Erdoğan, bir kez daha Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığının devam edeceğini ima etti

Türkiye Dışişleri ve Savunma bakanlarının kuvvet komutanları ve diğer yetkililerle birlikte Trablus'a yaptığı ziyaretin arşiv fotoğrafı (Reuters)
Türkiye Dışişleri ve Savunma bakanlarının kuvvet komutanları ve diğer yetkililerle birlikte Trablus'a yaptığı ziyaretin arşiv fotoğrafı (Reuters)
TT

Erdoğan, bir kez daha Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığının devam edeceğini ima etti

Türkiye Dışişleri ve Savunma bakanlarının kuvvet komutanları ve diğer yetkililerle birlikte Trablus'a yaptığı ziyaretin arşiv fotoğrafı (Reuters)
Türkiye Dışişleri ve Savunma bakanlarının kuvvet komutanları ve diğer yetkililerle birlikte Trablus'a yaptığı ziyaretin arşiv fotoğrafı (Reuters)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası tarafların Türkiye ve Rusya'ya Libya'daki paralı askerlerini geri çekmeleri için yaptıkları baskının arttığı bir dönemde, “Libya'da hem diplomatik hem askeri alanda gösterdiğimiz başarı sadece Akdeniz'de değil, tüm dünyada kartların yeniden karılmasına yol açmıştır” diyerek, üstü kapalı bir şekilde, Libya’daki Türk askerlerini veya Trablus'a gönderdiği binlerce Suriyeli paralı askeri geri çekmeyeceğine işaret etti.
Geçtiğimiz Cuma akşamı, Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen mezuniyet törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bir kez daha açıkça ifade ediyorum; bizim hiç kimsenin toprağında, egemenliğinde, birlik ve beraberliğinde gözümüz yoktur. Biz sadece emperyalistlerin ve onların oyuncağı haline dönüşmüş kifayetsiz rejimler ile terör örgütlerinin zulmü altında inleyen kardeşlerimizin çağrılarına kulak veriyor, onlara karşı tarihi sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz” ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın açıklamaları, 27 Kasım 2019'da Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzalanan mutabakat zaptı temelinde Türkiye'nin Libya'ya gönderdiği Türk kuvvetleri ve binlerce Suriyeli paralı askerin Libya’da kalmaya devam edeceğinin yeni bir teyidi olarak değerlendirildi.
Erdoğan’ın bu açıklamaları, ABD'nin Birleşmiş Milletler’deki (BM) Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield aracılığıyla Libya'daki yabancı güçlerin ve paralı askerin varlığının devam etmesinden duyduğu endişeyi dile getirdiği bir zamanda yapması dikkat çekti. Libya'daki yabancı güçlerin ve paralı askerin varlığı, aynı zamanda Avrupa Birliği'ni (AB) ve Libya'nın komşu ülkelerini de endişelendiren bir mesele. Özellikle Türkiye'nin kuvvetlerini ve paralı askerlerini geri çekmesindeki gecikme, 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlere hazırlanmak için gösterilen çabaları da olumsuz etkiliyor.
Greenfield, Dibeybe ile New York'ta bir araya geldi
Greenfield, Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile New York'ta bir araya geldi. Görüşmede, Libya'daki siyasi gelişmeler, yabancı güçler ve paralı askerler meselesi ve seçimlere giden süreçte ilerleme kaydedilmesini sağlayan siyasi ivmenin korunması gerektiği konuşuldu.
Görüşmede, 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlerin anayasal bir temeli üzerinde henüz uzlaşıya varılmamasından duyduğu endişeyi dile getiren Greenfield, seçimlerin Libya Siyasi Diyalog Forumu’nda (LSDF) üzerinde anlaşmaya varılan siyasi haritaya göre yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.
Dibeybe ise ABD’nin yeniden Libya meselesine dahil olmasından ve iki ülke arasındaki ilişkilerin bir kez daha kurulmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Rusya ile Türkiye arasında yabancı savaşçıların Libya'dan geri çekilmesi yönünde bir uzlaşıya varıldığı yönünde herhangi bir bilgisi olmadığını söyleyen Libya Başbakanı, “Bunu duymadım. Ancak bu yöndeki her türlü anlaşmayı ve herhangi bir taraftan herhangi bir destekle herhangi bir güç, savaşçı veya paralı askerin Libya topraklarından çıkmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Yabancı güçlerin Libya'dan çekilmesi konusunu herkesle konuşuyoruz” dedi.
Greenfield-Dibeybe görüşmesi, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Libya konulu aylık oturumundan bir gün sonra gerçekleşirken oturumda, tüm BMGK üyesi ülkelere Libya'ya uygulanan silah ambargosuna uymanın yanı sıra tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya topraklarından çıkarılmasına yardımcı olma ağrısı yapıldı.  UBH’nin 24 Aralık seçimlerini zamanında düzenleyip düzenleyemeyeceğine dair şüphelerin hakim olduğu bir dönemde, seçimlerin takvime göre yapılacağını vurgulandı.
Uluslararası tarafların Türkiye’ye askerlerini ve paralı askerlerini Libya'dan çekmesi için yapılan baskı ve Dibeybe hükümetinin yaşadığı mali krizin ortasında, Türk şirketleri, 2011 yılında Libya’da patlak veren kaostan bu yana biriken alacaklarını artık talep etmeye başladılar. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Libya İş Konseyi Başkanı Murtaza Karanfil, Libya'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin alacakları için 1,1 milyar dolarlık ödeme beklendiğini söyledi.
Türk firmalarının Libya'daki alacakları için 1,1 milyar dolarlık ödeme bekleniyor
Libya’da 2011 yılında başlayan iç karışıklık nedeniyle 100'den fazla Türk müteahhitlik firması Libya'daki projeler yarım bırakarak ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Bu projelerin değerinin yaklaşık 20 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Türk şirketlerinin henüz tahsil edilmemiş hak ediş alacaklarının yaklaşık 1 milyar dolar, devam eden işlere ait avans ve kesin teminat tutarının 1,7 milyar dolar, makine, ekipman ve benzeri teçhizat zararlarının tahmini olarak 1,3 milyar dolar civarında olduğu tespit edildi. Libyalı yetkililer, geciken ödemelere ilişkin prosedürleri hızlandırma sözü verirken bu ödemelerin, Dibeybe hükümetinin bütçesinin Temsilciler Meclisi (TM) tarafından onaylanması sonrasındaki önceliklerinden biri olacağını vurguladılar.



