Prenses Diana'nın düğünde giydiği ayakkabıda Prens Charles'a gizli bir mesaj olduğu ortaya çıktı

Prenses Diana 1997'de trafik kazasında yaşamını yitirdi (AFP)
Prenses Diana 1997'de trafik kazasında yaşamını yitirdi (AFP)
TT

Prenses Diana'nın düğünde giydiği ayakkabıda Prens Charles'a gizli bir mesaj olduğu ortaya çıktı

Prenses Diana 1997'de trafik kazasında yaşamını yitirdi (AFP)
Prenses Diana 1997'de trafik kazasında yaşamını yitirdi (AFP)

Ayakkabıları yapan kunduracı, 40 yıl önce Prenses Diana'nın düğün günü giydiği süet ayakkabının altına Prens Charles için gizli bir mesaj çizildiğini açıkladı.
El yapımı ayakkabı ve çantaları 1970'lerde moda dergilerinde fazlasıyla yer alan Clive Chilton, Diana'nın düğün ayakkabısını yapması için tutulmuştu.
Chilton, The Daily Mail'e yaptığı açıklamada, tasarımcı Elizabeth Emanuel'in kendisine gelip sadece "özel bir müşteriyle" tanışmasını söylediği için Galler Prensesi'yle ilk buluşmasının sürpriz olduğunu ve Diana'yı orada ayaklarının ölçülmesini beklerken bulduğunu söyledi.
Ayakkabıcı, Diana'yı gelin ayakkabısı için kalp şeklinde bir stil seçen "çok utangaç, tatlı, güler yüzlü genç bir kız" diye tanımladı. Chilton'ın atölyesindeki herkesin yapımında ve son rötuşlarında uğraş verdiği ayakkabının yapımı 6 ay sürdü.
Chilton, ayakkabıların Diana'nın Charles'tan daha uzun görüneceğine dair "ana endişesini" gidermek için alçak topuklu olduğunu ve 542 payet ve 132 inciyle süslendiğini söyledi.
Ancak ayrıntılara gösterilen özen sadece ayakkabının üst kısımlarıyla sınırlı değildi.
Ayakkabı tabanın orta kısmının alt tarafında, C ve D harfleriyle aralarında altın bir kalp ve çiçek motifinin boyandığı gizli bir detay da vardı.
Ayakkabının altının, kimse görmese bile "harika" görünmesinin "önemli" olduğunu söyleyen Chilton, "Eğer tökezleseydi çok daha fazlasını görürdünüz!" diye ekledi.
Diana'nın düğün ayakkabısı zarif olsa da, 1981'de St. Paul Katedrali'ndeki düğüne ipek taftası, antika dantel elbisesi ve 7,6 metre uzunluğundaki kuyruğu damga vurmuştu.
İkonik elbiseyi tasarlayan Elizabeth ve David Emanuel, The Daily Mail'e, Diana'nın babası Earl Spencer'la kiliseye yaptığı yolculuk sırasında elbisenin "beklediklerinden çok daha fazla" kırıştığını söyledi.
Ancak Elizabeth nihayetinde elbisenin "kusurlarına" rağmen, Diana'nın vagondan çıkarkenki etkisinin "çok romantik" olduğunu ifade etti:
"At arabasından inerkenki hali gördüğüm en harika görüntüydü. Kozasından çıkan, kanatlarını açıp uçmak üzere olan bir kelebeğe benziyordu."
Diana, Charles'la 29 Temmuz 1981'de televizyondan da yayımlanan ve birçok kişinin "masalsı düğün" ve "yüzyılın düğünü" diye tanımladığı bir törenle evlendi. Dünya çapında tahminen 750 milyon kişi tarafından izlendi.
1992'de ayrılan çift, 15 yıllık evlilikten sonra 1996'da boşandı.
Indepedent Türkçe



Teslimat drone'u internet kablosunu kesen Amazon'a federal soruşturma

Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)
Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)
TT

Teslimat drone'u internet kablosunu kesen Amazon'a federal soruşturma

Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)
Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)

Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), geçen hafta Waco'da meydana gelen olayın ardından perakende devinin Prime Air teslimat hizmetini soruşturduğunu açıkladı.

Düzenleyici kurum yaptığı açıklamada, "18 Kasım Salı günü yerel saatle 12.45 civarında bir MK30 drone'u, Teksas'ın Waco kentindeki bir kabloya çarptı" dedi ve bu olayı "araştırdıklarını" ekledi.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB), kurumun olayı soruşturmadığını açıkladı.

Bir Amazon sözcüsü, "Bu bir kaza değildi" dedi.

18 Kasım'da bir teslimatı tamamladıktan sonra bir drone, yüksekteki ince bir internet kablosunu kesti ve ardından tasarlandığı gibi "Güvenli Acil Durum İnişi" gerçekleştirdi. Sözcü, "yaralanma veya yaygın internet kesintisi yaşanmadığını" da sözlerine ekledi.

Olayı ilk kez duyuran CNBC tarafından incelenen video görüntüleri, Amazon'un MK30 drone'larından birinin bir müşterisinin bahçesinden yükselirken, 6 pervanesinden birinin internet kablosuna dolandığını gösteriyordu. Daha sonra motorlarını kapatan drone, kontrollü bir iniş gerçekleşti.

Bu durum, NTSB ve FAA'nın, ekimde Arizona'da iki Amazon Prime Air drone'unun bir vinç koluna çarptığı ayrı bir olayı araştıracaklarını açıklamasının ardından yaşandı.

Amazon, 2023'te Teksas'ın College Station kentindeki müşterilerine Amazon Eczanesi'yle ortaklaşa drone'larla reçeteli ilaç teslimatına başlamıştı.

E-ticaret şirketi, 2030 sonuna kadar yılda 500 milyon paketi drone'larla teslim etmeyi hedefliyor.

Amazon, bu yıl Durham'a bağlı Darlington'daki lojistik merkezinden ilk Birleşik Krallık (BK) drone teslimat hizmetini başlatma planlarını duyurmuştu..

Başarılı olması durumunda Amazon, BK Sivil Havacılık Otoritesi'nden planlama izni ve yetki alınması koşuluyla ülke genelinde daha geniş bir uygulama başlatacağını belirtmişti.

O dönemde bir sözcü, "BK'deki müşterilerimiz için drone teslimatını gerçeğe dönüştürmeye hazır ve heyecanlıyız" demişti.

Dünyanın başka yerlerinde düzenleyici kurumlar ve hizmet verdiğimiz topluluklarla yakın işbirliği içinde güvenli ve güvenilir drone teslimat hizmetleri oluşturduk ve BK'de de aynısını yapmak üzere çalışıyoruz.

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal


Sosyobiyolojik paradoks: İnsanın evrimi, yarattığı dünyaya yetişemiyor

Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)
Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)
TT

Sosyobiyolojik paradoks: İnsanın evrimi, yarattığı dünyaya yetişemiyor

Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)
Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre insanlar modern dünyaya ayak uyduracak düzeyde evrimleşmedi. Araştırmacılar bu çarpıklığı, çeşitli sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriyor.

İnsanlığın asıl sorunu şu: Taş devri duygularımız, Ortaçağ kurumlarımız ve tanrısal bir teknolojimiz var.

Sosyobiyolojinin öncü ismi Edward O. Wilson'ın bu sözleri sarf etmesinin ardından geçen yıllarda teknoloji çok daha gelişti. 

İnsan biyolojisinin bu ortama ayak uydurmakta zorlandığını öne süren araştırma sayısı artıyor.

Loughborough Üniversitesi'nden Daniel Longman ve Zürih Üniversitesi'nden Colin Shaw, hakemli dergi Biological Reviews'te yayımlanan makalede benzer bir sorunun yanıtını aradı: Modern dünyadaki hızlı ve kapsamlı çevresel değişiklikler, Homo sapiens'in bu ortama fiziksel uygunluğunu tehlikeye atıyor olabilir mi?

Araştırmacılar Homo sapiens'in (modern insan), tarihinin çok büyük bir kısmını doğal ortamlarda geçirdiğini ve Sanayi Devrimi'yle birlikte bunun hızla değişmeye başladığını belirtiyor.

Sanayileşme, kentleşme ve sağlıkla ilgili verileri sentezleyen araştırmacılar, insanların son yüzyılda dünyadaki hızlı değişimlere uyum sağlamak için yeterli zamanı olmadığına dair birçok işaret olduğunu savunuyor.

