İsrail hükümetinin ultra-ortodoks Yahudilerle imtihanı sürüyor

Genç ve dindar Yahudiler bu ay Mescid-i Aksa çevresinde dua okuyor (AFP)
Genç ve dindar Yahudiler bu ay Mescid-i Aksa çevresinde dua okuyor (AFP)
TT

İsrail hükümetinin ultra-ortodoks Yahudilerle imtihanı sürüyor

Genç ve dindar Yahudiler bu ay Mescid-i Aksa çevresinde dua okuyor (AFP)
Genç ve dindar Yahudiler bu ay Mescid-i Aksa çevresinde dua okuyor (AFP)

Yeni İsrail hükümeti, ekonomiyi canlandırma yönünde çalışılması için daha fazla ultra-Ortodoks Yahudi’yi (Haredi Yahudilik) harekete geçirerek nadir bir siyasi fırsatı değerlendirmeye çalışıyor. Bu, güçlü dini liderleri politikacılara karşı durmaya sevk edebilecek bir adım sayılıyor.
Resmi tahminlere göre, 2065 yılına kadar Haredi Yahudilerin ülke nüfusunun yüzde 32'sini oluşturaması bekleniyor. Rakamlar aynı zamanda Haredi erkeklerden yalnızca yüzde 50’sinin çalıştığını, diğer yarısının ise dini okullarda dini metinleri okumakta özgür olduğunu ortaya koyuyor.
İsrail Bankası ve ekonomik liderler, bu grup işgücüne entegre edilmediği takdirde ülke bütçesinin uzun vadeli baskılardan etkilenebileceği uyarısında bulunuyor. Reuters’a konuşan İsrail Merkez Bankası yetkilileri, başta erkekleri olmak üzere Harediler arasında istihdam oranları ve üretkenliğin arttırılmasının bireyin gayri safi yurtiçi hasıla ve emek verimliliğindeki stratejik önemi ve Harediler ile toplumun geri kalanı arasındaki gelir eşitsizliğinin azaltılmasıyla ilgili olduğunu söylüyor.
Son 12 yılın çoğunda, Haredi partilerden ikisi, eski Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonuna desteklerini açıklamış, bu da herhangi bir değişikliği etkili bir şekilde engellemişti. Bugün hükümette Haredi partiler mevcut değil. Ayrıca katı bir laik olan Maliye Bakanı Avigdor Liberman, Haredi erkeklerin hediye ve hibelere bağlı olmayan yakışır bir güç kazanmaları gerektiğini söyledi. Liberman’ın bu yönde duyurduğu ilk adımı ise, devletten çocuk bakım desteği almaya hak kazanabilme yönünde iki ebeveynin de istihdam edilmesini gerektiren plandı. Ancak Haredi politikacılar bu tür tekliflere yönelik şiddetli eleştirilerde bulundu; Birleşik Tevrat Yahudiliği Bloğu Başkanı Moshe Gafni, Lieberman'ı ‘kötü niyetli’ olarak nitelendirdi.
Şunu belirtmek gerekir ki Haredi aileler aile fertleri açısından kalabalık oluyor ve aile geçimini genellikle kadınlar üstleniyor; bunlardan yüzde 78’inin iş sahibi olduğu biliniyor. Kudüs'te kar amacı gütmeyen bir organizasyonun başındaki 22 yaşındaki Haredi kadın Devora Lipner, kocasının İncil çalışmalarını durdurmasını beklemediği için işini bırakmak zorunda kalabileceğini söylüyor. Aynı zamanda “Haredi yaşam tarzı, her şeyden önceTevrat’ı önceler. Dinimin öğretilerine göre yaşama yönünde demokratik hakkım var. Hayatı çok pahalı ve imkansız hale getirmek, insanları işe çağırmanın garip bir yolu” değerlendirmesinde bulundu. Harediler ve bazı analistler, hükümeti en nihayetinde bu yönde geri tepebilecek politikalar benimsemekten kaçınmaya çağırdı.
Haredi Halkla İlişkiler Enstitüsü Başkan Yardımcısı Eitan Regev, düşük maaş seviyelerini hiç İngilizce, spor veya bilim dersleri almamış oldukları için birçoğunun yüksek ücretli işlere giremediği Haredi Yahudileri hızla yeniden entegre etme çabalarının önünde bir engel olarak görüyor. Regev aynı zamanda “İş imkanlarının yaratılması ve uygun eğitimin verilmesi, maaşlarının Tevrat okuyarak kaybedeceklerini telafi etmeye yetecek seviyeye gelmesini sağlar. Böylece işgücü piyasasına katılırlar” ifadelerini kullanıyor.
Haredileri destekleyen İsrail devletinin bu grubun insanlarını askerlikten muaf tutması, birçok İsrailliyi endişelendiriyor. Aynı zamanda yeni hükümetin çok küçük çoğunluğu, Liberman'ın önerdiği reformların uygulanmasını engelleyebilir. Zirâ Başbakan Naftali Bennett, diğer partiler çekildiği takdirde Haredilerin iktidar koalisyonuna katılımına ihtiyaç duyabilir. Ayrıca rakamlar, teknoloji eğitimi alan üniversite öğrencilerinin yaklaşık yüzde 10'unun Haredi olduğuna, 7 bini kadın olmak üzere 10 bin Haredi’nin bu sektörde çalıştığına işaret ediyor.
Haredi meslektaşlarının teknoloji sektörüne katılmasına ve bu alanda şirket kurmalarına yardımcı olan KamaTech kuruluşunun başındaki Moshe Friedman, “İş gücü ve teknoloji endüstrisine katılmak isteyen çok sayıda genç Haredi görüyorum. Binlercesi bize geliyor” diyerek hükümetin daha iyi bir eğitim ve öğretim seviyesi sağlayarak onlara yardım etmesi gerektiğini belirtiyor.



Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.


Kremlin: Putin-Witkoff görüşmesi, çatışmanın barışçıl çözümü için önemli bir adım

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Kremlin: Putin-Witkoff görüşmesi, çatışmanın barışçıl çözümü için önemli bir adım

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bugün ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yapacağı görüşmenin Ukrayna ile olan çatışmanın barışçıl bir şekilde çözülmesi için önemli bir adım olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Rus medya kuruluşu RT’den aktardığına göre Peskov, Putin ve Witkoff'un bugün Washington'un son günlerde Kiev ile yaptığı görüşmelerde elde ettiği sonuçları tartışacaklarını söyledi.

Peskov, “Rusya barış görüşmelerine açık, ancak Ukrayna'daki askeri operasyon çerçevesinde belirli hedeflerine ulaşması gerekiyor... Rusya, Ukrayna çatışmasına gelecek nesiller için bir çözüm bulunmasını istiyor” ifadelerini kullandı.

Witkoff, Miami'de Ukrayna heyetiyle yapılan görüşmelerin sonuçlarını Rusya Devlet Başkanı’na aktarmak ve Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için Başkan Donald Trump'ın önerilerini iletmek üzere Putin ile görüşmeye hazırlanıyor.