Irak Yüksek Yargı Konseyi: İşkence vakaları kabul edilemez

Irak Yüksek Yargı Konseyi, Basra’daki karakollarda iki gencin ölümünden birkaç gün sonra işkence vakalarının kabul edilemez olduğunu açıkladı

Irak Yüksek Yargı Konseyi: İşkence vakaları kabul edilemez
TT

Irak Yüksek Yargı Konseyi: İşkence vakaları kabul edilemez

Irak Yüksek Yargı Konseyi: İşkence vakaları kabul edilemez

Irak Yüksek Yargı Konseyi, Basra'daki karakollarda işkence gören iki gencin ölümünden birkaç gün sonra dün, bazı güvenlik kurumlarında şüpheli kişilerin sorgusu sırasında uygulanan işkence ve fiziksel şiddetin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak işkence ve insan hakları ihlalleri yapanlar hakkında yasal işlem başlatma tehdidinde bulundu.
Yüksek Yargı Konseyi Sözcülüğü Irak’ın resmi haber ajansı INA’ya yaptığı açıklamada, “Konsey, yargı tarafından aranan şüphelilerin soruşturulması sırasında bazı karakollarda yapılan işkence vakaları da dahil olmak üzere, insan hakları ihlaline yol açan her türlü uygulamayı reddetmektedir” dedi. Bu yanlış uygulamaların kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurgulayan Sözcü, yargının bu davaları işkence ve insan hakları ihlalleri, bu uygulamalara karışanlar hakkında 1969 tarihli ve 111 sayılı Ceza Kanunu'nda yer alan hükümlere göre yasal tedbirler alarak ele aldığını sözlerine ekledi. Sözcü, çok sayıda polis memurunun yetkililerini, kanunen cezalandırılabilir bir suç olarak kabul edilen davranışlarla aşmaktan sorumlu tutulduğu birçok dava olduğuna dikkati çekti.
Irak İçişleri Bakanlığı Suçla Mücadele Dairesi’nden adını vermek istemeyen bir yetkilinin Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ülkede zanlıların ve soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan şüphelilerin maruz kaldıkları ihlallerin ve fiziksel işkencenin reddedildiğine ilişkin yargı tarafından defalarca kez güvence verilmesine rağmen terörizm ve suç vakalarıyla ilgili soruşturmaların çoğunda işkence vakalarına ve insan hakları ihlallerine rastlandığını doğruladı.
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen eski memur, “Suçla mücadele memurları tarafından yürütülen cinayet, adam kaçırma veya hırsızlık olaylarına karışanların sorguları sırasında sorgu memurları, işkence ve fiziksel şiddet uygulamadan bu tür suçlarda artık deneyimli olan sanıklardan itiraflarını alamıyorlar. Terörle suçlananların davalarında ise bu işkence ve şiddet vakaları iki katına çıkarılabiliyor” dedi.
Yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar, onlarca yıldır kullanılan yaygın yöntemlerdir. Bazı insan hakları grupları tarafından uygulanan sansüre rağmen 2003 yılından sonra da hiç bir değişiklik olmamıştır. Çoğu durumda sorgu memurları, sanığın vücudundaki işkence izlerini gizleyebilir.”
Memur, Irak’ta insan haklarına riayet etmekten ziyade şiddete inanan bir güvenlik kültürü olması sebebiyle bu tür yöntemlerin son bulmasını beklemediğini belirtti.
Öte yandan Irak Yüksek İnsan Hakları Komisyonu, cezaevlerinde ve sorgu merkezlerinde işkence vakaları konusunda uyardı. Komisyon’dan dün yapılan açıklamada, Basra’daki iki tutuklunun sorgu sırasında ölmeleri de dahil gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde sorgu sırasında tekrarlanan işkence ve insanlık dışı ihlal vakalarından duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi.
Basra’da geçtiğimiz salı günü Hişam Muhammed adlı genç bir adam, vilayetteki bir suç kontrol merkezinden ayrıldıktan sonra ölmesi büyük bir tartışmaya yol açtı. Basra’dan bir başka genç Ali Mübarek de akrabalarının aktardığı bilgilere göre el-Baradi’ye Polis Karakolu’nda işkence görmesi sonucu hayatını kaybetti.
Irak Yüksek İnsan Hakları Komisyonu’nun açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Bu tür ihlallerin tekrarlanması, Irak'ın yerel ve uluslararası itibarı üzerinde olumsuz bir izlenim bırakmakta ve ilgili insani kuruluşlar arasında, gözaltı ve ön sorgu aşamalarında artan ihlal vakalarının devam etmesi konusunda endişeye neden olmaktadır.”
Komisyon, polis ve güvenlik güçleri mensuplarının bu tür davranışlarının, Irak'ın 1984 tarihli İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi çerçevesindeki taahhütlerini baltaladığını vurguladı. Adalet ve Sağlık bakanlıkları, Yüksek Yargı Konseyi ve Irak Barosu'nun yanı sıra ilgili güvenlik makamların temsilcilerinden oluşan bir soruşturma komitesi kurulması çağrısını yineleyen Komisyon, kendisinin de komitede bu tür ihlalleri doğrulamak için gözlemci rolüne sahip olacağını açıkladı.
Birçok Iraklı gözlemci ve insan hakları savunucusu, Irak'ta, gerek resmi güvenlik merkezlerindeki polis ve güvenlik personeli tarafından olsun, gerek silahlı gruplar ve milisler tarafından olsun, işkence ve fiziksel şiddetin yaygın olarak uygulandığına dikkati çekiyorlar. Sosyal medyada ise bugünlerde bazı unsurlar tarafından bir silahlı grup liderine hareket ettiği gerekçesiyle şiddetli işkenceye maruz kalan genç bir adamın görüntüsü paylaşılıyor. 
 

 


İsrail medyası: İsrail'in askerlerini çekme konusunda taviz vermesinin ardından Gazze görüşmelerinde ilerleme kaydedildi

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekilme planına ilişkin yeni haritalar sundu. (AFP)
İsrail, Gazze Şeridi'nden çekilme planına ilişkin yeni haritalar sundu. (AFP)
TT

İsrail medyası: İsrail'in askerlerini çekme konusunda taviz vermesinin ardından Gazze görüşmelerinde ilerleme kaydedildi

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekilme planına ilişkin yeni haritalar sundu. (AFP)
İsrail, Gazze Şeridi'nden çekilme planına ilişkin yeni haritalar sundu. (AFP)

Jerusalem Post gazetesi, İsrail'in ek tavizler içeren yeni çekilme haritaları sunmasının ardından Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmelerinde önemli bir ilerleme kaydedildiğini bildirdi.

Gazete, Mısırlı ve Katarlı arabuluculara sunulan yeni haritalara göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ile Refah arasındaki Morag Koridoru’nun kontrolünü fiilen bıraktığını belirtti.

Gazeteye konuşan bir kaynak, “Şu anda odak noktası Morag Koridoru değil, Refah bölgesindeki İsrail varlığıdır. Bu, mevcut tartışmalarda odak noktası olan konu” ifadelerini kullandı.

Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı dün erken saatlerde, Mısır ve Katar'ın arabuluculuk çabaları ve Gazze Şeridi'ndeki ateşkes müzakerelerinde anlaşmazlık konusu olan maddeler üzerinde bir çözüme yaklaşıldığı konusunda iyimserlik olduğunu duyurdu.

İsrail, şu anda tartışılan 60 günlük ateşkes süresince Gazze Şeridi'ndeki varlığını önemli ölçüde azaltmayı kabul etti. Arap bir diplomat ve arabuluculuk çabalarına katılan bir kaynak, Times of Israel gazetesine verdikleri demeçte, bu tavır değişikliğinin önümüzdeki günlerde bir anlaşmaya varılmasına kapı açtığını ifade etti.

Kaynaklar, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un baskısı üzerine İsrail'in, ateşkes süresince Gazze Şeridi'nden kısmi çekilme konusunda en katı taleplerinden vazgeçmeyi kabul ettiğini belirtti. Kaynaklar, Witkoff'un baskısı sayesinde İsrail'in sunduğu yeni haritalarda, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus şehirlerini ayıran Morag Koridoru’nda kalmasının öngörülmediğini de bildirdi.

İsrail ayrıca, Gazze Şeridi sakinlerinin bir araya getirilip güvenlik taramasından geçirileceği ve bölgeden ayrılmalarının engelleneceği tartışmalı bir ‘insani yardım şehri’ kurmayı umduğu Refah'taki varlığını azaltmayı da kabul etti.

Arap diplomat, İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilme konusundaki güncellenmiş önerisinin, İsrail'in ‘insani yardım şehri’ planını uygulama yeteneğini engelleyeceğini söylüyor.

Müzakerelere katılan kaynağa göre, arabulucular şu anda Doha'da Hamas müzakerecileriyle bir araya gelerek İsrail'in en son haritalarını inceliyorlar. Kaynak, bu haritaların Hamas'ın İsrail ordusunun 2 Mart'ta önceki ateşkesin çökmesinden önce işgal ettiği konumlara çekilmesi talebiyle büyük ölçüde uyumlu olduğunu belirtti.

Bu arada Hamas, İsrail'in kalıcı ateşkes taahhüdü talebinden vazgeçmeye hazır olduğunu; bunun karşılığında ABD Başkanı Donald Trump'ın, taraflar kalıcı ateşkes konusunda anlaşmaya varana kadar ateşkesin devam edeceğini kişisel olarak garanti etmesini istedi.

Hamas'ın kalıcı ateşkes talebinden vazgeçmesi ve İsrail'in geri çekilme kapsamından taviz vermesi ile arabulucular, Doha'da devam eden görüşmelerdeki en zorlu engellerin aşıldığına inanıyor. Bununla birlikte, Arap diplomat, tarafların insani yardım dağıtım mekanizmaları ve iki aylık ateşkes süresince serbest bırakılacak Filistinli mahkûmların sayısı ve kimlikleri konusunda anlaşmaya varmaları gerektiğini belirtiyor. Buna karşılık, on İsrailli esir canlı olarak serbest bırakılacak ve öldürülen on sekiz esirin cesetleri teslim edilecek.