Irak'ın Şattülarap'da baraj inşa etme çabaları başarılı olacak mı?

İran'ın itirazda bulunmadığı projenin maliyetinin 1 milyar dolar olması tahmin ediliyor. Hedef, tuzlanma oranını azaltmak ve kirliliğe son vermek

Şattülarap Barajı, tuzlanmanın Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktaya girişini önlemeyi amaçlıyor. (AFP)
Şattülarap Barajı, tuzlanmanın Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktaya girişini önlemeyi amaçlıyor. (AFP)
TT

Irak'ın Şattülarap'da baraj inşa etme çabaları başarılı olacak mı?

Şattülarap Barajı, tuzlanmanın Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktaya girişini önlemeyi amaçlıyor. (AFP)
Şattülarap Barajı, tuzlanmanın Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktaya girişini önlemeyi amaçlıyor. (AFP)

Müeyyed Tarfi (Iraklı muhabir)
Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği nokta olan Basra şehrindeki Şattülarap’ta su kirliliğini 2009 yılından bu yana Basra Körfezi’nden gelen ve nehirlere karışan tuzlu suyu azaltmak için harekete geçildi. Araştırma merkezleri ve uzman Irak resmi departmanları baraj inşa edilmesi için bir dizi öneri sunuldu.
Ancak tüm bu çalışmalar ve öneriler, ne ardı ardına yönetime gelen Irak hükümetleri ne de Irak Parlamentosu tarafından ciddiyetle ele alınmadı ve gereken ilgiyi görmedi. Basra şimdiye kadar her yaz tuzlu ve kirli su krizine şahit olunan, sakinlerinin yaşamlarını tehdit eden bu dosyaya çözüm bulunamaması nedeniyle şehirde her yıl protesto gösterileri patlak vermesiyle yükselişe geçen bir tür vaat olarak gündeme geldi.
Irak'ın çeşitli şehirlerinden atık suların Şattülarap’a yönlendirilmesine son verilmesi ve suların en az kirlilik oranıyla deşarj edilmesi için çözüm bulunması gerektiği uyarılarına rağmen Irak'ın yaşadığı sorunlar ve mali kriz, atık suların arıtılarak tarımda sulamada kullanılmasına yönelik birçok özel projeyi durdurdu.
Irak Su Kaynakları Bakanlığı, tuzlanma oranlarının Fırat ile Dicle nehirlerinin birleştiği noktaya (özellikle de burası İran ile Irak arasında ortak olduğu için) ulaşmasını önleyecek düzenleyici bir proje olan Şattülarap Barajı’nın inşası ve hayata geçirilmesi konusunda inisiyatif almaya çalışıyor. 

İran onayı
Su Kaynakları Bakanlığı Sözcüsü Avn Ziyab konuya dair Irak resmi haber ajansına verdiği demeçte şunları söyledi:
 “İran ve Irak arasında ortak bir baraj inşa edilmesi hayati önem taşıyan bir konu olup defalarca gündeme gelmiştir. Ancak konumu ve yeri konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır. İran bunu onaylıyor ve ilgili kişiler de bu konuda itirazları olmadığını belirttiler. Pratik açıdan, dünyanın tüm ülkelerinde nehirler denizlere ve okyanuslara akar ve çoğunda rezervuarı olmayan ancak tuzlanmanın nehir sularına ulaşmasını önleyen düzenleyici barajlar kurulur. Prensip olarak, teknik ve bilimsel açıdan barajın inşası için uygun yer suların birleşme noktasıdır.”
İran’ın Karun Nehri sularının yanı sıra Şattülarap kıyısındaki nehirlerin de suyunu kesmesi dolayısıyla tuzlanma oranının daha da arttığını vurgulayan ve Şattülarap’da yaşanan değişkenler olduğuna dikkat çeken Ziyab sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran, barajın inşası konusunda nihai bir anlaşmaya varılması durumunda belirli bir miktar suyu serbest bırakma taahhüdünde bulunacaktır. Tuzlanmanın Karun Nehri'ne ulaşması korkusuyla nehrin sularını eskiden olduğu gibi sürekli olarak bloke etmeyecektir. Barajın mevcudiyeti, İran'ın Şattülarap'ı belirli miktarlarda Karun Nehri’nin suyu ile besleme taahhüdüne bağlı kalmasını sağlayacak. Çünkü böylece Şattülarap’ın çevresi ve bu bölgedeki seyrüsefer korunmuş olacak. İran, Şattülarap'taki seyrüseferden Irak'tan daha fazla yararlanıyor. Ahvaz bölgesindeki Muhammira ve Abadan limanlarının kendisi için önemi büyük. Bu iki limanın faaliyetleri, Irak’ın Şattülarap'taki limanlarından daha fazla.”
Ziyab ayrıca Irak’ın bölgede Ebu Flus ve el-Makal adında iki limanı bulunduğuna ve bunların halen atıl durumda olduğuna da dikkat çekti.
Şattülarap'ta seyrüsefer, İran-Irak savaşı, Birinci Körfez Savaşı (1991) ile İkinci Körfez Savaşı (2003) sırasında tahrip edilen gemilerden ve teknelerden temizlenmediği için halen pek çok sorunla karşı karşıya.

