Biden ve Kazımi, ABD’nin Irak’taki muharip görevine ‘sembolik’ bir son verildiğini açıkladılar

ABD Başkanı Joe Biden ile Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (AP)
ABD Başkanı Joe Biden ile Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (AP)
TT

Biden ve Kazımi, ABD’nin Irak’taki muharip görevine ‘sembolik’ bir son verildiğini açıkladılar

ABD Başkanı Joe Biden ile Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (AP)
ABD Başkanı Joe Biden ile Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (AP)

ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi, ABD'nin Irak'taki muharip güçlerinin görevlerinin bu yılın sonunda sona ereceğini, ABD askerlerinin Irak güvenlik güçlerine DEAŞ'ı yenmelerinde yardım etmek için danışmanlık ve üst düzey eğitim vereceğini resmen açıkladılar.
ABD Başkanı, Pazartesi akşamı Beyaz Saray'da Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi ve beraberindeki heyeti kabul etti. Ziyaret, 10 Ekim'de yapılması planlanan Irak parlamento seçimlerinden üç ay önce gerçekleşti.
ABD Başkanı, ülkesinin Irak'la ortaklığı güçlendirme ve terörizme karşı iş birliği yapma konusundaki kararlılığını teyit etti ve ABD güçlerinin Irak'taki rolünün, DEAŞ'a karşı mücadele için danışmanlık ve eğitim sağlamak ve yaklaşan seçimlerde Irak'ta demokrasiyi desteklemekle bağlantılı olacağını vurguladı. Muhabirlerin kalan güçlerin sayısıyla ilgili sorularına yanıt olarak Biden, "Uzmanlarla çalışıyoruz ve El-Kazımi hükümetiyle temas halindeyiz. Rolümüz sürekli eğitime odaklanacak ve herhangi bir savaş görevi üstlenmeyeceğiz" dedi. Biden ayrıca, Irak'a en kısa sürede Kovid-19 aşısı gönderme sözü verdi.
El-Kazımi, stratejik ortaklığın son derece önemli olduğunu, birçok yönü bulunduğunu, ilişkinin geleceğini ve iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesini tartışacaklarını söyledi. ABD'nin, Irak'ın DEAŞ’ı yenilgiye uğratmasına yardım ettiğini belirterek, “Bugün ilişkilerimiz daha güçlü bir durumda. Her iki ülkenin çıkarları için bu iş birliğini çok önemsiyorum" dedi.
Bu anlaşma ile Başkan Biden, eski Başkan George W. Bush'un emriyle Amerikan kuvvetlerinin Irak'a girmesinden 18 yıldan fazla bir süre sonra, Irak'taki Amerikan savaş görevini sonlandırıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Irak, Biden ve El-Kazımi arasındaki yüz yüze görüşmeden yararlanarak muharebe görevini sona erdirme planlarını resmen ilan etti. El-Kazımi, Washington gezisinden önce Amerika Birleşik Devletleri’nin savaş görevini sona erdirmek için zamanın geldiğine inandığını açıklamıştı.
El-Kazımi, Associated Press'e verdiği demeçte, "Irak topraklarında herhangi bir yabancı savaş gücüne ihtiyaç yok" dedi.  Irak'ta, eski Başkan Donald Trump'ın geçen yılın sonlarından itibaren 3 bin askerin azaltılması emrini vermesinin ardından ülkede 2 bin 500 ABD askeri kalmış durumda. Bu güçler, Irak'ın batısındaki Ayn el-Esed üssünde ve Kürdistan bölgesindeki Bağdat ve Erbil'de konuşlanıyorlar.
El-Kazımi ve Iraklı liderler Biden ile görüşmeden önce Pentagon'da Savunma Bakanı Lloyd Austin ile Amerikan varlığının ayrıntıları ve görevlerinin yeniden tanımlanması hakkında üst düzey görüşmelerde bulundular. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Amerikalı mevkidaşı Anthony Blinken ile bir araya gelerek iki ülke arasında stratejik diyalog turu gerçekleştirdi. Irak Maliye Bakanı Ali Allavi de Amerikalı mevkidaşı Janet Yellen ile bir araya geldi.
Irak Dışişleri Bakanı’nın, bazı ABD güçlerinin Irak’ta kalması gerektiğinden bahsetmesi tartışmalara yol açarken, stratejik görüşmelere katılan Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım El-Araci, ABD varlığına derhal son verilmesi çağrısında bulundu.
Anlaşmanın ayrıntılarına göre ABD, Birleşmiş Milletler Etnik Seçim Gözlem Misyonu'nu finanse etmek için 5,2 milyon dolar sağlayacak. Ayrıca Biden yönetimi, Irak'a Kovid-19 ile mücadele için, “COVAX” Uluslararası Aşı Dağıtım Programı çerçevesinde yarım milyon doz "Pfizer" aşısı sağlama sözü verdi.
ABD, Iraklılara şu anda eğitim araç gereçleri sağlama ve Irak kuvvetlerine istihbarat, gözetleme ve insansız hava araçlarıyla keşif görevleri de dahil olmak eğitim verme görevlerini yerine getiriyor.
Beyaz Saray yetkilileri, ABD güçlerinin Irak'taki rolünü yeniden tanımlama kararının, Irak güvenlik güçlerinin ülkelerini koruyabildiklerini kanıtlayan testler ve değerlendirmelerden sonra geldiğini açıkladılar. Bunun, ABD’nin, DEAŞ’ın Irak’ta ve bölgede yarattığı tehlikeye ilişkin farkındalığını ortadan kaldırmadığını ifade ettiler. Bir yetkili toplantıdan önce gazetecilere şunları söyledi: “Geçmişte nerede olduğumuza bakarsak, Apache helikopterleriyle, komando ve özel harekât kuvvetleriyle ve büyük miktarda askeri teçhizatla muharebeye odaklanmış olduğumuzu görürüz. Şimdi ise bu anlaşma ile resmi olarak bir danışmanlık ve kapasite geliştirme rolüne geçmek için iyi bir konumda olacağımıza inanıyoruz.”
Yetkili, gazetecilere, anlaşmanın ABD'nin stratejik ortaklığa olan bağlılığını yansıttığını vurgulayarak; “Anlaşma, muharebe görevine sembolik bir son verirken, Irak'taki ABD askeri operasyonlarının büyük ölçüde değişmeden kalması bekleniyor" dedi.



Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
TT

Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süuveyda vilayetinde bir hafta içinde 700'den fazla kişinin ölümüne neden olan şiddet olaylarının ardından, devletin ülkedeki ‘azınlıkları koruma’ ve ‘hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutma’ konusundaki kararlılığını yineledi. Eş-Şara bugün Suriyelilere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Suriye devleti ülkedeki tüm azınlıkları ve mezhepleri korumaya kararlıdır ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya devam edecektir. Hiç kimse hesap vermekten kaçamayacak. İşlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyoruz... Adaletin sağlanmasının ve hukukun herkese uygulanmasının önemini vurguluyoruz.”

“Süveyda vilayetindeki son olaylar tehlikeli bir hal aldı” diyen Suriye Cumhurbaşkanı, “Suriye devleti durumu yatıştırmak için müdahale etmeseydi gruplar arasındaki şiddetli çatışmalar kontrolden çıkacaktı” ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre eş-Şara bugün yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Suriye devleti zor duruma rağmen durumu sakinleştirmeyi başardı. Ancak İsrail'in müdahalesi, güneyin ve Şam'daki hükümet kurumlarının bariz bir şekilde bombalanması sonucunda ülkeyi istikrarını tehdit eden tehlikeli bir aşamaya itti. Bu olaylar sonucunda ABD’li ve Arap arabulucular durumu yatıştırmak amacıyla devreye girdiler.”

Eş-Şara sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bazı bölgeleri terk ederken, Süveyda'daki silahlı gruplar Bedevilere ve ailelerine karşı intikam saldırıları düzenlemeye başladı. İnsan hakları ihlallerinin eşlik ettiği bu intikam saldırıları, diğer kabilelerin Suveyda'daki Bedeviler üzerindeki kuşatmayı kırmak için bölgeye akın etmesine neden oldu.”

Eş-Şara, “Devlet, Suriye'nin kurtuluşundan sonra Süveyda'nın yanında durdu ve onu desteklemeye hevesliydi. Ancak bazı kişiler şehri ve ulusal istikrardaki rolünü kötüye kullandı. İçerideki bazı tarafların Süveyda'yı uluslararası çatışmalarda dış destek aracı olarak kullanması Suriyelilerin çıkarlarına hizmet etmiyor, aksine krizi daha da kötüleştiriyor” dedi.

Suriye Cumhurbaşkanı, “İster Süveyda'nın içinden ister dışından olsun, işlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyor, adaleti sağlamanın ve hukuku uygulamanın önemini vurguluyoruz. Bu hassas noktada, aklın ve bilgeliğin sesinin galip gelmesine ve akıllı ve sağduyulu olanın önünün açılmasına ihtiyaç vardır. Gerçekler Suriye'nin bölünme, ayrılık ya da mezhepsel kışkırtma projeleri için bir deneme alanı olmadığını doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.

Eş-Şara, “Suriye devletinin gücü, halkının bütünlüğünden, bölgesel ve uluslararası ilişkilerinin gücünden ve ulusal çıkarlarının birbirine bağlılığından kaynaklanmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.