Reisi, Biden ve nükleer anlaşma

Washington ve Tahran, siyasi yönelimlerindeki farklılıklara rağmen, uzlaşı seçeneğinin başarısızlıktan daha iyi olduğuna, getirilerinin zararlarından daha önemli olduğuna inanıyor.

İran nükleer dosyası Biden'ın gündemindeki tehlikeli dosyalardan biri
İran nükleer dosyası Biden'ın gündemindeki tehlikeli dosyalardan biri
TT

Reisi, Biden ve nükleer anlaşma

İran nükleer dosyası Biden'ın gündemindeki tehlikeli dosyalardan biri
İran nükleer dosyası Biden'ın gündemindeki tehlikeli dosyalardan biri

Nebil Fehmi (Mısır eski Dışişleri Bakanı)
Bu yıl içinde gerçekleşen İran cumhurbaşkanlığı seçimleri, Batılı kaynakların siyasi yönelimini muhafazakar ve sert olarak değerlendirdiği İranlı yargıç İbrahim Reisi'nin zaferiyle sonuçlandı. Bu sonuç, hükümetin yürütme ve yasama sisteminde üst düzey pozisyonlar üstlenenler dahil olmak üzere, İran arenasında daha ılımlı eğilimlere sahip diğer birçok adayın adaylığının kabul edilmemesinden sonra geldi.
Yeni İran cumhurbaşkanının masasındaki ilk konuların başında, Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015 yılında Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) adı altında imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için devam eden müzakereler yer alacak. Bu nedenle, Reisi'nin seçimlerden sonraki ilk basın toplantısında söylediklerine, özellikle de İran'ın balistik füze geliştirme programının veya bölgesel ve uluslararası siyasi faaliyetlerinin sınırlanmasını kesinlikle kabul etmeyeceği vurgusuna çok fazla ışık tutuldu. Bu iki konu, orijinal anlaşmada ihmal edilen konulardı ve o dönemde kendisine yöneltilen pek çok eleştirinin odak noktasıydı. Şahsen ben de eski ABD dışişleri bakanı John Kerry ile bir görüşmemde bunu eleştirmiştim. Eleştiriler, birçok Arap Körfez ülkesi tarafından tekrarlandı.
Bazı Rus ve İranlı müzakerecilerin, birtakım hassas noktalarda henüz mutabakata varılmamış olsa da, anlaşmanın yakın olduğunu açıklamasının ardından, o dönemde müzakerelerin ister başarıyla ister başarısızlıkla olsun sonuç aşamasına yaklaşmış olduğunu düşünüyorum.
Nitekim İsrail Dışişleri Bakanı, müzakerelerin seyri konusunda çekinceleri olduğuna dair açıklamalar yapmıştı. Ardından, İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sona ermesiyle birlikte, ABD'nin İran tarafından gündeme getirilen sorunların tutumundaki bir sertleşmenin göstergesi olduğunu düşündüğüne dair sızdırılan haberlerle şaşırdık.
Sertleşme, şu ana kadar harcanan bütün çabaları teste tabi tutuyordu. Hatta Biden’dan İran'ın nükleer silah edinmesine asla izin vermeyeceğine dair doğrudan bir uyarı geldi. Bir başka uyarı da müzakereler için son tarihin yaklaştığını söyleyen Dışişleri Bakanı Blinken'dan geldi. Uyarıların, İran'ın, özellikle nükleer silah için gerekli olan radyoaktif malzemeleri zenginleştirme alanında nükleer kapasitesini geliştirmeye devam etmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı açıklanmadı. Keza bu uyarılar, ABD'nin Temsilciler Meclisi ile bağlantılı Kongre seçimlerinin erken aşamalarına yaklaşmasından, bu seçimlere eşlik eden yoğun tartışmalarda Biden'ın müzakerelerin başarısızlığının veya anlaşmanın  ön planda olmasından kaçınma isteğinden kaynaklanıyor da olabilir.
Yapılan karşılıklı açıklamalara, taşıdıkları uyarı ve tehditlere, ABD’nin İran destekli oldukları ve Amerikan güçlerini tehdit ettikleri bahanesiyle Suriye'deki bazı mevzileri hedef almasına rağmen, halen nükleer anlaşma taraflarının, "5+1” ve İran'ın ciddi bir anlaşma arayışında olduğuna inanıyorum. ABD’de Biden’ın, İran’da Reisi’yi yönlendiren Hamaney’in arzusu bu yönde. İki ülke, uzun vadede siyasi yönelimlerindeki farklılıklara rağmen, uzlaşı seçeneğinin başarısızlıktan daha iyi olduğunu, kısa vadede getirilerinin zararlarından daha önemli olduğunu düşünüyor.
