Sinopharm yaşlılarda sınırlı bir oranda koruma sağlıyor

Kuzey Makedonya'daki bir aşı merkezindeki Sinopharm aşısının dozları (EPA)
Kuzey Makedonya'daki bir aşı merkezindeki Sinopharm aşısının dozları (EPA)
TT

Sinopharm yaşlılarda sınırlı bir oranda koruma sağlıyor

Kuzey Makedonya'daki bir aşı merkezindeki Sinopharm aşısının dozları (EPA)
Kuzey Makedonya'daki bir aşı merkezindeki Sinopharm aşısının dozları (EPA)

Yeni bir çalışma, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilen Çin’de geliştirilen Sinopharm aşısının yaşlılarda zayıf koruma sağladığını gösteriyor, bu durum Kovid-19’a karşı en savunmasız gruplara Sinopharm dozları uygulayan onlarca ülkede soru işaretlerinin oluşmasına neden oluyor. Macaristan’da ikinci Sinopharm dozunun uygulanmasından en az iki hafta sonra 450 kişiden alınan kan örnekleri üzerinde yapılan bir çalışma, 50 yaşın altındaki kişilerin yüzde 90’ının koruyucu antikor geliştirdiği ancak bu oranın yaşın artması ile azaldığı ve 80 yaşın üzerindeki kişilerin yüzde 50’sinde hiç antikor olmadığı tespit edildi.
İki Macar araştırmacı tarafından yürütülen çalışma bu hafta, hakem onayı bekleyen araştırmaların yer aldığı medRxiv’de yayınlandı. Çalışmaya katılan 3 diğer uzman, Pekin Biyolojik Ürünler Enstitüsü tarafından geliştirilen Sinopharm aşısı üzerinde yapılan çalışmanın metodolojisiyle ilgili herhangi bir sorun yaşamadıklarını söyledi.
Çalışmaya katılmamış olan Hong Kong Üniversitesi’nden virolog Jin Dong-yan, 23 Temmuz’da Associated Press tarafından yayınlanan bir raporda, “Enfekte olma açısından yüksek risk altında olan bu insanların zayıf antikor yanıtına sahip olması, son derece endişe verici” ifadelerini kullandı.
Antikor seviyeleri, bir kişinin Kovid-19 enfeksiyona karşı ne kadar korunduğunun doğrudan bir ölçüsü olmasa da iyi bir gösterge olduğuna yönelik giderek artan kanıtlar bulunuyor. Bir uzman, test ekipmanlarının seçiminin, ölçümlerin doğruluğunu sınırlayabileceği uyarısında bulunmuştu.
Yine de, Pekin Birliği Tıp Fakültesi’nde profesörlük yapmış olan bir immünoloji uzmanı olan Wang Chenguang, çalışmanın sonuçlarının değeri olduğunu ve bu çalışmanın Sinopharm aşısının yaşlılardaki etkisinin analizine yönelik halka açık ilk bilimsel girişim olduğunu söyledi. Çin Ulusal Sağlık Komisyonu ise, sadece hükümetler veya büyük araştırma kuruluşlarının gerçekleştirdiği çalışmalara yanıt vereceğini belirterek çalışma ile ilgili yorumda bulunmayı reddetti.
Bu, Mayıs ayında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yeşil ışık verilen ve 50’den fazla ülkede kullanılmakta olan Sinopharm aşısının etkinliği hakkında soru işaretlerin ilk kez gündeme gelişi değil. WHO sözcüsü çarşamba günü yaptığı açıklamada, kuruma bağlı uzmanların söz konusu çalışmayı bildiğini ve mevcut kanıtların hepsini incelemeye devam ettiklerini belirtti.
WHO danışmanları aylar önce aşının 60 yaş ve üzeri kişilerde koruma sağlayıp sağlamadığı konusunda soruları gündeme getirdiklerinde, bir WHO uzmanı bunun sadece bir soru olduğu ve aşın yaşlılarda farklı şekilde çalışacağını düşünmek için hiçbir neden olmadığını belirtmişti. Söz konusu aşı, Sinopharm tarafından geliştirilen iki benzer aşıdan biri. Çin devletine ait olan şirket tarafından yapılan çalışma, klinik denemelerin son aşamasındaki katılımcıların neredeyse tümünün 60 yaşın altında olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, aşıların yaşlılarda işe yarayıp yaramadığını belirlemek için yeterli kanıt olmadığını söyledi. Genel olarak, aşının yüzde 78 oranında etkili olduğu sonucuna varıldı.
Macaristan’da aşıların etkinliklerine yönelik endişeler, antikorlara özeller hakkında araştırma yapmasına neden oldu. Sonuç olarak, başkent Budapeşte yaşlı sakinlere ücretsiz test imkanı sundu.  Bu adım, hükümetin daha geniş bir çaplı bir araştırma yapması için baskıyı artırma ve ihtiyaç duyanlara destekleyici dozlar yapma çabası çerçevesinde geldi.
Hükümetin başlangıçta aşının etkinliğine yönelik endişelerine -antikor çalışmasının yazarları Balazs Sarkadi ve Tamas Ferenci’nin endişeleri de dahil olmak üzere- yanıt vermesi çağrılarını reddetmesinin ardından, artan kamuoyu öfkesi karşısında Başbakan Viktor Orban nihayet geçen hafta yanıt vererek, hükümetin isteğe bağlı olarak vatandaşlarına üçüncü bir doz sağlayacağını duyurdu. Bununla birlikte Başbakanlık ofisi, Macaristan’ın kullanımına izin verdiği tüm aşıların etkili olduğunu belirtti.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, Mayıs ayında yaptıkları açıklamalarda, yetersiz antikor konusundaki endişeler nedeniyle Sinopharm aşıları için üçüncü dozları sağlayacaklarını duyurmuşlardı.
Bahreyn, 50 yaşın üzerindeki kişilerin ve diğer hassas kişilerin, başlangıçta Sinopharm aşısı olup olmadıklarına bakılmaksızın, destekleyici doz olarak Pfizer-BioNTech aşısını almaları tavsiyesinde bulundu. Sinopharm’ın yan kuruluşu olan China National Pharmaceutical Group yaptığı açıklamada, üçüncü dozun şirketin klinik yönergelerinin bir parçası olmadığını belirtti.
Sinopharm aşısının ihraç edilen doz miktarı net olarak bilinmiyor. Genel olarak, Çin bu yılın ilk yarısında 500 milyon doz aşı ihraç etti ve Sinopharm şirketi, özel sektöre ait Sinovac’ın yanı sıra ülkenin iki büyük Kovid-19 aşı üreticilerden birini temsil ediyor.  Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı (GAVI) geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler destekli COVAX programı için söz konusu iki şirketten 550 milyon doz sipariş etti. Her iki Sinopharm aşısı da yaşlılar da dahil olmak üzere Çin’de geniş çapta kullanılıyor.



