Tunus’ta cumhurbaşkanı partilerden bağımsız bir yol haritası çiziyor

Yolsuzluk soruşturmaları Nahda Hareketi ile el-Şahid ve el-Meşişi hükümetlerindeki liderleri hedef alıyor

Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)
Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)
TT

Tunus’ta cumhurbaşkanı partilerden bağımsız bir yol haritası çiziyor

Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)
Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, dün Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve yabancı yetkililerle yaptığı görüşmede "anayasal, yasal ve siyasi meşruiyet"e ve 25 Temmuz'da aldığı kararlara bağlılığını ifade etti. Said, Batılı yetkililerle yaptığı telefon görüşmelerinde ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı danışmanı Enver Karkaş’ı kabulü sırasında, ülkeyi tehdit eden birçok tehlikeden kurtarmak için "tarihi bir sorumluluk" üstlendiğini söyledi. Ülkeyi kurtarmaya yönelik bir “yol haritası” olarak parlamentonun çalışmalarını askıya aldığını, hükümeti feshettiğini ve bir dizi karar aldığını aktardı.
Tunus cumhurbaşkanının kardeşi ve seçim kampanyasının yöneticisi olan anayasa hukuku uzmanı Nevfel Said, dün (Cumartesi) resmi sayfasında şunları yazdı: "25 Temmuz treni başladı ve kapıları kapandı... Fırsatçılar için hiçbir teselli yok.” Bu açıklama, bazı siyasi partiler, özellikle de iki haftadır Said'in kararlarını ve diyalog ve sakinlik taraftarlarının ifadelerini eleştirmeye davet eden Nahda Hareketi için bir tehdit olarak değerlendirildi.

“Yolsuzluk yapanlarla" diyaloğu reddetme
Kays Said, Nahda Hareketi de dahil olmak üzere parti liderleriyle siyasi diyalog düzenleme çağrılarına, partilerin temizliği hakkında şüphe uyandırarak ve onları tekrar yolsuzlukla suçlayarak yanıt verdi. Bu partileri "kanserojen buğdayı Tunus'a getiren kaçakçılara” benzeten Said, “Çünkü kanserojen siyasi pozisyonları teşvik ediyorlar" dedi. Tunus cumhurbaşkanının danışmanı Velid el-Haccam da Kays Said'in yolsuzluk yapan hiçbir kimseyle diyalog kurmakla ilgilenmediğini açıkladı. Dün Tunus’un başkentindeki bir otelde yapılan basın toplantısında "25 Temmuz Hareketi" ve "Kays Said Koordinasyon Komiteleri" grupları, cumhurbaşkanını, 25 Temmuz 2021 hareketinden sonra ve Ocak 2011 devriminden önce, içlerinde Bin Ali döneminin iktidar partisinin önde gelen isimlerinin, iş adamı ve medya patronu Nebil el-Karvi tarafından yönetilen “Tunus’un Kalbi” partisinden ve Abir Musa’nın yönettiği “Özgür Anayasa” partisinden bazı liderlerin olduğu yolsuzluğa bulaşmış kimselerle çalışmamaya davet ettiler.
İlgili bir bağlamda, Halk Partisi lideri (Kartaca'daki cumhurbaşkanlığı sarayına yakın olan milliyetçi Arap ve Nasırcı) ve Parlamento Üyesi Bedreddin el-Kamudi, Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa’ya sert bir şekilde karşı çıkan açıklamalar yaptı. Bazı gazetelerce bir sonraki hükümetin başkanlığına aday gösterilen El-Kamudi, partisinin geçen 25 Temmuz'daki gösterileri "Kays Said Koordinasyon Komiteleri" ile birlikte organize ederek siyasal İslam güçlerinin dışlanması ve parlamento ve devlet kurumları üzerindeki kontrollerinin sınırlandırılması adına önemli bir rol oynadığını ifade etti. El-Kamudi, Cumhurbaşkanı Kays Said'in, 2019 seçimleri öncesinde ve sonrasında egemen ulusal kararlara dış devletlerin müdahalesini sağlamak amacıyla onlardan finansman alarak yolsuzluğa bulaşmakla suçladığı siyasi parti, sendika ve sivil toplum liderleriyle diyalog kurarak zaman kaybetmediğini, bunun yerine yolsuzlukla mücadelede iyi bir yönetim gösterebilmek için bir yol haritasını uygulamaya koyduğunu aktardı.

