Helmand'ın merkezine giren Taliban BM binasını hedef aldı

Dün, Herat ili dışındaki güvenlik kontrol noktalarında İsmail Han'ın milislerine ait bir güvenlik unsuru (EPA)
Dün, Herat ili dışındaki güvenlik kontrol noktalarında İsmail Han'ın milislerine ait bir güvenlik unsuru (EPA)
TT

Helmand'ın merkezine giren Taliban BM binasını hedef aldı

Dün, Herat ili dışındaki güvenlik kontrol noktalarında İsmail Han'ın milislerine ait bir güvenlik unsuru (EPA)
Dün, Herat ili dışındaki güvenlik kontrol noktalarında İsmail Han'ın milislerine ait bir güvenlik unsuru (EPA)

Taliban militanların ülkenin güneyindeki Helmand eyaletinin başkentine girmesinin ardından yetkililerin dün (Cuma) yaptığı açıklamaya göre, Afgan güvenlik güçleri ile Taliban savaşçıları arasında iki gün boyunca şiddetli çatışmaların yaşandı. ABD liderliğindeki yabancı güçlerin geri çekilmelerinin tamamlanmasına yaklaşılırken, Taliban son iki ayda önemli toprak kazanımları elde etmesine rağmen henüz hiçbir eyalet merkezinin kontrolünü ele geçiremedi. İsminin açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi Reuters'a yaptığı açıklamada, "Dün sabahtan beri Taliban çeşitli cephelerden Leşkergâh’a saldırılar düzenliyor” dedi. Bu şehir Afganistan'ın güneyinde, Pakistan sınırındaki Helmand eyaletinin yönetim merkezi. Yetkili, Afgan güvenlik güçlerinin şimdiye kadar ülkenin hava kuvvetlerinin yardımıyla Taliban'ın şehri ele geçirme girişimini püskürtebildiğini, ancak sivillerin varlığının operasyonları engellediğini ifade etti. Helmand Yerel Konseyi üyesi Abdulmecid Ahunzadeh, Taliban'ın Leşkergâh'ta bir dizi bölgeyi kontrolü altına aldığını ve kentin havaalanına yakın bir bölgede çatışmaların yaşandığını belirterek, şehrin Taliban'ın eline geçmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi.
Bu arada, "Taliban" ile Afgan güçleri arasında çatışmaların yaşandığı Afganistan'ın batısındaki büyük Herat kentinde dün Birleşmiş Milletler ofisine saldırı düzenlendi. Uluslararası Afganistan Yardım Örgütü, bir Afgan polisinin öldürüldüğü bu saldırıyı kınadığını duyurdu. Örgüt yaptığı açıklamada, "Birleşmiş Milletler'e ait olduğu açıkça anlaşılan bir binanın girişine yapılan bu saldırı, hükümet karşıtı unsurlar tarafından gerçekleştirilmiştir" denildi. Binanın girişine yapılan roketatar ve topçu atışı saldırıları neticesinde binayı koruyan bir Afgan polisinin öldürüldüğü ve diğer polis memurlarının da yaralandığı kaydedildi. Saldırıda BM personellerinin yaralanmadığı aktarıldı. Örgüt, BM binasının bulunduğu bölgede dün Taliban ile hükümet güçleri arasında çatışmalar yaşandığını aktardı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Afganistan'daki özel temsilcisi ve ülkedeki misyon başkanı Deborah Lyons, "Birleşmiş Milletler'e yönelik bu talihsiz saldırıyı şiddetle şekilde kınıyoruz. Bu saldırının failleri tespit edilmeli ve hesap sorulmalıdır” dedi. Örgütün de aktardığı gibi sivillere ve BM binalarına yönelik saldırıların uluslararası hukuka göre yasak olduğunu ve savaş suçu teşkil ettiğini söyleyen Lyons, BM bileşimini silahlı militanlardan koruyan Afgan muhafızlarına teşekkür etti.
Cuma günü Herat'ın tepelerinde silahlı Taliban militanları ile hükümet güçleri arasında çıkan çatışma onlarca aileyi şehirden kaçmaya mecbur bıraktı. Bölge sakinleri, militanların, Afganistan’ın batısında bulunan şehri kuşattığını söyledi. Taliban, İran ve Türkmenistan sınırındaki Herat şehrinde iki sınır kapısının yanı sıra kentin eteklerindeki birçok bölgeyi kontrol altına alırken, ülke genelinde de ilerlemeye devam ediyor. ABD liderliğindeki yabancı güçlerin Mayıs ayında başladığı ve tamamlamak üzere oldukları çekilme operasyonuyla ülke genelindeki şiddet olayları tırmanışa geçmiş durumda. Sayıları 600 bine ulaşan, Taliban karşıtı Kıdemli savaş ağası İsmail Han'a bağlı Afgan güçleri ve milisleri, şehrin etrafında konuşlandı.

Taliban son aylarda 7 Afgan pilotunu öldürdü
Diğer yandan bir ABD gözlem heyetinin önceki gün yayınlandığı raporda, Taliban'ın iki Afgan pilotu infaz ettiği belirtildi. Haberin ayrıntıları bu ay Reuters tarafından açıklanmıştı. Durum, halihazırda savaşın yoğunlaşmasından muzdarip olan Afgan Hava Kuvvetleri için ek bir "endişe verici gelişme" oluşturuyor. İki üst düzey Afgan hükümet yetkilisi Reuters'e yaptıkları açıklamada, Taliban'ın ABD tarafından eğitilen pilotları "hedef alma ve ortadan kaldırma" politikasının bir parçası olarak son aylarda en az yedi Afgan pilotunun üslerinin dışında öldürüldüğünü belirtti. Afganistan'ın Yeniden İnşası Özel Müfettişliği Ofisi tarafından Haziran ayına kadar üç ayı ele alan ve Kongre'de yayınlanan dönemsel raporda, Afgan Hava Kuvvetleri'nin ABD güçlerinin geri çekilmesi nedeniyle Taliban ile yapılan savaşların ek baskısı altında olduğunu ifade edildi. Raporda, Afganistan'daki kötüleşen güvenlik durumu ve artmaya devam eden operasyonların hızı nedeniyle Hava Kuvvetleri ekiplerinin kapasitelerini aşan aşırı görevler yüklendiği belirtildi. Raporda ayrıca "Reuters" tarafından yayınlanan habere de atıfta bulunuldu. Reuters’a ait Afgan hava kuvvetleri ekipleriyle ilgili endişeleri dile getiren başka bir haberde "Taliban"ın kasıtlı olarak Afgan pilotlarını hedef aldığı belirtilerek, elde edilen bulgular sunuldu.

 


Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)

Siyasi analizde, sonuçlara varmak için göstergeleri izlemek gerekir. İran Dini Lideri'nin rejimin kurucusu Humeyni’nin ölüm yıldönümü sırasında yaptığı son konuşmadan ve Umman Sultanlığı aracılığıyla Tahran'a sunulan son Amerikan teklifinden, iki taraf arasında kapsamlı olmayıp geçici olsa bile bir anlaşmaya varma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir. Hem de Umman himayesinde yapılan dördüncü tur görüşmelerden bu yana Tahran ve Washington arasında görülen keskin görüş farklılıklarına rağmen. Farklılığın sebebi İran'ın daha önce uranyumu 2015 nükleer anlaşmasında kabul edilen aynı seviyede, yani yüzde 3,67 oranında zenginleştirme hakkını tanıyan Amerikan pozisyonunda değişiklik olarak gördüğü son açıklamalar. Amerikan pozisyonunun, İran'ın nükleer programı barışçıl olduğu sürece zenginleştirme prensibini tamamen reddetme yönünde değiştiğini görüyoruz. Buna göre Tahran'ın uranyum zenginleştirme hakkı yok ve nükleer yakıtı yurtdışından ithal edebilir. Bu konu, sorunun çözümüne dair olumlu bir atmosfer oluşturmakta başarısız olan beşinci tura kadar uzanan görüşmelerin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldi. Bu arada İran, kendi topraklarında kurulacak ve Suudi Arabistan ile BAE’nin de dahil olacağı bölgesel bir uranyum zenginleştirme kompleksi önerisinde bulundu; böylece topraklarında uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sürdürebilir, nükleer yakıta erişimini sürdürebilir ve komşularına karşı iyi komşuluk gösterebilir.

Öte yandan, ABD tarafının da İranlılara sunulan ve Tahran’ın kendisine yanıt olarak birkaç mesaj verdiği bir teklifi var. Bu teklif, Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması, ABD'ye ilave olarak İran, Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap ülkelerinden oluşan bölgesel bir nükleer enerji birliği kurulması çağrısını içeriyor. Daha sonra Umman Sultanlığı'nın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın gözetiminde bölgesel bir uranyum zenginleştirme tesisi kurulmasını önerdiği söylendi. Washington, Umman'ın teklifini kabul etti ve bu ortak uranyum zenginleştirme tesisinin İran dışında bulunmasını istedi. Axios sitesi, ABD'nin, programını askıya alması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını tanıdığını, topraklarında yüzde 3’e kadar uranyum zenginleştirilebileceğini kabul ettiğini bildirdi. Tahran bölgesel zenginleştirme tesisi teklifini kabul edebilir, ancak bu, onun için yurt içindeki zenginleştirme faaliyetlerine bir alternatif olmayacaktır. Kaldı ki tesisin yurt dışında değil, kendi topraklarında bulunmasını istiyor.

