ABD, Umman açıklarında petrol tankerine yapılan saldırıyla ilgili soruşturmaya katılacak

Geçtiğimiz Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street (AP)
Geçtiğimiz Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street (AP)
TT

ABD, Umman açıklarında petrol tankerine yapılan saldırıyla ilgili soruşturmaya katılacak

Geçtiğimiz Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street (AP)
Geçtiğimiz Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street (AP)

ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin İsrailli bir milyarder tarafından işletilen Mercer Street isimli petrol tankerine Umman açıklarında düzenlenen saldırıyla ilgili soruşturmaya katılmayı kabul ettiğini açıkladı.
Mercer Street isimli petrol tankeri, geçtiğimiz Perşembe günü Umman Denizi’nde saldırıya uğradı ve İsrail saldırıyla ilgili İran’ı suçladı.
Yardım çağrısına yanıt olarak olay mahalline yönelen ABD ordusu, bir drone saldırısını ‘açıkça gösteren’ kanıtlar olduğunu bildirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’a göre, Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrailli mevkidaşı Yair Lapid ile konu hakkında telefonda görüştü.
Söz konusu görüşmede Blinken ve Lapid, gerçekleri araştırmak, destek sağlamak ve sonraki uygun adımları değerlendirmek için İngiltere, Romanya ve diğer uluslararası ortaklarla birlikte çalışma konusunda anlaştı.
İsrailli milyarder Eyal Ofer’e ait geminin işletmecisi Zodiac Maritime şirketi, geçtiğimiz Cuma günü biri Romanyalı, diğeri İngiliz iki mürettebatın saldırı sonucu öldüğünü duyurdu.
Lapid, saldırının ardından yaptığı açıklamada, ‘seyrüsefer özgürlüğünü baltalayan İran terörüne’ karşı uluslararası eylem çağrısında bulundu.
Lapid Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Washington, Londra ve Birleşmiş Milletler’deki diplomatik misyonlara, hükümet muhatapları ve ilgili delegasyonlarla New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde çalışma talimatı verdim. İran sadece İsrail’in sorunu değil, herkese zarar veren bir terör, yıkım ve istikrarsızlık kaynağıdır. Seyrüsefer özgürlüğünü de baltalayan İran terörü karşısında sessiz kalmamalıyız” ifadelerini kullandı.
Analistler, petrol tankerine yapılan saldırıyı, İsrail ve İran arasında sürmekte olan ‘gölge savaşının’ bir göstergesi olarak gördü.



İsrailli yetkili: Güney Afrika'ya gelen Filistinliler üçüncü bir ülkeden vize aldılar

Güney Afrika yetkilileri tarafından beklenmedik bir şekilde ülkeye giriş izni verilen 130 kişilik grubun bir üyesi olan Filistinli bir adam (Reuters)
Güney Afrika yetkilileri tarafından beklenmedik bir şekilde ülkeye giriş izni verilen 130 kişilik grubun bir üyesi olan Filistinli bir adam (Reuters)
TT

İsrailli yetkili: Güney Afrika'ya gelen Filistinliler üçüncü bir ülkeden vize aldılar

Güney Afrika yetkilileri tarafından beklenmedik bir şekilde ülkeye giriş izni verilen 130 kişilik grubun bir üyesi olan Filistinli bir adam (Reuters)
Güney Afrika yetkilileri tarafından beklenmedik bir şekilde ülkeye giriş izni verilen 130 kişilik grubun bir üyesi olan Filistinli bir adam (Reuters)

İsrail yetkilileri dün, Güney Afrika'ya gelişleri soru işaretleri uyandıran 153 Filistinlinin, ismi açıklanmayan üçüncü bir ülkeden giriş izni aldığını açıkladı.

İsrail Savunma Bakanlığı bünyesinde yer alan Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) Sözcüsü Shimi Zuaretz, AFP'ye verdiği demeçte, Filistinlilerin Gazze'den ayrılmalarına ancak onları kabul etmek için üçüncü bir ülkeden onay alındıktan sonra izin verildiğini söyledi. Zuaretz, bahsettiği ülkenin adını açıklamadı.

Güney Afrika sınır polisi, Filistinlilerin pasaportlarında İsrail'den çıkış damgası bulunmadığı için perşembe günü Johannesburg'a indikten sonra 12 saat boyunca uçakta gözaltında tutulduklarını söyledi.