Dikkati çekmeliyiz ki Reisi, anlaşmanın kendisine karşı çıkmadı veya çekincelerini dile getirmedi, bu da ihtilaf anlamında, diğer 6 ülke gibi orijinal anlaşmanın şartlarını kabul ettiğinin örtülü bir teyidi sayılıyor. Bu noktada, anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için geniş bir zemin ortaya çıkıyor. Yeni müzakereler, her bir tarafın geri dönüş için paralel ve kademeli adımlar atacağı mekanizmalara, bir sonraki aşamayla ilgili güven oluşturmak için adımlar atmaya odaklanıyor. Örneğin, iki ülkedeki tutukluların serbest bırakılması gibi. Dolayısıyla şu an en zor sorun belki de, İran'ın ABD'nin Trump'ın yaptığı gibi anlaşmadan tekrar tek taraflı olarak çekilmeyeceğine dair Güvenlik Konseyi'nden uluslararası garantiler almakta ısrar etmesi. Gelgelelim Biden'ın zayıf görünmemek için ilk defa yaptığı gibi anlaşmanın onaylanmasının ötesine geçen bir karara razı olamayacağı unutulmamalı. Bilhassa bunun geleneksel Amerikan uygulamalarıyla çeliştiği göz önüne alınırsa. Söz konusu uygulamalar her başkana, daha önce onaylamışsa Kongre'nin bir kez daha onayını almak dışında, anlaşmalardan geri çekilme dahil olmak üzere uygun gördüğü kararları almasını sağlıyor.
Öte yandan İran'ın 2015 anlaşmasında, iki ana hedefe ulaşmak karşılığında Uluslararası Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nda yer alan taahhütlerin ötesine geçen taahhütleri kabul ettiği de göz ardı edilmemeli. Birinci hedef, İran’ın belirgin bir ağırlık ve öneme sahip bölgesel bir ülke olarak görülmesi. Nitekim anlaşmaya taraf ülkeler, İran'ın birçok ihlal içeren bölgesel uygulamalarına herhangi bir kısıtlama getirmeden anlaşmayı imzalayarak bunu üstü kapalı olarak kabul etmiş oldular. Bu, İran açısından anlaşmaya geri dönmek için başlı başına bir gerekçe ve koşul.
İran'ın ikinci hedefi, koşul ve gerekçesine gelince, kendisine uygulanan yaptırımların kaldırılması, bazı ülkelerde bloke edilmiş ve şu anda 36 milyar doları aşan mali varlığının serbest bırakılması. Bu mal varlığının 20 milyar doları, İran ile 400 milyar dolar yatırım yapmayı taahhüt eden 25 yıllık yeni bir anlaşma imzalayan Çin’de bulunuyor. Lüksemburg'da 1 milyar dolar, Güney Kore’de de 7 milyar dolar bulunuyor. Bunlar, İran ekonomisine fayda sağlayacak ve rejimi içeride bulunduğu zor durumdan kurtaracak kaynaklar. Ayrıca, yeniden yürürlüğe girdiğinde anlaşmada sınırlandırılmazsa, bir dizi İran bölgesel siyasi faaliyetinin fonlanmasına da yardımcı olacaklar. İran Devrim Muhafızları'nın bütçesinin 6 milyar dolar, İran’ın Suriye, Yemen ve Irak'taki faaliyetlerinin bütçesinin de 3.5 milyar dolar sınırını geçmediği biliniyor. Bunların 2 milyar doları Suriye, 750 milyonu Hizbullah, 100 milyonu Filistinli gruplar, yaklaşık olarak 200 milyonu da Irak'taki Şii milislere ayrılmış.
Müzakerelerin başarısız olma olasılığını koruduğunu söylemeye gerek yok. Müzakerelerin hassasiyeti bu ihtimali son anlara kadar geçerli kılıyor. Yakından ve dikkatle takip edilmeli.
Nükleer anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesinin veya müzakerelerin başarısız olmasının, Ortadoğu'daki bölgesel davranışlara ve Arap çıkarlarına yansımaları olacak. Bu, belki de Mısır, Suudi Arabistan, Umman ve Kuveyt tarafından çeşitli şekillerde yönetilen İran ile samimi ve ayrıntılı diyaloglara hazırlık olarak belirli Arap pozisyonları ve taleplerini hazırlamak için bir fırsat.



