İran, Ahvaz’daki protestoların ülke çapına yayılmasından endişe ediyor

Arap göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. İran Parlamentosu’ndan bir milletvekili, su transferi projesinde İran Devrim Muhafızları’nın rolüne dikkat çekti.

Süsengird kenti pazartesi günü, nehirlerin kurumasına karşı düzenlenen bir protesto yürüyüşüne sahne oldu.
Süsengird kenti pazartesi günü, nehirlerin kurumasına karşı düzenlenen bir protesto yürüyüşüne sahne oldu.
TT

İran, Ahvaz’daki protestoların ülke çapına yayılmasından endişe ediyor

Süsengird kenti pazartesi günü, nehirlerin kurumasına karşı düzenlenen bir protesto yürüyüşüne sahne oldu.
Süsengird kenti pazartesi günü, nehirlerin kurumasına karşı düzenlenen bir protesto yürüyüşüne sahne oldu.

İran'ın güneybatısındaki Ahvaz’da nehir suyunun yönünün değiştirilmesi ve sulak alanların kurutulmasına karşı düzenlenen gösterilerin, cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi'nin göreve başlamasına iki hafta kala ülke genelinde halk protestolarının patlak vermesine yol açacağı konusunda uyarı yapıldı.
İran’da dün, Ahvaz'daki hareketle dayanışma amacıyla şehir merkezindeki meydanlarda protesto gösterileri düzenlenmesi çağrıları yayıldı. Sosyal medyada paylaşılan videolarda İranlıların başkent Tahran'ın batısındaki en büyük ikinci bölge olan Sadıkiye istasyonunda "Velayet-i fakih'e ölüm" ve "İslam Cumhuriyeti'ne ölüm" sloganları atıldığı görüldü. Azerilerin çoğunlukta olduğu kuzeybatı illerinde de güneydeki Arap şehirleriyle dayanışmak için Türkçe afişler asıldı.
Söz konusu olaylar, Ahvaz şehrinin merkezine kadar ilerleyen protestoların beşinci gecesinden sonra yaşandı. Eyaletin merkez bölgelerine ulaşmaya çalışan protestocular, İran rejiminin politikalarını kınayarak, “Canımız ve kanımız Ahvaz'a feda olsun" sloganları attılar. Sosyal ağlar üzerinden paylaşılan bir dizi videoda, Ahvaz şehrinin bazı bölgelerinde duyulan silah seslerinin yanı sıra protestocularla polis arasındaki çatışmalarda göz yaşartıcı gaz kullanıldığı görüldü.
Yerel raporlara göre yetkililer, çeşitli alanlarda interneti kesti.
Ahvaz'ın batısındaki Süsengird kenti pazartesi günü çalkantılı bir geceye tanık oldu. Binlerce kişi şehir merkezine inerek valilik binasının önünde oturma eylemi düzenledi. Protestocular, valinin istifasını talep eden sloganların attılar. Ayrıca ‘Kilidi aç, mahkumlarımızı bırak’ ‘Yerinden edilmeye hayır’ ve ‘Zillete teslim olmayız’ şeklinde sloganlar atarak halk şarkıları söylediler. Protestolara kalabalık feminist grupların da katıldığı dikkat çekti. 
Pazar gecesi kentte konuşlanan ve protestoculara ateş açan özel kuvvetlerin, valilikte ve tüm ülkede yetkililerin aşırı güç kullanımına sert bir şekilde tepki gösterilern protestoların ardından çekilmesi dikkat çekti. Dört gece boyunca düzenlenen protestolarda herhangi bir güvenlik ihlali kaydedilmedi. Arap kabilelerinin ileri gelenleri protestoculardan gösterileri barışçıl olarak sürdürmelerini ve kamu mallarını korumalarını istedi.  
Özel çevik kuvvetler, Tahran ve diğer illerden bazı birimlerini 2019 Kasım ayının ortalarında benzin protestolarının başladığı, Arapların çoğunlukta olduğu Huzistan (Ahvaz) kentine takviye etti.
Ahvaz’ın güneyindeki Ramiz ve el-Halfiye şehirleri, protestoların patlak vermesinin ikinci günü ilk ölümü kaydeden Şadgan şehrine katıldı. Aktivistler öldürülen 26 yaşındaki aktivist Mustafa Naimavi’nin güvenlik güçleri tarafından vurulduğu bildirildi. Yetkililer ise "anarşistler" olarak tanımladıkları kişileri ateş açmakla suçladılar.
Ahvaz'ın kuzeyinde Karun Nehri'ne komşu olan Şuşter ve Dezful kentleri de yakınlarındaki Şuş şehri ve köylerine yayılan protestolara katıldı. Bölgedeki en dikkat çekici olay, İran toprakları ile Irak sınırları ve limanları arasındaki ana ulaşım yolunun kesilmesiydi.
Ahvaz’daki aktivistler dün, yetkililerin protestoların meydana geldiği bölgelerde tutuklamaları sürdürdüğünü belirtti. Gözaltına alınanların sayısı hakkında herhangi bir veri yayınlanmazken, İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı (HRANA), tutuklulardan 18'inin kimliğinin doğrulandığını bildirdi.
İran Parlamentosu’ndaki eyalet temsilcileri, protestoların patlak vermesinin ardından nehirleri kurutma politikasına ve Ahvaz’daki suyu diğer merkezlere taşımaya yönelik Beheştabad (Çiçek Açan Cennet) projesine tepki gösterdi. 
Güneydeki nehirlerin kurutulmasına ilişkin tartışmalar sürerken, İsfahan kentinden milletvekili Hüseyin Mirzayi, İran Devrim Muhafızları’nın nehirleri İran’ın iç kesimlerine yönlendirmek amacıyla dev tüneller inşa etmek için Beheştabad projesinin uygulanmasında oynadığı role dikkat çekti.  