Güney Afrika İçişleri Bakanlığı, bir sivil toplum kuruluşunun Filistinlilere konaklama sağlayacağını açıklamasının ardından, onların uçaktan inmelerine izin verdi.

Gift the Givers adlı sivil toplum örgütü, Güney Afrika medyasına, bu uçuşu ve 28 Ekim'de 176 Gazze sakini taşıyan önceki uçuşu kimin organize ettiğini bilmediğini bildirdi.

İsminin açıklanmaması koşuluyla AFP’ye konuşan İsrailli bir yetkili, transferi koordine eden kuruluşun, tahliye edilenlerin tümüne üçüncü bir ülke üzerinden giriş vizesi sağladığını söyledi.

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Sanki sınır dışı edilmiş gibiler… Bunlar, gizemli bir şekilde Nairobi'den geçen bir uçağa bindirilip buraya getirilen Gazzeli insanlar” dedi.

Güney Afrika İçişleri Bakanlığı, grubun 130 üyesinin ülkeye giriş yaptığını, geri kalan 23 üyenin ise başka destinasyonlara giden bir uçağa bindiğini açıkladı.

fgrt
Filistin'in Güney Afrika Büyükelçisi Hanan Cerrar, Güney Afrika'ya gelen Filistinlilerle birlikte fotoğraf çekildi. (Filistin'in Güney Afrika Büyükelçiliği’nin Facebook sayfası)

Zuaretz, COGAT’ın Gazze sakinlerinin İsrail üzerinden ev sahibi ülkelere gitmelerini kolaylaştırdığını açıkladı. Bu, tıbbi tedaviye ihtiyaç duyan hastalar, çifte vatandaşlar ve üçüncü ülkelere vize sahibi olanlar için geçerli.

Zuaretz, İsrail'in ‘kararlarını yalnızca yabancı ülkelerin taleplerine dayandırdığını’ bildirdi. 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşimlerine saldırmasının ardından Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinden bu yana 40 binden fazla Gazze sakininin bölgeden ayrılmasının kolaylaştırıldığını belirtti.

Sahra altı Afrika'daki en büyük Yahudi topluluğuna ev sahipliği yapan Güney Afrika, Filistin davasının en güçlü destekçilerinden biri.

Güney Afrika, 2023 yılında, İsrail'i Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) götürerek Gazze Şeridi'nde ‘soykırım’ suçlamasında bulundu.


Pakistan’ı son anayasa değişikliğinin ardından bekleyen tehlikeli sonuçlar

Cumhurbaşkanı Zerdari'nin yanı sıra, Pakistan'ın en güçlü adamı olarak kabul edilen mevcut Genelkurmay Başkanı Asım Munir ömür boyu dokunulmazlık elde ettiler (AFP)
Cumhurbaşkanı Zerdari'nin yanı sıra, Pakistan'ın en güçlü adamı olarak kabul edilen mevcut Genelkurmay Başkanı Asım Munir ömür boyu dokunulmazlık elde ettiler (AFP)
TT

Pakistan’ı son anayasa değişikliğinin ardından bekleyen tehlikeli sonuçlar

Cumhurbaşkanı Zerdari'nin yanı sıra, Pakistan'ın en güçlü adamı olarak kabul edilen mevcut Genelkurmay Başkanı Asım Munir ömür boyu dokunulmazlık elde ettiler (AFP)
Cumhurbaşkanı Zerdari'nin yanı sıra, Pakistan'ın en güçlü adamı olarak kabul edilen mevcut Genelkurmay Başkanı Asım Munir ömür boyu dokunulmazlık elde ettiler (AFP)

Pakistan'da tartışmalı bir anayasa reformunun kabul edilmesinin ardından uzmanlar, dünyanın en kalabalık beşinci ülkesinde siyasi, askeri ve yargı alanlarında radikal değişiklikler olacağı konusunda uyardı.

Cumhurbaşkanın beklediği değişiklikler neler?

Pakistan'ın üst meclisi Senato ve alt meclisi Milli Meclis, cumhurbaşkanlığı makamındaki kişiye ömür boyu dokunulmazlık tanıyan 27. anayasa değişikliğini onayladı. Değişiklik birkaç saat içinde Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari tarafından imzalanarak yasalaştı.

Hakkında çok sayıda yolsuzluk davası olan Asif Ali Zerdari, sadece cumhurbaşkanlığı görev süresi boyunca dokunulmazlıktan yararlanıyordu. Ancak son değişiklikle birlikte artık ömür boyu hakkında açılacak her türlü yasal soruşturmadan muaf olmuş durumda. Fakat bu dokunulmazlık, gelecekte üstleneceği diğer kamu görevlerini kapsamıyor.

