Dogecoin'in kurucusu, kripto paranın "çaresiz ve safları kandırmak" için tasarlandığını yazdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Dogecoin'in kurucusu, kripto paranın "çaresiz ve safları kandırmak" için tasarlandığını yazdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

İnternet mim tabanlı dijital para Dogecoin'in yaratıcılarından Jackson Palmer, kripto parayı bir mesajla eleştirdi.
Palmer, Twitter hesabından, "Yıllarca üzerine çalıştıktan sonra, kripto paranın vergiden kaçınma, düzenleyici denetimi azaltma ve yapay olarak dayatılan kıtlık bileşimi üzerinden esasen destekçilerinin zenginliğini artırmak için inşa edilmiş, özü itibarıyla sağcı, hiper-kapitalist bir teknoloji olduğuna inanıyorum" diye yazdı.
Palmer, kripto paranın ateşli savunucularının öne sürdüğü faydalarından biri olan kişilerin mali kurumlardan uzak tutulması ve gücün merkezileştirilmesinin azaltılması yerine, sektörün "zaman içinde, değiştireceklerini iddia ettikleri mevcut merkezi mali sisteme bağlı aynı kurumların çoğunu içerecek şekilde evrimleşen zengin isimlerden oluşan güçlü bir kartel tarafından kontrol edildiğini" söyledi.
Kripto para "kültünün", "hızlı zengin olma akımına" benzediğini öne süren Palmer, kripto paranın "neredeyse vurgunculuğu tepedekiler açısından daha verimli, savunmasızlar içinse daha az korunaklı hale getirmek amacıyla inşa edildiğini" savundu.
Palmer, bunun "yolsuzluk, dolandırıcılık (ve) eşitsizlik" gibi "günümüz kapitalist sisteminin en kötü boyutlarını" daha da kötüleştirmek için denetimler, düzenlemeler ve vergilendirme gibi mali müdahaleleri sınırlayan yazılımlar aracılığıyla gerçekleştirildiğini yazdı.
Haziran 2021'de Britanya Mali İdare Otoritesi (Financial Conduct Authority -FCA), dünyanın en büyük kripto para borsalarından biri olan Binance'in Birleşik Krallık'ta yasal olarak denetlenen herhangi bir faaliyette bulunamayacağını belirtmişti.
ABD ve Almanya gibi diğer ülkelerde de kripto para, yasadışı ve gayri meşru faaliyetlerdeki kullanımı sebebiyle düzenleyiciler tarafından inceleme altına alınmıştı.
Dogecoin'in kurucusu, kullanıcıların dolandırıcılığa kurban gitmesi durumunda sektörün bunu kullanıcının hatası olarak gördüğüne fakat "piyasaları manipüle eden milyarderlerin" ise "dahi" kabul edildiğine işaret etti.
Benzer eleştiriler, tweetleri aracılığıyla kripto piyasalarında kolayca değişime yol açan Tesla CEO'su Elon Musk'a da yöneltilmişti. Musk, Mayıs 2021'de katıldığı gece yarısı komedi programı SNL'de Dogecoin'i şaka yollu şekilde "dolandırıcılık" olarak nitelendirmişti.
Bazı kripto yatırımcıları, Musk'ın tweetinin, nisan ortaları kadar yakın bir tarihte 65 bin dolar (yaklaşık 560 bin TL) civarına çıkarak zirveyi gören Bitcoin'in yaşadığı yılın en büyük çöküşündeki kritik nokta olduğuna işaret etmişti.

Palmer ayrıca, "Bu türden 'her şeyin serbest olduğu' tehlikeli bir kapitalizm kripto parası, maalesef ilk ortaya çıktığı zamandan beri bu durumu kolaylaştırmak için tasarlandı" dedi.
Kripto fiyatları son aylarda sürekli düştü. Mart ve nisanda Bitcoin 60 bin doların (yaklaşık 520 bin TL) rahatça üzerindeyken, son haftalarda fiyatı 30 bin (yaklaşık 260 bin TL) doların biraz üzerine kadar düştü.
Çin Bankacılık Birliği dahil devlet destekli üç kurumun, bir açıklamayla kripto paranın "gerçek" olmadığını belirtmesi ve "piyasada para birimi olarak kullanılmaması gerektiğini ve kullanılamayacağını" ifade etmesinin ardından Çin'den gelen yeni düzenleme, Bitcoin'in cazibesinde çarpıcı bir düşüşe yol açtı.
Açıklamada ayrıca, tüketicilerin varlıklarını kaybetmeye hazır olması gerektiği uyarısında bulunulurken, gelecekte yeni düzenlemelerin gelebileceği de ima edildi. Benzer ifadeler, Birleşik Krallık Merkez Bankası'nın açıklamasında da yer almıştı.
Independent Türkçe



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe