AB’nin yaptırımları Lübnanlı siyasilerin çoğunu etkileyecek

Lübnanlı siyasilere yaptırımların uygulanması için AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının onayı bekleniyor.

Beyrut’ta geçen yıl 4 Ağustos'ta meydana gelen patlama nedeniyle Beyrut limanını etkileyen yıkıma ait iki fotoğraf. Soldaki fotoğraf patlamanın meydana geldiği gün, sağdaki ise şu anki hali. (Reuters)
Beyrut’ta geçen yıl 4 Ağustos'ta meydana gelen patlama nedeniyle Beyrut limanını etkileyen yıkıma ait iki fotoğraf. Soldaki fotoğraf patlamanın meydana geldiği gün, sağdaki ise şu anki hali. (Reuters)
TT

AB’nin yaptırımları Lübnanlı siyasilerin çoğunu etkileyecek

Beyrut’ta geçen yıl 4 Ağustos'ta meydana gelen patlama nedeniyle Beyrut limanını etkileyen yıkıma ait iki fotoğraf. Soldaki fotoğraf patlamanın meydana geldiği gün, sağdaki ise şu anki hali. (Reuters)
Beyrut’ta geçen yıl 4 Ağustos'ta meydana gelen patlama nedeniyle Beyrut limanını etkileyen yıkıma ait iki fotoğraf. Soldaki fotoğraf patlamanın meydana geldiği gün, sağdaki ise şu anki hali. (Reuters)

