Talabani'nin oğlu, KYB’deki kuzenler çatışmasını çözdü

Lahur Şeyh Cengi ve Bafıl Talabani (sağda)
Lahur Şeyh Cengi ve Bafıl Talabani (sağda)
TT

Talabani'nin oğlu, KYB’deki kuzenler çatışmasını çözdü

Lahur Şeyh Cengi ve Bafıl Talabani (sağda)
Lahur Şeyh Cengi ve Bafıl Talabani (sağda)

Kuzenler mücadelesinin galibi merhum Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin oğlu Bafıl Talabani oldu. Zirâ iki haftalık mücadelenin ardından kuzeni Lahur Şeyh Cengi’nin dün partinin eş başkanlığından ayrıldığını açıklaması sonrasında Bafıl Talabani, babasının 1975'te kurduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği’ndeki (KYB) hakimiyetini pekiştiriyor.

KYB siyasi liderliği, Şubat 2020'de parti liderliği için ortak bir formüle ulaşmış, iki taraf arasında çatışmalar patlak vermeden önce Bafıl Talabani ve Lahur Şeyh Cengi liderliği paylaşmıştı. Nitekim KYB eski Eş Başkanı Cengi, dün yaptığı açıklamada, yetkisini Bafıl Talabani'ye devrettiğini, parti liderliği ve Kürdistan İttifakı’ndan çekildiğini açıkladı. KYB, Kürt Değişim Hareketi’ni de (GORAN) içerisinde barındırıyor.

Lahur Şeyh Cengi, söz konusu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Kurban Bayramı vesilesiyle, 8 Temmuz komplosunda meydana gelen, içerlemenize, korku ve endişe duymanıza neden olan anları yaşatan olaylar için sizlerden özür dilerim. Neden sessizliği seçtiğimi merak ediyor olabilirsiniz; bu noktada şunu söylemek isterim: Partizan sorunların çözümünde güç kullanımına inanmadım, inanmayacağım. Peşmerge ve güvenlik güçlerinin bölge, Kürt vatandaşları ve düşmanlara yönelik bir tehdit durumunda silahlara sarılmaları gerektiği kanaatindeyim. Ne şahsım ne de başka birinin bu güçleri kendi kişisel amaçları için kullanmasına izin verilmeyecektir.”

Eş başkanlıktan ayrılmayı seçmesine yol açan çatışmanın ciddiyetine değinen Şeyh Cengi, “Gerçekleşmesi beklenen kanamayı önlemek için en iyi çözüm budur. Önemli olan, parti dahilindeki meselelerimizin çözümünde bu bölgede zavallı bir çocuğun bir damla kanın dahi dökülmemiş olması. Maalesef partideki bu yeni gelişmelere dayanarak Kürdistan İttifakı başkanlığından çekildiğimi duyuruyor, bu sorumluluğu Eş Başkan Bafıl Talabani ve Liderlik Konseyi'ne bırakıyorum” açıklamalarında bulundu.

Ancak medya ve sosyal medyada yanlış yönlendiren tüm suçlama ve iddiaların araştırılması için Siyasi Büro'dan bir komisyon oluşturulmasını, ardından bu yöndeki çıktıların Liderlik Konseyi ve kamuoyuna açıklanmasını şart koştu.
Bafıl Talabani kanadına yakın medya ve annesi Hero İbrahim Ahmed, Şeyh Cengi’yi Talabani ailesi evine suikast düzenlemek ve casusluk yapmakla suçlamıştı.
Bu, KYB dahilinde patlak veren ilk çatışma değil. Daha önce de merhum siyasetçi Noşirvan Mustafa liderliğindeki Goran (Değişim) Hareketi de KYB’den ayrılmıştı. Kanat çatışmaları ve bölünmeleri Irak siyasi sahnesinde oldukça yaygın. Komünist Parti, İslami Davet Partisi ve hatta ülkeyi en az 30 yıldır yöneten dağınık Baas Partisi gibi tüm büyük partilerin bu durumdan zarar gördüğü biliniyor.
Diğer yandan Bafıl Talabani, Kurban Bayramı vesilesiyle dün yayınladığı kısa mesajında, yeni KYB’nin herkese elini uzattığını, kitlelere hizmet etmek için anlaşmazlıkları çözme ve diyalog yaklaşımını benimsediğini vurguladı.
Aynı zamanda, “Bu bayramı, sorunları ve engelleri birlikte aşma yönünde politikalarımızı gözden geçirme, Kürt siyasi güçleri ve partileri arasında yeni bir ulusal strateji formüle etme fırsatı olarak göreceğimizi umuyorum. Yeni KYB, toplumun tüm kesimlerine ve bileşenlerine karşı sorumlu olacaktır. Tüm KYB üyeleri, kadroları, dostları ve destekçilerine artık yeni bir birlik olduğu yönünde güvence veriyoruz” açıklamalarında bulundu.
KYB Siyasi Bürosu, Pazartesi günü tüm Kürt siyasi güçlerini Kürdistan halkının yüksek çıkarlarını koruma perspektifiyle aralarında uyumu teşvik etmeye ve safların birliğini korumaya çağırdı.