Partilerden bağımsız yol haritası
Tunus cumhurbaşkanı danışmanı Velid el-Haccam, Cumhurbaşkanı Kays Said ve cumhurbaşkanlığı kurumunun daha sonra açıklanacak bir "yol haritasını" tamamlama sürecinde olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanlığı, son iki hafta içinde yayınlanan ve özellikle parlamentonun “askıya alınmasına”, yeni yetkililerin devletteki en üst düzey resmi görevlere atanmasına ve Hişam el-Meşişi hükümetinin, danışmanlarının ve bakanlarının çoğunun görevden alınması ve bir kısmının soruşturmaya sevk edilmesine dair bir dizi cumhurbaşkanlığı kararları ve kararnameleri aracılığıyla bu yol haritası için hazırlanmaya başladı. Beklenenin aksine Kays Said henüz bir başbakan atamadı. Daha çok bakanlık ve hassas sektörlerin bakanlıklarına denetçiler atadı. Son olarak da aralarında “genel koordinatör” olarak görev yapacak bir başbakanın adını açıklayacak. Yeni başbakan, cumhurbaşkanlığından ziyade parlamentonun denetimlerine bağlı olan eski başbakanların sahip olduğu kadar çok yetkiye sahip olamayacak.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in anayasa ve seçim yasasını değiştirmek adına onay almak için halk referandumuna sunacağı iki taslak şimdilik “cumhurbaşkanlığı uzman komitesi” tarafından hazırlanma aşamasında bulunuyor. Kays Said tarafından yapılan açıklamaya göre, bu iki taslak, mevcut parlamentonun düzinelerce üyesini "yolsuzluk ve yüz milyarlarca liralık kaçakçılık suçlarıyla" ihraç ettikten sonra mevcut parlamentoya sunabilir.

Kartaca Sarayı'ndaki kararların merkezileştirilmesi
Bu senaryoda, eski bakan ve Halk Partisi lideri Muhammed el-Musilini, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığının muhtemelen işlerin gidişatını izleyeceğini ve "başkanlık kararnameleri ve kararları yoluyla" iki hafta önce başladığı üst düzey pozisyonlarda onlarca görevden alma ve yerlerine yeni isimler atama kararlarının açıklanmasına benzer şekilde işleri yürüteceğini söyledi. Cumhurbaşkanının ayrıca, Tunus yasalarına göre ev hapsine alma ve güvenlik nedeniyle seyahat yasağı koyma yetkisi olan İçişleri Bakanlığı aracılığıyla adli bir soruşturma iznine gerek kalmadan diğer davaları takip edebileceğini aktardı. Dün Cumartesi, Mali Yargı Başkanlığı sözcüsü Muhsin El-Dali, eski Ulaştırma Bakanı ve "Nahda Hareketi" lideri Enver Maruf gibi üst düzey siyasetçilerin ve bakanların kararnameler kapsamında ev hapsine alındığını, haklarında soruşturma dosyası olmamasına rağmen İçişleri Bakanlığı tarafından gözaltına veya ev hapsine alınmaları yönünde emir verildiğini ifade etti.
Enver Maruf, bir yıldan fazla bir zaman önce 16 yaşındaki kızının bakanlığın aracı ile kaza yapması sonucu bakanlık malına maddi hasar vermekle suçlanmasının ardından yargıya sevk edilmişti. Öte yandan bazı politikacılar, eski Bakan Enver Maruf'u 2019 seçimleri arifesinde İletişim Teknolojileri Bakanı iken Nahda Hareketi’ne seçmen ağı hakkında bilgi vermekle suçluyor.
Aynı bağlamda, Tunus Yargı Başkanlığı’nın sözcüsü Muhsin el-Dali dün (Cumartesi) Tunus basınına, yargı kurumunun yakında Kays Said’in iki hafta önce görevden aldığı Hişam el-Meşişi hükümetinden ve ondan önceki Yusuf el-Şahid hükümetinden birçok bakana ve üst düzey politikacıya karşı tutuklama, ev hapsine alma veya seyahat yasağı koyma kararları alacağını aktardı. Öte yandan medya kaynakları dün, eski Başbakan Yusuf el-Şahid, danışmanı Bakan Mehdi Ben Gharbia ve medya danışmanı Mufdi el-Masadi hakkında “yolsuzluk ve yetkiyi kötüye kullanma” suçlamalarıyla ilgili soruşturmaların yeniden açıldığını doğruladı. Ancak Yargı Başkanlığı’nın sözcüsü Muhsin el-Dali, yargı tarafından tutuklama veya ev hapsine alma konusunda henüz resmi bir talimat verilmediğini söyledi. Aralarında Tunus'un Kalbi Partisi Milletvekili Cevher el-Muğayribi’nin de bulunduğu bir grup hukukçu ve politikacı, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz'da aldığı kararlara itiraz etmek için idari yargıya başvurma kararı aldıklarını açıkladı. El-Muğayribi, Facebook sayfasında "diğer makamlardan bağımsız bir makam olarak idari yargıya başvurmaya" karar verdiklerini ifade etti.

