Filistin'den İsrail'e ırkçılık suçlaması

Filistin İsrail’i Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne şikayet etti

Filistin'den İsrail'e ırkçılık suçlaması
TT

Filistin'den İsrail'e ırkçılık suçlaması

Filistin'den İsrail'e ırkçılık suçlaması

Ramallah merkezli Filistin Yönetimi, işgal altındaki Filistin topraklarında ırkçılık yapmakla suçladığı İsrail'i BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) ve BM’ye şikayet etti.
Filistin Devleti'nin BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, İsrail işgal güçlerinin uluslararası hukuku ağır ihlallerinden dolayı sorumlu tutulmamasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu, böylece İsrail’in dördüncü Cenevre sözleşmesi ve BM kararları dahil olmak üzere, Güvenlik Konseyi'ne ve uluslararası toplumun iradesine meydan okumasına izin verildiğini söyledi.
Mansur, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine, bu ayın Güvenlik Konseyi Başkanı olan Fransa’ya ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Başkanına gönderdiği aynı mektuplarda, Doğu Kudüs dahil olmak üzere, hesap verebilirliği sağlamanın ve Filistin sorununda uluslararası hukuku bir otorite kaynağı olarak öne sürmek için mevcut tüm diplomatik mekanizmaları kullanmanın önemine ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki kötüleşen duruma değindi.
Mansur, uluslararası eylemsizliğin İsrail'e istediğini yapması, hatta savaş suçları işlemesi için büyük bir fırsat vermesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, açıklamaların ve tutumların eyleme dönüştürülmesini gerektiğini vurguladı.
Mektupta, son dönemdeki yerleşimci şiddetinde, ev yıkımlarında, vatandaşların zorla yerinden edilmelerinde, tutuklamalarda ve çocuklar da dahil Filistinli sivillerin öldürülmelerinde gözle görülür bir artışın olduğunu aktarıldı.
Mansur, İsrail'in uluslararası toplumun Korona salgınıyla mücadele konusundaki meşguliyetini açıkça istismar ettiğine, yasadışı işgalini daha da pekiştirmek için bir fırsat olarak gördüğüne işaret etti.
Mektupta “İşgal altındaki Filistin topraklarındaki adaletsizlik ırksal ayrımcılığı kanıtlıyor. Nitekim sözde “Orta Doğu'daki tek demokrasi” söylemi, yasadışı yerleşimcilere yüksek öncelik vermekte, onları yasal ayrıcalıklardan yararlandırmakta ve baskı sistemi aracılığıyla Filistinliler üzerinde yetkilendirmekte, Filistin yaşamının her yönünü olumsuz yönde etkilemektedir” ifadeleri yer aldı.
Mansur, “İsrail'in salgın sürecinde ev yıkımları ve mülk imha yoluyla sistematik olarak zorla yerinden etme politikasına” ek olarak, "doğal kaynakların sömürülmesi, el konulması ve yok edilmesi yoluyla Filistin halkına dayatılan zorlayıcı ortama" değindi.
İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da salgın nedeniyle halen devam eden ve vatandaşların can güvenliğini zedeleyen olağanüstü hali göz ardı ederek Sağlık Çalışma Komitesi kurumunu kapatıp ve çalışanlarını gözaltına alarak, Filistinli sivillere yönelik baskıyı sürdürüyor.
Mektupta, İsrail hapishanelerindeki mahkumlara fiziksel ve psikolojik işkence de dahil olmak üzere insanlık dışı muameleler de ele alındı.
Diğer taraftan mektuplar, ülkelerin ve insan hakları gruplarının defalarca başvurmalarına rağmen İsrail'in, Cerrar'ın en küçük kızı Suha'nın cenazesine katılmasını engellediğine işaret ederek, Ekim 2019'dan bu yana yargılanmadan ve suçlama olmaksızın idari olarak tutuklu bulunan eski milletvekili Halide Cerrar'ın davasına da dikkati çekti.



Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
TT

Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail askerlerine karşı yürüttüğü nitelikli askeri operasyonlar, ateşkes müzakereleri ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varma şansı üzerindeki etkilerinin boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Gözlemciler, direniş operasyonlarının ‘İsrail hükümeti üzerinde ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için bir baskı kartı’ oluşturduğuna inanıyor ve ‘askeri operasyonların devam etmesinin, özellikle artan sokak baskısıyla birlikte İsrail tarafını ateşkesi kabul etmeye itebileceğini’ belirtiyor.

Mısır, Katar ve ABD öncülüğünde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşması imzalanması için yürütülen arabuluculuk çalışmaları aksamaya devam ediyor. Gazze şehrinin doğu bölgelerindeki Refah ve Han Yunus'un yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da son zamanlarda sık sık düzenlenen direniş operasyonlarında çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve yaralandı.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu hafta Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail askerlerinin, tanklarının ve buldozerlerinin hedef alındığını ve İsraillilerin kayıplar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın askeri operasyonları, İsrail hükümetinin 19 Mart'ta ateşkes anlaşmasını bozmasından bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

19 Ocak'ta Hamas ve İsrail uluslararası arabulucuların (Mısır, ABD ve Katar) çabalarıyla Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına vardı. Anlaşmanın ilk aşaması 42 gün sürecek ve bu süre zarfında ikinci ve üçüncü aşamaların uygulanması için görüşmeler yapılacaktı. Ancak İsrail tarafı ilk aşamanın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlarına yeniden başladı.

Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, Filistin direnişinin operasyonlarının ‘Filistinlilerin haklarını desteklemek ve saldırganlığı durdurmak için devam eden uluslararası baskı ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes sürecini hızlandırdığına’ inanıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulati, “Askeri operasyonların devam etmesi, Tel Aviv'de devam eden savaşın kayıpları nedeniyle İsrail sokağının baskısı ve protestoları yoluyla İsrail hükümeti üzerinde bir baskı kartı oluşturuyor. Savaşın İsrail hükümetine yüksek maliyeti, onu saldırganlığı uzatma politikalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor” ifadelerini kullandı.

Abdulati'ye göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırganlığı karşısında Hamas'ın elinde ‘İsrailli esirler, direniş, uluslararası ve Arap baskıları’ gibi İsrail tarafına yönelik baskı kartları var.

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinden yaklaşık 250 kişiyi esir aldı ve İsrail hükümeti 57 esirin bugün halen Gazze Şeridi'nde olduğunu söylüyor.

Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)

Askeri operasyonlar İsrailli karar alıcılar üzerinde bir baskı unsuru oluştursa da uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Tarık Fehmi bu operasyonları ateşkes çabalarını ilerletmek için yeterli görmüyor. Fehmi'ye göre bu operasyonlar, İsrail sokağının Netanyahu hükümetine ateşkes anlaşmasını hızlandırması için baskı yapması yoluyla ateşkes süreci için sadece bir katalizör olabilir.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Fehmi, Hamas’ın askeri operasyonlarının ‘ateşkes sürecinde güvenilebilecek tek motor olmayacağına’ ve ‘İsrail tarafı üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğuna’ inanıyor. Fehmi, İsrail ve Hamas'ın yakında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze Şeridi'nde ateşkes için değiştirilmiş önerisine yanıt vereceğini umuyor.

Witkoff kısa bir süre önce Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes, halen esir tutulan 57 kişiden 28'inin bin 200'den fazla Filistinli mahkûmla takas edilmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini öngören bir öneri sundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes, Hamas'ın kalan esirleri ancak İsrail'in savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söylemesi ve Netanyahu'nun Hamas silahsızlandırılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini taahhüt etmesi nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

Fehmi, İsrail'in ‘önümüzdeki dönemde Güney Lübnan'daki gelişmelere ve Yemen'deki Husilerin defalarca bombalanmasının ardından Yemen cephesine odaklanacağını’ düşünüyor. Fehmi, bu gelişmelerin İsrail hükümetini Gazze Şeridi'ndeki durumu sakinleştirmeye itebileceğini ifade etti.