Irak'ta düzenlenecek seçimlere yönelik ortaya atılan senaryolar endişeye neden oluyor

Kazımi, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile dün çevrimiçi bir görüşme gerçekleştirdi.  (AP)
Kazımi, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile dün çevrimiçi bir görüşme gerçekleştirdi.  (AP)
TT

Irak'ta düzenlenecek seçimlere yönelik ortaya atılan senaryolar endişeye neden oluyor

Kazımi, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile dün çevrimiçi bir görüşme gerçekleştirdi.  (AP)
Kazımi, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile dün çevrimiçi bir görüşme gerçekleştirdi.  (AP)

Irak kamuoyu, Bağdat'ın doğusundaki Sadr şehrinin Kurban Bayramı arifesinde hedef alındığı intihar saldırısını‘siyasi bir mesaj’ olarak yorumluyor. Bu tür olayların Ekim’de gerçekleştirilecek seçimlere dek tekrarlanacağı düşünülüyor.
Sokakta ve sosyal etkinliklerde seçimlere yönelik olumsuz bir hava hakim. Zira son seçimlerin kontrol dışına çıktığı kaydedilmişti. Birçok kimse ise bu seçimlerin 2003'ten bu yana yapılanların en karmaşığı olduğu konusunda hemfikir. Nitekim karmaşık bir denklem ve alışılmadık bir siyasi yarışa dair zor senaryolar mevcut.
Ancak seçimlerin bu yıl zamanında düzenlenmesi noktasında ısrarcı olan büyük güçler, başta silahlı Şii grupları temsil eden siyasi kanatlar olmak üzere kapsamlı bir yasama varlığı elde etme yönünde büyük bir coşkuyla hareket ediyorlar. Zira yaklaşan seçimleri yasama ve yürütme organlarındaki etkisini artırma, baş düşmanları Mustafa el-Kazımi’nin görevini sona erdirme yönünde bir fırsat olarak görüyorlar.
İran'a yakınlığı ile bilinen Şii liderler, ‘Halk Seferberliği’ projesine zarar veren bir başbakan olarak gördükleri Kazımi ile başa çıkma konusunda farklı hipotezler öne sürüyorlar.  Bunlardan biri de seçimlere kadar kendisine sabredip stratejik roller oynamasını engellemekten geçiyor.
Seçimleri düzenleyecek olanın ve şu an kararlaştırılan tarihte yapılmasını güvence altına alacak ismin kendisi olduğunu çok iyi bilen Kazımi, yavaş da olsa silahlı grupların devleti ve kurumlarını ele geçirmesini engelleyen bir siyasi yaklaşımı benimsiyor.
Kazımi, söz konusu gruplar arasındaki gerilim her arttığında katyuşa hücresi üyeleri veya Haşdi Şabi lideri Kasım Muslih’in tutuklanması olaylarında olduğu gibi kimsenin kontrol etmeyi başaramadığı bir çatışmadaki iki tarafın da karşıt projeleri ile karşı karşıyaydı.
Ancak en nihayetinde farklı bir yöntem benimseyen Kazımi, araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin katilinin kimliğini kendisini suikast ile görevlendiren partiyi açıklamadan ortaya çıkardı. Bu yöndeki resmi açıklamada, suikasttan sorumlu grubun silahlı grupların aktif operasyon merkezi olan Baise bölgesinden yola çıktığına dair işaretler de vardı.
Aynı çatışma ortamında, başta geçen yıl protesto hareketinin patlak vermesi ardından bitkin düşen Şii güçler olmak üzere birçok oyuncu ve çıkarlarının kesiştiği kesimler eçimlere yönelik siyasi ve lojistik hazırlıklar yapılıyor.
Ekim Hareketi, siyasi ve sosyal değişimin itici güçleri yönündeki uzun listeden çıkarıldı. Başta büyük Şii güçlerin diplomasi koridorları olmak üzere siyasi karar alıcılar çevresinde de buna inanılıyor. Diğer yandan bu güçlerin üzerinde çalıştığı seçim matematiği, protesto kalabalığı nedeniyle artık çok fazla değişen denklemler üretmiyor.
Aktivistler, boykot etmenin silahlı grupların yasama sandalyelerini ele geçirme fırsatını kaçırmalarını sağlamak amacıyla, seçimlerin daha güvenli koşullarda başka bir tarihe ertelenmesini amaçladığını savunuyorlar. Ancak bu karar, nüfuzlu güçlerin gidişatını etkileyecek pratik bir adımdan ziyade bir protesto mesajından başka bir şey gibi görünmüyor.
Seçimler için aylar önceden örgütlenen aktivistler, silahlı grupların zulüm, tasfiye ve adam kaçırma yoluyla siyasi temsilcilerine karşı eşi benzeri görülmemiş bir terör uyguladıklarına, bunun birçoğunun seçimlere güvenli bir şekilde girişini engellediğine inanıyorlar. Anketlere göre, 2018’de de olduğu gibi  seçimlere katılım yüzde 40'ı geçmeyecek.
Şii gruplar geçtiğimiz aylarda, siyasi kutuplaşmanın dışında bir kitleyi çekebilecek olan bağımsız rakipleri ortadan kaldırmanın yollarını, seçim denklemlerini ve ittifak fırsatlarını tartışmak için koordinasyon toplantıları düzenlediler.
Kritik bir anda seçim yarışından çekilen Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın da kendilerine katılmaya karar vermesi, seçimleri boykot edenler için bir dönüm noktasıydı. Bu gelişme, bariz bir şekilde denklemi seçimleri erteleme yoluna döndürdü.
Tişrin Hareketi’nden boykotçular, Sadr’ın kararı ile aralarında temel benzerlikler görmüyor. Zira Sadr Hareketi lideri, parlamentoda çoğunluğu elde etme hedefine hizmet edecek ve kendisine hükümet kurma avantajını sağlayacak farklı koşullar altında kendini yarışa yeniden kaydetmeye çalışıyor. Sadr’ın seçimlerde 100 sandalye elde etmeyeceğini varsayan muhalifleri söz konusu boykotun kendi planlarına, seçimlere dair aylar önce elde ettikleri formüllere darbe vurduğunu düşünüyor.
Nitekim Sadr'ın bu hamlesinin seçimlerin düzenlenmesini isteyen muhalifleri zora sokma yönünde kurnaz bir adım olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle kararını geri alarak seçim arenasına dönmesi için kendisine baskı uygulanıyor. Ancak Sadr kendi şartlarını dayatmak, protesto sokağını kazanmak, başbakanın etrafındaki ilmeği gevşetmek ve Şii-Şii çatışmasını kendi lehine çözmek gibi yeni kozlarla geri dönmek için buna yatırım yapmayı oldukça fazla istiyor.
Yaklaşan seçimlerin tehlikesi, sonuçlarının doğasında yatıyor. Her hâlükârda çatışma bir tarafın kayıp veya kazancıyla sonuçlansa da ülke yeni bir gerilimle karşı karşıya kalacak. Silahlı grupların siyasi temsilcileri kazandığı taktirde, yükselen toplumsal kesim parlamentoda temsil edilmediği için muhalefet ve protesto cephesini hareket ettirecek.
Silahlı grupların kaybı ise seçimlere meydan okumakla başlayıp Şii aktörler arasında asgari bir sükuneti yakalamakla son bulabilecek gerilimi daha önce görülmemiş boyutlara taşımak anlamına geliyor.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.