Kaliforniya yangını kasabaları küle çeviriyor

Dixie yangını yaklaşık Los Angeles büyüklüğünde, bin 464 kilometrekare alanı yok etti.

Greenville, Plumas County, Kaliforniya’da dün çıkan yangınlarda evler ve arabalar kül oldu. (AP)
Greenville, Plumas County, Kaliforniya’da dün çıkan yangınlarda evler ve arabalar kül oldu. (AP)
TT

Kaliforniya yangını kasabaları küle çeviriyor

Greenville, Plumas County, Kaliforniya’da dün çıkan yangınlarda evler ve arabalar kül oldu. (AP)
Greenville, Plumas County, Kaliforniya’da dün çıkan yangınlarda evler ve arabalar kül oldu. (AP)

“Kaliforniya’nın dağ kasabası Greenville, güçlü sosyal karaktere sahip, komşuların birbirlerinin mobilyalarını taşımak için gönüllü olduğu, renkli çiçek sepetlerinin ana caddeyi aydınlattığı ve yazarların, müzisyenlerin, tamircilerin ve tavuk çiftçilerinin birbirine karıştığı türden bir yerdi. Ama şimdi harap durumda.”

Şehir sakinlerinden Eva Gorman, yaşadıkları dramı bu sözlerle aktardı.
Kaliforniya’yı kasıp kavuran sıcak, kupkuru, fırtınalı hava dalgası eyaletin mevcut en büyük orman yangınını, altına hücum döneminden kalma en büyük bölge olan ve yaklaşık bin nüfuslu Sierra Nevada bölgesinde patlak verdi. Yangın şehir merkezindeki bir asırdan uzun zamandır ayakta duran ahşap binaları büyük bir bölümü yakıp kül etti.
Rüzgarların hafta sonu sakinleşip yön değiştirmesi bekleniyordu ama iyi haber Gorman için çok geç geldi. Tahliye uyarılarına dikkate alarak Dixie yangınının yaklaştığı dönemde, yaklaşık bir buçuk hafta önce kocasıyla birlikte şehri terk eden Gorman, "Bu tamamen yıkıcı bir felaket. Evimizi ve işimi kaybettik. Şehir merkezimizin tamamı gitti" dedi. Gorman evinin duvarındaki birkaç fotoğrafı,, en sevdiği mücevherlerini ve önemli belgelerini kurtarmayı başardı. Ama geride bıraktığı ailesine ait eşyaları düşünmeden edemiyor.
"Anneannemin hediyesi olan yemek odası sandalyelerini ve İtalya'dan getirdiğim büyük teyzemin yatağını bıraktım. Oğlumun iki yaşındaki halini anımsatan bir resmi vardı. Şimdi 37 yaşında. İlk başta, 'Sorun değil, bazı eksikliklerim var' diye düşünüyorsunuz. Ama sonra birçok şeyi kaybettiğini anlıyorsun.”
Yetkililer yıkılan binaların sayısını henüz tam olarak tespit edebilmş değil. Ancak Plumas County Şerifi Todd Johns perşembe günü, kasabanın içinde ve yakınında yüzden fazla evin yandığı tahmininde bulundu.
Hayatı boyunca Greenville’de ikamet eden Johns da “Olanlardan dolayı kalbim ezildi" dedi.
Yetkililer, yaklaşık 2 bin nüfuslu Colfax yakınlarında, çarşamba günü aniden çıkan yangında yaklaşık yüz ev ve binanın yandığını aktardılar. Kontrol altına alınamayan yangın sebebiyle yetkililer Placer ve Nevada ilçelerindeki yaklaşık 6 bin kişiden evlerini tahliye etmelerini istedi. Üç haftadır süren yangın, çoğu kuraklığın toprakları kavrulmuş ve tutuşmaya hazır hale getirdiği Batı yakasındaki 14 eyaletteki yüz aktif ve büyük yangından sadece biri. Dixie yangını, Los Angeles'tan daha büyük bir alan olan yaklaşık bin 464 kilometrekare alanı yok etti.
Yangının çıkış nedeni araştırılıyor. Ancak Pacific Gas & Electric şirketine ait elektrik şebekesinin elektrik hatlarından birinin üzerine düşen bir ağacın kıvılcım çıkarmış olabileceği görüşü hakim.
Yangın çarşamba ve perşembe günü kereste, çimen ve çalıların arasında aniden çıktı. Bir itfaiye yetkilisi yangını "kendiliğinden yanmaya yatkın” olarak nitelendirdi.
Alevler yayılmaya başlamadan önce düzinelerce ev çoktan yanmıştı. Bölgeden herhangi bir ölüm veya yaralanma vakası bildirilmedi. Ancak yangın 10 binden fazla evi tehdit etmeye devam etti. Perşembe günü, yoğun ve düzensiz rüzgarlar itfaiyecileri sürekli değişen farklı noktalara yetişmeye ve yangınlarla mücadelede daha fazla efor sarf etmeye zorladı.
İtfaiye Sözcüsü Yüzbaşı Sergio Arellano "Ortalığı kasıp kavuruyor. Rüzgarlar birkaç saatte bir yön değiştiriyor" dedi. Plumas Ulusal Orman Müfettişi Chris Carlton da "Gerçekten korkunç bir yangın ile karşı karşıyayız. Gerçekten bilinmeyen bir bölgedeyiz” ifadesini kullandı.
İklim değişikliğine bağlı ısı dalgaları ve tarihi kuraklık, ABD’nin batısındaki orman yangınlarıyla mücadeleyi zorlaştırıyor. Bilim adamları, iklim değişikliklerinin bölgeyi son 30 yılda daha sıcak ve kuru hale getirdiğini ve havayı daha yoğun ve orman yangınlarını daha sık ve yıkıcı hale getirmeye devam edeceğini söylüyor.
Yangın Greenville'i iki açıdan vurdu. İtfaiye görevlileri zaten kasabayı kurtarmaya çalışıyordu. Ancak itfaiye yetkilileri, görevlilerin insanları arabalara yükleyerek tahliye arşı çıkan insanları kurtarmak için önce hayatlarını riske atmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar.
Olay Yönetimi Operasyonları Başkanı Jake Cagel, “Bazı sakinler, evlerinden çıkmak istemedikleri için itfaiyecilere silah doğrulttu” dedi.
Yetkililer, alevlerin Greenville'in kuzeybatısındaki Chester kasabasına da ulaştığını ancak ekiplerin buradaki evleri ve işyerlerini kurtarmayı başardığını aktardılar. Sadece bir veya iki yapıda küçük hasarlar meydana geldiğin bildirdiler.
Yangının 85 kişiyi ölümüyle sonuçlanan ve son yüzyıldaki en ölümcül yangın olan Pacific Gas & Electric şirketinin tesislerinin yol açtığı 2018’deki orman yangınında büyük ölçüde tahrip olan Paradise kasabasından çok uzakta olmadığı bilgisi paylaşıldı.



İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

Hasan Fahs

Tahran ve Moskova arasında pozisyon ve hedeflerde bir ayrışma veya uzaklaşma olduğunu düşündüren atmosfere ve Rusya'nın ihaneti, İsrail saldırılarına karşı koymak için gerekli desteği sağlamayı reddetmesi nedeniyle İran sokaklarını saran hayal kırıklığı hissine rağmen, iki taraf arasında perde arkasında yaşananlar bu hissin ve görüntüye dayalı tutumların ötesine geçiyor. Zira Tahran'ın düşüşü, her şeyden önce Moskova'yı kuşatma, hatta devirme yolunun artık açık olduğu anlamına geliyor. Bu durum, özellikle Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in tutumundan duyduğu derin rahatsızlığı dile getiren Başkan Trump başta olmak üzere, ABD yönetiminin tutumlarındaki tırmandırma ile birlikte netleşmeye başladı. Trump son olarak Washington'un bunların bedelini ödemeyeceğini vurgulayarak, Ukrayna'ya silah sevk etme kararı ile birlikte Rusya'ya yönelik vergileri artırma kararı aldı.

Tahran'ın düşmesi, ikinci olarak, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne trajik bir şekilde son verecek ve Trump'ın Çin'i kuşatma ve ekonomik ve siyasi emellerine nokta koyma hedefini daha gerçekçi ve ulaşılabilir kılacaktır. Zira İran toprakları, Batı Asya’daki kara bağlantısı projesindeki en önemli ve jeo-ekonomik bağlantıyı oluşturuyor. Buradan yola çıkarak, Çin'in Şanghay İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı kapsamında Çin'in başkenti Pekin'de İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında bir görüşme gerçekleşmesini kolaylaştırma çabası anlaşılabilir. Bu görüşme, Arakçi'nin Çinli mevkidaşı Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı ön görüşmenin akabinde, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti.

Rus bakanın belirli bir tutum benimsememe konusundaki ısrarı -veya başka bir deyişle, İran-Amerikan nükleer krizi konusunda açık ve net bir tavır beyan etme konusundaki isteksizliği- ile Lavrov'un Rusya'nın barışçıl nükleer enerji hakkı konusunda İran'ın yanında durduğu açıklaması göz önüne alındığında, Lavrov, ülkesinin İran'ın kendi topraklarında zenginleştirme faaliyetlerinde bulunma hakkı talebine ilişkin tutumunu bir şekilde belirsiz bıraktı. Bu durum, Moskova'nın bu ilişkiyi, Washington ile yaşanan krize çözümler ve çıkış yolları sunmak için kullanmasına olanak tanıyor. En azından İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoku ve Rusya'ya nakledilerek İran'ın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik üretimi için yakıta dönüştürülmesi olasılığı konusunda.

Ancak, her iki yöndeki bu ikili görüşmeler, yeni bir diplomatik çerçeve oluşturabilir. Söz konusu çerçevenin de 16 Ekim'de, BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararının sona ermesinden, 7. Bölüm kapsamında İran'a karşı uluslararası yaptırımların yeniden devreye alınmasına yönelik “tetik mekanizmasının” çökmesinden önceki üç ay boyunca, bir sonraki aşamanın şekillenmesine katkıda bulunması bekleniyor.