Askeri dokunulmazlık

Ömür boyu dokunulmazlık, Pakistan'ın en güçlü adamı olarak kabul edilen mevcut Genelkurmay Başkanı Asim Munir'i de kapsıyor.

Değişiklik, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan kısa süreli çatışmanın ardından Munir'in terfi ettirildiği ‘mareşal’ rütbesindeki herhangi bir subayın, rütbesini ve buna eşlik eden ayrıcalıkları ömür boyu muhafaza edeceğini ve hakkındaki her türlü cezai kovuşturmadan muaf olacağını öngörüyor.

Bu rütbe, Pakistan tarihinde daha önce sadece bir başka askere, 1958 yılının ekim ayında bir darbeyle iktidara gelen diktatör Eyub Han’a verilmişti.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı habere göre İslamabad'da avukatlık yapan Usame Malik, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu dokunulmazlık genellikle mutlak monarşilerde tanınır, demokrasinin gerektirdiği şekilde hesap vermesi gereken seçilmiş liderlere tanınmaz. Sivil hükümetler altında bunu hiç görmedik, sadece sıkıyönetim altında gördük.”

Değişiklik ayrıca, Asim Munir’e onu donanma ve hava kuvvetleri komutanlarının üstünde konumlandıracak yeni bir pozisyon olan ‘Savunma Kuvvetleri Komutanlığı’ oluşturma yetkisi veriyor.

Avukat Malik, ‘ordunun tüm organizasyon yapısının değiştiğini ve bunun tehlikeli iç bölünmelere yol açacağını’ düşünüyor.

Peki ya yargı?

Bu bağlamda, ‘Federal Anayasa Mahkemesi’ adında yeni bir mahkeme kuruldu. Bu mahkeme, şimdiye kadar yetkisi elinden alınan Yüksek Mahkeme'nin yargı yetkisi altında olan anayasal meseleleri ele alabilecek tek organ olacak.

Öte yandan uzmanlar, yürütme organının Yüksek Mahkeme hakimlerini ülke içinde nakletmesine izin verilmesi nedeniyle yargı bağımsızlığının zedeleneceğinden endişe ediyor.

Şimdiye kadar iki Yüksek Mahkeme yargıcının istifa etmesi buna verilen en dikkat çekici tepkilerden biri oldu.

Bu yargıçlardan biri olan Yargıç Mansur Ali, Pakistan Cumhurbaşkanı Zerdani’ye sunduğu istifa mektubunda “27. Yasa Değişikliği Pakistan Anayasası’na bir hakarettir” yazdı. Yargıç Ali, mektubunda ayrıca “Ülkenin en yüksek mahkemesini parçalayarak yargının bağımsızlığı ve bütünlüğü zedeleniyor” diye ekledi.

Federal Anayasa Mahkemesi'nin yeni hakimleri, Cumhurbaşkanı Zerdani, Başbakan Şahbaz Şerif ve Genelkurmay Başkanı Asim Munir dahil olmak üzere üst düzey sivil ve askeri yetkililerin huzurunda cuma günü yemin ettiler.

Uzmanlar, bu yargı değişikliklerinin muhalefet lideri İmran Han aleyhine açılan yaklaşık 200 davanın görülmesinde etkili olabileceğini düşünüyor.

Analistlere göre eski Başbakan Han, ordunun desteğini kaybettikten sonra hapse atıldı, ancak ordu siyasete müdahale ettiğini reddediyor. Pakistan Adalet Hareketi (PTI) tarafından temsil edilen muhalefet, değişikliğin oylaması sırasında bunu ‘yargının bağımsızlığına ve demokrasinin düzgün işleyişine ölümcül bir darbe’ olarak nitelendirerek Milli Meclis'te protesto etti.

Sırada ne var?

Genelkurmay Başkanı Asim Munir, 2027 yılında görevinden ayrılacağına karar verildikten sonra, 2030 yılına kadar ordunun başında kalabilecek.

Pakistan ordusu hakkında bir kitap yazan siyasi analist Ayşe Sıddıka, Munir’in Savunma Kuvvetleri Komutanı olarak yeni görevine atanarak 2030 yılı kasım ayına kadar beş yıl görevde kalacağını ve bu sayede 2029 yılındaki bir sonraki seçimleri kontrol etme fırsatı bulacağını söyledi.