Amerikan pozisyonunun yüzde 3 zenginleştirme etrafında dönmesi durumunda, bunun Washington'un pozisyonundan geri adım attığı anlamına geldiği iddia edilebilir. Washington, önceki iki görüşme turunda İran'ın topraklarında zenginleştirme faaliyetlerini sürdürmesini engellemekte ve yurtdışından nükleer yakıt ithal etmesinde ısrar etmişti. Bu nedenle, Tahran'ın küçük bir oranda bile olsa ülke içinde zenginleştirmeye devam etmesi, bir yandan Washington ile yaptırımları kaldıracak, diğer yandan ABD'nin topraklarında uranyum zenginleştirme hakkını tanımasını garantileyecek bir anlaşmaya varana kadar, orta yol olarak kabul edebileceği bir teklif olacaktır.

Dolayısıyla Amerikalıların önerdiklerine ve İran'ın cevabına göre, altıncı turun yakında yapılması ve daha sonra bir anlaşmaya varılması muhtemel. Amerikan teklifi, ABD'nin uranyum zenginleştirmenin tamamen durdurulması talebi ile İran'ın ülke içinde zenginleştirmeyi sürdürme ısrarı arasındaki uçurumu küçültecek bir uzlaşma olabilir. Hal böyle iken, İran Dini Lideri Ali Hamaney neden iki gün önce buna karşı çıkan ve Washington'a düşmanca yanıt veren, İran'ın pozisyonundan geri adım atmadığını vurgulayan açıklamalar yaptı? Konuşmasında, “Ülkesinin tam bir nükleer yakıt döngüsüne sahip olmakta başarılı olduğunu, nükleer endüstrinin sadece enerji için olmadığını, aynı zamanda tüm endüstrilerin temeli ve ulusal bağımsızlığın sembolü olduğunu, uranyum zenginleştirmenin nükleer meselenin anahtarı olduğunu ve İran'ın düşmanlarının zenginleştirmeyi kontrol altına almak istediklerini” söyledi. Hamaney böylece bir yandan ülkesinin anlaşma için can atmadığını ve ülkenin en yüksek otoritesinin buna bir ölçüde karşı çıktığını göstermeye çalıştı. Diğer yandan, bu konuşma içeriye dönüktü, çünkü Tahran'ın topraklarında uranyum zenginleştirme hakkından mahrum bırakılmayı reddettiğini duyuruyordu. Böylelikle Tahran, Donald Trump'ın sunduğu teklifi kabul etse bile, Dini Lider'in muhalif konuşması tekliften birkaç gün önce yapılmış olacaktı. Trump’ın teklifi uranyumu 2015 anlaşmasındakine yakın düşük bir seviyede zenginleştirmeyi içerdiğinden, Tahran, bunu İran direnişi karşısında Washington'un geri çekilmesi ve teklifin onu içeride zenginleştirme hakkından mahrum bırakmadığı şeklinde pazarlayabilir.

Konuşma ayrıca İran ve Washington'un kamuoyu önünde düşmanca açıklamalar yapma, ancak perde arkasında, aralarındaki boşlukları kapatmak için anlaşma ve ardından bunu açıklama alışkanlığının çerçevesine girebilir. Tahran'a ABD’ye pozisyonunda geri adım attırmakla övünme fırsatı verecek olan Trump, İran zihniyetini ve nükleer meselenin nasıl bir ulusal gurur meselesi, ulusal kimlik ve egemenliğin bir parçası olduğunu incelemiş olmalıydı. Öyle ki hükümet, öğrenciler için nükleer tesislere okul gezileri düzenliyor. Tahran rejimi ayrıca yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen ileri nükleer teknoloji seviyelerine ulaşma yeteneği ile övünüyor. Bu nedenle İran, topraklarında uranyum zenginleştirmekten mahrum bırakılmasını reddederdi. Yine özellikle bir yandan bilimsel ve nükleer ilerlemenin bir sembolü olduğu, diğer yandan da kendisinden vazgeçmesinin Washington veya Tel Aviv’in kendisine yönelik askeri bir saldırısını kolaylaştıracağına inandığı bir kart olduğu için yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumundan vazgeçmeyi reddederdi.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarfından Independent Arabia sitesinden çevrilmiştir.