KİK, deniz trafiğine yönelik herhangi bir engellemeyi kınadı

İran Devrim Muhafızları'na ait teknelerin eşlik ettiği Körfez sularındaki bir petrol tankeri (Arşiv - AP)
İran Devrim Muhafızları'na ait teknelerin eşlik ettiği Körfez sularındaki bir petrol tankeri (Arşiv - AP)
TT

KİK, deniz trafiğine yönelik herhangi bir engellemeyi kınadı

İran Devrim Muhafızları'na ait teknelerin eşlik ettiği Körfez sularındaki bir petrol tankeri (Arşiv - AP)
İran Devrim Muhafızları'na ait teknelerin eşlik ettiği Körfez sularındaki bir petrol tankeri (Arşiv - AP)

İran'ın İsrail merkezli Zodiac Maritime şirketi tarafından işletilen Mercer Street tankerine yönelik saldırısı, uluslararası denizciliğin güvenliği sorununu tekrar gündeme getirerek gerginliği tekrar artırdı.
İran'ın bölgedeki rakiplerine karşı tepkisi ve misillemesi için tercih ettiği bu seçenek Körfez ülkelerinin güvenliğini tehdit ediyor.
Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) tankere yapılan saldırıyı kınadı. KİK Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, gemilerin ve tankerlerin hareketine herhangi bir engeli reddederek, uluslararası toplumu bu tür saldırılara karşı sorumluluklarını üstlenmeye ve tekrarlanmamasını sağlamaya çağırdı. Aynı zamanda, İşbirliği Konseyi'nin uluslararası deniz taşımacılığının emniyeti ve güvenliği için çağrıda bulunan tutumunu teyit etti. Siyaset araştırmacısı Dr. Abdulacid el-Celal, İran'ın Körfez ve Arap sularındaki saldırılarını bölgedeki ticaret ve güvenliği etkileyen ciddi bir mesele olarak nitelendirdi. Ayrıca bölgedeki İran zorbalığının ABD ve Avrupa'daki gevşeklik nedeniyle devam ettiğini ve arttığını söyledi.
El-Celal Şarku’l Avsat’a konuya dair şu açıklamaları yaptı: “İran'ın bu saldırgan davranışına karşı bölgesel ve uluslararası çabaları birleştirmek çok önemli. Ne yazık ki ABD ve Batı genel olarak İran'ın nükleer programına ve İran'ın nükleer silah edinmemesi üzerine odaklanırken İran’ın bölgeye müdehalesi ve balistik füze kullanımı ile ilgili Körfez endişelerini görmezden geliyor.”
Başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun, İran ile nükleer anlaşma müzakerelerinde Körfez ve Umman Denizi'nde deniz seyrüseferinin güvenliğini sağlaması gerektiğini de sözlerine ekleyerek sözlerine, İran'ın gemi ve tankerlerin güvenliğine müdahalesinin devam etmesinden kaynaklanan mevcut zararın ve etkisinin belirli ülkelerle sınırlı olmadığına dikkati çekti.
Körfez'de ve bölgede su güvenliğini tesis etmek, dünya ticareti için zorunlu geçişleri korumak için bir proje formüle etmek üzere ABD, Avrupa ve Rusya'dan bölgenin güvenliğine ilişkin vizyonlarını taşıyan bir dizi öneri sunuldu. Bu arada İran, Hürmüz Barış Girişimi’ne çağrı yaptı.
Ancak gözlemciler, Tahran’ın taahhütlerinden kaçınması uluslararası ve bölgesel su yollarını komşularına zarar vermek ve mayınlı mesajlarını iletmek için yıkıcı faaliyetlerinin sahnesi olarak kullanmaya devam etmesi halinde bu önerilerin etkinliğinin zayıf ve getirilerinin de az olacağına inanıyorlar.



Katar: Hamas'ın kabul ettiği öneri, İsrail'in daha önce kabul ettiği önerinin yüzde 98'ini içeriyor

TT

Katar: Hamas'ın kabul ettiği öneri, İsrail'in daha önce kabul ettiği önerinin yüzde 98'ini içeriyor

Katar: Hamas'ın kabul ettiği öneri, İsrail'in daha önce kabul ettiği önerinin yüzde 98'ini içeriyor

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ateşkes için Hamas'a sunulan önerinin, bölgedeki halkın kanının dökülmesini önlemek için ‘mümkün olan en iyi seçenek’ olduğunu söyledi. El-Ensari, Hamas'ın öneriye verdiği yanıtın ‘olumlu’ olduğunu ve İsrail'in daha önce kabul ettiği öneriyle neredeyse aynı olduğunu ifade etti.

El-Ensari, ‘teklifin Gazze Şeridi'ndeki savaşı tamamen durdurmak için bir yol haritası içerdiğini’ belirterek, Hamas'ın kabul ettiği şartların İsrail'in daha önce kabul ettiklerinin yüzde 98'ini içerdiğini kaydetti.

El-Ensari, şu anda bir anlaşmaya varılamaması halinde, ‘geçmişteki felaketlerin yanında sönük kalacak bir insani felaket’ yaşanacağını belirtti. El-Ensari, her iki tarafın da anlaşmayı uygulama taahhüdü dışında, savaşın yeniden başlamayacağına dair gerçek bir garanti olmadığını vurguladı.

Katar'ın ABD yönetimi ile günlük temas halinde olduğunu belirten el-Ensari, “Masadaki dil, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un daha önce önerdiği dil” dedi.

El-Ensari, “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze ile ilgili açıklamalarıyla ilgilenmiyoruz. Bizim için önemli olan resmi yanıtlar ve masadaki öneri” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına almak için yeni bir saldırı planladığını açıklamasının ardından, çatışmayı durdurma çabaları geçen hafta yeni bir ivme kazandı. Mısır ve Katar, ABD'nin desteklediği ateşkes planı konusunda taraflar arasında dolaylı görüşmelerin yeniden başlaması için baskı yapıyor. Teklif, şu anda Gazze Şeridi'nin yüzde 75'ini kontrol eden İsrail güçlerinin kısmi çekilmesini ve açlığa maruz kalan Gazze halkına daha fazla insani yardımın ulaştırılmasını içeriyor.

Taraflar arasındaki son dolaylı görüşmeler temmuz ayında çıkmaza girdi ve her iki taraf da diğerini görüşmelerin başarısızlığından sorumlu tuttu.

İsrail, daha önce ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un sunduğu ana hatları kabul etmiş, ancak bazı ayrıntılar nedeniyle müzakereler tıkanmıştı.

O zamandan beri İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planları, bölgede yaşayan tahmini bir milyon kişi arasında endişe yarattı.