40 bin kişilik araştırma: Kahveyi hangi saatte içtiğiniz ölüm riskini etkiliyor

Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)
Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)
TT

40 bin kişilik araştırma: Kahveyi hangi saatte içtiğiniz ölüm riskini etkiliyor

Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)
Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)

Sabah kahve içmenin, herhangi bir sebepten dolayı ölüm riskini gün içinde içmekten daha fazla düşürdüğü tespit edildi.

Kahvenin kalp hastalıkları ve ölüm riskini düşürdüğü çeşitli araştırmalarla ortaya konuyor. Ayrıca tip 2 diyabet, Alzheimer ve karaciğer hastalıklarına yakalanma riskini de düşürdüğü tahmin ediliyor.

ABD'deki Tulane Üniversitesi'nden Prof. Lu Qi liderliğindeki ekip, kahvenin günün hangi kısmında içildiğinin nasıl bir etki yarattığını görmek için kapsamlı bir araştırma yürüttü.

Bilim insanları 1999-2018 döneminde ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'ne katılan 40 bin 725 yetişkinin verisini inceledi. Katılımcıların ankete katıldıktan sonraki 9-10 yıllık sağlık kayıtları analiz edilerek risk değerlendirmesi yapıldı.

Araştırmacılar ayrıca bir hafta boyunca nasıl beslendiğinin kaydını tutan 1463 kişinin verisini de çalışmaya dahil etti.

Bulguları hakemli dergi European Heart Journal'da bugün (8 Ocak) yayımlanan çalışmada, katılımcıların yaklaşık yüzde 36'sı öğleden önce kahve içiyordu. Yüzde 16'sı gün boyunca içerken, yüzde 48'i kahve tüketmiyordu.

Bilim insanları sabah kahve içenlerin, kalp-damar hastalıklarından ölme riskinin hiç içmeyenlere göre yüzde 31 daha düşük olduğunu kaydetti. Herhangi bir sebepten ölme riskleri de yüzde 16 daha düşüktü.

Ancak gün içinde kahve içenlerle hiç içmeyenler arasında bu farklar gözlemlenmedi. 

Ayrıca sabah kahvesi grubunda daha çok kahve içenlerin aldığı fayda daha yüksek çıktı. Sabahları bir fincan veya daha az içenlerin ölüm riskindeki düşüş daha azdı.

Dr. Qi "Bulgularımız, sadece kahve içip içmediğinizin ya da ne kadar içtiğinizin değil, günün hangi saatinde kahve içtiğinizin de önemli olduğunu gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Diyet rehberlerimizde genellikle vakitle ilgili tavsiye vermiyoruz ancak belki de gelecekte bunu yapmayı düşünmeliyiz.

Yeni çalışma, sabah kahvesinin neden ölüm riskini düşürdüğü sorusuna cevap vermiyor. Ancak bilim insanlarının bazı tahminleri var. 

Örneğin günün ilerleyen saatlerinde kahve içmek biyolojik saat olan sirkadiyen ritmi veya uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunun seviyelerini bozuyor olabilir. 

Bu da uyku ve kan basıncı üzerinde etki yaratarak kalp sağlığına zarar verebilir.

Makaleyle birlikte yayımlanan yazısında kardiyolog Prof. Thomas Lüscher, gün boyu kahve içenlerin genellikle az uyuduğunu ifade ediyor.

Araştırmacılar gözlemlenen sağlık etkileri büyük oranda kafeinden kaynaklansa da kahvedeki diğer bileşiklerin de rol oynadığını belirtiyor. 

Kanda iltihaplanmaya neden olan bazı maddelerin genellikle sabahları zirve yaptığını ve bu saatlerde içilen kahvedeki iltihap önleyici bileşiklerin, bunu dengeleyebileceğini söylüyorlar. Bilim insanları bu durumun kafeinsiz kahve için de geçerli olduğunu ekliyor.

Araştırmacılar bulguları desteklemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu ve kahve içme saatini değiştirmenin yarattığı etkiyi gözlemlemek gerektiğini belirtiyor.

Independent Türkçe, MedicalXpress, Guardian, CNN, European Heart Journal