Tuzlu olmayan bir su kanalı
Ziyab, barajın inşasının nehrin bol miktarda su ile beslenmesini gerektirdiğini, bu nedenle Şattülarap’ın tuzlu olmayan bir su kanalına, doğasına geri döneceğini söyledi. Bunun da tuzlu suların Basra’ya ulaşmasını kesinlikle engelleyeceğini, dolayısıyla barajın bu soruna en ideal çözüm olduğunu kaydetti. Ziyab ayrıca Maysan vilayetindeki Kalat Salih'ten bırakılacak miktarların genel olarak Şattüarap’ın her iki tarafında da içme suyu ve tarım amaçlı kullanılacağını vurguladı.
Ziyab açıklamasın devamında baraj için konum olarak Ebu Flus Limanın seçilebileceğinden ve Şattülarap’ın Basra Körfezi'ne döküldüğü son sınır olan Ras el-Bişa’ya kadar uzanabileceğini söyledi. Bu bölgenin tuzlu suya sahip olduğuna, barajın Şattülarap’ın kalan tatlı sularının korunmasını sağlayabileceğine ve Dicle ve Fırat nehirlerinin denize döküldüğü nokta olarak bölgenin doğal gelgitlerden balıklara sabit ekolojik özellikler içerdiğine işaret etti.

İtalyan tasarımları
Irak’taki Büyük el-Fav Limanı’nı tasarlayan İtalyan şirket Technital, Basra Barajı'nın inşasıyla ilgili çalışma planlarını ve tasarımlarını sundu.
Irak Limanları Genel Şirketi Genel Müdürü Ferhan el-Fertusi, “Technital firması, benim ve şirketin iki yöneticisinin katıldığı, Basra Barajı'nın inşaatıyla ilgili tasarımlarını ve özel çalışma planını ortaya koyduğu bir sunum yaptı” dedi.
Fertusi, İtalyan firmanın tüm bilgileri, tasarımları, çalışma planlarını, barajın yapım yöntemi, yeri, su miktarları, kanalizasyon, atıklar ve kirletici maddelerle kirletilen Şattülarap suyunun nasıl arıtılacağına dair de bilgiler sunduğunu söyledi. Ayrıca şirketinin, barajın inşası için gerekli çalışmaları finanse ederek ve ardından bunları uygulayarak Şattülarap üzerinde Basra Barajı’nı inşa etme taahhüdünde bulunduğunu kaydetti.

Maliyeti 1 milyar dolardan fazla
Su Kaynakları Bakanlığı Enformasyon Direktörü Inmar el-Safi, Irak Limanları Genel Şirketi’nin bu tasarımlardan birini seçeceği ve barajın yapım maliyetinin 1 milyar dolar olmasının tahmin edildiği bilgisini verdi. Safi ayrıca barajın yapım amacının, tuzlanma oranını azaltmak ve Şattülarap'ta seyrüseferi korumak olduğunu söyledi. Sunulan tasarımlardan bazılarının İngiltere ve diğer ülkelerde uygulanmış olduğuna, çeşitli tasarımların bulunduğuna, su ve seyrüseferi düzenlemeyi amaçladığına işaret etti.
Safi açıklamasında Ulaştırma Bakanlığı'nın projenin tasarımlarını finanse edeceğini, federal hükümetin de 1 milyar dolardan fazlaya mal olacak projeye finansman sağlayacağını doğruladı.

