‘Lütfen bu aşıyı olduğumu kimseye söylemeyin…’ Bazı ABD’liler neden koronavirüs aşısını gizlice olmak istiyor?

Bir hemşire, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir öğrenciye koronavirüse karşı aşılama sürecini anlatıyor (AFP)
Bir hemşire, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir öğrenciye koronavirüse karşı aşılama sürecini anlatıyor (AFP)
TT

‘Lütfen bu aşıyı olduğumu kimseye söylemeyin…’ Bazı ABD’liler neden koronavirüs aşısını gizlice olmak istiyor?

Bir hemşire, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir öğrenciye koronavirüse karşı aşılama sürecini anlatıyor (AFP)
Bir hemşire, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir öğrenciye koronavirüse karşı aşılama sürecini anlatıyor (AFP)

ABD’nin Missouri eyaletinden bir doktora göre Kovid-19 aşılarıyla ilgili artan kutuplaşma ve yanlış bilgiler, bazı kişilerin ‘planlarını gizlemeye’ ve gizlice aşı olmaya çalışmasına neden oluyor.
The Guardian gazetesinin haberine göre West Plains’deki Ozarks Healthcare hastanesinin baş tıbbi bilgi sorumlusu Dr. Priscilla Fries, doktorların, aşı konusunda şüpheci olan aileleri, arkadaşları ve iş arkadaşlarıyla çatışmayı önlemek için gizlice aşı olmak isteyen vatandaşların var olduğunu söyledi.
Ozarks Healthcare tarafından hazırlanan bir videoda Dr. Fries’in belirttiğine göre bir eczacı, çok sayıda insanın “Lütfen bu aşıyı olduğumu kimseye söylemeyin” diyecek kadar ileri gittiğini bildirdi.
Missouri’deki vatandaşların yaklaşık yüzde 41’i tamamen aşılandı. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre ulusal olarak, ABD’lilerin yüzde 49,8’i tamamen aşılandı.
Beyaz Saray, geçen hafta ABD’deki koronavirüs vakalarının yüzde 40’ının Missouri, Florida ve Teksas eyaletlerinde görüldüğünü açıkladı.
ABD’de aşıya yönelik isteksizlik sosyal medyadaki yanlış bilgiler, aşının etkinliğini ve hatta güvenliğini defalarca sorgulayan sağcı medya figürleri tarafından körüklendi.
Dijital Nefretle Mücadele Merkezi tarafından Mart ayında yayınlanan bir rapora göre, aşı karşıtı yanlış bilgi ve komplo teorilerinin büyük çoğunluğu, birden fazla sosyal medya platformunda toplam 59 milyon takipçisi olan yalnızca 12 kişiden kaynaklanıyor.
Bunların arasında, John F. Kennedy’nin yeğeni Robert F. Kennedy Jr. da yer alıyor. Kendisi, aşıların otizme yol açabileceğini söylerken, koronavirüsün de 5G teknolojisinden kaynaklı olduğunu savunuyor.
Dr. Fries, hastanenin aşı olurken gizlilik talep eden kişileri korumaya çalıştığını belirtti.
Dr. Priscilla Fries, “İnsanları aşıyı yaptırırken rahat hissettikleri bir yere götürmek için her şeyi yapacağız” dedi.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times