Nahda Hareketi’ne karşı yeni davalar
Bu arada, Kartaca Sarayı'na yakın medya ve partiler, Nahda Hareketi liderlerine karşı yeni davalar açıldığını aktardılar. Bu yeni davalar arasında Tunus’a ve Cumhurbaşkanı Kays Said’e karşı kara propaganda yapmak için Avrupalı ve Amerikalı kurumlarla sözleşmeler yapmak ve onlardan finansman almak gibi dosyalar yer alıyor.
Tunus Adalet Bakanlığı temsilcisi, Nahda Hareketi’nin geçen hafta alınan olağanüstü kararlardan sonra Cumhurbaşkanı Kays Said’e karşı bir baskı grubu oluşturmak, kendi imajını iyileştirmek ve kamuoyunu manipüle etmek amacıyla ABD’de kendi lehine kampanya yürütmesi için uluslararası bir lobicilik şirketi ile sözleşme yaptığının ortaya çıkmasıyla harekete karşı yeni bir dava açıldığını doğruladı.
Bu arada, bir dizi avukat ve politikacı, Cumhurbaşkanı’nın “yol haritasını” ve 25 Ağustos’tan sonraki aşamayı yani istisnai önlemleri etkinleştirmek için Kays Said tarafından konulan son tarihten sonrasını etkilemek için bir dizi yerel ve yabancı mahkemelerde bazı siyasi partilere karşı dava açtı.



Gazze anlaşmasının ihlalleri arabulucuların önündeki engelleri artırıyor

İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)
İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)
TT

Gazze anlaşmasının ihlalleri arabulucuların önündeki engelleri artırıyor

İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)
İsrail'in dün Gazze'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısının ardından yıkılan binaların enkazı arasında duran Filistinliler (EPA)

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail'in yeni saldırıları çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Washington bu saldırıları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin anlaşmanın istikrarını etkilemeyen kabul edilebilir bir tepkisi olarak değerlendirdi. Ancak Hamas bu değerlendirmeyi taraflı buldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, tekrarlanan İsrail ihlallerinin ABD'nin yeşil ışığıyla devam edeceğini ve 10 Ekim'de yürürlüğe giren anlaşmanın çökmesine neden olmadan arabulucular ve garantörlerin karşılaştığı engelleri artıracağını düşünüyor. Uzmanlar, Washington’un anlaşmayı sürdürme konusundaki kararlılığına dikkat çekerek, ikinci aşamaya geçişin geleceğinin ABD Başkanı Donald Trump’ın tutumuna ve anlaşmanın uygulanmasının devamına yönelik iradesine bağlı olduğunu ifade etti.

su7
Gazze şehrinde İsrail'in hava saldırısı sonrasında meydana gelen yıkımı izleyen Filistinliler, 29 Ekim 2025 (EPA)

Katar dün, arabulucuların anlaşmayı sürdürmek için temas halinde olduklarını açıkladı. Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, “Gazze Şeridi'ndeki ateşkese yönelik zorlukları izliyoruz... Anlaşmanın sürdürülmesini sağlamaya odaklandık” ifadelerini kullandı.

‘Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi sürdürmek için her iki tarafla yoğun iletişim kurulduğunu’ belirten Al Sani, “Gazze Şeridi'nde yaşananlar üzücü. Biz bu süreci kontrol altına almak için çalışıyoruz. Washington da anlaşmaya bağlılığını sürdürüyor” dedi.

‘İhlal’ suçlamalarının karşılıklı olarak dile getirilmesi

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, önceki gün Gazze Şeridi'nin güneyinde çıkan çatışmalarda bir askerin öldürüldüğünü belirtti. Bu olay, ABD Başkanı Donald Trump'ın 9 Ekim'de İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yaptığı ve ertesi gün yürürlüğe giren kırılgan anlaşmanın son sınavı oldu.

xsdfrt
İsrailli askerler, dün Kudüs'te düzenlenen cenaze töreninde Gazze Şeridi'nde öldürülen bir meslektaşlarının tabutunu taşıyor. (AP)

Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinin, Hamas'ın anlaşmayı ihlal etmesi nedeniyle ‘şiddetli saldırı’ emri verdiğini belirten bir açıklama yayınlamasının ardından gerçekleşti. Hamas yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail güçlerine düzenlenen saldırıdan sorumlu olmadığını bildirdi ve anlaşmaya bağlılığını yineledi.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü'ne göre, İsrail'in saldırılarında çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere onlarca Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusu ise yaptığı açıklamada, saldırıların ardından ateşkese geri döneceğini duyurdu.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları salı günü, İsrail'in ateşkesi ihlal ettiğini gerekçe göstererek, teslim edilmesi gereken bir rehinenin cesedinin teslimini erteleyeceğini açıkladı.

Gazze cephesinin Lübnanlaştırılması

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, İsrail'in ihlallerinin arabulucuların önündeki engelleri artırdığına inanıyor.

Hasan, “İsrail'in amacı, cesetler konusundaki krizi bahane ederek ikinci aşamaya geçişi ve yeniden inşa sürecinin başlamasını engellemek ve mevcut karmaşıklıkların sorumlusu olmasına rağmen, istediği zaman hedef almayı tekrarlayarak Lübnan'ın güneyindeki politikalarını Gazze Şeridi’nde de uygulamak” dedi.

r
Gazze şehrine yönelik İsrail saldırısında öldürülen bir yakınlarının cenazesinin önünde oturan Filistinli kadınlar, 29 Ekim 2025 (AP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, İsrail'in ihlallerinin ‘anlaşmanın başlangıcından beri devam ettiğini ve son olmayacağını, ayrıca arabulucuları zor durumda bıraktığını’ doğruladı. Nazzal, İsrail’in ‘Gazze cephesini Lübnanlaştırmak, Güney Lübnan’da olduğu gibi saldırılarını sürdürmek ve ateşkesi gri bir bölgede tutarak ne geri çekilmek ne de anlaşmanın ikinci aşamasındaki yükümlülüklerini yerine getirmek istemediğini’ belirtti.

Öte yandan, Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, Facebook sayfasında yaptığı paylaşımda, Netanyahu’nun ‘Gazze Savaşı’nı sona erdirme anlaşmasını baltalamaya çalıştığını ve anlaşmayı tam olarak uygulamadan yalnızca ilk aşamayla sınırlamaya uğraştığını’ kaydetti. Ayrıca, ‘istediği zaman bombardıman, suikast ve kara harekâtı yapma özgürlüğünü sağlayacak bir çatışma düzeni oluşturmaya çalıştığını’ ifade etti.

El-Medhun, Netanyahu'nun ‘ablukayı sürdürmeye ve sınır geçişlerini (özellikle de Refah Sınır Kapısı) kapatmaya devam ederek, Gazze Şeridi dışındaki kişilerin geri dönüşünü engellediğini, yardımların girişini kısıtladığını ve ekonomik ve insani açıdan boğucu baskıyı sürdürdüğünü’ bildirdi.

Netanyahu'nun ‘yeniden inşayı engellemek ve sarı hat olarak bilinen bölgede kuvvetlerinin konuşlandırılmasını sürdürmek için çalıştığını ve gelecekte bu bölgeyi genişletmeyi planladığını’ belirten el-Medhun şu ifadeleri kullandı: “Bu politikaları meşrulaştırmak için, henüz teslim edilmemiş cesetler gibi çeşitli bahaneler kullanmaya devam edecek ve bu konuları medyada ve siyasi gündeminde tutarak, yeni bahanelere ihtiyaç duyduğunda bunları koz olarak kullanacak. Ayrıca, saldırının devamını haklı çıkarmak için Refah veya başka yerlerdeki belirsiz veya uydurma olayları kullanmaya devam edecek.”

ABD'nin tutumu

Buna karşılık Washington, İsrail'in saldırılarına rağmen anlaşmanın geçerliliğini koruduğunu açıkladı. Geçen hafta bir dizi ABD yönetim yetkilisiyle birlikte İsrail'i ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının son dönemdeki gerginliğe rağmen geçerliliğini koruduğunu söyledi.

Trump dün yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi hiçbir şey tehdit edemez. Bir İsrail askerini öldürdüler, bu yüzden İsrailliler karşılık verdi ve karşılık vermek zorundaydılar. Böyle bir durumda karşılık vermek zorundalar” dedi.

scfrgt
Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi yakınlarında İsrail'in gece saldırılarında öldürülen oğlunun yasını tutan Filistinli bir kadın (AFP)

Wall Street Journal, bir ABD yetkilisine dayandırdığı haberinde, Washington’un İsrail saldırıları konusunda önceden bilgilendirildiğini ve bu saldırıların hedefe yönelik sınırlı operasyonlar olmasının beklendiğini aktardı. Yetkili ayrıca, İsrail’in ateşkesi baltalama niyetinde olmadığını ifade etti.