Örneğin doğurganlık oranlarının düşmesi, bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla alerji ve otoimmün hastalıklara daha savunmasız hale gelinmesi, bilişsel işlevlerin daha yavaş gelişmesi ve fiziksel dayanıklılığın azalması gibi durumlara dikkat çekiyorlar.

Shaw, "Ortada bir paradoks var: Bir yandan son 300 yılda gezegendeki birçok insan için muazzam bir refah, konfor ve sağlık hizmeti yaratılırken, diğer yandan bu endüstriyel başarıların bazıları bağışıklık, bilişsel, fiziksel ve üreme işlevlerimiz üzerinde epey zararlı etkilere yol açtı" ifadelerini kullanıyor.

Bilim insanları Homo sapiens'in eskiden vahşi doğada karşılaştığı stres faktörleriyle, bugünküler arasında bir fark olduğunu belirtiyor.

Örneğin eskiden bir aslanla karşı karşıya gelen insanların, hayvanla savaşmak veya kaçmak gibi iki seçeneği vardı. Shaw, "Buradaki kilit nokta, aslanın tekrar uzaklaşması" diyor.

Modern dünya da aslında bunun gibi pek çok stres faktörüyle dolu: şehir gürültüsü, hava ve ışık kirliliği, mikroplastikler, böcek ilaçları, yapay ışıklar, sürekli gelen bildirimler…

Araştırmacılar kent yaşamının günlük zorluklarının insanları sürekli tetikte tuttuğunu ifade ediyor. Ancak avcı-toplayıcı atalarımızın aksine, bunlara tepki göstermek ortadan kaybolmalarını sağlamıyor.

Shaw "Vücudumuz tüm bu stres faktörlerine sanki vahşi dünyada aslanla karşılaşmış gibi tepki veriyor" diyerek ekliyor: 

İster patronunuzla zorlu bir tartışma olsun, ister trafik gürültüsü, stres tepki sisteminiz sanki aslanlarla karşılaşıyormuşsunuz gibi davranıyor. Sonuç olarak sinir sistemi çok güçlü bir tepki gönderiyor ama toparlanmayı sağlamıyor.

Bilim insanları gittikçe daha fazla kişinin kentlerde yaşamasıyla bu sorunun daha da artmasını bekliyor.

Ekip bu tehlikeleri daha iyi anlayıp doğa ve kentle kurulan ilişkiyi yeniden değerlendirmenin bir çıkış yolu gösterebileceğini söylüyor.

Shaw "Yaklaşımlardan biri, doğayla ilişkimizi temelden yeniden düşünmek olabilir; onu önemli bir sağlık faktörü olarak ele alabilir ve avcı-toplayıcı geçmişimizden kalma alanları koruyup yenileyebiliriz" diyor:

Araştırmamız, örneğin tansiyonu, kalp atış hızını veya bağışıklık fonksiyonunu en çok hangi uyaranların etkilediğini belirleyebilir ve bu bilgiyi karar vericilere aktarabilir. Şehirlerimizi doğru şekilde tasarlamalı, doğal alanları yenilemeli, onlara değer vermeli ve buralarda daha fazla vakit geçirmeliyiz.

Independent Türkçe, IFLScience, New Atlas, Biological Reviews


Sanat sinemasından gişe canavarına: Dönem filmi 22 yıllık rekoru kırdı

Japonya'nın 98. Akademi Ödülleri'ndeki En İyi Uluslararası Film adayı olan Kokuho, eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da yüzde 100'lük beğeni oranına sahip (Toho)
Japonya'nın 98. Akademi Ödülleri'ndeki En İyi Uluslararası Film adayı olan Kokuho, eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da yüzde 100'lük beğeni oranına sahip (Toho)
TT

Sanat sinemasından gişe canavarına: Dönem filmi 22 yıllık rekoru kırdı

Japonya'nın 98. Akademi Ödülleri'ndeki En İyi Uluslararası Film adayı olan Kokuho, eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da yüzde 100'lük beğeni oranına sahip (Toho)
Japonya'nın 98. Akademi Ödülleri'ndeki En İyi Uluslararası Film adayı olan Kokuho, eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da yüzde 100'lük beğeni oranına sahip (Toho)

Lee Sang-il'in geleneksel kabuki tiyatrosunun içine kapalı dünyasını anlatan üç saatlik dönem draması Kokuho, tüm beklentileri altüst ederek Japon sinemasının tüm zamanların en çok hasılat yapan yerli canlı çekim filmi unvanını kazandı.

12 milyonu aşkın izleyici

Haziranda Japonya'da vizyona girdiğinden bu yana 111 milyon dolarlık hasılatın üzerine çıkarak 22 yıldır rekoru elinde tutan 2003 yapımı Bayside Shakedown 2'yi (Odoru Daisosasen The Movie 2: Rainbow Bridge Wo Fuusa Seyo!) geride bıraktı.

Kokuho'nun 12 milyonun üzerinde seyirciye ulaşması, sanat sineması için beklenmedik bir başarı olarak değerlendiriliyor.

Mayısta Cannes Film Festivali'nin Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gösterildiği günden bu yana övgüler toplamayı sürdürürken, ivmesini her geçen gün artırdı. 

Japonya, nisanda Kokuho'yu 2026 Oscar yarışında En İyi Uluslararası Film kategorisi için aday adayı olarak belirlemişti. 

Kokuho (Türkçesiyle ulusal hazine), kabuki sahnesinin iki oyuncusunun yarım yüzyıla yayılan iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor: Yetenekli ama dışlanmış bir yetim ve prestijli bir sahne ailesinin varisi... Aralarındaki dostluk ise zamanla takıntı, rekabet ve yıkıcı bir çekişmeye evriliyor.

Eleştirmenler çok beğendi

Shuichi Yoshida'nın romanından uyarlanan film, 2010 yapım Villain'la (Akunin) tanınan Lee'nin imzasıyla "operatik ve sürükleyici" bir anlatı kuruyor. 

Eleştirmenler, filmin görsel şiirselliğini ve kabuki geleneğine derinlemesine dalışını özellikle övüyor. Sofian El Fani’nin görüntü yönetimi ve Yohei Taneda’nın zengin prodüksiyon tasarımı, izleyiciyi adeta fiziksel olarak içine çeken bir zenginlik ve yoğunluk hissi yarattığı için öne çıkarılıyor.

Başrollerdeki Ryo Yoshizawa ve Ryusei Yokohama ise ustalıklı performanslarıyla dikkat çekiyor.

2 saat 55 dakikalık süresi ve kabuki gibi niş bir konuyu işlemesine rağmen filmin gişedeki olağanüstü performansı özellikle dikkat çekici. 

Kabuki tiyatrosu da canlandı

Kokuho'nun başarısı, ülke genelindeki gerçek kabuki tiyatrolarına da yansıdı. Büyük sahneler, gençlerin yoğun ilgisi dahil olmak üzere ciddi bir katılım artışı bildirdi: Pek çok kişi ilk kez veya uzun bir aradan sonra kabuki gösterilerine katıldı.

Film, Kuzey Amerika prömiyerini eylüldeki Toronto Film Festivali'nde yaptı. Ardından GKIDS'in dağıtımıyla Oscar yeterlilik koşullarını sağlamak üzere Los Angeles ve New York'ta birer haftalık özel gösterimlerle ABD'de vizyona girdi. Gösterimlerin tamamı dolarken, toplam gişe hasılatının 60 bin doları geçtiği bildirildi.

Yönetmen Lee ve başrol Yoshizawa, her iki kıyıdaki gösterimlere katılarak söyleşiler yaptı. GKIDS, daha geniş bir ABD gösterimini 2026 başında planlıyor.

"Sinemada deneyimleyin"

GKIDS Başkanı Dave Jesteadt, filmin Japonya'daki tarihi gişe başarısını şu sözlerle değerlendirdi:

Bu film sinemada deneyimlenmesi gereken gerçek bir etkinlik. Japon izleyicilerin filmi defalarca izlemek için salona dönmesi, anlatısının ve estetiğinin ne kadar etkileyici olduğunu kanıtlıyor.

Bu yıl Filmekimi kapsamında izleyiciyle buluşan Kokuho, Türkiye'de vizyona girmeyecek. 

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter