Tunus Cumhurbaşkanı Said: Her kim tek kurşun dahi atarsa, güvenlik güçlerimiz onu kurşun yağmuruna tutacaktır

Dün yüzlerce kişi Tunus parlamentosu yakınında protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)
Dün yüzlerce kişi Tunus parlamentosu yakınında protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said: Her kim tek kurşun dahi atarsa, güvenlik güçlerimiz onu kurşun yağmuruna tutacaktır

Dün yüzlerce kişi Tunus parlamentosu yakınında protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)
Dün yüzlerce kişi Tunus parlamentosu yakınında protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)

Başbakanın görevden alınmasını ve parlamentonun feshedilmesini isteyen protesto gösterilerinin ardından dün (Pazar) Tunus'un ‘Cumhuriyet Bayramı’ kutlaması, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından, hükümet, cumhurbaşkanlığı ve ‘Nahda Hareketi’nin kaderini değiştirecek istisnai bir hamleye tanık oldu. Öte yandan Tunus Cumhurbaşkanı Said, yaptığı açıklamada protestocuları uyararak, "Her kim tek kurşun dahi atarsa, silahlı, askeri ve güvenlik güçlerimiz onu sayılamayacak kadar çok kurşun yağmuruna tutacaktır" dedi. 
Tunus Cumhurbaşkanı, ordu ve güvenlik liderleriyle dün akşam yaptığı acil toplantının ardından, parlamentonun çalışmasını dondurmak, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak ve görevden almak da dahil olmak üzere ‘devleti kurtarmak için durumun gerektirdiği bir dizi istisnai önlem aldıklarını’ açıkladı. Said ayrıca, savcılığın çalışmaları denetleyeceğini ve hakkında suçlama bulunan milletvekillerini yargılayacağını ifade etti. 
Parlamento Başkanı olan Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi, cumhurbaşkanını ‘devrime ve anayasaya karşı devrim yapmakla’ suçladı. Reuters'e verdiği demeçte Gannuşi, "Kurumların hala ayakta olduğunu düşünüyoruz. Nahda Hareketi’nin destekçileri ve Tunus halkı devrimi savunacaktır" dedi.

Tunus Cumhurbaşkanı: İzin veremeyiz
Said, dün akşam güvenlik ve askeri liderlerle yaptığı toplantının ardından, “Cumhuriyetin ilanının yıl dönümünde kader, Tunus'taki durum bir dizi istisnai önlem almamızı gerektiriyor. Şüphesiz birçok kamu kuruluşunun çöktüğünü, yakma ve yağma operasyonlarının olduğunu ve bazı mahallelerde iç çatışmalar için para ödemeye hazırlananlar olduğunu fark etmişsinizdir. Üzerimizde taşıdığınız sorumluluk, Anayasa hükümlerine uygun olarak, Tunus'u kurtarmak, Tunus devletini ve Tunus toplumunu korumak için bu durumun gerektirdiği önlemleri almamızı gerektiriyor. Tunus tarihinin en hassas ama daha çok en tehlikeli anlarından geçiyoruz. Kimsenin devleti ve onun yeteneklerini tahrif etmesine, insanların hayatları ve mal varlıklarıyla oynamasına ve Tunus devleti özel mülkleriymiş gibi hareket etmesine izin veremeyiz” açıklamasında bulundu. 
Tunus Cumhurbaşkanı “Aldığım ilk karar, aylar önce alınması gereken ve parlamentoda olup bitenlerle ilgili bir karardır. Parlamentonun tüm yetkileri dondurulmuştur. Anayasa, parlamentonun feshine izin vermezken, tüm eylemlerini dondurmanın önünde durmamaktadır. İkinci karara gelince, bütün milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldı. Aldığım kararlar çerçevesinde, milletvekillerine karşı açılan davalar, hukuk çerçevesinde hareket edilmesi ve Tunus'a karşı işlenen suçlara sessiz kalınmaması için Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturulacak ve ben de Cumhuriyet Savcılığı Başkanlığı görevini üstleneceğim. Adalet Bakanlığı veya parlamentoda çok sayıda gizli dosyalar bulunuyor” dedi.
Said ayrıca, “Üçüncü karar, yürütme yetkisini, cumhurbaşkanı tarafından atanan bir hükümet yoluyla bir başbakan üstlenecektir. Yakında, alınması gereken bu tedbirler süresince mevcut başbakanın görevden alındığını ve başka birinin göreve getirildiğini açıklayan bir metin yayınlanacaktır. Başbakan hükümeti yönetir ve cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Cumhurbaşkanı ise başbakanın teklifi üzerine hükümet üyelerini atayan kişidir. Başbakanın davet etmesi üzerine cumhurbaşkanı Bakanlar Kuruluna başkanlık edebilir ve meclis başkanlığını üstlenebilir” dedi.