Devrim Muhafızları’na bağlı Fars haber ajansı dün Mirzayi'nin Beheştabad projesinin teknik sorununun Devrim Muhafızları'nın ekonomik kolu olan Hatemu’l Enbiya grubu tarafından çözüldüğünü söylediğini aktardı. Mirzayi, “Çevre sorunları, sızıntı ve kaynakların kuruması olasılığı nedeniyle projenin uygulanamaz olduğu, bu nedenle BM Çevre Örgütü'nün buna izin vermediği belirtildi” dedi.
İran parlamentosunda Abadan şehri milletvekili Celil Muhtar geçtiğimiz perşembe Fars haber ajansına verdiği demeçte Huzistan eyaletinden su transferi projesi için çevre izninin yasal prosedürlere aykırı olarak gizlice verildiğini söyledi. 
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Ahvaz protestolarının bastırılması konusunda sessiz kalmaya devam ederken muhafazakar çevreler petrol zengini eyalette kötüleşen koşullar nedeniyle yönetimi eleştirdi. 
Eski reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, protestocuların öldürülmesi ve yaralanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Hatemi açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"İnsanlar gerçekten üzgün ve olanları protesto ediyorlar. Barışçıl protesto, insanlar ve vatandaşlar için onaylanmış bir haktır. Kaos ve şiddetle karşı karşıya kalma bahanesiyle halkın protestolarına silah ve mermi ile müdahale hakkı yoktur.”
Huzistan'ın İran ekonomisinin, siyasetinin, kültürünün ve medeniyetinin kalbi olduğunu belirten Hatemi, İran ile Irak arasındaki Birinci Körfez Savaşı sonucunda eyaletin "büyük maliyetler" ödemek zorunda kaldığını hatırlattı.
Hatemi ayrıca güney bölgesinin çevre konusunda büyük sorunlardan ve basit yaşam olanaklarına erişimden muzdarip olduğuna dikkat çekerek "Şehrin içinden bereketli nehirler aktığı halde bölge halkı ve özellikle yoksul kesimleri içme suyuna ulaşamıyor. Bu bir talihsizlik ve utanç verici bir durumdur” dedi.
Bölge halkının toz ve kum fırtınalarından muzdarip olduğunu, yaz sıcağında ciddi bir su ve elektrik kesintisinin sorunları daha da ağırlaştırdığını belirten Hatemi, görev yaptığı dönemi savunarak şu an Ahvaz halkından özür dilenmesi gerektiğini vurguladığı  açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
 “Bu, kolay kolay üstesinden gelinemeyecek bir sorun. Şüphesiz, önceki ve şimdiki tüm hükümetler ve çeşitli düzeylerdeki yetkililer sorumluluk almalı, halktan özür dilemeli ve sorunların çözümü için çalışmalıdır. Kısa ve uzun vadede sorunları çözmek için geçmişte iyi kararlar aldığımı hatırlıyorum."
İran’ın eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da protestoların bastırılmasını eleştirerek protestocularla dayanışma içinde olduğunu duyurdu. Arapların çoğunlukta olduğu kenti etkileyen sorunların iki nedenden kaynaklandığını belirten Ahmedinejad bunlardan ilkinin  80’li yıllarda Irak ile savaşın ardından zarar gören altyapı sorunları olduğunu vurguladı. Karun Nehri'nin batısının 16 yıl boyunca yatırım ve ekonomik faaliyetlerden mahrum bırakıldığına işaret etti. 
Ahmedinejad, eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani döneminde İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin, yeni bir savaş çıkması korkusuyla bölgenin kalkınmasını ve yeniden inşasını engelleyen bir kararına atıfta bulunarak, “Diyelim ki bir savaş ihtimali var; vatanımızın bir kısmını ve halkımızı terk edebilir miyiz?” diye sordu.
Ahmedinejad bu sözleriyle Karun'un batısındaki  Muhammara şehri, Cuffeyr bölgesi, eş-Şelamce ve Hur’ul Azim'deki sınır köylerinin çevresine atıfta bulundu. Bu bölgelerin tamamında mayınların yerleştirilmesi ve İran petrol şirketlerinin son yıllarda bölgeyi kontrol altına alması nedeniyle neredeyse nüfusun çoğu artık bulunmuyor. 
Ahmedinejad, ikinci sorunun ise su yönetiminden kaynaklandığını söyledi. Eski İran Cumhurbaşkanı pazartesi günü internet üzerinden yayınlanan açıklamasında şu ifadeleriş kullandı:
“Kuraklığa rağmen su var. Huzistan'ın barajlarında su bulunuyor. Tarım mevsiminde insanların suyunu kesip barajların arkasında depoluyorlar. Şiddetli yağışlı mevsimlerde ise nehirlerin kapasitesinden daha fazla baraj açmak zorunda kalıyorlar.”
 Güneydeki eyalette yaşanan su ve elektrik sorununun yönetim reformu yapılmadan çözülemeyeceğini belirten Ahmedinejad, "Sıcaklık 50 dereceye ulaşırken insanların su ve elektrik olmadan evlerinde durmasını nasıl bekleyebiliriz?" diye sordu. Ayrıca, rejimdeki üst düzey yetkilileri, halkı kötüleyen, sorunları çarpıtmak için çalışan yozlaşmış güvenlik çetesi yerine ‘güvenilir kişilerin’ sesini dinlemeye çağırdı.
 İran'ın eski Veliaht Prensi Rıza Pehlevi de İran askerlerine ve polis güçlerine bir video ile mesaj göndererek “İran askerleri olarak asli göreviniz halkı savunmak ve muhafaza etmektir” dedi.



Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post


Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
TT

Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bugün RTL Radyo’ya verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna için hazırladığı barış planının Kiev ve Avrupa tarafından kabul edilebilir hale gelmesi için iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sonlandırmak amacıyla hazırlanan ‘barış planı’ için ABD Başkanı Trump ile görüşmek üzere önümüzdeki günlerde ABD'yi ziyaret edeceğini açıkladı.

Umerov, açıklamasında şunları söyledi:

“Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin bu ay içinde en uygun tarihte ABD'yi ziyaret etmesini ve son adımları tamamlayarak Başkan Trump ile bir anlaşma imzalamasını sabırsızlıkla bekliyoruz.”

ABD, geçtiğimiz hafta 28 maddelik bir barış planı sunarak Ukrayna ve Avrupa'nın yanı sıra ABD yönetimi içindeki pek çok kişiyi de şaşırttı. Bu durum Trump yönetiminin Ukrayna'ya ağırlıklı olarak Rusya'nın lehine olan bir anlaşma imzalaması için baskı uygulayabileceği yönünde yeni endişeler uyandırdı.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, RTL’ye verdiği röportajda, “Bu, doğru yönde, barışa doğru atılan bir adım. Ancak bu planın tartışılması, müzakere edilmesi ve iyileştirilmesi gereken yönleri var” dedi. Ardından Macron “Barış istiyoruz, ancak gerçek bir teslimiyet anlamına gelen bir barış istemiyoruz” diye ekledi.