Talabani ailesi PKK’ya pek sempati duymuyor
KYB’ye yakın bir kaynak, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “Merhum kurucu Cumhurbaşkanı’nın tarihi ağırlığı göz önüne alındığında, meselenin onun oğulları lehine çözüleceği başından beri bekleniyordu. KYB’de güvenlik ve askeri kanadın kontrolünü elinde tutan Lahur Şeyh Cengi, Türkiye’deki PKK’yı destekleyen bir pozisyonda. Aksine Bafıl Talabani kanadı ve partinin mali ve siyasi kanadını kontrol eden Talabani ailesi PKK’ya pek sempati duymuyor” ifadelerine başvurdu.
Lahur Şeyh Cengi tarafına yakın konumdaki bir diğer kaynak ise Cengi’nin KYB’den çıkışının Talabani ailesi ve Hero İbrahim Ahmed'in planlamasıyla gerçekleştiğini ifade ediyor. Durumun tehlikesi nedeniyle ismini açıklamamayı tercih eden kaynak, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şöyle söyledi:
“Aileye yakın medya, son zamanlarda Şeyh Cengi’yi komplo, casusluk ve aileyi zehirlemekle suçladı. Böylece onu itibarsızlaştırmayı ve görevden alınmasını haklı çıkarmayı amaçladılar. Bu nedenle Şeyh Gengi, bu ağır suçlamalardan beraat etmek için parti dahilinde bir soruşturma komisyonu kurulmasını şart koştu. Şeyh Cengi; Celal Talabani, Kosret Resul ve Noşirvan Mustafa'nın ardından KYB’deki en önemli liderdir. Halk sendikalarına en çok hizmet eden, İran, Türkiye ve Suriye'deki Kürt muhalefet hareketleriyle en çok işbirliğinde bulunan odur. Bu üç ülke, bu nedenle Şeyh Cengi’nin başkanlıktan azledilmesi, parti dahili ve haricindeki tüm yetkilerden mahrum edilmesi için Talabani kanadıyla işbirliğinde bulunuyor.”
KYB'nin geleneksel açıdan nüfuzu Kürdistan Bölgesi'ndeki Süleymaniye’de ve nispeten federal hükümete bağlı Kerkük’te; Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi’nin nüfuzu ise Erbil ve Duhok’ta yoğunlaşıyor.



Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.


HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.


Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
TT

Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)

Irak’ta 11 Kasım’da yapılan parlamento seçimlerinde 65'ten fazla sandalye kazanan başlıca Sünni güçler ve partiler, ‘siyasi ve sosyal istikrarı korumak, anayasal hakları güvence altına almak ve devlet kurumlarında temsiliyeti güçlendirmek için çabaları birleştirmek ve ortak bir vizyonla çalışmak’ amacıyla ‘Ulusal Siyasi Konsey’in kurulduğunu duyurdu.

Konseyde eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, milletvekili Musenna es-Samarrai liderliğindeki Azim Partisi, Hamis el-Hancer liderliğindeki Egemenlik İttifakı, mevcut Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi liderliğindeki Ulusal Hasim İttifakı ve mahkeme kararıyla parlamento seçimlerine katılmaktan men edilen eski milletvekili Ahmed el-Cuburi'nin liderliğindeki Ulusal Cemahir Partisi yer alıyor.

Bazıları bu adımı memnuniyetle karşılarken, Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, sorunun Sünni partilerin ve isimlerin Türkiye, Ürdün, bazı Körfez ülkeleri ve İran dahil olmak üzere çok sayıda bölgesel destekçisinin bulunması ve buna karşın Şii tarafındaki herkesin (Koordinasyon Çerçevesi) Tahran ile ittifak halinde olmasından kaynaklandığını söyledi.