Deniz suyunu arıtma
Buna karşılık, eski Basra Vali Yardımcısı Vael Abdullatif, tuzlu suyun tatlı suya karışmasını önlemek için Şattülarap’ta bir baraj inşa edilmesinin yanı sıra tarım ve içme suyu için bir deniz suyu arıtma tesisi de kurulması çağrısında bulundu.
Şattülarap üzerinde bir baraj bulunmamasının su oranı yüksek olduğunda fazla suyun denize akmasına, az olduğunda ise denizden gelen tuzlu suyun oranının artmasına, bunun da 100 kilometrelik mesafedeki el-Aşar bölgesine kadar Şattülarap’ın sularındaki tuzlanma oranının yükselmesine yol açtığını söyledi. Baraj yapımının Dicle ve Fırat nehirlerinden gelen sulardan yararlanılmasını, su kalitesinin o bölgedeki tarımsal ürünlerin sulanmasında kullanılacak kadar iyi olmasını sağlayacağına, bunun da tarım alanlarına yapılan yatırımları artıracağına dikkat çekti.

Su savaşları
Şattülarap sularındaki kirliliğin 1982'de, batan gemilerin sayısı arttığında başladığına dikkat çeken Abdullatif  bunun ham petrolün Şattülarap'ın sularına sızmasına neden olduğunu, kirlilik ile sudaki kabul edilemez kokunun artmasına yol açtığını belirtti. 1990’lı yıllarda ise Basra Havalimanı yakınından su sağlayan el-Bidaa bölgesinden Basra'ya su taşıyan el- Kaid Nehri’nin kurulduğunu hatırlattı. Basra için Maysan vilayetindeki Kalat Salih bölgesinde inşa edilen bir barajdan sağlanan suyun yüzdesinin, Maysan ve Kut gibi bazı vilayetlerin yetkililerinin buradan azımsanmayacak miktarda su çekmeleri nedeniyle azaldığına dikkat çekti.
Abdullatif, İngilizlerin deniz suyunu arıtmak ve Basra'ya nakletmek için Water  Play adında bir proje teklifinde bulunduklarını ve bununla Basra’nın bu tür projeleri hayata geçiren diğer Körfez ülkeleri gibi yeterli suya kavuşacağını söyledi. Projenin söz konusu şirkete verilmesinin kararlaştırıldığını ve şirketin 2 yıl içinde bunu uygulamaya hazır olduğunu açıkladı. Abdullatif ayrıca projenin yıllardır engellendiğine ve bazı ajanda sahiplerinin projeyi başka şirketlere verme arzusu nedeniyle hayata geçirilemediğine dikkat çekti.
Basra’daki suyun kullanıma uygun olmadığını, zehirli ve kirli olduğunu, dolayısıyla barajın ve deniz suyu artıma tesisinin yapım iradesinin gösterilmesi gerektiğini belirten Abdullatif  Her iki projenin de yararlı olacağını, baraj ile arıtılan suyun tarımsal projelerde sulama amaçlı kullanılabileceğini ve deniz suyunu arıtma tesisi ile de içme suyu elde edilebileceğini vurguladı.
Su arıtma sisteminin yapımının kolay bir faizle taksitler halinde geri ödenecek bir İngiliz kredisi ile gerçekleştirileceğini doğruladı.

