Erdoğan’ın Maraş açıklamasına AB ve ABD’den tepki

Yunanistan Dışişleri Bakanı (solda) GKRY’den mevkidaşı ile dün adadaki durumu görüşmek üzere Lefkoşa’da buluştu (AFP)
Yunanistan Dışişleri Bakanı (solda) GKRY’den mevkidaşı ile dün adadaki durumu görüşmek üzere Lefkoşa’da buluştu (AFP)
TT

Erdoğan’ın Maraş açıklamasına AB ve ABD’den tepki

Yunanistan Dışişleri Bakanı (solda) GKRY’den mevkidaşı ile dün adadaki durumu görüşmek üzere Lefkoşa’da buluştu (AFP)
Yunanistan Dışişleri Bakanı (solda) GKRY’den mevkidaşı ile dün adadaki durumu görüşmek üzere Lefkoşa’da buluştu (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyareti sırasında Maraş’ta hayatın yeniden başlayacağına ilişkin açıklamaları, Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile yeni bir krizin fitilini ateşledi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, KKTC’nin kapalı Maraş’ın sahil şeridini halka açma kararından endişe duyduklarını dile getirerek, bunun Maraş’ın statüsünü değiştirmeye yönelik tek taraflı ve kabul edilemez bir karar olduğunu söyledi.
Borrell ayrıca, “AB, uluslararası hukuka aykırı tek taraflı eylemlerden ve yeni provokasyonlardan kaçınılması gerekliliğinin bir kez daha altını çizmektedir” ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç ise, Borrell’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ziyaretinden sonra yaptığı bu açıklamaya yanıt verdi.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY), Cumhurbaşkanı Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kapalı Maraş ile ilgili açıklamalarına tepki göstererek, konuyu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşıdı.
GKRY, bu adımı ‘barış çabalarını bozabilecek, daha fazla toprak ele geçirmek için yapılan gizli bir girişim’ olarak nitelendirdi.
Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in BMGK’nın beş daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’e konuya ilişkin mektup göndereceği açıklandı.
GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis de, bu adımın Maraş’ın statüsünde herhangi bir değişikliği yasaklayan ve bölgenin meşru sakinlerine geri verilmesi çağrısında bulunan BM kararlarının ihlali olduğunu söyleyerek, şu ifadeleri kullandı;
“Erdoğan’a şu güçlü mesajı göndermek istiyorum. Atacağı adımlar ve talepleri kabul edilemez.”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise, “Birleşmiş Milletler kararlarıyla tutarsız, kabul edilemez ve geçmişteki çözüm müzakerelerini sürdürme taahhütleriyle bağdaşmayan Maraş’ın bazı bölümlerinin Türk kontrolüne devredileceği duyurusunu kınıyoruz. Bu kararın ve Ekim 2020'den bu yana atılan adımların geri alınmasını talep ediyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.
Bu adımın Maraş’ın BM tarafından yönetilmesini açıkça talep eden 550 ve 789 sayılı BMGK kararıyla çeliştiğini öne süren Blinken, Erdoğan’ın ve KKTC’nin iki devletli çözüm çağrıları için de “Biz Kıbrıs’ta, tüm bölgenin de faydasına olacak olan iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon temelli çözümü destekliyoruz” diye konuştu.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, hareketi en güçlü şekilde kınadığını açıklarken, BMGK’nın daimi üyesi olan İngiltere kararı kınayarak, derin endişe duyduklarını açıkladı ve konuyu BMGK’da gündeme getireceğini duyurdu.
İngiltere, Yunanistan ve Türkiye, BM çatısı altında yürütülen Kıbrıs sorununa çözüm müzakerelerinde üç garantör ülke konumunda.
Ancak Türkiye, geçen yıldan beri Kıbrıs’ta BM müzakerelerinin yaklaşımıyla çelişen iki devletli çözüm dışında bir çözüm olmadığını açıkladı. Bu tutum, AB ve ABD’nin tepkisini çekti.
Fransa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’de iki devletli çözüm çağrısında bulunmasının ardından benzer bir tutum gösterdi.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Fransa, Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözümü için müzakerelerin acilen yeniden başlatılması için gerekli olan güvenin yeniden tesis edilmesini zedeleyen ve bir provokasyon teşkil eden bu tek taraflı ve eşgüdümsüz adımdan derin üzüntü duymaktadır” denildi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ise, GKRY’ne verdiği desteği dile getirerek, konuyu Kıbrıslı mevkidaşı ile görüştüğünü ve konuyu BM’de gündeme getireceğini bildirdi.
KKTC yetkilileri, Ankara’nın desteğiyle Ekim 2020’de Maraş sahilinin küçük bir bölgesini günübirlik ziyaretlere açtı.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Maraş’ın yüzde üç buçuğu kadar olan bölgenin askeri bölge statüsünden çıkarılarak, sivil denetime geçeceğini bildirdi.
Tatar, “Maraş açılımımızın ikinci aşamasına geçilecektir. Bu adımla, iade talebiyle başvuran hak sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bu yönde bir karar vermesine olanak sağlanacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC ziyaretinin ardından AK Parti’nin parti teşkilatları bayramlaşma programına video konferans ile katıldı.
Cumhurbaşkanı burada KKTC ziyaretine değinerek, “Artık Kıbrıs Türklerinin uluslararası görüşmelerde masadaki tek talebi, egemen devlet statülerinin tanınmasıdır. Bunun dışındaki tüm teklifler geçerliliğini yitirmiştir. Kıbrıs Türk devletinin en kısa zamanda geniş bir tanınırlığa sahip olması için her türlü gayreti sergileyeceğiz, inşallah yakında bunun somut neticelerini de görmeye başlayacağız” diye konuştu.



İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
TT

İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın cuma günü İstanbul'da nükleer müzakereleri yeniden başlatacağını açıkladı. Bu açıklama, Avrupa'nın üç büyük ülkesi olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın müzakerelerin yeniden başlamaması halinde İran'a uluslararası yaptırımların yeniden uygulanacağı uyarısının ardından geldi.

İran resmi basınına göre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, “İran, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki toplantının, dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağını” açıkladı.

İran medyası dün, Batılı güçlerin BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönüş için "snapback" mekanizmasını devreye sokmak üzere ağustos sonuna kadar süre vermesinin ardından, Tahran'ın Avrupa Troykası ile müzakereleri yeniden başlatma konusunda anlaştığı haberini verdi. Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim Haber Ajansı, konuya hakim bir kaynağın "Görüşmelerin prensibi üzerinde anlaşmaya varıldı, ancak zaman ve yer konusunda istişareler devam ediyor" dediğini belirtti.

Birkaç gün önce, Avrupa Troyka'nın dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği'nin dışişleri politika sorumlusu, geçen ay İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıdan bu yana İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avrupa Troykası, Çin ve Rusya ile birlikte, 2015 yılında İran ile imzalanan ve 2018 yılında ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmanın kalan taraflarını oluşturuyor. Anlaşma uyarınca, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.

Avrupa Birliği, İran ile İsrail arasında hava savaşı öncesinde devam eden nükleer müzakerelerin yeniden başlamaması veya somut sonuç alınmaması halinde, BM'nin yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulamaya koyan “Snapback” mekanizması yoluyla, ağustos ayı sonuna kadar İran'a BM yaptırımlarını yeniden uygulayacağını açıkladı.

Arakçi birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği ve Avrupa Troyka'sı bir rol oynamak istiyorsa, sorumlu davranmalı ve ahlaki ve hukuki hiçbir temeli olmayan (yaptırımların yeniden uygulanması) politikası da dahil olmak üzere, modası geçmiş tehdit ve baskı politikalarından vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

2015 nükleer anlaşmasını onaylayan BM kararının maddelerine göre, Avrupa Troykası 18 Ekim 2025 tarihine kadar BM'nin Tahran'a yaptırımlarını yeniden uygulayabilir.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Vahid Ahmedi, üç Avrupa ülkesinin “uluslararası hukuk açısından mekanizmayı devreye sokma hakkına sahip olmadığını”ifade etti. İran Observer haber sitesine verdiği demeçte, Tahran'ın ABD ile müzakerelere dönmek için üç temel şart koyduğunu belirtti. “Birincisi, İran topraklarına yönelik saldırının uluslararası platformlarda kınanması, ikincisi, 12 gün süren savaşın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenmesi, üçüncüsü, gelecekte İran topraklarına yönelik herhangi bir saldırının tekrarlanmayacağına dair net garantiler verilmesi.”

İsrail-İran savaşından önce Tahran ve Washington, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur nükleer müzakere gerçekleştirdi, ancak Batı güçlerinin silahlanma tehlikesini ortadan kaldırmak için İran'ın uranyum zenginleştirmesini sıfıra indirmesini talep etmesi gibi önemli engellerle karşılaştı.

ABD saldırılarından önce İran, uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştiriyordu. Bu uranyumun saflığı, silah geliştirmeye imkan veren yüzde 90'a kadar kolaylıkla yükseltilebilir.

Tahran, nükleer programının sadece sivil amaçlara yönelik olduğunu söylüyor. Batılı güçler ise bu düzeyde zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler'in en üst düzey denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise nükleer silah üretmeden uranyumu bu düzeye kadar zenginleştiren başka bir ülke olmadığını vurguluyor.