Batı Şeria'da yerleşimcilerin düzenlediği saldırıda, aralarında bir foto muhabirinin de bulunduğu 36 kişi yaralandı

Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)
Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)
TT

Batı Şeria'da yerleşimcilerin düzenlediği saldırıda, aralarında bir foto muhabirinin de bulunduğu 36 kişi yaralandı

Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)
Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)

Fransız Haber Ajansı AFP fotoğrafçısı Cafer Aştiye, dün işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki bir Filistin kasabasında zeytin hasadı sezonunu fotoğraflarken, İsrailli yerleşimciler tarafından düzenlenen saldırıda yaralandı. 1967'den beri İsrail işgali altında olan Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'ta yaşayan Filistinli fotoğrafçı Cafer Aştiye, "30 yıllık kariyerimde bu tür bir şiddetle ilk kez karşılaşıyorum" , "Kaçamasaydım beni öldürürlerdi" dedi.

fgth
Batı Şeria'daki Nablus yakınlarındaki Beyta köyünde zeytin toplamaya çalışan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci (AFP)

Aştiye, Nablus'un güneyinde Filistin köyü Beyta'da zeytin hasadı sezonunu ve İsrailli ve uluslararası barış aktivistleri tarafından, hasat sezonu boyunca çevredeki zeytinliklere İsrailli yerleşimciler tarafından tekrarlanan saldırılar karşısında bölge sakinlerine destek olmak amacıyla düzenlenen bir dayanışma etkinliğini takip ettiğini açıkladı.

Aştiye'ye göre, dün öğleden sonra (GMT saatiyle 09:00), iki grup İsrailli yerleşimci, alanda bulunan yaklaşık 70 zeytin toplayıcısı ve gazeteciye sopa ve taşlarla saldırdı.

gtyj
Yabancı aktivistler, bir grup İsrail askeri orada bulunurken Filistinlilerin zeytin hasadına yardım ediyor (AFP)

Sırtına, koluna ve eline isabet eden taşlardan dolayı vücudunda morluklar meydana gelen Aştiye, öğleden sonra hastaneden taburcu edildi.

Saldırganlar, aracına ve tarladan uzakta park etmiş diğer araçlara taş attıktan sonra onları ateşe verdiler.

Aştiye, saldırı başlamadan önce olay yerinde bulunan İsrail askerlerinin saldırganları durdurmak için müdahale etmediğini, bunun yerine zeytin toplayıcılarını ve aktivistleri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandıklarını belirtti.

dfgth
Filistinli çiftçiler, yerleşimcilerin saldırısının ardından Batı Şeria'daki Beyta köyünde zeytin topluyor (EPA)

AFP Merkez Genel Yayın Yönetmeni Mehdi Buaşera, "Batı Şeria'daki gazetecilerimiz için giderek tehlikeli hale gelen çalışma ortamını bir kez daha gözler önüne seren bu iğrenç saldırıyı şiddetle kınıyoruz" ifadelerini kullandı.

"İsrail ordusunu, gazetecilerin mesleklerini icra ederken sadece onları koruma altına almaya değil, aynı zamanda onlara karşı şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesini sağlamaya çağırıyoruz."

Saat 20:15 (17:15 GMT) itibarıyla İsrail ordusu, AFP'nin olayla ilgili açıklama talebine henüz yanıt vermedi.

fgrthy
Batı Şeria'da zeytin hasadı yapan Filistinli çiftçilere yönelik bir yerleşimci saldırısı sırasında silahını doğrultan bir İsrail askeri (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Filistin Sağlık Bakanlığı'ndan aktardığına göre, dün yerleşimciler tarafından Beyta ve diğer yakın kasabalarda düzenlenen saldırılarda, çoğu hafif veya orta şiddette olmak üzere 36 kişi yaralandı. Bunlardan ikisi vurularak yaralandı.

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'de gerçekleştirdiği eşi benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze Şeridi'nde başlayan savaştan sonra Batı Şeria'da şiddet tırmandı.


Gazze sakinleri kuzeye dönmeye devam ediyor... Savaş, Gazze Şeridi'ndeki binaların yüzde 80'ini yıktı

Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
TT

Gazze sakinleri kuzeye dönmeye devam ediyor... Savaş, Gazze Şeridi'ndeki binaların yüzde 80'ini yıktı

Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Yüzbinlerce Filistinli Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine dönmeye devam ederken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) bugün İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının bölgenin neredeyse tüm nüfusunu yerinden ettiğini açıkladı. Binaların yaklaşık yüzde 80'inin yıkıldığını belirten UNRWA, Gazze Şeridi'ndeki tesislerinin neredeyse tamamının hasar gördüğünü bildirdi.

UNRWA, bir raporda, Ekim 2023'te savaşın patlak vermesinden bu yana Gazze Şeridi'ndeki sağlık çalışanlarına, hastalara ve hastanelere yönelik 790'dan fazla saldırıyı belgeledi.