BM yetkilisi: Gazze'deki durum kıyamet gününü andırıyor

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
TT

BM yetkilisi: Gazze'deki durum kıyamet gününü andırıyor

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)

Gazze Şeridi'ndeki durumun ciddiyeti konusunda uyarıda bulunan bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı sonucunda insani krizin en ciddi aşamasına girdiğini ve Filistinlilerin açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) İletişim Direktörü Jonathan Fowler bugün yaptığı basın açıklamasında, İsrail'in 19 aydır sürdürdüğü yok etme savaşında gıdayı bir silah olarak kullanarak tüm sınır kapılarını kapatması karşısında Gazze Şeridi'nde yaşanan gıda sıkıntısı gerçeğine dikkat çekti. Fowler, “Gazze Şeridi'ndeki mevcut durumu tarif edecek kelime bulmak çok zor, adeta kıyamet gününü andırıyor” dedi.

Fowler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı boğucu kuşatmayı ve uluslararası toplumun bu ablukayı ele almamasını ‘gerçek bir skandal’ olarak nitelendirdi.

asdfrgt
İsrail'in bugün Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA'dan aktardığına göre Fowler, Gazze Şeridi'nin ‘İsrail'in soykırım savaşının başlangıcından bu yana tanık olduğu insani krizin en kötü aşamasından geçtiğini’ belirterek, Gazze Şeridi'ndeki durumun ‘karmaşık değil, çok açık’ olduğunu söyledi. Fowler, İsrail'in 50 günü aşkın bir süredir insani yardım girişini engellemesi sonucunda Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin yiyecek bir şey bulamamasının normal olduğunu kaydetti.

Fowler, Gazze Şeridi'ndeki kıtlığın ‘tamamen İsrail'in siyasi bir kararı’ olduğunu vurguladı. “Eğer insani yardımın girmesine izin verilirse, girecektir. Ancak İsrail hiçbir şeyin geçmesine izin vermeyen boğucu bir abluka uyguluyor” diyen Fowler, ablukanın kaldırılması için yapılan uluslararası çağrılara kulak asılmadığını belirtti.