Çin Nahda Barajı krizinde çözüm için çabalayacak

Kahire ve Pekin, ortak iş birliği komitesi kurmak için bir anlaşma imzaladı.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, dün Kahire'de Çinli mevkidaşı Wang Yi ile bir araya geldi.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, dün Kahire'de Çinli mevkidaşı Wang Yi ile bir araya geldi.
TT

Çin Nahda Barajı krizinde çözüm için çabalayacak

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, dün Kahire'de Çinli mevkidaşı Wang Yi ile bir araya geldi.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, dün Kahire'de Çinli mevkidaşı Wang Yi ile bir araya geldi.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün Mısır’ı ziyareti sırasında, Nil Nehri'nin Mısır için taşıdığı önemin farkında olduğunu belirterek, Nahda (Rönesans / Hedasi) Barajı krizinin tüm tarafların çıkarını gözetecek şekilde çözülmesi konusunda çabaları sürdürme sözü verdi.
Görüşmenin akabinde, Çinli Bakan ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri, iki ülke arasında ortak işbirliği komitesi kurulması için bir anlaşma imzaladı. Wang Yi ayrıca, Mısır'ın, başta terörle mücadele dahil olmak üzere çeşitli alanlarda koordinasyon içerisinde olan Şangay İşbirliği Örgütü'ne diyalog ortağı olarak katılmasını kabul ettiğini açıkladı. Öte yandan, Çin Dışişleri Bakanı Yi, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi tarafından da kabul edildi. Dışişleri Bakanı Yi, Sisi'ye Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in sözlü mesajını iletti. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’ne göre Sisi, özellikle bu yılın Mısır-Çin diplomatik ilişkilerinin kuruluşunun 65. yıldönümüne denk geldiğini belirterek, Mısır'ın iki ülkeyi bir araya getiren kapsamlı stratejik ortaklığın seviyesini yükseltme konusundaki istekliliğini vurguladı. Sözcü’nün açıklamasına göre Çin Devlet Başkanı gönderdiği mesajında, ülkesinin, Ortadoğu'da istikrarın temel direği olarak önemli rolü ve Çin'in Mısır'a kapsamlı kalkınmadaki sağlam desteği çerçevesinde, Mısır'la stratejik ilişkileri geliştirmeyi istediğini ve Mısır'ın kalkınma, terörle mücadele ve bölgede istikrarın sağlanması konusunda yürüttüğü çalışmaları desteklediğini iletti. 
Çin Dışişleri Bakanı, Mısır'ın, terörizm ve aşırılıkla mücadele, enerji ve bilim alanlarında koordinasyon ve iş birliği konularını ele alan Şanghay İşbirliği Örgütü'ne diyalog ortağı olarak katılmasının kabul edildiğini duyurdu. Sözcü’ye göre toplantıda, iki ülke arasındaki ikili işbirliğinin çeşitli yönlerinin ve koronavirüs krizinin patlak vermesinden bu yana en üst düzeyde gerçekleşen koordinasyonun güçlendirilmesi konusu ele alındı. Ayrıca açıklamada, Mısır'daki Sinovac aşısı için ortak üretim anlaşmasının imzalandığına ve Mısır'daki ilaç ve aşı endüstrisini yerelleştirmeye yönelik ulusal stratejiye destek verildiğine dikkat çekildi.
Cumhurbaşkanı Sisi, özellikle Mısır'ın şu anda sahip olduğu ve Çin'in Kuşak-Yol Projesi ile entegre olan modern altyapısı çerçevesinde, ülkedeki kalkınma programlarını, faaliyetleri ve ulusal projeleri destekleme konusunda Çin’in seçkin uzmanlığından yararlanma konusundaki istekliliğini vurguladı. Sisi ayrıca, iki ülke arasındaki yatırım işbirliği için başarılı bir model olarak Çin-Mısır Süveyş Ekonomik ve Ticari İşbirliği Bölgesi'nin oynadığı önemli role dikkati çekti. 
Toplantıda Nahda Barajı konusundaki son gelişmeler de ele alındı. Sisi, Çin Dışişleri Bakanı’na, Mısır'ın, su kaynaklarının güvenliğini koruma konusundaki değişmez tutumunu ve Hedasi Barajıyla ilgili bağlayıcı bir anlaşamaya varılmasının gerekliliğini iletti. Açıklamaya göre Çin Dışişleri Bakanı ise, Nil Nehri'nin Mısır için taşıdığı ehemmiyetin farkında olduğunu ve ülkesinin, baraj krizinin, tüm tarafların çıkarını gözetecek şekilde çözülmesinden yana olduğunu dile getirdi.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile Çinli mevkidaşının yaptığı siyasi görüşmelerde iki bakan, ekonomik işbirliğini ilerletmenin ve ticari işbirliğini geliştirmeye yönelik çabalara odaklanmanın önemini vurguladı. Taraflar aynı zamanda, Çin pazarını daha fazla Mısır tarımsal ürünlerinin ihracatına açmanın yanı sıra, özellikle Mısır'ın yatırım ortamını iyileştirmek için gösterdiği çabalar çerçevesinde, doğrudan ve ortak yatırımların teşvik edilmesi konusunu masaya yatırdı.
Görüşmelerde Filistin sorunu da dahil olmak üzere ortak öneme sahip tüm bölgesel ve uluslararası konulara değinildi. Mısır Dışişleri Bakanlığı, görüşmelerin dünyanın çeşitli yerlerinde, özellikle de Orta Doğu ve Afrika’da istikrar, sürdürülebilir kalkınma, barış ve güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunan ortak tutumları geliştirmek için ele alınmasını destekleyen çoğu konuda görüş ve vizyonlar üzerinde bir fikir birliğini yansıttığını vurguladı.



UAEA'daki troyka neden İran aleyhine karar verdi ve bunun sonuçları nedir?

Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
TT

UAEA'daki troyka neden İran aleyhine karar verdi ve bunun sonuçları nedir?

Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)

Hüda Rauf

Batılı diplomatlar, nükleer anlaşmaya taraf olan üç Avrupalı ​​ülke (İngiltere, Fransa ve Almanya) ile ABD'nin, İran karşıtı yeni bir kararı resmi olarak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu'na sunduğunu bildirdi.

Avrupa ülkeleri, ajansın üç ayda bir yaptığı Yönetim Kurulu toplantısında, İran'dan ajans ile iş birliği yapmasını talep etmeyi amaçlıyor. İran ise kararın sonucunda hakkında cezai tedbirlerin alınmasından korkuyor.

Kesin olan, Avrupalı kararın, İran'ın nükleer yükümlülüklerine uyması ve ajansın uzun süredir devam eden endişelerini gidermesi için üzerindeki diplomatik baskıyı artırmayı amaçladığıdır.

Bu nedenle kararda, Batılı güçlerin UAEA Genel Müdürü Rafael Grossi'den kapsamlı bir rapor talep etmesi öngörülüyor. İran’ın bildirmediği yerlerde bulunan uranyum parçacıkları konusunda Tahran'ın UAEA ile iş birliğine ilişkin tam bir raporu da içeren söz konusu rapor, İran'ın nükleer faaliyetlerini daha şeffaf hale getirmeyi amaçlıyor. Karara göre, İran'dan güvenlik önlemleriyle ilgili sorunları çözmek için “gerekli ve acil önlemleri” alması talep edildi. Ayrıca güvenilir açıklamalar sunması ve ülkede bildirilmemiş iki bölgedeki uranyum parçacıklarından izler taşıyan nükleer malzeme ve ekipmanların yerleri hakkında ajansa bilgi vermesi, ajansın bu konuda ihtiyaç duyduğu bilgi, belge ve cevapları sunması, ajans müfettişlerinin ihtiyaç duyduğu yer ve materyallere erişimi sağlaması istendi.

Avrupalı troyka ülkelerinin hamlesi, İran'ın nükleer programının hızla gelişmesine ilişkin endişelerin olduğu bir dönemde geldi ve Avrupa-İran ilişkilerindeki gerilimin de bir göstergesi oldu. Avrupa, insan hakları, Ortadoğu'daki bölgesel davranışları ve Ukrayna savaşında Rusya'ya verdiği destek sebebi ile rejime yönelik başka cezalandırıcı adımlar da attı.

Üç Avrupa ülkesi, İngiltere, Fransa ve Almanya, son aylarda İran'a baskı yaparken, şimdi de Tahran'dan ek garantiler ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı alanında iş birliği yapmasını istiyor.

2025 yılı İran için önemli bir yıl olacak çünkü bu yılda karar çerçevesinde Güvenlik Konseyi'nin kendisine uyguladığı altı yaptırım kararı iptal edilecek. Tahran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı her iki tarafça pratikte uygulanmasa da ajansa üye ülkeler ve plan ile iş birliği ve teknik ve siyasi etkileşim ortamını korumaya çalışıyor.

İran, Guvernörler Kurulu'nda kendisine karşı bir karar alınması halinde karşılık vereceğini vurgulayarak, Avrupalı troyka ülkelerini ve ajansı tehdit etmeye çalışıyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Fransa Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, üç ülkenin (Almanya, Fransa ve İngiltere) UAEA Yönetim Kurulu toplantısına bir karar taslağı sunma adımını şiddetle kınadı. Üç Avrupa ülkesinin bu adımının, İran ile ajans arasındaki ilişkilerde oluşan olumlu atmosfere karşı açıkça karşı durma olarak değerlendirildiğini ve yalnızca konuyu daha da kompleks hale getireceğini açıkladı.

İran, birkaç gün önce Tahran'a yaptığı ziyarette Grossi ile yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini yüzde 60 ile sınırlama, zenginleştirme tesislerinde denetim yapmak üzere 4 yeni müfettişin atanması konusunda anlaşmıştı. Bu adımlar, yeni ABD yönetimi ve İran'ın yatıştırma ve anlaşmaya varma çabası bağlamında atıldı. Zira İran, Grossi ile vardığı anlaşmanın güven oluşturma adımlarından biri olduğunu ve sonrasında desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

Almanya, İngiltere, Fransa ve ABD'nin İran'a karşı önerdiği karar taslağı oylamaya sunulur ve ajans içinde toplam 35 oydan yaklaşık 20'sini alırsa geçebilir.

Grossi'nin ziyaretinin önemi, Tahran'ın yatıştırma ve 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonundan bu yana devam eden bölgesel gerginliklerin içine çekilmeme konusundaki kararlılığının bir teyidi olmasından kaynaklanıyor.

İran’ın nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütlerinden vazgeçmesi ile bir yıldır süren bölgesel gerginliklerin gölgesinde, Tahran’ın zenginleştirilmiş uranyum rezervleri, ajansın son çeyrek raporuna göre 26 Ekim itibarı ile 852,6 gram artarak 6.604,4 kilograma yükseldi.

Buna göre İran'ın zenginleştirilmiş uranyum rezervi de yüzde 20 oranında, yani 25,3 kilogram artarak UF6 santrifüjlerinde 839,2 kilograma ulaştı.

Şimdi Avrupa ülkeleriyle İran arasındaki yüzleşmenin şiddetlendiği ve benzeri görülmemiş bir aşamaya girdiği görülüyor. Nitekim Avrupa ülkeleri havacılıktan deniz taşımacılığına kadar Tahran’a yaptırımlar getirdi. Ayrıca Guvernörler Kurulu'nda İran karşıtı kararın kabul edilmesi ve benzeri tedbirlerin alınması için çalışmalar da yapılıyor.

İran, denetimi zorunlu kılan kararın kabul edilmesi halinde nükleer programıyla ilgili tüm açık sorular hakkında kendisinden kapsamlı bir rapor talep edilmesinden korkuyor. Her ne kadar bunun için son tarih Ekim 2025 olsa da bu aynı zamanda 2015 anlaşması kapsamında askıya alınan tüm uluslararası yaptırımların yeniden uygulanmasına dönülmesinin önünü açabilir.

Nükleer dosyaya ilişkin yukarıdaki gelişmelere ek olarak Avrupa Konseyi, İran’ın Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ile Ortadoğu ve Kızıldeniz bölgesindeki silahlı örgüt ve oluşumlara verdiği askeri destek gölgesinde, Avrupa Birliği'nin kısıtlayıcı tedbirler çerçevesinin kapsamını genişletme kararı aldı. Bu ek önlem, İran yapımı insansız hava araçlarının, füzelerin ve ilgili teknolojilerin ve bileşenlerin taşınması için kullanılan gemileri ve limanları da hedef alıyor. Kararda ayrıca füze ve insansız hava araçlarının geliştirilmesinde ve üretiminde kullanılan bileşenlerin Avrupa Birliği'nden İran'a ihracatı, transferi, tedariki veya satışı da yasaklanıyor.

Avrupa Birliği ayrıca, listede yer alan kişi ve kuruluşların sahibi olduğu, yönettiği veya kontrol ettiği ya da İran'ın insansız hava araçlarını, füzelerini veya ilgili teknoloji ve bileşenleri Rusya'ya aktarmak için kullanılan limanlar ile ticaret yasağını da onayladı.

Yukarıdakilerden, Avrupa ile İran arasındaki ilişkilerdeki gerilimin, İran'ın yaşlı kıtanın güvenliğini ihlal eden Ukrayna savaşında Rusya'ya askeri olarak verdiği destekten kaynaklandığı açığa çıkıyor. Öte yandan, Avrupa ülkeleri Tahran'ın savunma doktrinini ve ulusal güvenliğini değerlendirip değiştirmeye çalıştığının, nükleer gücünü uluslararası gözetimden uzak, şeffaf olmayan bir çerçeve içerisinde geliştirme gayretinde olduğunun farkında. Bu nedenle üç Avrupa ülkesi, Amerikan seçimleri sonrası düzenlemeler sebebiyle bir Amerikan tutumunun yokluğunda nükleer program ile ilgili tutumunu desteklemeye çalışıyor.

Tahran ise Grossi ile yakın zamanda yapılan, uranyumun yüzde 60'ın üstünde bir oranda zenginleştirilmesinin durdurulması yönündeki anlaşmaya alternatif olarak UAEA ile iş birliği yaptığını öne sürmeye çalışıyor. Güney Kore bankalarındaki dondurulmuş fonlarının ve Amerikan çifte vatandaşların serbest bırakılmasını öngören bir pazarlığın parçası olarak bu anlaşmaya geçen yıl, yani aylar önce Joe Biden ile varmış olduğunu görmezden geliyor. Daha sonra İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının yarattığı kriz ve uluslararası toplumun bununla meşgul olması ile birlikte anlaşmayı ihlal ederek, yeniden zenginleştirme oranını artırdığını bilmezmiş gibi davranıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.