Topraklarını terk etmeye hazır olup olmadıklarına sadece Ukraynalıların karar verebileceğini söyleyen Macron, “Masadakiler, Rusların neyi kabul edebileceğine dair bize bir fikir veriyor. Bu, Ukraynalıların ve Avrupalıların bunu kabul etmesi gerektiği anlamına mı geliyor? Cevap hayır” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Rusya ile barış sağlanması durumunda Ukrayna’nın ilk savunma hattının ordusunun yenilenmesi olacağını ve bu konuda herhangi bir kısıtlama olamayacağını belirtti.

Macron, Rusya’nın dondurulan fonlarının Avrupa'da bulunduğunu ve bunların nasıl elden çıkarılacağına karar verme yetkisinin de sadece Avrupa'ya ait olduğunu vurguladı.

ABD tarafından sunulan barış planı, Ukrayna ordusuna bir kısıtlama getirilmesini öngörürken ve ABD'ye Rusya’nın dondurulan mal varlıkları üzerinde bir miktar kontrol hakkı tanıyor.


Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
TT

Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)

ABD merkezli haber kanalı CBS News bugün, ABD'li yetkililer ve diplomatik kaynaklara dayandığı haberde, ABD Kara Kuvvetleri Bakanı Dan Driscoll’un şu anda Rus yetkililerle görüşmek üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi'de bulunduğunu bildirdi.

CBS News’e konuşan ABD’li bir yetkili, Bakan Driscoll’un dün akşam Abu Dabi’de Rus heyetiyle birkaç saat süren bir görüşme gerçekleştirdiğini ve bugün de heyetle tekrar bir araya gelerek barış sürecini görüşmesi ve müzakereleri hızla ilerletmesinin beklendiğini söyledi.

Öte yandan İngiltere merkezli günlük gazete Financial Times, iki kaynağa dayandırdığı haberinde Driscoll'un Rus heyetinin yanı sıra Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Başkanı Kirilo Budanov ile de Abu Dabi’de görüşmelerde bulunacağını bildirdi.

Bu toplantılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşık dört yıldır süren Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes sağlanması için artan baskısı ve ABD’li yetkililerin her iki ülkenin temsilcileriyle yaptığı görüşmelerle eş zamanlı gerçekleşiyor.

Bakan Driscoll, geçtiğimiz hafta sonu ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner ile Ukrayna ve müttefiki Avrupa ülkelerinden diplomatlar arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen görüşmelere katıldı. Driscoll, Rus yetkililerle görüşmesi öncesinde geçtiğimiz hafta Ukrayna'nın başkenti Kiev’i ziyaret etmişti.

CBS'nin pazar günü yayınladığı bir habere göre ABD’li ve Ukraynalı yetkililer, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin bu hafta ABD’yi ziyaret etme olasılığını görüştü, ancak henüz böyle bir ziyaret için kesinleşmiş bir plan yok. Rusya ve Ukrayna’nın bir anlaşmaya ne kadar yakın olduğu hala belirsizliğini koruyor.

Trump yönetiminin savaşı sona erdirmek için desteklediği taslak öneri, Zelenskiy'nin zaten reddettiği birkaç madde içeriyor. Bunlar arasında Ukrayna'nın Donetsk bölgesinin tamamını (Rusya’nın işgali altında olmayan kısımlar dahil) teslim etmesi ve ülkenin NATO'ya üye olma çabalarını durdurması da bulunuyor.

ABD’li ve Ukraynalı yetkililere göre güvenlik garantileriyle ilgili başka bir taslak metin daha var.

Ukrayna'nın Washington Büyükelçisi Olha Stefanishyna pazar günü bir televizyon kanalına verdiği röportajda, taslak metinin ABD'nin NATO tüzüğünün 5. maddesine benzer ‘güvenlik garantileri’ verme niyetinde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Söz konusu 5. Madde, NATO üyelerine saldırıya uğrayan herhangi bir üye devleti savunma yükümlülüğü getiriyor.

Bazı NATO üyeleri ve diğer ABD müttefikleri, cumartesi günü, öneriyi ‘daha fazla çalışma gerektiren bir temel’ olarak nitelendiren ortak bir bildiri yayınlamışlardı.