Kovid-19’un Delta varyantı toplumsal bağışıklık eşiğini yükseltiyor

İngiliz uzmanlar, toplumsal bağışıklığa ulaşmak için nüfusun yüzde 90'ının aşılanmasını gerektiğini belirtiyor.

Birleşik Krallık, dünden itibaren ABD ve Avrupa'dan gelen ziyaretçiler için karantina şartını kaldırdı. (AP)
Birleşik Krallık, dünden itibaren ABD ve Avrupa'dan gelen ziyaretçiler için karantina şartını kaldırdı. (AP)
TT

Kovid-19’un Delta varyantı toplumsal bağışıklık eşiğini yükseltiyor

Birleşik Krallık, dünden itibaren ABD ve Avrupa'dan gelen ziyaretçiler için karantina şartını kaldırdı. (AP)
Birleşik Krallık, dünden itibaren ABD ve Avrupa'dan gelen ziyaretçiler için karantina şartını kaldırdı. (AP)

Uzmanlar, üst düzey bir bakanın ülkenin aşı kampanyaları yoluyla toplumsal bağışıklık eşiğine ulaştığını iddia etmesine rağmen, Birleşik Krallık’ın koronavirüse karşı toplumsal bağışıklığa asla ulaşamayabileceği konusunda uyardılar. Hükümet rakamlarına göre Birleşik Krallık'taki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 72'si koronavirüse karşı iki doz ile aşılanırken, yüzde 88'i ise en az ilk dozunu aldı. Ayrıca ülke genelinde dün itibariyle 85 milyondan fazla doz uygulandı.
Ancak uzmanlar, bu yüzdenin orjinal koronavirüs suşu için geçerli olduğunu, delta varyantının ise daha tehlikeli olduğunu ve aşılı insanlar arasında bile yayılabileceğini belirtti. Uzmanlar, yeni hesaplamalara göre nüfusun en az yüzde 90'ının ve belki de yüzde 98'inin bağışıklık kazanması gerektiğini ifade ettiler.
Bath Üniversitesi Matematik Bilimleri Bölümü'nden Öğretim Görevlisi Dr. Kit Yates, toplumsal bağışıklık eşiğinin yüzde 98'e kadar çıkabileceğini söyledi. Dr. Yates, İngiliz tıp dergisi British Medical Journal'de (BMJ) yayımlanan yazısında şunları kaydetti:
“Aslında toplumsal bağışıklık eşiğini etkileyecek birçok faktör var. Bunlardan biri, bağışıklık kazandırma derecesi. Örneğin aşılar insanların virüsü bulaştırmasını önlemede yüzde 100 etkili değil. Doğal yayılımdan sağlanan bağışıklığın daha kötü olduğu düşünülüyor. Aşılar bulaş derecesini yüzde 85'e kadar azaltsa bile bu, toplum bağışıklığı eşiğini yüzde 98'e çıkaracaktır. Bağışıklığın azalması olasılığı aynı zamanda aşılanan insan sayısını artırmamız ve güçlendirici aşılar getirmeyi düşünmemiz gerektiği anlamına gelir. Delta varyantını geriletmek için virüsün yayılımının yaklaşık yüzde 85'i engellenmeli. Bu hedefe ulaşılması uzak olabilir."
Toplumsal bağışıklık, yeterli sayıda insan aşılama veya daha önce virüse maruz kalma yoluyla hastalığa karşı dirençli hale geldiğinde oluşuyor. Böylece virüs artık nüfusun geri kalanı arasında geniş çapta yayılma imkanı elde edemiyor. R0 katsayısı olarak bilinen koronavirüs bulaşma hızı 0,1'in altına düşerse virüs geri çekilmeye başlayacak. İngiltere’de şu anda bu oran 1,2 ila 1,4 arasındayken, vaka artış oranı yüzde 4 ila yüzde 6 arasında. 1,2 ile 1,4 arasındaki RO katsayısı değeri, her 10 enfekte kişinin virüsü 12-14 başka kişiye bulaştırabileceği anlamına geliyor.
Uzmanlar, viral varyantlar ve insan davranışları da dahil olmak üzere birçok faktörün etkisi nedeniyle herhangi bir ülke için toplumsal bağışıklık eşiğinin tam olarak hangi oran olduğunu bilmenin çok zor olduğunu söylüyor.
Son tahminler, daha hızlı yayılan delta varyantı göz önüne alındığında, toplum bağışıklığı sağlamak için çocuklar da dahil olmak üzere nüfusun yaklaşık yüzde 80 ila yüzde 100'ünün aşılanması gerektiğini gösteriyor. Ancak bazı uzmanlar, toplumsal bağışıklığın asla sağlanamayacağı konusunda uyarıyor.
Öte yandan, Birleşik Krallık’ta günlük koronavirüs vakalarının sayısının peş peşe 7 gün düşmesi, ülkede üçüncü dalganın sonunun görülebileceğine dair umutları artırdı. Birleşik Krallık’ta uygulanan ülke tarihinin en büyük aşı kampanyası sayesinde koronavirüs nedeniyle hastaneye kaldırılanların ve ölümlerin oranı, tam kapanmaya yol açan önceki dalgalara kıyasla düşük kaldı. Şu anda hükümet içinde, İngiltere'nin geçen yıl Mart ayındaki ilk kapanmadan 16 ay sonra toplumsal bağışıklık düzeyine ulaştığına dair görüşler gündeme geliyor.
İsmi açıklanmayan üst düzey bir bakan Daily Mail'e yaptığı açıklamada, aşı programının ve 5,7 milyondan fazla vakanın, virüsün yeni konaklar bulmakta zorlandığı ve toplumsal bağışıklığın elde edilmiş olduğu anlamına geldiğini söyledi. Bakan, “Elbette yeni ve daha endişe verici bir türün ortaya çıkmasına karşı önlem almalıyız. Ancak bu sağlanmazsa da koronavirüs birlikte yaşayabileceğimiz bir şey olmak üzere” dedi.
Birleşik Krallık Baş Bilim Danışmanı Sir Patrick Vallance, geçen yıl Mart ayındaki ilk kapanmadan günler önce Sky News'e yaptığı açıklamada, gelecekteki viral virüslere karşı bağışıklık kazanmak için İngiltere nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ının koronavirüs ile enfekte olması gerektiğini belirtmişti. Vallance, “Ancak o sırada virüs hakkında çok az şey biliyorduk ve bu, yayılabilir varyantlar ortaya çıkmadan ve aşılar dağıtılmaya başlamadan önceki bir tahmindi” dedi.
East Anglia Tıp Fakültesi'nden Profesör Paul Hunter ise, aşıların sağladığı koruma nedeniyle Birleşik Krallık’ın toplumsal bağışıklığa erişmesine gerek kalmayacağını söyledi. Hunter, İngiltere merkezli Mirror gazetesine verdiği demeçte, “Koronavirüse karşı toplumsal bağışıklığa bir nedenden dolayı asla ulaşılamayacak. O da enfeksiyon sonrası veya aşı sonrası bağışıklığın uzun sürmemesi. Ancak aşınız veya doğal bulaşma olmadığı sürece bu bir sorun değil” ifadelerini kullandı.



