BM’den uyarı: İklim değişikliği Ortadoğu’da yıkıcı etkilere neden olacak

Reuters
Reuters
TT

BM’den uyarı: İklim değişikliği Ortadoğu’da yıkıcı etkilere neden olacak

Reuters
Reuters

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan değerlendirme taslağında Ortadoğu bölgesindeki iklime ilişkin karamsar bir tablo çizildi. Değerlendirmede, Ortadoğu’nun görülmemiş sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve artan sıcaklıklar nedeniyle yangınlar da dahil geniş çapta olumsuz etkilere yol açacak iklim değişikliğinin merkezi olacağı belirtildi.
Resmi olarak gelecek yıl şubat ayında yayınlanacak olan raporda, Yunanistan ve Türkiye’de tanık olunan rekor seviyedeki yangınlarla mücadele edildiği sırada, bu hafta görülen sıcaklıkların ortalama oranları aştığı bölgedeki karbon kirliliğinin gelecekteki yansımaları analiz edildi.
Değerlendirme taslağının Ortadoğu’ya ayrılan kısmında, Akdeniz bölgesindeki 500 milyonun üzerinde nüfusun birbirine son derece bağlı iklim tehlikeleri ile karşı karşıya olduğu vurgulandı.
Değerlendirmede endişeye neden olan durumlar, deniz seviyesinin yükselmesi, kara ve deniz biyoçeşitliliğinin kaybedilmesi, kuraklık, orman yangınları ve değişen su döngüsü, gıda üretimi, kentsel ve kırsal yerleşimlerde aşırı sıcaklık oluşması ve hastalık vektörlerinin değişmesi olarak sıralandı.
Raporda, Akdeniz’deki sıcaklıkların önümüzdeki on yıllarda küresel ortalamadan daha hızlı bir şekilde artacağı, bu durumun da hayati önem taşıyan tarım, balıkçılık ve turizm sektörlerini tehdit edeceği tahminine yer verildi.
Rapor göre on milyonlarca kişi susuzluk, seller, ölümcül aşırı sıcaklıklar  gibi giderek artan tehlikelerle yüzleşecek.
Değerlendirmede ayrıca insanlığın sera gazı emisyonlarını ne kadar hızlı kontrol altına aldığına bağlı olarak Akdeniz’in bazı bölgelerinde yağmurla beslenen mahsul veriminde yüzde 64 oranında düşüş yaşanmasının mümkün olduğu belirtildi. Ayrıca Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi nüfusunun yüzde 71’inin çok yüksek derecede susuzluk riskine maruz kalacağı kaydedildi.
Bu karamsar tahminler arasında, dünyanın ortalama yüzey sıcaklığının sanayi öncesi seviyelerin iki santigrat derece artması durumunda yanan orman alanlarının yüzde 87'ye kadar çıkacağı, sıcaklığın 3 santigrat artması durumunda ise yüzde 187’ye kadar yükseleceği yer aldı.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan taslakta, Akdeniz’in yükselen sıcaklıklarından en fazla etkilenen bölge olacağına yönelik bir tahminde bulunulmasa da ‘iklim değişikliğinin sıcak noktası’ olarak tanımlandı. IPCC’ye göre bu yüzyılın ortalarına kadar Akdeniz’in kuzeyinde 93 milyon insan daha yüksek veya aşırı yüksek sıcaklık baskısı ile karşı karşıya kalabilir.
Değerlendirme, insanlığın sera gazı emisyonlarını ne kadar azaltabileceğine bağlı olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki yaşlı nüfusun sıcaklığa bağlı ölüm riskinin bu yüzyılın sonuna kadar 3 ila 30 kat artacağını gösteriyor.
AFP’nin aktardığına göre Oxford Üniversitesi Çevresel Değişim Enstitüsü Müdür Yardımcısı Friederike Otto yaptığı açıklamada “Bugün meydana gelen her sıcak hava dalgası, insanlığın sebep olduğu iklim değişikliği nedeniyle giderek daha şiddetli hale geliyor” dedi.
London Risk ve Afet Azaltma Enstitüsü’nden Afet ve Sağlık Profesörü Ilan Kelman, yangın veya sel gibi afetler söz konusu olduğunda hükümetlerin ve planlama ile görevli mercilerin bu riskleri azaltmak için atabilecekleri adımlar olduğuna dikkat çekti.
Kelman “İnsanlar iklim değişikliğine neden olmasa bile bu tür felaketlerin meydana gelme riski her zaman var olacak ve büyük oranda artacaktı” değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu adımlar, sel veya yangına eğilimli bölgelerde daha az bina inşa edilmesi, daha iyi orman yönetimini sağlanması ve durum kötüye gittiğinde kolay ve sağlam kaçış planlarının oluşturulmasını kapsıyor.
East Anglia Üniversitesi Tyndall İklim Değişikliği Araştırma Merkezi’nden araştırmacı Matthew Jones, AFP’ye yaptığı açıklamada Akdeniz’in yangınların oluştuğu aşırı sıcak hava koşullarıyla karşı karşıya olduğu ortalama gün sayısının 1980’lerden bu yana neredeyse iki katına çıktığını söyledi.
Jones “İklim değişikliği, bitki örtüsünü kurutup yangın için hazırlayarak, Akdeniz doğal alanlarını daha yanıcı bir duruma getiriyor” dedi.
Şiddetli afetler karşısında savunmasız olan Akdeniz bölgelerindeki nüfusun 2050 yılına kadar 657 milyona ulaşması ile gelecekte bu afetlerden daha fazla insanın etkilenmesi mümkün görülüyor.

 


Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24