Avrupa Birliği’ne (AB) üye 27 ülkenin her birinin sahip olduğu egemenlik ilkesi göz önüne alındığında, AB’nin Lübnan’a yönelik kararlarının yavaş işlediği ve dış politika konularında fikir birliği sağlamanın kolay olmadığı bir gerçek.
Bu nedenle Avrupalı ​​diplomatik kaynaklar, AB'nin “demokrasi ve hukukun üstünlüğüne hakaret" başlığı altında Lübnanlı yetkililere ve kuruluşlara yaptırım uygulanmasına yönelik yasal bir düzenleme üzerinde anlaşmaya vardığını açıklamasının önemli bir başarı ve yaptırım tehdidinden gerçek dayatmalara yönelik bir adım olduğunu düşünüyor. Bu taraflara göre dikkat çekici olan, AB'nin yaptırımlar uygulamak için dayandığı çerçeveyi genişleterek esnek bir hale gelmesi. Diplomatik kaynaklar, AB’nin açıklama metnine göre bunun delilinin, yasal düzenlemedeki hedeflenen tarafların sadece reformlara kapı açan yeni hükümetin kurulmasını engelleyenler değil, seçimlerin yapılmasını engelleyebilecek kişileri de kapsaması olduğunu ifade ediyor. Yani uyarının "proaktif" hale geldiğine dikkat çekiliyor. Bu eklemenin nedeni, AB’nin, Lübnanlı tarafların yeni bir cumhurbaşkanı seçme konusunda mevcut parlamentonun görevlendirilmesini sağlamak için seçimleri çeşitli bahanelerle engellemeye çalışabilecekleri yönündeki endişelerinden kaynaklanıyor.
Gerçek şu ki, mevcut meclis çoğunluğu, iktidara kendi desteklediği bir cumhurbaşkanını getirebilecek durumda. Ayrıca yaptırımlar, kamu sektöründe temel ekonomik reformlarda ve finans ve bankacılık sektöründe iyi yönetişime yönelik planların çalışmasını engelleyen ve engellemiş olanları etkileyebilir. Aynı zamanda, para çekme ve ciddi mali ihlaller konusunda, yani devlet aleyhine yolsuzluk ve zenginleşme ve para kaçakçılığı konularında şeffaf ve şeffaf olmayan düzenlemelerin yasalaşmasını engelleyenleri etkilemesi bekleniyor. Özetle, kaynaklara göre AB’nin söz konusu yaptırımları gerektiği gibi uygulanırsa, bu yaptırımlar kimseyi istisna tutmadan kişi ve kuruluşlardan büyük bir grubu etkileyebilir. Ayrıca, yaptırımları uygulamada kişi ve kuruluşların kimliği ve dikkate alınacak süreyi belirlemek için başvurulacak kriterler, bu kadar geniş düzeyde uygulanma olasılığını gündeme getiriyor. 
İşin aslı şu ki, elde edilen sonuç uzun gecikmelerden sonra gelen bir ilk adım değil. Fransa'nın AB yaptırımlarını uygulamaya yönelik ilk talebi geçen Nisan ayına kadar uzanıyor. Yani hedeflenen kişi ve kuruluşların listelerinin hazırlanması aşaması 4 ay sürdü. AB içinde yürürlükte olan ilkelere göre, yaptırım tehdidinden fiilen uygulamaya geçiş, ancak AB dışişleri bakanlarının oybirliğiyle düzenlemeleri kabul etmesi ve ilk toplantılarında yaptırımların uygulanmasına karar vermesinden sonra gerçekleşecek. Yaz tatili nedeniyle bu toplantı önümüzdeki 21 Eylül'den önce gerçekleşmeyecek. Bu durum da Lübnan siyasi taraflarının manevralarını sürdürmek ve AB'ye üye 27 ülkeye girişin engellenmesini de içeren yaptırımlardan kaçınmak için iki ayı olduğu anlamına geliyor. AB’nin açıklamasına göre söz konusu yaptırımlar ayrıca, hedeflenen kişi ve kuruluşların mal varlıklarının dondurulmasını ve yaptırım listesine giren tarafların Avrupa’daki kişi ve kuruluşlarla herhangi bir iş yapmalarının engellenmesini içeriyor. Bu da bu tarafların Avrupa alanında finansal işlemler yapmasını engelleyecek.
AB’nin açıklamasına ABD Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı tarafından yayınlanan benzer bir açıklama ile ABD yönetiminden hızlı bir karşılık geldi. Washington'un Lübnanlı politikacılara Hizbullah'ı finanse etmeleri veya yolsuzluk suçlamaları nedeniyle dayatmaya çalıştığı yaptırımlarının AB’nin yaptırımlarına eşlik etmesi bekleniyor. 
Fransa'nın yasadışı yollardan mal ve mülk edinmekle suçlanan kişileri kovuşturma konusunda yaptığı gibi AB’ye üye ülkelerin bireysel olarak atabileceği başka adımlar da var. Suriye'nin eski Devlet Başkanı Yardımcısı Rıfat Esed'in durumu bunun en iyi kanıtı olarak görülüyor. AB, Paris'in daha önce denediği, ancak havucun cazibesi zayıf olduğu ve sopa yeterince kalın olmadığı için sonuçsuz kalan ‘havuç- sopa’ politikasını izliyor. Bu nedenle sorulan soru, Avrupa Birliği'nin Lübnan siyasi sınıfını bencilliğinden, iç ve dış çıkar ve hesaplarından uzaklaştırarak çeşitli şekil ve türlerde birden fazla sorundan muzdarip Lübnanlıların durumuna yönlendirmede yaptırımlara başvurmasının etkili olup olmayacağı ile ilgili. 
AB’nin açıklamasından, Avrupalıların Lübnan tarafına yapılan çok sayıda çağrıya rağmen Lübnan’ın çağrılara karşılık vermeyi ertelemesinden ‘yorulmaları’ nedeniyle yaptırım tehdidine başvurdukları açıkça anlaşılıyor. Açıklamada birbirini izleyen iki paragrafta yer alan iki cümle, Avrupa'nın ruh haline ışık tutuyor. İlki, AB’nin krizden kalıcı olarak çıkmak için  yaptırımlar uygulayarak elindeki tüm araçlara başvurmaya hazır olduğuna işaret ediyor. Bu da havuç-sopa yöntemindeki sopa anlamına geliyor. Havuca ise, AB’nin Lübnan ve halkına mevcut zorlukların üstesinden gelmesi için yardım etmeye kararlı ve bunun için mevcut tüm araçları kullanmaya hazır olduğunu ifade ettiği ikinci paragrafta değiniliyor. AB ayrıca, insani yönün yanı sıra, Lübnan'ın istikrarı ve refahının tüm bölge ve Avrupa için temel öneme sahip olduğunu belirtiyor.
Öte yandan, Lübnan'daki siyasi durumun netleşmesi beklenirken, yaz tatilini geçirmek üzere Akdeniz kıyısındaki Toulon kenti yakınlarındaki Bregançon Kalesi’ndeki yazlığına taşınan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, BM ile işbirliği içinde, Lübnan'a insani yardım sağlamak için sanal olarak düzenlenecek uluslararası konferans için hazırlanıyor. Bu konferans, Macron tarafından ilki geçen yıl Ağustos’ta, ikincisi ise geçen yılın sonunda düzenlenen konferansın üçüncüsü olacak. Paris, geçici Başbakan Necib Mikati'nin bir hükümet kurmayı başarmasını, böylece tüm durumların sürekli kötüleşmesine son verme yönünde bunun bir başlangıç ​​noktası olacağını bekliyordu. Ancak Paris, Lübnan siyasetinin oldukça karmaşık koridorlarında kaybolan kurtarma girişimini başlatmasından bu yana yaşadığı hayal kırıklıklarının ardından daha çok hayal kırıklığına uğrayacak gibi görünüyor.



İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
TT

İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)

Hizbullah tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybeden askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai’yi yitirdiğini duyurdu.

Hizbullah, Tabtabai ile birlikte öldürülen 1979 doğumlu Kasım Hüseyin Bercavi (Melak), 1989 doğumlu Mustafa Esad Baru (Hacı Hasan), 1982 doğumlu Rıfat Ahmed Hüseyin (Ebu Ali) ve 1990 doğumlu İbrahim Ali Hüseyin (Amir) adlı dört üyesi için taziye mesajı yayınladı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Hizbullah, gurur ve onurla, direniş halkına ve Lübnan halkına, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesindeki Hureyk Mahallesi’ne yapılan hain İsrail saldırısı sırasında Lübnan ve halkını savunurken şehit düşen büyük cihatçı lider, şehit Heysem Ali Tabatabai’nin (Seyyid Ebu Ali) vefatını duyurur.”

Açıklama şöyle devam etti:

“Büyük lider, uzun bir bekleyişin ve cihad, dürüstlük, samimiyet, direniş yolunda kararlılık ve kutsal hayatının son anına kadar İsrail düşmanıyla yorulmak bilmeden mücadeleyle dolu bir yolculuğun ardından şehit kardeşlerinin yanına katıldı. Topraklarını ve halkını savunma mücadelesinde asla yorulmadı veya yılmadı, hayatının başından itibaren direnişe adadı. Bu direnişin güçlü, onurlu ve yetenekli kalması, vatanı koruması ve zaferler kazanması için temellerini atan liderlerden biriydi. Mücahitler, tüm şehit liderlerin kanını taşıdıkları gibi onun saf kanını da taşıyacaklar ve Siyonist düşmanın ve onun destekçisi ABD’nin tüm planlarını bozmak için kararlılık ve cesaretle ilerleyecekler.”

İsrail, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında süren ve ABD'nin arabuluculuğunda ateşkesin sağlandığı savaş sırasında, İran destekli Hizbullah liderlerinin çoğunu ortadan kaldırmıştı.

Ancak, İsrail ile son savaşının ardından Hizbullah’ın askeri komutanlığına atanan Tabtabai, İsrail tarafından ateşkesin ardından Hizbullah'ın üst düzey bir üyesine düzenlenen bir operasyonda öldürüldü.

Tabtabai’nin Hizbullah saflarındaki yükselişi

Lübnanlı üst düzey bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin Lübnan'da İranlı bir baba ve Lübnanlı bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyledi. Kaynak, Tabtabai'nin Hizbullah'ın kurucu üyesi olmadığını, ancak Suriye ve Yemen'de müttefikleriyle birlikte grubun güçlerinin yanında savaşmış olan grubun ‘ikinci nesil’ üyelerinden biri olduğunu belirtti.

İsrail ordusu, Tabtabai'nin 1980'li yıllarda Hizbullah'a katıldığını ve Hizbullah'ın seçkin birimi Rıdvan Gücü de dahil olmak üzere birçok üst düzey pozisyonda görev yaptığını açıkladı. İsrail, geçtiğimiz yıl Lübnan'ı karadan işgal etmeden önce Rıdvan Gücü'nün liderlerinin çoğunu öldürdü.

İsrail ordusunun açıklamasında, geçtiğimiz yılki savaş sırasında Tabtabai'nin Hizbullah'ın operasyon bölümünü yönettiği ve diğer üst düzey komutanlar ortadan kaldırıldıkça rütbesini yükselttiği belirtildi.

Açıklamada, ateşkes yürürlüğe girer girmez Tabtabai'nin Hizbullah’ın askeri komutanlığına atandığı ve ‘İsrail ile savaşa hazırlıklarını yeniden sağlamak için yoğun bir şekilde çalıştığı’ da eklendi.

