İsrail, İran'ı petrol tankerine saldırmakla suçladı

Saldırının insansız hava aracıyla gerçekleştirildiği bildirildi.

Saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street. (AP)
Saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street. (AP)
TT

İsrail, İran'ı petrol tankerine saldırmakla suçladı

Saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street. (AP)
Saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street. (AP)

İsrailli Zodiac Maritime Denizcilik Şirketi tarafından dün yapılan açıklamada, şirket tarafından işletilen bir tankerin perşembe akşamı Umman açıklarında, Arap Denizi'nde saldırıya uğradığı bildirildi. Saldırıda mürettebattan İngiliz ve Romanya uyruklu iki kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi paylaşıldı. İsrailli iş insanı Eyal Ofer'in sahibi olduğu İngiltere merkezli şirket, Japonya'ya ait olan Liberya bayraklı Mercer Street adlı petrol tankerini işletiyor.
Şirketin internet sitesinden yapılan açıklamada saldırıya ilişkin soruşturmaların devam ettiği ve bunun bir korsanlık eylemi olabileceği belirtildi. Ancak deniz güvenliği hakkında bilgi sağlayan İngiltere ordusuna bağlı Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları Kuruluşu (UKMTO) tarafından yapılan açıklamada, olayda korsanlık şüphesinin olmadığı vurgulandı. İsrail’in Kanal 13 televizyonunun dünkü haberine göre, kimliği açıklanmayan üst düzey bir yetkili, İran’ı saldırıdan sorumlu tutarak Umman açıklarındaki petrol tankerine yönelik eylemin insansız hava aracıyla gerçekleştirildiğini söyledi. Yetkili "Bu Tahran'ın gerçekleştirdiği bir terör eylemidir” ifadesini kullandı.
UKMTO, bölgesel arama ve kurtarma yetkililerinin ve koalisyon güçlerinin tankere yardım etmek için görevlendirildiği bilgisini aldığını bildirdi. Refinitiv Şirketi'nin gemi hareketleri takip hizmetinden alınan verilere göre Mercer Street petrol tankeri Tanzanya'daki Darüsselam Limanı’ndan Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) Füceyre Limanı’na gidiyordu.
ABD'li bir askeri yetkili, kargo yüklü olmayan geminin insansız hava aracıyla saldırıya uğradığının tahmin edildiğini belirtirken İngiltere Savunma Bakanlığı Sözcüsü bölgedeki ofisinin şu an soruşturmaya devam ettiğini kaydetti.
İran merkezli Al-Alam televizyonunun konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı habere göre tankere yapılan saldırı, İsrail'in geçen hafta Suriye'nin Kusayr ilçesindeki el-Debaa Havaalanı'na yönelik saldırısına karşılık olarak geldi. İsrail, el-Debaa Havaalanı'na hava saldırısı düzenleyerek ölümlere ve yaralanmalara neden olmuştu.
İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid konuya ilişkin yaptığı açıklamada, İngiltere Dışişleri Bakanı'na saldırıya sert karşılık verilmesi çağrısında bulundu. İsrail’in Ynet haber sitesi, İsrail'de devam eden değerlendirmelere göre gemiye birkaç saat arayla iki saldırı düzenlendiğini, ilkinin hasara yol açmadığını ancak ikincisinde komuta ve kontrol odasının vurulduğunu ve iki kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. İsrailli bir yetkiliye göre öldürülen Romanya vatandaşı geminin kaptanı, İngiliz de güvenlik görevlisiydi.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz dün akşam, saldırıyla ilgili acil güvenlik görüşmeleri gerçekleştirdi.
Deniz güvenliği danışmanlığı şirketi Dryad Global analistleri bunun İsrail'e bağlı bir gemiye yapılan beşinci saldırı olarak kabul edildiğini ve iki ülke arasındaki gölge savaşında yeni bir ‘misillemelere’ işaret ettiğini belirttiler. 
UKMTO, saldırının gerçekleştiği sırada geminin Umman'ın Dukum Limanı’nın yaklaşık 152 mil (280 km) kuzeydoğusunda olduğu bilgisini paylaştı. UKMTO, geminin türü veya yükü hakkında başka ayrıntı vermezken Zodiac Maritime Denizcilik Şirketi tankerin şu an mürettebatın kontrolü altında seyrettiğini ve ABD Donanması eşliğinde güvenli bir yere doğru ilerlediğini bildirdi.
İsrailli Ofer ailesine ait olan şirketin internet sitesinden yapılan açıklamada olayın detaylarının halen açıklığa kavuşturulmadığı ve soruşturmanın sürdüğü belirtildi. “UKMTO ve diğer ilgili makamlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz" ifadeleri kullanılan açıklamada ölen iki kişi dışında mürettebatın sağlığının iyi olduğu kaydedildi.
Körfez bölgesindeki tansiyon, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2015 yılında İran ile büyük güçler arasında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından 2018'de İran'a yeniden yaptırımlar uygulamaya başlamasıyla yükseldi. Washington, Mayıs 2019'da iki Suudi petrol tankeri de dahil olmak üzere Körfez sularındaki dört saldırıdan İran’ı suçladı. Ancak İran suçlamaları reddetti. İran ve İsrail, geçtiğimiz aylarda birbirlerini iki ülkeye ait gemilere saldırmakla suçladılar.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP