Yemen: Husiler son iki yıl içinde 350 tutukluyu işkence ile öldürdü

Sana'da bir toplantı sırasında iki Husi güvenlik görevlisi (AFP)
Sana'da bir toplantı sırasında iki Husi güvenlik görevlisi (AFP)
TT

Yemen: Husiler son iki yıl içinde 350 tutukluyu işkence ile öldürdü

Sana'da bir toplantı sırasında iki Husi güvenlik görevlisi (AFP)
Sana'da bir toplantı sırasında iki Husi güvenlik görevlisi (AFP)

Yemen hükümeti, Husi milislerini son iki yıl içinde 350 tutukluyu işkence altında öldürmekle suçlayarak, uluslararası topluma İran destekli grubu gizli cezaevlerindeki kaçırılan ve zorla kaybedilen tüm tutukluları serbest bırakmaya zorlamak için baskı yapma çağrısında bulundu.
Hükümetin söz konusu suçlaması, Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada geldi. Bakanlık, "Husi milislerinin gerçekleştirdiği ağır suç eylemleri, başta işkence ve yaşam hakkının ihlali olmak üzere, kaçırılanlar ve zorla kaybedilenleri etkileyen korkunç suçlar" dedi.
Açıklamada, Husi milislerinin Zimar kentindeki son işkenceyle öldürme olayı kınandı. Açıklamaya göre Husiler, hapishanelerinde bulunan 28 yaşındaki Muhsin Muhammed el-Kadı’yı Azzan mahallesindeki evinden kaçırarak bir buçuk yıl boyunca zorla kaybettiken sonra işkence ile öldürdü. Açıklamada, Kadı’nın şekli bozulan cesedinden ciddi ve düzenli işkencelere maruz kaldığının anlaşıldığı belirtildi. 
Bakanlık ayrıca, "Bu suç, Husi milislerinin kaçırılan ve gözaltında tutulan erkek, kadın ve çocuklara karşı işlediği bir dizi suçun ve ağır ihlallerin bir uzantısı olarak geliyor. Ayrıca bunlar, uluslararası insan hakları hukuk kurallarının ihlali kapsamına giren, yerel ve uluslararası kanun ve normlar tarafından yasaklanan ve kınanan en kötü fiziksel ve psikolojik işkence ve zalimane ve insanlık dışı muamele türlerine giriyor” dedi.
Bakanlık, son iki yılda bin 635 işkence vakası izlediğini ve 33'ü kaçırılan ve işkenceye maruz kalan ve ölümle sonuçlanan kadınlar olmak üzere 350'den fazla işkence altında cinayet vakasını izlediğini bildirdi. Aynı zamanda çok sayıda kaçırılanın ihmal ve sürekli tedavi verilmemesi nedeniyle sağlık durumlarının bozulması, diğerlerinin ise cezaevlerinde öldürülerek hayatını kaybettiği belirtildi. 
Bakanlık, Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Yemen Ofisini, Husi milislere bu suçları derhal durdurmaları, tüm kaçırılanları ve zorla kaybedilenleri serbest bırakmaları için baskı yapmaya çağırdı. Ayrıca hükümetin tüm kaçırılanları ve mahkumları serbest bırakmak ve tamamına karşı tamamı ilkesine dayalı bir takas süreci yürütmek için oluşturduğu denetleyici müzakere komitesinin çağrı ve girişimlerine yanıt vermeye çağırdı. 
Bu suçların zaman aşımına uğramadığını ve faillerinin adil bir ceza alacağını belirten Bakanlık, isyancı Husi milislerinin cezaevleri ve gözaltı merkezlerindeki herkesin hayatlarından ve sağlığından tamamen sorumlu olduğunu vurguladı.
Yemen’deki insan hakları raporları, son birkaç ay içinde Husi milislerinin diğer tutukluları ve yeni kaçırılanları yerleştirmek için bir dizi yeni hapishane ve gözaltı merkezi açtığını belgeledi. Raporlarda, Ibb, Zimar ve Sana’nın çeşitli yerlerinde 70'ten fazla yeni hapishane kurulduğu belirtildi.
İnsan hakları raporlarına göre yeni kurulan Husi cezaevleri, grubun son yıllarda gözaltı için uygun olmayan ve en düşük uluslararası standartlara tabi bir şekilde kurduğu 80’i yarı resmi, 125’i ise askeri sitelerin, sivil ve resmi kurumların ve binaların bodrumlarına kurulmuş gizli hapishane de dahil olmak üzere yaklaşık 205 hapishanesine eklendi. 
Son işkence altında ölüm olayının yaşandığı Zimar kentinde, son yıllarda grup tarafından belirlenen ve çoğu hükümet binalarında, eski kalelerde ve konutlarda bulunan yaklaşık 65 hapishaneye eklenmek üzere, darbecilerin valiliğin çeşitli bölgelerinde 20'ye yakın gizli hapishane kurduklarına dair raporlar gündeme geldi. 
Raporlar, sadece Zimar’daki Husi hapishanelerinde 3 bin kaçırılan ve zorla kaybedilen kişinin olduğunu ve bunların yarısının eyaletten olduğunu tahmin ederken, insan hakları savunucuları bu eyaletteki tüm gizli ve gizli olmayan milis hapishanelerinin bundan çok daha fazla kişiyi tuttuğunu iddia ediyor. Hükümet güçleri, politikacılar, insan hakları aktivistleri ve medya mensuplarının da tutulduğu Husi cezaevlerindeki bu kişiler çeşitli işkence türlerine maruz kalıyor.



Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.


Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır’ı Afrika Boynuzu bölgesinde ‘Etiyopya’yı hedef alan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürütmekle’ ve ‘gerilimi artırmaya zemin hazırlamakla’ suçladı.

İki ülke arasında Mavi Nil üzerindeki Rönesans Barajı konusunda süren anlaşmazlığa atıfta bulunan bakanlık, açıklamasında Mısır’ın ‘Afrika Boynuzu’nda Etiyopya’yı merkeze alan, ancak onunla sınırlı olmayan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü’ savundu.

Bakanlık, Mısır’ın ‘diyaloğu reddettiğini ve gerilimi artırma niyetini açıkça ortaya koyan düşmanca söylemini yoğunlaştırdığını’ iddia etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Etiyopya’nın Rönesans Barajı’na ilişkin tek taraflı adımlarını reddettiğini yineleyerek, “Etiyopya’nın uygulamaları tüm Afrika kıtasının istikrarını tehdit eden ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın baraj yönetiminde ‘tek taraflı ve kontrolsüz uygulamalarını’ sürdürdüğünü, bunun ‘havza ülkelerinin hak ve çıkarlarını tehdit eden ciddi riskler barındırdığını’ vurguladı.

Etiyopya, milyarlarca dolara mâl olan dev Rönesans Barajı’nın inşasına Nil Nehri üzerinde 2011 yılında başladı. Mısır ise projeyi, Afrika’nın en uzun nehrindeki tarihi su haklarını tehdit eden bir girişim olarak görüyor.

Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğunda Mısır ile Etiyopya arasında yürütülen müzakereler Nisan 2021’de sonuçsuz kalmış; bunun üzerine Kahire, Addis Ababa’ya baskı uygulanması için konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştı.


İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Filistin merkezli Ma'an haber ajansının bildirdiğine göre, dün akşam (Çarşamba) Gazze Şeridi’nin güneyine düzenlenen İsrail hava saldırılarında 6 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Ajans, İsrail ordusunun Han Yunus kentinin batı bölgelerini en az dört füzeyle vurduğunu aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları, “aralarında iki çocuğun da bulunduğu 6 kişinin İsrail bombardımanında yaşamını yitirdiğini” bildirdi.

Saldırının, Han Yunus’un batısındaki Mevasi bölgesinde bulunan bir çadırı hedef aldığı belirtilirken, gelişmenin İsrail ordusunun gün içinde Refah’ın güneyinde yaşanan çatışmalarda 5 askerinin yaralandığını duyurmasının ardından geldiği ifade edildi.