“Kanunlar çerçevesinde çalışıyoruz”
“Bu kararlarımız, anayasayı tevil etmemekte veya anayasal meşruiyeti ihlal etmemektedir. Kanunlar çerçevesinde çalışıyoruz. Ama kanunlar, devleti ve milletin parasını talan eden hırsızları yetkilendirme, hesap verme aracına dönüşüyorsa, o zaman halkın iradesini ifade eden kanunlar değil, halkın iradesini gasp eden araçlar olurlar” diyen Tunus Cumhurbaşkanı, “Burada Allah'a, millete ve tarihe karşı sorumluluğumuz var. Sızmaya ve silaha başvurmaya çalışan birçok kişiyi uyarıyorum. Devlete ve onun başkanına hakaret edenlere asla sessiz kalamayız. Her kim tek kurşun dahi atarsa, silahlı, askeri ve güvenlik güçlerimiz onu sayılamayacak kadar çok kurşun yağmuruna tutacaktır. Anayasal şartlar sağlanmış olsaydı bu tedbirlere başvurmayacaktık. Dürüstlük, doğruluk ve samimiyetle hareket ettiğimiz için başvurmak istemedik ama diğer taraftan da ne yazık ki ikiyüzlülük, hainlik ve Tunus halkının haklarının gasp edilmesi ile aldanan çok sayıda insan var” dedi.
Said son olarak, “Bugün Tunus halkı meşruiyet altında devrimine devam ediyor, biz de kanunu herkese eşit olarak uygulamak için çalışacağız. Hiç kimse ne malında ne de konumunda kimseden üstün değildir. Bütün insanlar kanun önünde eşittir. Şu an söylediklerim kanun kapsamındadır ve sessiz kalıp olup biteni izleyemem. Sorumluluk almalıyım ve alıyorum. Halkın umutlarını yaşatmalıyım.  Ya halkın yanındasın ya da karşı saflardasın. Art arda alınacak başka önlemler de var. Kan dökülmesini istemiyoruz. Bu gece hazırlanıp bazı mahallelerde yakma ve yağma için para dağıtanları, kanunun her şeyden üstün olduğu ve bunun onlar için geçerli olduğu konusunda uyarıyorum” ifadelerini kullandı.

Tunus sokakları hareketli
Dün başkentte ve diğer şehirlerde hükümetin görevden alınması ve parlamentonun feshedilmesi talebiyle gösteriler düzenlendi. Bardo'daki Habib Burgiba Caddesi'nde, Halk Temsilcileri Meclisi'nin ana binasının yakınında yüzlerce kişi, hükümetin görevden alınmasını ve parlamentonun feshedilmesini talep etmek için bir protesto gösterisi düzenledi.
Protestocular, hükümetin ülkedeki salgın hastalıklarla başa çıkma politikalarını ve kötüleşen terörle mücadele politikalarını kınayarak, esas olarak Nahda Hareketi, Tunus'un Kalbi partisi ve Onur Koalisyonu’ndan oluşan hükümete karşı sloganlar attı. Sosyal ve ekonomik iklimin değiştirilmesi ve parlamentonun feshedilmesi çağrısında bulunan protestocular, hareketlerinin arkalarında hiçbir siyasi veya ideolojik parti olmadan barışçıl ve kendiliğinden olduğunu vurguladılar.
Reuters, bazı protestocuların birkaç şehirde Nahda Hareketi binasını hedef aldığını ve "Halk rejimin düşmesini istiyor", "Halk meclisin dağılmasını istiyor", "Korku yok, terör yok, iktidar halkın elinde" gibi sloganlar attıklarını bildirdi.
Gannuşi, Cumhurbaşkanı Said'in kararlarından önce "Tunus seçkinlerinin daha fazla dayanışmayı ve kurumlarının daha destekleyici olmasını hak ediyor" diyerek, ‘faydasız etkileşimlerden uzak durmak ve umutların canlandırılması’ gerektiğini söylemişti. Tunus Afrika Haber Ajansı’nın (TAP) aktardığına göre Gannuşi, dün sabah Bardo Sarayı'nda Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle düzenlenen törene katıldıktan sonra gazetecilere verdiği demeçte, ‘devletin devamlılığı ve kurumlarının birliğinin’ altını çizdi. Tunus'un, her gün yüz binlerce insanın canına mal olan ve herkesin direnmek için birleşmesi gereken ortak düşmanları koronavirüse karşı bir savaş vermekte olduğunu vurguladı.
Son zamanlarda hükümete ve egemen sınıfa karşı sokağa çıkma ve gösteri yapma çağrılarına ilişkin bir soruya yanıt veren Gannuşi, “Mitingler, yasalara bağlı oldukları sürece anayasa tarafından garanti altına alınmıştır” dedi. Öte yandan Gannuşi, “Tunus, tüm bu güçlerin korona belasına karşı birleştiği gösterileri hak ediyor” açıklamasında bulundu.