Stratejik proje
Irak Dürüstlük Komisyonu, Irak İskan, İmar, Belediyeler ve Bayındırlık Bakanlığı’nı Basra vilayetindeki deniz suyunu arıtma tesisi projesinin uygulanmasını geciktirmekten sorumlu tutmuştu.
Komisyonun Önleme Dairesi, Irak Başbakanlığı’na sunduğu bir raporda Basra su arıtma tesisi projesinin inşası için tahsis edilen 10 milyar sterlinlik İngiliz kredisinden yararlanma hususunda bakanlığın açıkça geciktiğine işaret etti. Bakanlığın sadece İngiliz şirketler ile anlaşma taahhüdüne bağlı kalma bahanesiyle deniz suyunu arıtma alanında satış ve benzeri faaliyetleri olan başka hiçbir uzman şirket ile de sözleşme imzalayamadığı vurgulandı.
Raporda, söz konusu stratejik projeyi tamamlamak için zamana yatırım yapılması ve kaybedilen vaktin telafi edilmesi gerektiği vurgulandı. Zira projenin özellikle Basra, genel olarak da güney ve orta Fırat vilayetlerine, keza başkent Bağdat’a hizmet etmesinin yanı sıra Dicle ve Fırat'ın kaynaklarını kontrol eden komşu ülkelerin bırakılacak su miktarıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyi kabul etmemeleri halinde ülkenin su güvenliğini sağlayacağı kaydedildi.
Raporda ayrıca söz konusu projenin saatte 1 milyon metreküpe kadar su kapasitesi sağlayacağı ve bu nedenle hızlandırılmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması gereken en önemli stratejik bir adım olduğu belirtildi.



İlerleme sekteye uğrarken "savaş" hayaleti Gazze'ye geri döndü

Filistinli çocuk dün Gazze Şehri'ndeki bir çöp sahasında patlamamış bir roketin yanında plastik topluyor (AFP)
Filistinli çocuk dün Gazze Şehri'ndeki bir çöp sahasında patlamamış bir roketin yanında plastik topluyor (AFP)
TT

İlerleme sekteye uğrarken "savaş" hayaleti Gazze'ye geri döndü

Filistinli çocuk dün Gazze Şehri'ndeki bir çöp sahasında patlamamış bir roketin yanında plastik topluyor (AFP)
Filistinli çocuk dün Gazze Şehri'ndeki bir çöp sahasında patlamamış bir roketin yanında plastik topluyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ne yönelik ateşkes planının ikinci aşamasına yönelik ilerlemenin durması, yeni bir savaş ihtimalini tekrar gündeme getirdi.

İsrail, Hamas'ın kaçırılan dört İsraillinin kalan cenazelerini teslim etmesini, Şeridin yönetimi konusunda net adımlar atmasını, grupları silahsızlandırmasını ve kontrolü altındaki bölgelerde yeniden yapılanmaya başlamasını talep ediyor.

İsrail'in bu pozisyonlarına karşılık Hamas ve İslami Cihat kaynakları, özellikle İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünden fazlasını kontrol etmesi, Refah sınır kapısının kapalı olması ve insani yardımların girişindeki zorlukların devam etmesi göz önüne alındığında, mevcut durumun İsrail'in savaşı sürdürme yönündeki isteklerine doğru ilerlediğini değerlendiriyor.

Hamas'tan bir siyasi kaynak, "İsrail'in ateşkes anlaşmasını uygulama konusundaki inatçılığına karşılık olarak atılacak her adım, kapsamlı bir Filistin mutabakatı ve oybirliğiyle alınacak. İsrail'in Gazze Şeridi'nde kalıp istediği gibi güvenlik ve özgürlük içinde faaliyet göstermesine izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.


Lazkiye kırsalında eski rejime bağlı güçlerle çıkan çatışmada 3 Suriyeli güvenlik görevlisi yaralandı

Batı Suriye'de Akdeniz kıyısında bulunan Lazkiye Valiliği'ni gösteriyor (Arşiv)
Batı Suriye'de Akdeniz kıyısında bulunan Lazkiye Valiliği'ni gösteriyor (Arşiv)
TT

Lazkiye kırsalında eski rejime bağlı güçlerle çıkan çatışmada 3 Suriyeli güvenlik görevlisi yaralandı

Batı Suriye'de Akdeniz kıyısında bulunan Lazkiye Valiliği'ni gösteriyor (Arşiv)
Batı Suriye'de Akdeniz kıyısında bulunan Lazkiye Valiliği'ni gösteriyor (Arşiv)

Suriye devlet televizyonu el-İhbariye’de dün akşamı yer alan haberde, ülkenin batı kıyısına bakan Lazkiye kırsalındaki Cebele kasabası yakınlarında iç güvenlik güçleri ile "devrik rejimin kalıntıları" arasında çıkan çatışmada üç güvenlik görevlisinin yaralandığı bildirildi.

