman Reedus, çeşitli video kliplerde rol aldıktan sonra Hollywood'daki büyük çıkışını 1999 yapımı Şehrin Azizleri'yle (The Boondock Saints) yapmıştı (Starz Entertainment / Lionsgate Films)
56 yaşındaki Norman Reedus, çeşitli video kliplerde rol aldıktan sonra Hollywood'daki büyük çıkışını 1999 yapımı Şehrin Azizleri'yle (The Boondock Saints) yapmıştı (Starz Entertainment / Lionsgate Films)

The Walking Dead serisinin yıldızı Norman Reedus, yıllardır düşmanlarla mücadeleye alışık bir oyuncu. Ancak yeni John Wick filmi Ballerina'da (From the World of John Wick: Ballerina) bu kez karşısında zombiler değil, suikastçılar ve tarikatlar var.

Reedus filmde, Ana de Armas'ın canlandırdığı Eve karakterinin, babasının ölümünden sorumlu grubu ararken karşılaştığı gizemli Daniel'ı oynuyor. 

Daniel da tehlikeli bir görev üstlenmiş durumda: Küçük kızını her ne pahasına olursa olsun korumak. Film ilerledikçe Daniel'ın geçmişi, hikayedeki yeri ve kaçmaya çalıştığı karanlık hayat biraz daha netleşiyor.

GamesRadar'a konuşan Reedus, canlandırdığı karakteri şöyle anlatıyor:

Daniel büyük ihtimalle hayatı boyunca suçluluk, cinayet ve sırlarla büyümüş biri. Artık öyle bir noktaya geliyor ki, küçük kızı bu dünyaya adım atmak üzereyken, onu bu hayattan kurtarmak için tüm dünyayla savaşmaya hazır. Ana'nın oynadığı karakterle de benzer bir yanı var. O da herkesle savaşıyor, tıpkı John Wick'te Keanu Reeves'in yaptığı gibi. Eve için intikam ne kadar önemliyse, Daniel için de kızını korumak o kadar önemli. İşte bu noktada ikisinin yolları kesişiyor.

Her ne kadar Ballerina, Daniel'in geçmişine dair bazı ipuçları verse de film sonunda hâlâ cevaplanmamış pek çok soru kalıyor. Peki Reedus, karakterinin seriye geri dönmesi ihtimali hakkında ne düşünüyor?

"Böyle bir şey olmasını gerçekten çok isterim" diyen Reedus ekliyor: 

Onu bu noktaya neyin getirdiğini, nasıl bu hale geldiğini izlemeyi çok isterim. Zaten bir oyuncu için John Wick evreninde olmak başlı başına bir hayal. Bu iş fazla havalı. O yüzden umarım olur. Ben kesinlikle isterim.

Reedus, The Walking Dead ve Ballerina'daki dövüş sahnelerinin birbirinden "tamamen farklı" olduğunu söylüyor. "The Walking Dead'deki dövüş stili çok özensiz" diyen aktör ekliyor: 

Yoğun koreografi içeren, uzun, detaylı dövüş sahneleriyle dolu. Yani etrafınızda aynı anda birden fazla şey yapan çok sayıda aktörle dublör. Onlar sizin zamanlamanıza güveniyor, siz de onlarınkine. Ve etrafınızda duvarlar patlıyor. Çok fazla matematik var. Alışık olduğumdan çok daha farklı bir matematik.

Ballerina, 6 Haziran'da sinemalarda olacak.

Independent Türkçe, GamesRadar, Bleeding Cool