Reuters'a konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin diğer üst düzey Hizbullah yetkililerinin öldürülmesinin ardından hızla terfi ettiğini ve geçtiğimiz yıl askeri komutan olarak atandığını doğruladı.

İsrail merkezli Alma Araştırma ve Eğitim Merkezi, Tabtabai'nin Suriye'de ve Lübnan savaşı sırasında İsrail'in diğer saldırılarından da sağ kurtulduğunu belirtti.

ABD’nin Adalet için Ödül Programı, Tabtabai hakkında bilgi verenlere 5 milyon ABD dolarına kadar ödül vaat etmişti. Program, Tabtabai'nin Suriye ve Yemen’deki eylemlerinin, Hizbullah’ın bölgesel istikrarsızlık faaliyetlerini desteklemek için eğitim, ekipman ve asker sağlama çabalarının bir parçası olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2016 tarihinde Tabatabai'yi değiştirilmiş 13224 sayılı Yürütme Kararnamesi (EO) uyarınca Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist (SDGT) olarak tanımladı.

Bu tanımlama çerçevesinde Tabtabai'nin ABD yargısı yetkisine tabi tüm mülkleri ve mülkiyet hakları donduruldu. ABD vatandaşlarının Tabtabai ile herhangi bir işlem yapması genel olarak yasaklandı. ABD'nin yabancı terör örgütü olarak tanımladığı Hizbullah'a bilerek destek sağlamak, maddi destek veya maddi kaynaklar sağlamaya teşebbüs etmek veya bunları sağlamak için komplo kurmak da suç teşkil ediyor.


‘Zamanlama manipülasyonu’... Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a Gazze suikastlarındaki İsrail aldatmacasını anlattı

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
TT

‘Zamanlama manipülasyonu’... Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a Gazze suikastlarındaki İsrail aldatmacasını anlattı

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze kent merkezindeki er-Rimal mahallesinde, İsrail’e ait bir insansız hava aracının (İHA) sivil bir aracı hedef alarak vurmasıyla, 10 Ekim 2025’teki ateşkesten bu yana ilk kez bu tür bir saldırı gerçekleşti. Saldırıda Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın önde gelen isimlerinden Ala el-Hadidi öldürüldü. Bu saldırının ardından düzenlenen bir dizi hava bombardımanında 21 Filistinli hayatını kaybetti, 80 kişi ise yaralandı.

Ancak Gazze’deki saha kaynakları, İsrail’in suikastların zamanlamasına ilişkin bir ‘aldatmacaya’ başvurduğunu iddia ederek, bunun Hamas ve İslami Cihad Hareketi’nin birçok askeri liderine yönelik geniş kapsamlı suikast operasyonlarına gerekçe oluşturduğunu belirtti.

Kaynaklar, İsrail’in Hadidi ve diğer hedef alınan isimlere yönelik suikastların tamamlanmasına rağmen, bunları kamuoyuna açıklamayı geciktirdiğini aktardı. İsrail ordusunun, ‘Güney Gazze’de bir Filistinlinin insani yardım yolu üzerinde aracından inip İsrail güçlerine ateş açması’ üzerine karşılık verdiğini duyurmasından sonra açıklama yapılması dikkat çekti. Buna karşın söz konusu suikastların, bu açıklamadan önce gerçekleştiği ifade edildi.

İsrail ordusu, olay anını gösteren ve gencin ateş açtığı iddia edilen görüntülerin yer aldığı bir video yayımladı. Videoda, ateş açtığı belirtilen kişinin vurularak öldürüldüğü görülüyor.

Hamas ise İsrail’in öne sürdüğü bu gerekçeye şüpheyle yaklaştı. Hamas adına Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, cumartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail’in suçladığı gencin kimliğinin açıklanmasını talep ederek, olayla Hamas’ın herhangi bir bağlantısı olmadığını vurguladı.

Saldırıyı düzenleyen kişi

Hamas içinden ve dışından, birbirini doğrulayan Filistinli kaynaklar, saldırıyı gerçekleştiren kişinin 28 yaşındaki Halil Naci olduğunu belirtti. Naci’nin Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Balah’ta yaşadığı, evli olduğu ve üç çocuğunun bulunduğu ifade edildi. Çocuklardan biri, annesiyle birlikte tedavi amacıyla yurt dışında bulunuyor. Diğer iki çocuğun ise Halil’in annesinin yanında kaldığı ve bakımını onun üstlendiği aktarıldı. Kaynaklar, Naci’nin maddi durumunun oldukça iyi olduğunu belirterek, bu durumun motivasyonuna ve olayın arka planına ilişkin soru işaretleri doğurduğunu kaydetti.

Kaynaklara göre Naci, Gazze sınırında düzenlenen Büyük Dönüş Yürüyüşü protestoları sırasında yaralanmış ve sol bacağından yapılan amputasyonun ardından protez kullanmaya başlamıştı.

Naci’nin son dönemde, Kisufim Sınır Kapısı’ndan gelen insani yardımların girişini güvence altına almak için kullanılan bir arazi aracını sürme görevinde çalıştığı, öldürüldüğü sırada da aynı güzergâhta bulunduğu belirtildi.

Kaynaklar, Naci’nin herhangi bir Filistinli gruba bağlı olmadığını, yanında bulunan silahın ise ‘bir arkadaşına ait olduğunu ve bölgeye giren malların güvenliğini sağlama amaçlı kullanıldığını’ aktardı. Ayrıca, kısa süre önce ticaret yapmak üzere konserveler satın aldığı ve kendine ait bir iş kurmaya çalıştığı ifade edildi.

Ailesine yakın bazı kaynaklar, Naci’nin ailesinin büyük bir şok yaşadığını belirtti. Aynı kaynaklara göre Naci, kısa süre önce aynı bölgede getirdiği malların çalınmasına yönelik bir girişimle karşılaşmıştı. Bu nedenle, ‘mallarını korumak amacıyla, yardım ve mal girişini düzenleyen prosedürlere uygun bir koordinasyon yapmadan yeniden bölgeye gitmiş olabileceği’ değerlendirildi. Hamas’ın güvenlik birimleri ise olayın nedenlerine ilişkin soru işaretlerini gidermek için incelemelerin sürdüğünü bildirdi.

Suikastlar

Suikastlara ilişkin bilgilere geri dönüldüğünde, hedef alınan Kassam Tugayları Komutanı Ala el-Hadidi’nin, tugayların üretim birimine bağlı tedarik ve silahlandırma sorumlusu olduğu ortaya çıktı. İsrail ordusu, Hadidi’nin savaş boyunca Kassam Tugayları unsurlarına farklı türlerde silahların dağıtımını organize ettiğini açıkladı.

Hadidi’nin, Gazze kentinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda yaşadığı ve saldırı sırasında birlikte çalıştığı Halil es-Seri ile birlikte öldürüldüğü bildirildi. Sivil aracın vurulduğu Abbas Kavşağı’ndan geçmekte olan iki çocuğun da saldırıda yaşamını yitirdiği açıklandı.

Hadidi’nin tümüyle Hamas’a mensup bir aileden geldiği, aynı aileden Kassam Tugayları’nda komutanlık yapan ve Temmuz 2024’te suikasta uğrayan Kassam Tugayları lideri Muhammed ed-Dayf’a yakın isimlerin de savaş sürecinde öldürüldüğü belirtildi.

Başka bir hava saldırısında ise, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki ailesinin evine düzenlenen suikastta Kassam Tugayları’na bağlı Nuseyrat Taburu’nda tim komutanı olduğu belirtilen Galib Ebu Şaviş hedef alındı. Saldırıda Ebu Şaviş’in eşi, büyük oğlu Bilal ve iki kızı dahil olmak üzere ailesinden 10 kişi hayatını kaybetti; çok sayıda kişi de yaralandı.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nuseyrat’ta bir apartman dairesine düzenlenen başka bir saldırıda, İsrail’e ait bir İHA, kamptaki el-Faruk Camisi’nin imam hatibi olan Mustafa Ebu Hasballah’ı öldürdü. Ebu Hasballah’ın Hamas’ın davet faaliyetleriyle ilgili birimde görev yaptığı ve hareketin yerel düzeyde önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtildi. Kaynaklara göre Ebu Hasballah, Kassam Tugayları’nın son dönemde bazı komuta kademelerini yeniden yapılandırırken başvurduğu kişiler arasında yer alıyordu.

Gazze kentinde düzenlenen başka bir hava saldırısında ise Nasr mahallesinde yerinden edilmiş sivillerin kaldığı bir apartman hedef alındı. Saldırıda en az 5 Filistinli yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenler arasında, İslami Cihad Hareketi’nin roket biriminden Ala el-Hadari’nin de bulunduğu bilgisi paylaşıldı.

İstihbarat faaliyeti

Saha kaynakları, İsrail’in suikast operasyonlarını tamamladıktan sonra ateş açma olayına ilişkin açıklama yaptığını belirtti. Kaynaklara göre İsrail güçleri, Gazze Şeridi’nde direnişçilerin hareketlerini izlemek amacıyla kesintisiz bir istihbarat çalışması yürütüyor. Bu çalışmaların, son günlerde bazı üst düzey ve saha komutanlarının, herhangi bir çatışma olmaksızın fırsat oluştuğu anda hedef alınarak öldürülmesine zemin hazırladığı ifade edildi.

rgtu7
Gazze üzerinde bir İsrail Apache helikopteri ve bir Hermes 450 insansız hava aracı (Arşiv – Reuters)

Kaynaklar, İsrail’e ait keşif ve gözetleme uçaklarının Gazze semalarında aralıksız uçtuğunu, özel birliklerin sürekli hareket halinde bulunduğunu ve İsrail adına çalışan ajanların da aktif olduğunu aktardı. Ayrıca teknolojik takip kapasitesinin bu operasyonlarda belirleyici rol oynadığı ve daha fazla direnişçinin hedef alınarak öldürülmesine yol açtığı bildirildi.

Saha durumuna ilişkin bilgilerde ise İsrail ihlallerinin Gazze Şeridi genelinde sürdüğü belirtildi. Refah, Han Yunus ve Gazze kentinde, özellikle sarı hattın doğu bölgesinde ve çevresinde, İHA’lar, zırhlı araçlar ve topçu birlikleri tarafından hava ve kara saldırılarının devam ettiği bildirildi. Aynı bölgelerde yoğun yıkıma neden olan ardışık patlatma operasyonlarının da gerçekleştirildiği ifade edildi.


İsrail ordusu, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı düzenlemeyi değerlendiriyor

 İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
TT

İsrail ordusu, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı düzenlemeyi değerlendiriyor

 İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)

İsrail ordusu, Hizbullah'ın askeri yığınağının, Lübnan'ın daha derinlerine kara harekâtlarını genişletmek de dahil olmak üzere önleyici eylemlerde bulunmaya zorlayabileceği konusunda uyardı.

Yediot Aharonot gazetesine bağlı Ynet internet sitesinde yer alan habere göre, üst düzey İsrailli ordu subayları, İsrail güçlerinin Lübnan'daki günlük faaliyetlerinin artmasının, Hizbullah'ın özellikle sınırdan uzak köylerde güçlerini giderek daha fazla seferber etmesini engellemediğini söyledi.

Güney Lübnan'daki ateşkesin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, gazeteye göre İsrail ordusu, İsrail'in 7 Ekim 2023 saldırısının ardından uygulanan "sıfır tolerans" politikasının bugüne kadarki en büyük sınavına yaklaştığına inanıyor. Gazete, askeri yetkililerin, İsrail'in Hizbullah savaşçılarını caydırmayı ve büyüyen güçlerini zayıflatmayı amaçlayan kısa süreli bir önleyici operasyon başlatmak üzere olduğunu söylediklerini belirtti.

Beyrut'un güney banliyöleri, İsrail ordusunun dün öğleden sonra Hizbullah'ın ikinci adamı olan İran doğumlu Haytam Ali Tabatabai'yi hedef alan operasyonuyla bir kez daha ön plana çıktı. Operasyonda 5 kişi öldü, 28 kişi yaralandı.

Hizbullah, dün akşam yaptığı açıklamada, "büyük komutan" için yas tuttu ve onun "hayatını kuruluşundan bu yana direnişe adadığını ve partinin askeri mekanizmasının temellerini atan liderler arasında yer aldığını" belirtti. Ancak parti, açıklamasında misilleme tehdidinde bulunmadı.

Bu hedef alma, İsrail'in Lübnan'a yönelik devam eden gerginliği, son dönemde güney ve Bekaa'ya (doğu) odaklanması ve İsrailli yetkililerin savaşın kapsamını genişletme yönündeki sürekli tehditleri bağlamında gerçekleşti. Sonuncusu dün sabah Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ağzından çıktı. Netanyahu, İsrail ordusunun güney Lübnan'da gerçekleştirdiği mobil suikastların devam ettiği bir dönemde, Hizbullah'ın kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek için gerekli olan her şeyi yapmaya devam etme vurgusunu yineledi.