El-İhbariye güvenlik güçlerinin, Suriye'nin batısında Akdeniz kıyısındaki Tartus Vilayeti'ne bağlı Şeyh Bedir bölgesinde iyi planlanmış bir pusuda eski rejimin "kalıntılarından" oluşan 13 kişilik bir grubu tutukladığını duyurdu.

Tartus İç Güvenlik Güçleri'nin, dikkatli gözetim ve incelemelerin ardından, "dağlık alanlarda mevzilenmiş bir haydut örgütünün saklandığı yeri" hedef alan ve titizlikle yürütülen bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdiği belirtildi.

Haberde, operasyon sonucunda çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildiği ve ilgili makamlarca sorgulanan grup üyelerinin tutuklandığı ifade edildi.


Kaynaklar: Sudani'nin listesi Irak seçimlerinde ‘büyük bir zafer’ elde etti

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)
TT

Kaynaklar: Sudani'nin listesi Irak seçimlerinde ‘büyük bir zafer’ elde etti

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin koalisyonuna yakın kaynaklar, Sudani'nin listesinin dün yapılan parlamento seçimlerinde ‘büyük bir zafer’ elde ettiğini söyledi.

Başbakan’a yakın bir yetkili AFP'ye, “Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Bloğu çok önemli bir zafer elde etti” derken, listeye yakın diğer iki kaynak da bloğun yaklaşık 50 veya daha fazla sandalye ile ‘en büyük parlamento bloğunu’ kazandığını doğruladı.

dfv
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmadan önce (EPA)

Irak Bağımsız Seçim Komisyonu'nun bu akşam geç saatlerde ön sonuçları açıklaması bekleniyor.

Sudani, üç yıl önce İran'a yakın Şii partiler ve grupların oluşturduğu Koordinasyon Çerçevesi'nin desteğiyle iktidara geldikten sonra Irak'ta önemli bir siyasi güç haline geldi.

Seçim merkezleri, dört yıllık görev süresi için Temsilciler Meclisi’ni seçmek üzere kayıtlı 21,4 milyondan fazla seçmene 11 saat boyunca oy kullanma imkânı tanıdıktan sonra akşam 18:00’de kapandı.

Parlamento bir başkan atadıktan sonra, başkan anayasaya göre ‘en büyük parlamento bloğunun’ adayı olan ve fiilen yürütme organının temsilcisi olan başbakanı atar.

Mutlak çoğunluk bulunmadığında, müttefikleriyle müzakere ederek en büyük bloğu oluşturabilecek herhangi bir koalisyon, bir sonraki başbakanı seçer.

Başbakanın atanması ve hükümetin kurulması süreci, seçimlerden sonra en karmaşık süreçtir. Önceki örneklerde olduğu gibi, Şii çoğunluğa mensup partiler, başbakanı atamak ve hükümeti kurmak için anlaşmaya vardılar.

sdf
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) sınırları içerisinde bulunan Erbil'in kuzeyindeki Akra kentinde oy kullanmak için sıra bekleyen seçmenler (AFP)

2003 yılında ABD'nin işgaliyle Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra Irak'ta yerleşen geleneklere göre, Şii çoğunluk en önemli pozisyon olan başbakanlık görevini üstlenirken, Sünniler Temsilciler Meclisi'ni elinde tutuyor. Büyük ölçüde sembolik olan cumhurbaşkanlığı görevi ise Kürtlere veriliyor.

Irak Bağımsız Seçim Komisyonu'na göre, dünkü seçimlerde seçmen katılımı yüzde 55'i aştı. Bu oran, Şii lider Mukteda es-Sadr'ın bu yılki seçimleri boykot etmesine ve birçok Iraklının, yeni adayların olmaması nedeniyle seçimlerin hayatlarında gerçek bir değişiklik getirmeyeceği yönündeki hayal kırıklığını dile getirmesine rağmen, 2021'deki son seçimlerde kaydedilen yüzde 41'lik orandan önemli ölçüde yüksek.