Trump askeri saldırıları savunuyor: Uyuşturucu gemilerini durdurmak "boşa"

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

Trump askeri saldırıları savunuyor: Uyuşturucu gemilerini durdurmak "boşa"

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)

Associated Press'e göre, Başkan Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığından şüphelenilen tekneleri hedef alan ABD askeri saldırılarını haklı çıkarırken, ABD'nin bu tekneleri denizde durdurma yönündeki uzun süredir devam eden stratejisinin tamamen başarısız olduğunu ileri sürdü.

Trump, birkaç hafta önce, "Bunu 30 yıldır yapıyoruz ve tamamen etkisiz oldu" demişti.

Trump'ın bu açıklamaları, ABD Sahil Güvenlik'in bir önceki yıl 225 tonluk rekor oranda kokain ele geçirdiğini duyurmasının ardından geldi. Ancak bu başarı, Cumhuriyetçi başkanı ABD'nin onlarca yıllık uyuşturucu karşıtı politikasını altüst etmekten alıkoymadı.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığı habere göre Trump yönetimi altında, ABD ordusu Pasifik Okyanusu ve Karayip Denizi'nde 20 şüpheli uyuşturucu kaçakçılığı gemisini imha ederek 80 kişiyi öldürdü.

Trump ve diğer üst düzey yetkililer, bu teknelerin uyuşturucu-terör örgütleri ve kartel üyeleri tarafından kullanıldığına ve ABD'ye gönderilmek üzere ölümcül uyuşturucularla dolu olduğuna inanıyor.

Bu saldırılar, yabancı liderler, insan hakları grupları, Demokratlar ve hatta ABD'nin yargısız infazlara girişerek uluslararası itibarını zedeleyebileceği endişesini dile getiren bazı Cumhuriyetçiler tarafından uluslararası alanda kınandı.

"Uyuşturucuyla mücadele" gazileri, özellikle uzun vadede, uyuşturucu kaçakçılığı yapan teknelerin durdurulması için geleneksel yaklaşımın yoğunlaştırılması halinde, Amerikan kaynaklarının daha etkili kullanılacağını savunuyorlar. Bu teknelerin mürettebatı, genellikle yetkililerin çete üyelerini ve kaçakçılık şebekelerini daha iyi hedeflemesine yardımcı olabilecek değerli istihbarat bilgilerine sahip.

Dedikleri gibi, "Ölüler masal anlatmaz"

Sahil Güvenlik, onlarca yıldır uyuşturucuya karşı uzun bir savaş yürütüyor ve kaçak uyuşturucu taşıdığından şüphelenilen küçük tekneleri durduruyor.

Bu çalışmanın büyük bir kısmı, çoğunluğu Kolombiya ormanlarında üretilen kokain sevkiyatlarını durdurmaya odaklanıyor.

Sahil Güvenlik, ortak ülkeler ve Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi ile Dışişleri ve Adalet Bakanlıkları gibi diğer federal kurumlarla iş birliği yaparak, kaçakçılara önemli kayıplar verdirmeyi ve Amerika Birleşik Devletleri'ne ulaşan uyuşturucu miktarını azaltmayı hedefliyor.

Sahil Güvenlik'in yetersiz finansman nedeniyle daha da büyük miktarlarda uyuşturucu ele

Sahil Güvenlik'in uyuşturucuyu daha büyük miktarlarda ele geçirmesini sağlayacak fon eksikliğine ilişkin şikayetlerine rağmen, bu kampanya en azından bir ölçüte göre hiç bu kadar başarılı olmamıştı.

Sahil Güvenlik, son dönemde kokain ele geçirme konusunda rekor kırdı; ele geçirilen miktar son on yılın ortalamasından yaklaşık yüzde 40 daha fazla.

Çoğu durumda kaçakçılar yargılanmak üzere ABD'ye transfer edildi ve kaçakçılık rotaları ve üretim yöntemlerindeki değişiklikler hakkında önemli bilgiler toplandı; tüm bunlar herhangi bir can kaybı olmadan ve Amerikan vergi mükelleflerine çok daha düşük bir maliyetle gerçekleşti.

Uzmanlar, şu anda gerçekleştirilen her füze saldırısının maliyetinin, gemilerdeki kokain sevkiyatının değerinden daha fazla olduğunu söylüyor.