Her iki tarafın, yani Amerikalılar ile İranlıların, bu sefer doğrudan müzakere masasına döneceğine şüphe yok. Bu nedenle, her iki taraf da müzakere masasına oturmadan önce gücünü pekiştirecek kartları toplamaya çalışıyor. Washington askeri eyleme başvurmakla tehdit ederken ve askeri seçeneğe geri dönebileceğini deklare ederken, aynı zamanda Güvenlik Konseyi'ne başvurma ve tetik mekanizmasını aktifleştirme hakkına sahip olan Avrupa “troykası”ndaki (üçlüsü) müttefiklerinin nüfuzuna güveniyor.

Buna karşılık, Tahran'ın elindeki seçeneklerden biri, bir ay önce 13 Haziran'da şafak vaktinde düzenlenen saldırıda olduğu gibi hazırlıksız yakalanmamak için olası bir askeri çatışmaya hazırlık seviyesini yükseltmektir. Tahran ayrıca, Avrupa üçlüsünün Washington ile koordinasyon halinde başvurabileceği herhangi bir kararı engellemek için diplomatik seçeneği de aktifleştirecektir. Yani hem Moskova'yı hem de Pekin'i 5 Ağustos'tan önce nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamaya ikna etmek için çalışması gerekecektir. Bu durumda iki ülke, 2015 anlaşmasına bağlı kalmaları halinde kaybettikleri veto haklarını geri kazanacak, böylece Washington ve üçlünün alabileceği herhangi bir karara karşı bu hakkı kullanabileceklerdir.

Tahran, eşzamanlı füze kabiliyetlerini yeniden değerlendirerek askeri hazırlıklarının seviyesini yükseltiyor ve bu kabiliyetleri müzakere masasında görüşmeye zorlayabilecek herhangi bir baskıyı kabul etmeyi reddediyor. Bununla birlikte bakım ve muharebe kabiliyetleri açısından, gelişmiş SU-35 savaş uçaklarının kendi istediği koşullar altında tedariki konusunda Moskova ile yaşadığı mevcut anlaşmazlığı, ihtiyaçlarını karşılayabilecek Çin savaş uçaklarına yönelerek aşmaya çalışıyor. Zira Çin'in koşulları daha az karmaşık ve daha dinamik. Bu hazırlıklar veya Tahran'ın deyimiyle “parmağını tetikte tutmak”, özellikle de güçlü bir konumda olduğunu hissettiği için diplomatik sürece geri dönmeyi reddettiği anlamına gelmiyor. Eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, rejimin ve İran'ın tarihindeki bu kritik anda Dini Lider'in diplomasinin rolü hakkındaki sözlerini tekrarlaması, İran rejiminin diplomatik ve siyasi seçeneği destekleme ve askeri seçeneğe geri dönme ihtimalini savuşturma arzusunun birçok göstergesini taşıyor olabilir. Zarif'in de dediği gibi, Dini Lider diplomatik çabaları İran’ın gücünün temel taşlarından biri olarak nitelendirdi ve bunlara başvurmanın diğer tüm seçeneklerin veya güç yapılarının yokluğu veya kaybı anlamına gelmediğini belirtti. Çünkü “diplomasiyle elde edilebilecek bir şey savaşla elde edilmemelidir ve diplomatik seçenek kesinlikle daha az maliyetlidir.” Bakan Arakçi de tüm temaslarında, Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ülkeleri ve hatta Avrupa üçlüsündeki mevkidaşlarıyla yaptığı çeşitli toplantı ve istişarelerde bu seçeneğe bağlı kalıyor. Washington ile müzakere masasına dönme olasılığını, Güvenlik Konseyi ve Avrupa üçlüsü tarafından İran nükleer tesislerine yönelik ABD-İsrail ortak saldırısının açıkça kınanmasına ilave olarak, yaptırımların yeniden uygulanması seçeneğinin, yani “tetik mekanizmasının” geri çekilmesi koşuluna bağlıyor. Zira tetik mekanizmasının aktifleştirilmesi “troyka” ülkelerini müzakerelerin dışında bırakabilir. Bu durum da İran'ı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve müfettişleriyle iş birliğini askıya alma kararının ardından tansiyonu daha da yükseltecek adımlar atmaya zorlayabilir.

Arakçi'nin belirgin sert tutumu, İran'ın müzakereler konusunda isteksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, İran’ın müzakerelere güçlü bir konumda katılmaya çalıştığını gösteriyor. Çünkü İran, herkese güç ve kudrete sahip olduğunu ve bu gücü kullanabileceğini kanıtladığına, ABD-İsrail saldırısına verdiği yanıtla da bunu gösterdiğine inanıyor. Dolayısıyla, diplomatik fırsat, bu gücü ve elde ettiği başarıları pekiştirmek için en uygun yol ve en etkili mekanizmadır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.