UNRWA, savaş sırasında 370 personelinin öldürüldüğünü ve Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin yüzde 40'ından azının faaliyette olduğunu, bunların da hepsinin kısmen hasar gördüğünü belirtti.

UNRWA, Gazze Şeridi'ndeki okulların yaklaşık yüzde 92'sinin faaliyete geçebilmesi için yeniden inşa edilmesi veya yenilenmesi gerektiğini belirtti. UNRWA ayrıca, yerinden edilmiş kişilerin barınak olarak kullandığı UNRWA’ya ait okullarının yaklaşık yüzde 90'ının hasar gördüğünü açıkladı.

Savaş sırasında yaklaşık bir milyon yerinden edilmiş kişinin okullarına sığındığı tahmin ediliyor.

yju
Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde UNRWA’ya ait bir okula sığınan yerinden edilmiş Filistinli bir kız çocuğu (Reuters)

Yüz binlerce yerinden edilmiş Filistinli, kentin uğradığı yıkıma rağmen bugün Gazze şehrindeki evlerine dönmeye devam etti.

Filistin El-Aksa televizyonu, ‘Gazze Şeridi'nin güneyine yerinden edilmiş binlerce insanın, dün öğleden sonra ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından işgal ordusunun çekildiği Salahaddin ve er-Reşid caddelerinden ikinci gün üst üste Gazze şehrine akın ettiğini’ bildirdi.

sdfg
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Şarku’l Avsat’ın El-Aksa televizyonundan aktardığına göre, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmeye başlamasıyla, özellikle Gazze şehrinde altyapı ve konutlara yönelik eşi görülmemiş ölçekte bir yıkım ortaya çıktı.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Belediye Başkanı Alaaddin el-Batta bugün yaptığı açıklamada, Han Yunus’un yüzde 80'inin tamamen yıkıldığını söyledi. Han Yunus Belediyesi Medya Ofisi, el-Batta'nın bugün düzenlediği basın toplantısında, sadece Han Yunus sokaklarında 400 bin ton moloz olduğunu söylediğini aktardı. El-Batta, ‘sokakları temizlemek için dokuz saha ekibi görevlendirildiğini, ancak yolları tıkayan büyük miktarda moloz nedeniyle ağır ekipman ve makinelere ihtiyaç duyulduğunu’ açıkladı.

dfgth
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

El-Batta, toplam yol ağının yüzde 82'sini oluşturan 206 bin metre uzunluğundaki yolun yıkıldığını ve tahrip edildiğini, toplam su şebekesinin yüzde 86'sını oluşturan 296 bin metre uzunluğundaki su şebekesinin buldozerlerle yıkıldığını, tamamen veya kısmen hasar gördüğünü ve hizmet dışı kaldığını belirtti. El-Batta, 36 su kuyusunun tamamen hizmet dışı kaldığını ve bir dizi kuyunun şu anda kısmi kapasiteyle çalıştığını belirterek, üç merkezi su rezervuarının tahrip edildiğini ve hizmet dışı kaldığını açıkladı. Kanalizasyon altyapı ağının 130 bin metre uzunluğundaki kısmının hasar gördüğünü ve bunun toplam ağın yüzde 68'ini oluşturduğunu bildirdi ve yağmur suyu ağının 13 bin metre uzunluğundaki kısmının hasar gördüğünü ve bunun toplam ağın yüzde 62'sini oluşturduğunu açıkladı.

bgh
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılmış binalarla çevrili bir bölgeden geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

El-Batta, Han Yunus'un doğusundaki merkezi çöp depolama sahasının saldırı nedeniyle hizmet dışı kalması nedeniyle çöp toplama sisteminin çalışmayı durdurduğunu ve bu durumun sakinleri ve yerinden edilmiş kişileri şehrin batısındaki geçici çöp depolama sahalarına başvurmaya zorladığını belirtti. El-Batta, geçici çöp sahalarında, barınaklara ve yerinden edilmiş kişilere yakın bir yerde 350 bin ton atık biriktiğini belirtti. 136 park, bahçe ve kamu meydanının buldozerlerle yıkıldığını ve tahrip edildiğini doğrulayan el-Batta, 66 belediye tesisinin tamamen ve ciddi şekilde hasar gördüğünü, 200 bin metrekarelik yol aydınlatması, 7 bin 400 sokak lambası ve 7 bin 200 lamba direğinin hasar gördüğünü söyledi. El-Batta, uluslararası topluma ve küresel kuruluşlara, özellikle su, sanitasyon ve hijyen sektörlerinde, bölgedeki belediyelere çalışmalarını yürütmek için gerekli makine ve ekipmanı sağlamaları çağrısında bulundu.

cvfg
Gazze şehrindeki yıkık binaların önünden geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

El-Batta ayrıca, temel hizmet sektörlerinin hedef alınması sonucu insani krizin daha da kötüye gitmesini önlemek için belediyelere sağlık ve su tesislerinin çalışması için gerekli yakıtın sağlanması çağrısında bulundu.