Yeni hükümet çağrısı
Tunus Alternatif Partisi, siyasi çekişmelerden uzak, tüm devlet kurumları, partiler ve sivil toplum tarafından desteklenen bir ulusal kurtuluş hükümeti kurulması çağrısında bulundu.
Parti, Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Pazar günü yaptığı açıklamada, sağlık, ekonomik ve sosyal krizin yönetilememesinden hükümeti sorumlu tuttu. Ayrıca, hükümeti destekleyen siyasi partileri, 18 binden fazla kişinin ölümüne neden olan pandemi sürecinde ülkedeki sağlık krizini derinleştirmekten sorumlu tuttu. Tüm barışçıl halk hareketlerine mutlak desteğini vurgulayarak, hukuka ve kamu düzenine saygı çerçevesinde hareket ettikleri sürece onlara karşı hiçbir şekilde aşırı güç kullanılmaması yönünde uyarıda bulundu. Mevcut siyasi sistemin bir gerilim ve çekişme ortamı yarattığına dikkati çeken parti, ‘ülke için en uygun siyasi sistemin seçilmesi için bir an önce halk referandumu yapılmasının gerekliliğini’ vurguladı.
Tunus İşçi Sendikası Genel Sekreteri Nureddin Tabubi ise ‘pusulayı bazı ulusal seçeneklere göre ayarlamak ve özgürlük ve haysiyet devriminin faydalarına ulaşmak için pozitif baskı’ çağrısında bulundu. Tabubi, Ulusal Kurucu Meclis üyesi Muhammed el-Berahimi'nin suikastının sekizinci yıldönümünü anmak için El-Celez mezarlığındaki Şehitler Meydanı'nda düzenlenen bir yürüyüşe katıldıktan sonra şu açıklamaları yaptı:
"Birlik, korona pandemisi nedeniyle önemli ölçüde hareket edemedi. Zaman doldu ve bugünden sonra artık böyle bir hareket mümkün değil. Bu bir tehdit değil, aksine pusulayı ayarlamak için pozitif bir baskıdır.”
Sendika aylar önce, Başbakan Hişam el-Meşişi'nin daha sonra parlamento tarafından onaylanan bir hükümet değişikliğini açıklamasının ardından bakanların görevlerine başlamamalarıyla Aralık 2020'den bu yana devam eden hükümet ve siyasi felç engelinin üstesinden gelmek için ulusal bir diyalog kurulmasını önermişti.
Tabubi, Tunus'taki devlet kurumlarının birbirinden kopuk ve birbirinden uzak olduğunu söylerken, resmi hükümet yazışmalarının sosyal medya sayfalarında yayınlanmasını eleştirdi. Tabubi ayrıca, koronavirüs kriziyle mücadele kararlarını eleştirerek, sağlanan yardımların sembolik olduğunu ve yardımlar üzerinden ‘fotoğraf çekme konusunda bir yarış olduğunu’ ifade etti.
“Devlet böyle yönetilmez” diyen Tabubi, Berahimi suikastı da dahil olmak üzere Tunus'ta meydana gelen siyasi suikastlarla ilgili gerçekleri ortaya çıkaran bağımsız yargının gerekliliğini ve önemini vurguladı.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian