Dr. Fauci, Delta varyantı nedeniyle ABD’deki durumun daha da kötüye gideceği konusunda uyardı

Florida'da aşı olma çağrıları sürerken rekor sayıda yeni vakalar kaydedildi.

Dr. Fauci, Delta varyantı nedeniyle ABD’deki durumun daha da kötüye gideceği konusunda uyardı
TT

Dr. Fauci, Delta varyantı nedeniyle ABD’deki durumun daha da kötüye gideceği konusunda uyardı

Dr. Fauci, Delta varyantı nedeniyle ABD’deki durumun daha da kötüye gideceği konusunda uyardı

ABD’de Kovid-19 virüsünün Delta varyantının yayılmasıyla Biden yönetimi yeniden tehlike alarmı veriyor. Washington DC yönetimi ABD halkını aşı yaptırmaya teşvik etme çabalarını sürdürüyor.
Florida'daki hastanelere yatan enfekte kişi sayısının geçen yılın aynı tarihine göre rekor sayılara ulaşmasıyla birlikte, ABD yönetiminden tıp uzmanları Amerikalıları aşı yaptırmaya zorlama çabalarını yoğunlaştırdı. Ayrıca, aşılanmamış kişiler arasında virüsün yayılmasını önlemek için aşı yaptıranlara maske takmaları çağrılarını yinelediler.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Sağlık Başdanışmanı ve ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci, ABD’de durumun daha da kötüleşeceği konusunda uyardı. Ancak ülkenin geçen yıl yaşadığı tamamen kapanma aşamasına geri dönmeyeceğini düşündüğünü ifade etti.
Dr. Fauci, aşılanan kişilerin yeni varyantı aşısızlara aktarabileceğini belirterek, aşı yaptırmanın önemini vurguladı. Fauci ayrıca, aşılanmış ancak yeniden enfekte olan kişilerde durumun genellikle hafif ve bazen semptomsuz seyrettiğini, ancak delta mutantının aşı olmayanlar için maksimum tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Son istatistikler, Temmuz ayının son haftasında vaka sayısının bir önceki haftaya göre yüzde 64 arttığını, yani günde ortalama yaklaşık 66 bin vaka kaydedildiğini gösteriyor. 16-22 Temmuz tarihleri ​​arasında hastanede tedavi gerektiren vakalarda ise yüzde 44 artış yaşandığı kaydedildi.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), ABD’lilerin kapalı alanlarda yeniden maske takmasına yönelik yeni talimatları nedeniyle birçok eleştiriyle karşı karşıya kaldı. Tıp uzmanları ise, 12 yaşın altındaki çocuklar ve yeterli bağışıklığa sahip olmayanlar gibi henüz aşı alamayan kişilere virüs bulaştırma riskine dikkati çekiyor. 
Ancak bu açıklama, politikalarının dalgalanmaları olarak nitelendirdikleri Biden yönetimini sert bir şekilde eleştiren Cumhuriyetçiler için yeterli değil. Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçilerin Lideri Kevin McCarthy, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Başkan Biden'ın Hastalık Kontrol Merkezi, bir maskeden iki maskeye veya maskesizliğe karar veremez. Şu an tek bir maskeye geri dönüyoruz” dedi.
ABD’de bazı eyaletler CDC’nin maske takma yönergelerine uymayı reddediyor. Örneğin Florida’nın Cumhuriyetçi Valisi Ron DeSantis, 12 yaşın altındaki çocuklar aşılanmadıkları halde okul döneminin başlamasıyla birlikte okullarda maske takılması kararını reddetti. Bazıları ise Biden yönetimini tekrar maske takmayı teşvik etmek yerine aşıları teşvik eden bir strateji izlemeye çağırıyor. Öte yandan ülkede son günlerde Delta varyantının patlak verdiği haberlerinin ardından aşı yaptıranların sayısı arttı. Aşı yaptıran Amerikalıların oranı yüzde 50,2'ye ulaştı. Bu da 165 milyon ABD’liye eşdeğer.
Bu konuda yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında maske takmaya yönelik tartışmalar gerginliğe yol açtı. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Meclis'te maske takmayı zorunlu kılan kararı, görevinden alınması çağrılarıyla karşı karşıya kalan Cumhuriyetçi Azınlık Lideri Kevin McCarthy'i kızdırdı.
McCarthy ve Pelosi arasında dolaylı bir sözlü saldırının ardından Pelosi, maske takma talimatlarına uymayı reddettiği için McCarthy'i “moron” olarak nitelendirdi. McCarthy bir akşam yemeğinde Pelosi hakkında yaptığı açıklamada, elinde kendisine hediye olarak sunulan bir tokmak varken şaka yoluyla, "Ona bu tokmakla vurmamak benim için zor olacak" dedi. McCarthy'nin yorumu kısa sürede bir eleştiri dalgasına yol açtı ve kadına yönelik şiddet dili kullandığı için uyarıldı. Bazı Demokrat milletvekilleri de McCarthy'den derhal özür dilemesini istedi. Demokrat Temsilci Hakeem Jeffries, "Kadına yönelik şiddet komik değil" diyerek McCarthy’nin özür dilemesini talep etti.



BM'nin ‘kıtlık’ ilan etme kriterleri neler?

Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)
Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)
TT

BM'nin ‘kıtlık’ ilan etme kriterleri neler?

Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)
Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)

Acil önlemler alınmadığı takdirde mayıs ayı sonuna kadar Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlık yaşanacağı uyarısında bulunan Birleşmiş Milletler (BM), belirli bir bölgede kıtlık ilan etmek için katı kriterler kullanıyor.

Şarku'l Avsat'ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre BM, Roma merkezli iki uzman kuruluşu olan Dünya Gıda Programı (WFP) ve Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi olarak bilinen teknik bir organı kullanmasına güveniyor.

Bu sistem gıda güvensizliğinin ciddiyetini, uluslararası bilimsel standartlara dayalı bir ölçekte analiz edip sınıflandırıyor. Sistemin son raporu Gazze nüfusunun yarısının, yani 1,1 milyon kişinin şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşadığını gösteriyor.

WFP tarafından dün (pazartesi) yapılan açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlığın ‘eli kulağında’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca, “Bu, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi tarafından kaydedilen en yüksek gıda felaketiyle karşı karşıya olan insan sayısıdır” ifadesi yer aldı.

Kıtlık nedir?

Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi, kıtlığı, ‘gıdaya erişimin olmaması nedeniyle yaygın yetersiz beslenme ve açlığa bağlı ölümlerle karşı karşıya kalan bir nüfus’ olarak tanımlıyor.

BM, şu anda yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı, ulaşılması zor kuzey Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşan’ bir kıtlık uyarısında bulundu.

Bu bölgede yaşayanlar her gün havadan sınırlı miktarda atılan yardımların gelmesini bekliyor. Yardım paraşütleri yere yaklaşır yaklaşmaz, bölge sakinleri bir torba yiyecek alabilmek umuduyla enkazların arasına koşuyor.

Karadan gelen yardımlar ise İsrail tarafında denetlendikten sonra çoğunlukla Mısır'dan ve Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor.

Ancak bu yolla Gazze'ye ulaşan yardım miktarı halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Bu da kuzeye giden başka yolların açılması çağrılarına ve Kıbrıs'tan gıda yüklü iki gemi gönderilmesi gibi çeşitli girişimlere yol açtı.

Kıtlık nasıl ölçülür?

Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi’ne göre kıtlık, beş aşamadan oluşan akut gıda güvensizliği ölçeğinin en ciddi aşamasıdır.

Birinci aşama: Gıda güvenliğiyle ilişkili stres etkenleri çok az veya hiç yok.

İkinci aşama: Bazı insanlar yiyecek bulma konusunda stres yaşar

Üçüncü aşama: Gıda krizi.

Dördüncü aşama: Acil durum.

Beşinci aşama: Felaket durumu veya kıtlık.

Şarku’l Avsat’ın BM internet sitesinden aktardığı bilgiye göre bir bölge, üç kriteri yerine getirdiğinde beşinci aşamaya ulaşılır:

- O bölgedeki nüfusun en az yüzde 20'si aşırı düzeyde açlıkla karşı karşıyadır.

- Aynı bölgedeki çocukların yüzde 30'u zayıf ya da boylarına göre aşırı zayıf.

- Ölüm oranı ortalamaya göre iki katına çıkmıştır. Yetişkinler için bu oran günde 10 binde bir ölüm, çocuklar içinse günde 10 binde iki ölümdür.

Üçüncü kriterle ilgili olarak, WFP’ye göre ölümler hızlanıyor, ancak çatışma bölgelerinde genellikle olduğu gibi mevcut rakamlar sınırlı.

Ancak tahminlere göre ‘radikal önlemler almak için kıtlık teyit edilene kadar beklemek haklı gösterilemez.’

Sivil toplum kuruluşu Açlığa Karşı Eylem’den (Action Against Hunger) Jean-Raphael Poitou, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi tarafından dün (pazartesi) yayınlanan rakamların ‘dünyaya son uyarı’ olduğunu söyledi.

Poitou, AFP'ye verdiği röportajda “Hemen harekete geçilmeli. Yetersiz beslenen çocukları kurtarmak için çözümümüz var ama Gazze'ye erişimimiz yok” ifadelerini kullandı.

Kıtlığın nedenleri nelerdir?

Kıtlığın başlıca nedenleri şunlardır:

- Kuraklıklar, seller, kasırgalar, depremler ve zararlı böcekler (örneğin çekirgeler) gibi doğal afetler.

- Gıda ticaretini sekteye uğratan ve gıda fiyatlarını ve oynaklığını artıran ekonomik krizler.

- Bir afete yetersiz insani müdahale.

- (Sınıflandırmaya göre 1,9 milyon insanın yerinden edildiği Gazze'de olduğu gibi) nüfusun yerinden edilmesine ve gıda kıtlığına yol açan silahlı çatışmalar.

Kıtlığı kim ilan ediyor?

Kıtlık için sınıflandırma kriterleri karşılandığında, kıtlık ilan etmek hükümet yetkilileri ve BM kuruluşları gibi ülke düzeyindeki paydaşların elindedir.

BM tarafından ilan edilen son kıtlıkların tarihi Güney Sudan'da 2017'ye, Somali'de ise 2011'e kadar uzanıyor.


Fidan: Süleymaniye’deki KYB liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, bizim için ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fidan: Süleymaniye’deki KYB liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, bizim için ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli şekilde kullanma konusunda kararlı olduğunu vurguladı.

Bakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.

Irak'taki terörle mücadeleye değinen Fidan, "Bizim arzumuz Süleymaniye'deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi, Türkiye'yle dostluklarını, tarihte olduğu gibi bugün de perçinlemeleri ve ortak geleceğe bizim beraber hareket etmemiz." ifadelerini kullandı.

Fidan, Erbil, Süleymaniye, Bağdat, Kerkük ve Musul'da "geleceği hep beraber" kuracaklarını, burada terör örgütlerine yer olmadığını belirterek, "Bunları artık bizim sistem dışına atmamız lazım. Bunlar kullanım ömrü tamamlanmış örgütler. Sözünü ettiğim şehirler, kültürler kadim kültürler ve daha önce bu türden tehditlerin üstesinden geldiler, inşallah bundan sonra da gelecekler." diye konuştu.

İleri tedbirlerin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Fidan, şöyle yanıt verdi:

"Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ne yapmamı bekliyorsunuz? Bu konuda açığız. Bu düşmanın senden istifade etmesinin yolunu engellemek benim görevim. Ben bunu yapacağım. Bunu yaparken de sana hile tuzak kurmuyorum, yüzüne söylüyorum. Bundan vazgeç, çünkü bu senin lehine değil, kimsenin lehine değil. Süleymaniye'deki halk Türkiye'nin dostu olan bir halk. Terör örgütüyle işi olabilecek bir halk değil."

Bakan Fidan, "Süleymaniye’deki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, samimiyeti bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur." dedi.

Fidan, "Türkiye bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli bir şekilde kullanma konusunda kararlı." şeklinde konuştu.


Ailesi, Kennedy Jr.'a sırt çevirdi: Bir başka başkan adayını desteklediler

Robert F. Kennedy Jr. (AP)
Robert F. Kennedy Jr. (AP)
TT

Ailesi, Kennedy Jr.'a sırt çevirdi: Bir başka başkan adayını desteklediler

Robert F. Kennedy Jr. (AP)
Robert F. Kennedy Jr. (AP)

Kennedy ailesinin üyeleri pazar günü Beyaz Saray'ı ziyaret edip Başkan Joe Biden'a övgüler yağdırarak, Robert F. Kennedy Jr.'ı hiçe saymış gibi göründüler. 

Ünlü klanın çok sayıda üyesi hafta sonu Aziz Patrick Günü kutlaması için Başkan'a katıldı.

Halihazırda 2024 ABD başkanlık seçiminde bağımsız aday olarak yarışan RFK Jr.'ın katılmaması dikkat çekti.

Daha önce RFK Jr.'ın başkanlık kampanyasını desteklemediklerini açıkça ifade eden bazı Kennedy üyeleri yaraya tuz basarak sosyal medyada etkinliğin fotoğraflarını paylaştı ve Biden'a desteklerini dile getirdi.

RFK Jr.'ın küçük kız kardeşi Kerry Kennedy, X'te yazdığı bir gönderide, "Dünyanın daha iyi olmasını dilemek yetmez, dünyayı daha iyi hale getirmelisiniz" dedi.

Kerry sözlerine, "@POTUS Başkan Biden, dünyayı daha iyi hale getiriyorsunuz" diye devam ederek Kennedy ailesinin birkaç neslinin Başkan'la birlikte çekilmiş fotoğrafını ekledi.

Bağımsız başkan adayının yeğeni Joe Kennedy III de "Bu öğleden sonra gerçekleştirdiğimiz küçük bir aile toplantısı!" diye yazarak konuya dahil oldu.

Kennedy Jr. kendi ailesi tarafından ilk kez alenen hiçe sayılmıyor.

RFK Jr.'ın başkanlığa aday olduğunu açıklamasının ardından aile üyeleri onu "tehlikeli" ve "ülkemiz için riskli" diye kınadıkları bir bildiri yayımlamıştı.

Meşhur siyasi hanedanın 4 üyesi adına Kerry Kennedy, "Bobby babamızla aynı adı paylaşıyor olabilir ancak aynı değerleri, vizyonu ya da yargıları paylaşmıyor" diye yazmıştı.

JFK'nin torunu Jack Schlossberg de daha önce kuzenini kınamış ve onu soyadları için "utanç kaynağı" diye nitelendirmişti.

Schlossberg, "Kişisel kazanç ve şöhret için; Camelot'u, komplo teorilerini, çatışmaları ve ünlülüğünü kullanıyor" demişti.
Kennedy Jr. daha önce de başta Kovid aşısı olmak üzere komplo teorilerini güçlendirmekle suçlanmıştı.

Aşıların beyin bozukluklarıyla bağlantılı olduğuna dair temelsiz iddialarda bulunmakla itham edilmişti. Ayrıca Kovid-19'a neden olan virüsün "etnik hedefli" olduğunu ve "beyaz ve siyahlara saldırmayı hedeflediğini" iddia etmişti.

ABD senatörü Robert F. Kennedy'nin oğlu, ilk olarak nisanda ABD Federal Seçim Komisyonu'na (FEC) Demokrat Parti adaylığı için belgelerini sunmuş ancak daha sonra bağımsız aday olarak yarışmaya başlamıştı.

RFK Jr. ekimde Fox News'e verdiği bir röportajda bu kararının "çok acı verici" olduğunu belirtmişti. Ayrıca "ailemin partisinden ayrılmak çok ama çok zor bir durum" diye itirafta bulunmuştu. 

Kennedy Jr., "Bu, başka seçeneğim olduğunu hissetmediğim bir seçimdi" diye eklemişti.

AP'ye göre anketler, ailesinin Demokrat Parti'yle yakınlığına rağmen Demokratlardan çok daha fazla sayıda Cumhuriyetçinin RFK Jr. hakkında olumlu görüşe sahip olduğunu gösteriyor.

Uzmanlar, kasımda Kennedy Jr'ın oyların yüzde 24'ünü alarak hem Demokratlardan hem de Cumhuriyetçilerden milyonlarca oy toplayabileceğini tahmin ediyor.

Biden'ın müttefikleri, RFK Jr.'ın kampanyasını "ciddiyetsiz" diye nitelendirmişti. 
Independent Türkçe


ABD askerlerine kapıyı gösteren Nijer, İran'la uranyum anlaşması mı yaptı?

Artık hükümet sözcüsü olan Amadou Abdramane, 26 Temmuz 2023'te darbe yaptıklarını böyle duyurmuştu (AP)
Artık hükümet sözcüsü olan Amadou Abdramane, 26 Temmuz 2023'te darbe yaptıklarını böyle duyurmuştu (AP)
TT

ABD askerlerine kapıyı gösteren Nijer, İran'la uranyum anlaşması mı yaptı?

Artık hükümet sözcüsü olan Amadou Abdramane, 26 Temmuz 2023'te darbe yaptıklarını böyle duyurmuştu (AP)
Artık hükümet sözcüsü olan Amadou Abdramane, 26 Temmuz 2023'te darbe yaptıklarını böyle duyurmuştu (AP)

Nijer cuntasının ABD'yle yaptığı askeri işbirliği anlaşmasının feshedildiğini cumartesi duyurmasının yankıları sürüyor.

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ) Nijer'in İran'la bağına dair bugün bir özel haber yayımladı.

Nijer ve ABD'li yetkililere dayandırılan habere göre Amerikalı üst düzey yetkililer, Afrika ülkesini kontrol eden askeri cuntayı İran'a uranyum sağlamama konusunda uyardı. Nijer cuntası da Tahran'la sürdürülen gizli görüşmelere dair ikazın üzerine ABD'yle yaptığı askeri işbirliği anlaşmasının feshedildiğini cumartesi akşamı alelacele duyurdu.

ABD ve diğer Batı ülkelerinden yetkililer, Nijer cuntasının ülkenin zengin uranyum rezervlerini paylaşmak için İran'la görüşmeler sürdürdüğünün istihbaratını son aylarda aldıklarını bildirdiler. 

Nijer cuntasının atadığı başbakan Lamine Zeine'nin ocakta Tahran'a giderek başta Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi olmak üzere üst düzey İranlı yetkililerle bu konuyu görüşmesinden ABD'nin rahatsız olduğu ifade edildi. 

Batılı yetkililer, bu konudaki müzakerelerin şubatta çok ileri bir seviyeye vararak neredeyse bitme aşamasına geldiğini aktardı.  

ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee'nin geçen hafta Niemey'e giderek Nijerli liderlerle yaptığı görüşmelerde konu İran'a gelince havanın çok gerginleştiği, Washington'ın "demokrasiye dönüş" ve Rus askeri eğitmenler konusundaki vurgularının da rahatsızlık verdiği belirtildi. 

"ABD bize bilgi vermedi"

Hükümet sözcüsü Amadou Abdramane cumartesi gecesi devlet televizyonundan yaptığı açıklamada, ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı askeri ve sivil personelin Nijer'de görev yapmasına izin veren askeri anlaşmanın derhal yürürlükten kaldırıldığını bildirmişti.

İran'la hiçbir zaman uranyum anlaşması yapmadıklarını savunan Abdramane, Washington'ı diplomatik ve askeri ittifaklar konusunda kendilerine müdahale etmeye çalışmakla suçlamıştı. 

Abdramane, geçen hafta ülkelerinde temaslarda bulunan ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee ve ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Michael Langley'in ziyaretine ilişkin kendilerine önceden bilgi verilmediğini de söylemişti.

Kritik üs tehlike altında

Nijer'de bine yakın ABD askeri bulunuyor. Sahra Çölü'nün güney ucundaki Agadez kenti yakınlarında da Niger Air Base 201 isimli bir İHA üssü yer alıyor.

Niger 201, ABD'nin Afrika'da İHA operasyonlarını da yürüttüğü en büyük ikinci üs konumunda. İlk sıradaysa Cibuti'deki daimi üs var.

İnşaatı ve finansmanı ABD'ye, mülkiyetiyse Nijer ordusuna ait üs, yüksek teknolojili uydu iletişim sistemleriyle 2019'dan bu yana hizmet veriyor.

Nijer devletinden 10 yıllığına kiralanan Niger 201, ABD'nin en büyük ve en pahalı İHA üssü olarak kabul ediliyor.

İnşası için 110 milyon dolar, yıllık bakımı içinse 30 milyon dolar harcayan ABD, söz konusu üssü, Sahel'deki ana istihbarat ve gözetleme merkezi olarak kullanıyor.

Nijer, Mali ve Burkina Faso, Batı'dan kopuyor mu?

Nijer, Batı ülkelerinin Sahel bölgesindeki son büyük güvenlik ortağı konumundaydı.

Temmuzda Muhammed Bazum iktidarını devirerek yönetime el koyan Nijer cuntası, Avrupa Birliği'yle yapılan iki güvenlik anlaşmasını da aralıkta iptal etmişti. Nijer'le AB arasında, Sahel bölgesindeki radikal İslamcı militanlara karşı yürütülen savaşa yönelik işbirliği anlaşmaları vardı.

Cunta yönetimlerinin iktidarda olduğu Batı Afrika ülkeleri Nijer, Mali ve Burkina Faso, ülkelerindeki militanlarla mücadele için ortak güvenlik gücü oluşturmaya karar verdiklerini önceki haftalarda duyurmuştu.

Üç ülkede El Kaide ve IŞİD'e bağlı militanların gerçekleştirdiği şiddet eylemleri nedeniyle sivil hükümetlere karşı öfke oluşmuş ve bu durum peş peşe gelen askeri darbelere zemin hazırlayan faktörlerden biri olmuştu.

Eski sömürgecileri Fransa'yla ilişkileri keserek Rusya'yla yakınlaşma yoluna giden Nijer, Mali ve Burkina Faso geçen yıl bir federasyon kurma hedefiyle Sahel Devletleri İttifakı'nı oluşturmuştu. 

Üç ülkenin yönetimleri ocakta, bölgesel blok Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu'ndan (ECOWAS) çekilme niyetinde olduklarını da açıklamıştı. ECOWAS, askeri darbeler nedeniyle üç ülkeye de daha önce yaptırım uygulamıştı.
Independent Türkçe, Wall Street Journal, AA


4 başlıkta Putin'in zaferi: Beklentileri aştı

Almanya'nın başkenti Berlin'deki Rusya Büyükelçiliği önünde dün toplanan kalabalık, Putin karşıtı eylem düzenlemişti (AA)
Almanya'nın başkenti Berlin'deki Rusya Büyükelçiliği önünde dün toplanan kalabalık, Putin karşıtı eylem düzenlemişti (AA)
TT

4 başlıkta Putin'in zaferi: Beklentileri aştı

Almanya'nın başkenti Berlin'deki Rusya Büyükelçiliği önünde dün toplanan kalabalık, Putin karşıtı eylem düzenlemişti (AA)
Almanya'nın başkenti Berlin'deki Rusya Büyükelçiliği önünde dün toplanan kalabalık, Putin karşıtı eylem düzenlemişti (AA)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in seçimlerdeki galibiyetiyle 6 yıl daha ülkeyi yönetme hakkı kazanmasının yankıları sürüyor. 

ABD'nin tanınmış gazetelerinden New York Times (NYT), Putin'in zaferine dair ön plana çıkan 4 unsuru değerlendirdi. 

1) Putin beklentileri aştı

Haberde, 71 yaşındaki siyasetçinin her girdiği seçimde daha da iyi sonuçlar elde ettiğine dikkat çekildi. 2012'deki seçimlerde oyların yüzde 63,6'sını alan Putin, 2018'de bu oranı yüzde 76,7'ye yükseltmişti.

Rusya Merkez Seçim Komisyonu'nun son açıkladığı rakamlara göre, 15-17 Mart'ta düzenlenen seçimlerde Putin'in oy oranı 87,3 civarında. 

Katılım oranının yüzde 74'ün üzerinde olduğu seçimlerde Putin'in rakibi Komünist Parti'den  Nikolay Haritonov 4,7, Yeni İnsanlar Partisi'nden Vladislav Davankov yüzde 3,6, Liberal Demokrat Parti'den Leonid Slutski ise yüzde 2,5 oy aldı. Oyların yüzde 1,4'ü geçersiz sayıldı.

NYT, Putin'in emriyle 24 Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşından bu yana yapılan ilk seçimde, liderin 2036'ya kadar iktidarda kalarak "otoriter rejimini güçlendireceğini" yazdı. 

2) Kremlin hedeflediği ulusal birlik imajını yaratamadı

Haberde, Putin'in ülkede "daima siyasi istikrar ve kontrol imajını yansıtmak istediği fakat devlet başkanlığı seçimlerinin bunu pekiştirme hedefine ulaşamadığı" savunuldu. 

NYT, Ukrayna savaşını bitirme vaadiyle gündeme gelen Boris Nadezhdin'in seçimlere girmesinin, başvuru için topladığı imza ve belgelerle ilgili sorunlar gerekçe gösterilerek engellendiğini hatırlattı.

Ayrıca muhalif siyasetçi Aleksey Navalni'nin 16 Şubat'ta hapishanede ölmesiyle patlak veren protestoların da Kremlin'in imajını zedelediği yazıldı. Putin, olayla ilgili ilk açıklamayı dün yapmış, yaşananları "üzücü bir olay" diye nitelemişti.

Analizde, Navalni'nin ölümüyle başlayan protestoların Kremlin karşıtı uzun soluklu bir harekete dönmesinin zor olduğu değerlendirmesi yapıldı. 

3) Putin seçim galibiyetiyle Ukrayna savaşını sürdürecek

Haberde, Putin'in seçimdeki zaferini "halkın kendisine verdiği yetki" olarak gösterek Ukrayna savaşını sürdüreceği belirtildi. 

Rusya'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım'da, 2022'de ilhak ettiği Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinde de sandık başına gidildiği hatırlatıldı. Bu bölgelerde Putin'in, Rusya'dakinden daha fazla oy topladığı bilgisi paylaşıldı. 

Putin, geçen ay düzenlediği büyük mitingde Rus ekonomisinin savaş harcamalarını kaldırabilecek yapıda olduğunu savunmuştu. Kamu harcamalarının yaklaşık yüzde 40'ı savaşın fonlanmasında kullanılırken, hükümet verilerine göre geçen yıl ekonomi yüzde 3,6 büyüdü.

4) Ruslar bundan sonra yaşanacaklardan tedirgin

NYT, seçim zaferinin ardından Putin'in yeniden askere alım kararı çıkarma ihtimalinin halkta tedirginlik yarattığını yazdı.

Putin, seçim kampanyasındaki konuşmalarında yeni bir askere alım yapılmayacağını savunmuştu.

Haberde, Rusya'nın Ukrayna'ya ait toprakların yüzde 18'ini ilhak ettiği, bu bölgeleri ele geçirmek için ağır kayıplar verdiği belirtildi.

Almanya'da sürgünde yaşayan siyaset bilimci Ekaterina Schulmann, yakın gelecekte müzakere ihtimali olmadığını savunarak "Barış, toplumsal durum ve ekonomiden ziyade savaş ve askeri meselelerle ilgili kararlar alınacak" yorumunu yaptı.

Independent Türkçe, New York Times, AA


Siyah öğrenciye ırkçı saldırı Birleşik Krallık'ta infial yarattı (VİDEO)

TT

Siyah öğrenciye ırkçı saldırı Birleşik Krallık'ta infial yarattı (VİDEO)

Siyah öğrenciye ırkçı saldırı Birleşik Krallık'ta infial yarattı (VİDEO)

Carlisle'da siyah bir öğrenciye yönelik "ağır ırkçı nefret olayını" gösteren bir videonun sosyal medyada infial yaratmasının ardından 4 ergen gözaltına alındı.

İnternette dolaşan endişe verici videoda, üniformalı siyah öğrencinin cuma günü St. John Henry Newman Katolik Okulu yakınlarında beyaz bir erkek tarafından itildiği ve göğsüne yumruk atıldığı görülüyor.

Endişe verici videoda, saldırıyı atlatan öğrenci defalarca taciz ediliyor ve birkaç darbe aldıktan sonra beyaz gencin ayakkabılarını öpmeye zorlanıyor.

Olaydan sonra çekildiği varsayılan bir başka videodaysa beyaz ergenin mağduru sokak boyunca takip ettiği ve civardakiler müdahale etmeden önce iki kez yumrukladığı görülüyor.

Cuma günü paylaşılan videolar X'te 6 milyondan fazla izlendi ve açıkça ırkçı olan bu olaya karşı büyük bir tepkiyi tetikledi.

Olumo of Derby adlı sosyal medya kullanıcısı, videoyu "Birleşik Krallık'ta ırkçılık her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Siyahlar Carlisle'da güvende değil mi?" yazısıyla paylaştı. 

Videonun viral hale gelmesinin ardından Cumbria polisi cumartesi sabahı ilk olarak bir genci gözaltına aldı ve "toplumdaki endişelerin" farkında olduğunu belirtti.

Polis, "herhangi bir yasal işlemi engellememek ya da olaya karışan çocukların kimliklerini açık etmemek" için insanları videoyu paylaşmamaya çağırdı.

Günün ilerleyen saatlerinde polis, hepsi Carlisle'dan olmak üzere üç beyaz gencin daha gözaltına alındığını duyurdu.

Ergenlerden biri "ağır ırkçı fiili bedensel zarar" şüphesiyle, diğer üçüyse ağır ırkçı fiili bedensel zarara yataklık şüphesiyle gözaltına alındı.

Başkomiser Sarah Jones, "Bunlar internette dolaşan ve hem toplumda hem de Cumbria Polisi'ndeki memurlar arasında şok ve endişeye yol açan iğrenç görüntüler" dedi.

Bu olayı çok ciddiye aldığımıza dair topluma güvence verebiliriz ve 4 kişiyi gözaltına aldık. Memurlarımız gece boyunca çalıştı ve bugün de soruşturmaları yürütmeye devam ediyorlar.

Polis, toplumdan gelen endişelere yanıt olarak Carlisle'daki devriyeleri artıracak.

Independent Türkçe


Göçmenlerin ABD'yi "zehirlediğini" söyleyen Trump'tan "Nazi dili" suçlamasına yanıt

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Göçmenlerin ABD'yi "zehirlediğini" söyleyen Trump'tan "Nazi dili" suçlamasına yanıt

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Eski ABD Başkanı Donald Trump bazı göçmenlere "insan değiller" dedikten bir gün sonra daha önceki bir iddiasına daha güçlü bağlandı: kayıtsız göçmenlerin ABD'yi "zehirlediği" iddiası.

Pazar günü Fox News'a verdiği röportajda Trump'a, Media Buzz'ın sunucusu Howard Kurtz, "Neden 'haşarat' ve 'kanın zehirlenmesi' gibi kelimeler kullanıyorsunuz? Bildiğiniz gibi basın buna hemen 'Bu Hitler ve Mussolini'nin kullandığı türden bir dil' diyerek tepki veriyor" diye sordu.

2024 başkan adaylığı yarışını önde götüren Trump "Öyle diyorlar. Bunu bilmiyordum ama öyle diyorlar" diye çabuk bir cevap verdi. Öte yandan daha sonra bu terimleri "ülke zehirlendiği için" kullandığını söyledi.

Trump sözlerini "Siyasi doğrucu olmak istiyorum falan diye konuşabiliriz" sürdürdü.

Ama cezaevlerinden ve hapishanelerden gelenler var, uzun süredir katil olanlar, hayatlarının geri kalanını birçok kişinin adını bile duymadığı bir ülkedeki bir hapishanede geçirecekleri cezaları olanlar... Hepsi ülkemize salınıyor.

Bu, eski ABD Başkanı'nın kayıtsız göçmenler hakkında aşağılayıcı bir dil kullandiğı ilk sefer olmaktan çok uzak.

Cumartesi günü Ohio'da düzenlenen ve defalarca metin dışına çıkılan mitingde Trump kalabalığa şöyle demişti:

Onlara insan diyor musunuz bilmiyorum... Bana göre bazı durumlarda insan değiller. Ama bunu söyleme iznim yok çünkü radikal sol bunun korkunç bir şey olduğunu söylüyor.

Daha sonra göçmenlerden "hayvanlar" diye bahsetmişti.

Ohio mitinginden birkaç ay önce, aralıkta eski başkan, New Hampshire'daki bir kalabalığa "Ülkenin kanını zehirliyorlar. Yaptıkları şey bu" diye konuşmuştu. Bu saldırının ardından Biden'ın kampanya ekibi onun "rol modellerini yansıttığını" ve "Adolf Hitler'i papağan gibi tekrarladığını" iddia etmişti.

Birçok kişinin Trump'ı Hitler'in manifestosu Kavgam'daki (Mein Kampf) satırları yinelemekle suçlamasından birkaç gün sonra Trump kitabı okuduğunu inkar etmişti. Daha sonra bu kışkırtıcı ifadeyi tekrarlayan Trump, bu sefer de Iowa'daki bir dinleyici kitlesine konuşuyordu:

Olup bitenler çılgınca. Ülkemizi mahvediyorlar. Ve bu doğru. Ülkemizin kanını yok ediyorlar. Yaptıkları şey bu. Ülkemizi yok ediyorlar.

Independent Türkçe


Putin, Navalni'nin adını ilk kez andı: Ne yazık ki olan oldu

Vladimir Putin hileli başkanlık seçimini kazandıktan sonra kampanya merkezinde zafer konuşmasını yapıyor (AP/Alexander Zemlianichenko)
Vladimir Putin hileli başkanlık seçimini kazandıktan sonra kampanya merkezinde zafer konuşmasını yapıyor (AP/Alexander Zemlianichenko)
TT

Putin, Navalni'nin adını ilk kez andı: Ne yazık ki olan oldu

Vladimir Putin hileli başkanlık seçimini kazandıktan sonra kampanya merkezinde zafer konuşmasını yapıyor (AP/Alexander Zemlianichenko)
Vladimir Putin hileli başkanlık seçimini kazandıktan sonra kampanya merkezinde zafer konuşmasını yapıyor (AP/Alexander Zemlianichenko)

Vladimir Putin, hileli Rusya başkanlık seçiminde zaferini ilan ettikten birkaç dakika sonra muhalif figür Aleksey Navalni'nin adını ilk kez kamuoyu önünde söyledi.

Yapılan sandık çıkış anketlerinde, düzmece seçimin oylarının yüzde 87'sinden fazlasını kazanacağının öngörülmesinden saatler sonra kampanya merkezinde konuşan Putin, Navalni'nin ölümünü "üzücü bir olay" diye nitelendirdikten sonra muhalif figürün bir mahkum takasında yer alması için onay verdiğini iddia etti.

Navalni, aşırıcılık gibi uydurma suçlamalarla uzun süreliğine tutulduğu Kuzey Kutup Dairesi'nin ötesindeki bir ceza kolonisinde geçen ay hayatını kaybetmişti. 

Rus yetkililer Navalni'nin doğal nedenlerle öldüğünü savunurken, muhalif figürün müttefikleri öldürüldüğünü söylüyor.

Navalni'nin ölümü, Rusları başkanlık seçiminde Putin dışında herhangi birine oy vermeye çağırmasından haftalar sonra gerçekleşmişti.

Putin, "Navalni'ye gelince" dedi ve şöyle devam etti:

Evet, hayatını kaybetti. Bu her zaman üzücü bir olaydır.

Alışılmış Buna Ne Diyeceksincilik (Whataboutism) örneklerinden birini sergileyen Putin şunları ekledi:

Ama bireylerin hapishanede öldüğü başka vakalar da oldu. Bu durum ABD'de hiç yaşanmıyor mu?

Putin daha sonra yetkililerinin Navalni'nin ölümünden birkaç gün önce bir mahkum takasıyla serbest bırakılması teklifini ilettiklerini söyledi.

Navalni'nin ölümünün ardından ekibi, Kremlin rejimine muhalif birini öldürdüğü için Almanya'daki bir hapishanede ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Rus istihbarat servisinin (FSB) tetikçisi Vadim Krasikov'la muhalif figürün takas edilmesi teklifinin Putin'e iletildiğini iddia etmişti.

Geçen ay bu konunun sorulması üzerine Kremlin takas teklifi yapıldığını inkar etmişti.

Ancak pazar akşamı yaptığı konuşmada Putin, kendisine sunulan mahkum takasını "hemen kabul ettiğini" söyledi.

Putin, "Hemen kabul ettiğimi söyledim" diye iddia etti.

Ne yazık ki olan oldu. Şartım, onun asla geri gelmemesiydi. Böyle şeyler oluyor. Ne yapabilirsiniz ki? Hayat bu.

Putin'in açıklamaları Navalni'nin ekibinde öfkeye neden oldu.

Navalni'nin sözcüsü Kira Yarmiş, Putin'in konuşmasının bir bölümünü şu açıklamayla birlikte paylaştı:

Putin, Aleksey Navalni'yi öldürdü.

Navalni'nin Yolsuzlukla Mücadele Vakfı'nda soruşturmalar başkanı olan Maria Pevçik, X'te şunları yazdı:

Henüz söyleyecek sözüm yok. Ne kadar alaycı, yalancı bir pislik. Akılalmaz.

Putin rejimini eleştirenler, otokratın Navalni'nin adını nihayet zafer konuşmasında telaffuz etmesinin çarpıcı olduğunu belirtti.

Muhalif figür öldükten sonra başkanlık seçimlerine kadarki dönemde, Kremlin kontrolündeki devlet medyası onun ölümü hakkında neredeyse hiç haber yapmadı.

Seçimlerin sonucundan hiçbir zaman şüphe edilmezken, Kremlin üç gün süren oy verme işleminin sekteye uğraması ihtimalini ortadan kaldırmak için büyük çaba gösterdi. Navalni hücre hapsinde bile olsa böyle bir kargaşayı kışkırtabilme konusunda diğer muhalif figürlerden daha güçlüydü.

Uluslararası Af Örgütü'nde Rusya araştırmacısı ve Rusya'da demokratik bir gençlik hareketi olan Oborona'nın ortak kurucusu Oleg Kozlovski, "Putin korkmuş ve güvensizdi" dedi.

Aleksey Navalni'nin adını söylemesini engelleyen büyünün ancak şimdi bozulmuş olması çarpıcı bir durum.

Kozlovski, Navalni'nin ölümüyle ilgili uluslararası bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. "Rusya'nın buna dair herhangi bir niyet sergilediğini görmüyoruz" dedi.

Independent Türkçe


AB Konseyi, Ukrayna'ya askeri yardım fonuna 5 milyar avroluk desteği onayladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AB Konseyi, Ukrayna'ya askeri yardım fonuna 5 milyar avroluk desteği onayladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Rusya ile savaşan Ukrayna'ya askeri yardımlar için kullanılan fonun 5 milyar avro artırılacağını duyurdu.

AB Konseyinden yapılan açıklamaya göre, "Avrupa Barış Fonu" adı verilen mali fon 5 milyar avro artırıldı ve bu fon bünyesinde "Ukrayna Yardım Fonu" oluşturuldu.

Ukrayna Yardım Fonu kapsamında, askeri teçhizat ve eğitimler aracılığıyla Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanıyor.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, alınan kararın AB'nin taahhütlerini yerine getirdiğini gösterdiğini belirterek, "Bu fonla, Ukrayna'nın Rusya'nın savaşına karşı kendini savunması için ne gerekiyorsa ve ne kadar süre gerekiyorsa destek vermeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

Alınan kararın ardından, Avrupa Barış Fonu'nun 2021-2027 dönemi için mali üst limiti 17 milyar avronun üzerine çıktı.

AB üye ülkeleri tarafından sağlanan askeri destekle AB'nin Ukrayna ordusuna sağladığı toplam desteğin 33 milyar avro olduğu tahmin ediliyor.


Brezilya'da 60,1 derece ile "hissedilen sıcaklık" rekoru kırıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Brezilya'da 60,1 derece ile "hissedilen sıcaklık" rekoru kırıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde hissedilen sıcaklığın 60,1 dereceye çıkmasıyla ülkede şu ana kadarki en yüksek "hissedilen sıcaklık" kaydedildi.

Brezilya basınında Rio de Janeiro Uyarı Sistemi'ne dayandırılan haberlere göre, 16 Mart'ta Rio de Janeiro kentinde tüm zamanların hissedilen en yüksek sıcaklık rekoru kayıtlara geçti.

Kentin batısında hissedilen 60,1 santigrat derece, 18 Kasım 2023'te hissedilen 59,7 santigrat dereceyi aşınca kayıtlara rekor olarak girdi.

Uzmanlar, "El Nino" kaynaklı hava olayları nedeniyle ülkenin bazı bölgelerinde sıcaklık rekorlarının meydana gelebileceğini belirtmişti.