NASA, Mars'ta kullanacağı yeni nesil teknolojileri Ölüm Vadisi'nde test ediyor

NASA bilim insanları, Kaliforniya'nın Mojave Çölü'ndeki Dumont Kumulları bölgesinde bir araştırma drone'unu geçen eylülde test etti (NASA/JPL/Caltech)
NASA bilim insanları, Kaliforniya'nın Mojave Çölü'ndeki Dumont Kumulları bölgesinde bir araştırma drone'unu geçen eylülde test etti (NASA/JPL/Caltech)
TT

NASA, Mars'ta kullanacağı yeni nesil teknolojileri Ölüm Vadisi'nde test ediyor

NASA bilim insanları, Kaliforniya'nın Mojave Çölü'ndeki Dumont Kumulları bölgesinde bir araştırma drone'unu geçen eylülde test etti (NASA/JPL/Caltech)
NASA bilim insanları, Kaliforniya'nın Mojave Çölü'ndeki Dumont Kumulları bölgesinde bir araştırma drone'unu geçen eylülde test etti (NASA/JPL/Caltech)

NASA yeni nesil Mars drone teknolojisini, Kızıl Gezegen'e çok benzeyen bir yerde, Kaliforniya'nın Ölüm Vadisi Ulusal Parkı'ndaki Mojave Çölü'nde test ediyor.

Navigasyon yazılımlarında iyileştirmeler yapmak amacıyla üç araştırma drone'unu nisan ve eylülde, dokusuz ve çorak kumulların üzerinde uçurdular.

Ajans Mars'taki benzer kumulların, son uçuşların bazılarında Ingenuity Mars Helikopteri'nin navigasyonunu şaşırttığını belirtiyor.

Mars keşif aracı Perseverance'la birlikte 2021'de fırlatılan helikopter, Ocak 2024'te iniş sırasında hasar görmesinden önce 72 uçuş gerçekleştirerek planlanan ömrünü önemli ölçüde aştı.

NASA Güney Kaliforniya Jet İtki Laboratuvarı'ndan araştırmacı ve drone pilotu Roland Brockers yaptığı açıklamada, "Ingenuity, engebeli araziler üzerinde uçmak ve hareketini yerdeki görsel şekillere bakarak tahmin etmek üzere tasarlanmıştı. Ancak zamanla görsel dokunun az olduğu bölgelerden geçmek zorunda kaldığı için bu işlev zorlaştı" dedi.

Brockers "Geleceğin araçlarının çok yönlü olmasını ve bu kumullar gibi zorlu alanların üzerinden uçma endişesi taşımamasını istiyoruz" diye ekledi.

NASA, ikiz Viking uzay araçlarını indirmeye hazırlandıkları 1970'lerden beri, genellikle Dünya'nın en sıcak yeri diye bilinen Ölüm Vadisi'nde çöl drone'larını test ediyor.

Günümüz mühendisleri parkın, geçmişteki bir lav akıntısının uhrevi kalıntısı olan Mars Tepesi'ne ve kavurucu sıcaklıkların 45 dereceye kadar ulaştığı Mesquite Düzlükleri Kumulları'na da gitti.

Araştırmacılar farklı kamera filtreleri kullanmanın drone'ların zemini takip etmesini sağlayabileceğini ve yeni algoritmalar sayesinde araçların güvenli iniş yapabileceğini keşfetti.

Ölüm Vadisi Ulusal Parkı Müdürü Mike Reynolds, dalgalı Dumont Kumulları'nın sunduğu çeşitliliğin, parkın korunmasının neden hayati olduğunu bir kez daha gösterdiğini söylüyor.

Reynolds "Bu, parkın yalnızca doğal güzellikleri veya eğlence olanakları için değil, aynı zamanda çöl ortamlarını ve kendi dünyamızın ötesindeki dünyaları anlamamıza aktif bir yardım sunan canlı bir laboratuvar olduğu için de korunduğunun güçlü bir hatırlatıcısı" diyor.

frgt
Ölüm Vadisi Ulusal Parkı'ndaki bir çadırda toplanan araştırmacılar bir araştırma drone'unu izliyor (NASA/JPL/Caltech)

Ancak NASA'nın Mars'la ilgili testlerde kullandığı tek ulusal park Ölüm Vadisi değil.

NASA'nın Teksas merkezli Johnson Uzay Merkezi'nden araştırmacılar, New Mexico'daki White Sands Ulusal Parkı'nda LASSIE-M ("Legged Autonomous Surface Science In Analogue Environments for Mars" / Mars İçin Analog Ortamlarda Bacaklı Otonom Yüzey Bilimi) adlı köpek benzeri robotu test etti.

Araştırmacılar robotun Mars'ta keşif öncüsü olarak görev yapabileceğini ve keşif araçları için tehlikeli olabilecek kayalık veya kumlu arazilerde gezinebileceğini umuyor.

NASA'nın Virginia'nın Hampton şehrindeki Langley Araştırma Merkezi'nden diğer araştırmacılarsa küçük bir okul otobüsü boyutlarında pervaneli bir drone olan Yeniden Kullanılabilir Elektrikli Mars Uçuş Aracı'nı (Mars Electric Reusable Flyer) test ediyor.

Independent Türkçe

 


Antik Çin'de kadın ve erkeklerin farklı sebeplerle kurban edildiği bulundu

Shimao şehrindeki oyma taş (Omurgalı Paleontolojisi ve Paleoantropoloji Enstitüsü)
Shimao şehrindeki oyma taş (Omurgalı Paleontolojisi ve Paleoantropoloji Enstitüsü)
TT

Antik Çin'de kadın ve erkeklerin farklı sebeplerle kurban edildiği bulundu

Shimao şehrindeki oyma taş (Omurgalı Paleontolojisi ve Paleoantropoloji Enstitüsü)
Shimao şehrindeki oyma taş (Omurgalı Paleontolojisi ve Paleoantropoloji Enstitüsü)

Arkeologlar, Çin'de yaklaşık 3 bin 800 ila 4 bin 300 yıl önce, erkek ve kadın kurbanların ayrı amaçlar için seçildiği, cinsiyet ayrımcılığının yüksek olduğu bir Taş Devri toplumunun kanıtlarını buldu.

Çin Bilimler Akademisi'nden araştırmacılar, Çin'in kuzeybatısındaki büyük bir Taş Devri yerleşimindeki elit mezarlarda, genellikle ritüel amacıyla kurban edilen kadın refakatçilerin bulunduğunu, bunun da daha önce düşünülenden binlerce yıl önce gerçekleştiğini keşfetti.

Çalışma ayrıca, bölgede insan kurban etmeyle ilişkili erkek toplu mezarlarına dair  ilk somut bulguları ortaya koydu.

Arkeologlar, antik toplumun iki farklı kurban etme pratiği uygulandığını tahmin ediyor: Biri, muhtemelen genel ritüel amaçlarına hizmet eden erkeklerin toplu gömülmesini içeriyordu; diğeriyse kadın kurbanların ölülerle birlikte gömüldüğü yüksek statülü mezarlara eşlik ediyordu.

Çin'in kuzeyindeki Şensi Eyaleti'ndeki Shimao arkeolojik alanının, cinsiyetçi normları izleyen hiyerarşik bir topluma ev sahipliği yapan geç bir Taş Devri yerleşimi olduğuna dair kanıtlar buldular.

Nature adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada bilim insanları, "Bu bulgular, Shimao topluluklarında ağırlıklı olarak ataerkil bir soy yapısını ve muhtemelen cinsiyete özgü kurban ritüellerini ortaya koyuyor" diye yazdı.

Arkeolojik kanıtlar, yaklaşık 4 kilometrekarelik bir alanı kaplayan taş duvarlı yerleşim yerinde hiyerarşik bir sosyal örgütlenmeye ve antik halkın insan kurban etme biçiminde cinsiyet ayrımcılığına işaret eden belirgin bölgeler vardı.

Önceki araştırmalar, yerleşim yerinde el sanatları üretim alanlarının yanı sıra büyük surların bulunduğu alanlar da dahil devlet düzeyindeki toplumlara özgü bir örgütlenme seviyesi bulmuştu.

Son çalışmada bilim insanları, Şensi ve komşu Şanşi eyaletindeki 7 arkeolojik alanda bulunan 169 insan kalıntısının yanı sıra birkaç kalıntının DNA verilerini değerlendirdi.

Kalıntılardan elde edilen DNA'ları karşılaştıran araştırmacılar, Shimao halkının ağırlıklı olarak soylarının yaklaşık bin yıl önce aynı bölgede yaşayan yerel topluluklara dayandığını ortaya koydu.

frgty
Mezar sahibi ve kurban edilen biri (Omurgalı Paleontolojisi ve Paleoantropoloji Enstitüsü)

Son bulgular, Shimao'nun Doğu Kapısı'ndaki kurbanların cinsiyeti hakkındaki yerleşmiş varsayımları da geçersiz kılıyor.

Kurban edilenlerin çoğunun kadın olduğu yönündeki önceki teorilerin aksine genetik kanıtlar, bölgedeki 10 gömüden 9'unun erkek olduğunu gösteriyor.

Bilim insanları, kişilerin kurban ediliş biçiminde cinsiyete özgü net bir model buldu.

Erkek kurbanlar Doğu Kapısı'nda yoğunlaşırken, kadın kurban kalıntıları çoğunlukla seçkin mezarlıklarla ilişkilendirildi.

Bu, Shimao'nun kurban uygulamalarının son derece sistematik ve cinsiyete özgü rollerin farklı ritüel amaçlarıyla yerlerine bağlı olduğunu ortaya koyuyor.

rrf4g5
Shimao şehrinin manzarası (IVPP)

Elitlerin kurban edilen kadın arkadaşlarıyla birlikte gömülmesi, Çin'de ancak binlerce yıl sonra, MÖ 770'le 221 arasındaki Erken Demir Çağı döneminde gözlemlendi.

Araştırmacılar ayrıca Shimao halkı ile güneydeki pirinç tarımı toplulukları arasında yakın genetik bağlantılar buldular ve bu da antik Çin'deki tarih öncesi tarım ve hayvancılık toplulukları arasındaki kapsamlı etkileşimleri vurguladı.

Bölgede yapılacak daha ileri araştırmaların, erken Doğu Asya devletlerinin kökenlerini daha iyi anlamaya yardımcı olabileceğini umuyorlar.

Independent Türkçe

 


Zayıflama iğnelerinin Alzheimer'ın ilerlemesini yavaşlattığı bulundu

Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
TT

Zayıflama iğnelerinin Alzheimer'ın ilerlemesini yavaşlattığı bulundu

Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)

Bilişsel gerilemeyi yavaşlatabileceğini gösteren bir çalışmanın ardından zayıflama iğnelerinin Alzheimer tedavisinde kullanılabileceği öne sürülüyor.

Saxenda markası altında satılan liraglutid, kan şekerini kontrol altına almak ve zayıflamaya yardımcı olmak için reçete ediliyor.

GLP-1 agonisti olan bu ilaç, Wegovy ve Ozempic gibi çalışarak kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ediyor.

Ancak Imperial College London'dan araştırmacılar, günde bir kez uygulanan iğnelerin Alzheimer hastalarında bilişsel gerilemeyi yaklaşık yüzde 50 yavaşlattığını saptadı.

Üniversitenin Beyin Bilimleri Bölümü'nde nörobilim alanında öğretim üyesi olan Paul Edison, önceki araştırmalardan sonraki durumu şöyle açıklıyor: 

Liraglutidin muhtemelen iltihabı azaltarak, insülin direncini ve Alzheimer biyobelirteçlerinin toksik etkilerini düşürerek veya beyindeki sinir hücrelerinin iletişimini iyileştirerek beyni koruduğunu düşünüyoruz.

Hakemli dergi Nature Medicine'da yayımlanan çalışmada hafif ila orta derecede Alzheimer'ı olan ancak diyabeti olmayan 169 katılımcı iki gruba ayrıldı.

Bir gruba günlük liraglutid iğnesi yapılırken, diğer gruba bir yıl boyunca plasebo verildi.

Takip döneminden sonra yapılan bir dizi beyin taraması, ilacın beyin hacmi kaybını yavaşlattığını ortaya koydu.

Çalışmanın yazarları, "İyileşme 6 aydan önce görülmeye başlasa da 52. haftada daha belirgin hale gelmesi, GLP-1 analoglarının uzun süreli tedaviyle Alzheimer'daki bilişsel işlevleri olumlu yönde etkileyebileceğini gösteriyor" diyor.

Ancak araştırmacılar liraglutidin, Alzheimer hastalığının ayırt edici özelliği olan beyin glikoz metabolizmasındaki gerilemeyi engellemediğini saptadı.

Araştırmacılar zayıflama iğnesinin beyin hacmi kaybını neden yarı yarıya yavaşlattığını belirtmese de beyindeki iltihabı ve tau adlı toksik proteinin birikimini azalttığının daha önce bulunduğunu açıklıyorlar.

Tau proteininin anormal birikimi "yumaklar" oluşturarak hücre hasarına ve iltihaplanmaya yol açıyor ve Alzheimer semptomlarına katkıda bulunuyor.

Tıpkı Wegovy gibi Novo Nordisk'in ürettiği Saxenda da Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi tarafından vücut kitle indeksi 30'un üzerindeki kişilere kilo verme tedavisi olarak sunuluyor.

Ancak çalışmanın yazarları, zayıflama iğnesinin Alzheimer'la mücadelede uzun vadede kullanılıp kullanılamayacağını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.

Çalışma, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), yüksek maliyetler ve ilaçlarla ilgili tedarik sorunları nedeniyle zayıflama iğnelerinden faydalanabilecek kişilerin 10'da birinden azının bunlara erişebildiği uyarısında bulunmasının ardından geldi.

DSÖ, bu ilaçlar hakkındaki ilk kılavuzunda iğnelerin, obeziteyle yaşayan kişilere yardımcı olmak için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle birlikte, uzun vadeli olarak kullanılması gerektiğini öneriyor.

Independent Türkçe