29 Eylül'de ABD Başkanı Donald Trump, 20 maddelik ‘barış planı’ olarak adlandırdığı planını açıkladı.

fgh
Eşyalarıyla Gazze şehrine doğru ilerleyen bisikletli bir adam (AFP)

Hamas ve İsrail heyetleri arasında ABD, Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda yürütülen dolaylı müzakerelerin ardından, perşembe sabahı erken saatlerde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde Trump'ın Gazze Şeridi barış planının ilk aşamasına ilişkin bir anlaşma açıklandı.

fghy
Eşyalarıyla Gazze şehrine doğru ilerleyen Filistinli gençler (AFP)

Trump dün yürürlüğe giren Gazze'deki ateşkesin ‘devam edeceğinden’ emin olduğunu belirterek, Beyaz Saray muhabirlerine yaptığı açıklamada, oradaki herkesin savaştan yorulduğunu söyledi.

cdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı'ndan Gazze şehrine doğru yola çıkan Filistinliler (AFP)

Trump, bu hafta sonu Ortadoğu'ya seyahat edecek. İlk olarak İsrail'i ziyaret edip Knesset'te bir konuşma yapacak, ardından Mısır'a geçerek pazartesi günü ‘birkaç lider’ ile Gazze Şeridi'nin geleceğini görüşecek.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal dün akşam yaptığı açıklamada, ‘yaklaşık 200 bin vatandaşın kuzeye döndüğünü’ bildirdi.

fgt
Gazze Şeridi'nin güneyine göç etmek zorunda kalan Filistinliler kuzeye geri dönüyor. (Reuters)

İsrail ordusu, kuşatma altında bulunan Gazze Şeridi'ndeki güçlerinin yeniden konuşlandırıldığını duyururken, bazı bölgelerin siviller için ‘son derece tehlikeli’ olmaya devam ettiği uyarısında bulundu.

Arama kurtarma ekipleri Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi fırsat bilerek enkazları aradılar. Basal, ‘sadece Gazze şehrinde 63 ceset çıkarıldığını’ açıkladı.


Pakistan Talibanı, ülkenin kuzeybatısında 23 kişinin hayatını kaybettiği saldırıların sorumluluğunu üstlendi

Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)
Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)
TT

Pakistan Talibanı, ülkenin kuzeybatısında 23 kişinin hayatını kaybettiği saldırıların sorumluluğunu üstlendi

Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)
Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)

Pakistan Talibanı bugün, ülkenin kuzeybatısındaki çeşitli bölgelerde 20 güvenlik görevlisi ve üç sivilin ölümüne yol açan saldırıların sorumluluğunu üstlendi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, dün bir polis eğitim akademisini hedef alan intihar saldırısı da dahil olmak üzere saldırılar, Afganistan sınırındaki Hayber Pahtunhva eyaletinin çeşitli bölgelerinde gerçekleşti.

Hayber Pahtunhva sınır bölgesinde 11 silahlı güvenlik görevlisi hayatını kaybederken, bir intihar bombacısının polis eğitim akademisinin kapısına bombalı araçla saldırması ve ardından silahlı saldırı düzenlenmesi sonucu 7 polis yaşamını yitirdi. Güvenlik yetkilileri bugün AFP'ye verdikleri bilgide, Bajaur bölgesinde ayrı bir çatışmada üçü sivil 5 kişinin öldürüldüğünü söylediler.

Bu, birçok silahlı grubun üssü olan bölgeyi sarsan son saldırı ve Pakistan'ın kötüleşen güvenlik durumuyla mücadele ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Dün akşam düzenlenen saldırı, Dera İsmail Han şehrinin dışındaki bir polis eğitim akademisini hedef aldı. Polis, saldırganların ağır silahlar kullandığını ve intihar bombacısının kapıda patlayıcılarla dolu bir kamyonu patlatmasının ardından akademiye zorla girmeye çalıştıklarını bildirdi.

Dera İsmail Han Polis Şefi Seccad Ahmed, AP'ye verdiği demeçte, “İlk patlamadan sonra saldırganlar, yaklaşık 200 öğrenci ve eğitmenlerinin bulunduğu tesise girmeyi başardılar” dedi.