Hamas dün yaptığı açıklamada, ‘Gazze’de halkımıza yönelik bu haince tırmanışın, ateşkes anlaşmasını baltalamaya ve güç yoluyla yeni dengeler dayatmaya yönelik açık bir İsrail niyetini ortaya koyduğunu; bunun da Amerikan iş birliğiyle gerçekleştiğini’ belirtti. Açıklamada, ‘Netanyahu’nun faşist hükümetine, suçlarını sürdürmesi için siyasi bir kalkan sağlandığı’ ifade edildi. Hamas, Washington’un tutumunu ‘taraflı’ olarak nitelendirerek, arabuluculara ve garantör ülkelere, İsrail’e katliamlarını durdurması ve anlaşmanın tüm maddelerine tam olarak uyması yönünde derhal baskı yapılması çağrısında bulundu.

Hasan, krizin nedeninin Trump’tan gelen ‘yeşil ışık’ olduğunu belirterek, anlaşmanın dayanıklılığının ve 2026 yılı gelmeden ikinci aşamaya geçilmesinin, ABD Başkanı’nın önümüzdeki dönemdeki tutumuna bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Nazzal, Washington’un İsrail’e bahaneler sunduğunu düşündüğünü ve bu nedenle birinci aşamanın birkaç ay daha devam etmesini beklediğini söyledi.


SDG, Halep'in doğusundaki bir askeri karakolu hedef aldığı iddialarını yalanladı

Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)
Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)
TT

SDG, Halep'in doğusundaki bir askeri karakolu hedef aldığı iddialarını yalanladı

Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)
Şam'ın dış mahallelerinden Derayya'da yıkılmış binaların önünde motosikletleriyle geçen insanlar, 28 Ekim 2025 (AFP)

SDG dün, Suriye Savunma Bakanlığı'nın, Halep’in doğusundaki Tişrin Barajı yakınlarındaki bir askeri karakolu hedef aldığı ve bu olayda iki askerin öldüğü yönündeki kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.

SDG tarafından yazılı olarak açıklamada, “Güçlerimiz söz konusu bölgede herhangi bir operasyon gerçekleştirmedi. Elimizdeki saha verilerine göre olay Şam hükümetinin askeri karakolunun yakınlarında bir mayının infilak etmesi sonucu meydana geldi. Güçlerimizin bu olayla hiçbir ilgisi yoktur” denildi.

SDG, ‘gerginliğin azaltılması ve temas bölgelerinde istikrarın korunması ilkesine bağlılığını ve çeşitli unsurların halkın güvenliğine ve emniyetine yönelik tehditlere karşı ulusal çabaları sürdürme taahhüdünü’ bir kez daha vurguladı.

Suriye Savunma Bakanlığı dün sabah, SDG’nin Halep'in doğusundaki Tişrin Barajı yakınlarında ordunun konuşlandığı noktalardan birini hedef aldığını ve iki askerin öldüğünü açıkladı.

SDG'nin güdümlü füze saldırısında üçüncü bir askerin de yaralandığını belirtti.

Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhef Ebu Kasra, bu ayın başlarında, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu.


Sudan, HDK’nın terör örgütü olarak ilan edilmesini talep etti

HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)
HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)
TT

Sudan, HDK’nın terör örgütü olarak ilan edilmesini talep etti

HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)
HDK’nın kontrolüne geçen el-Faşir'den kaçan yerinden edilmiş kişiler, önceki gün yakınlardaki Tavila beldesine ulaştı (AFP)

Sudan hükümeti, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) üyelerinin, Sudan ordusu ve müttefik güçleriyle uzun süren çatışmaların ardından bu kontrolü yeniden ele geçirdiği Kuzey Darfur Eyaleti'nin yönetim şehri el-Faşir’de ve Kuzey Kordofan Eyaleti'nin Bara şehrinde işledikleri ağır ihlaller ve katliamlar karşısında, uluslararası topluma HDK'yı caydırmak ve terör örgütü olarak sınıflandırmak için acil önlemler alması çağrısında bulundu.

Sudan Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin el-Emin, dün geçici başkent Port Sudan'da düzenlenen basın toplantısında, el-Faşir'de yaşananları ‘cezasızlığın açık bir örneği’ olarak nitelendirdi. Emin, uluslararası topluma, ‘kaosu körükleyen ve milislerin daha fazla suç işlemesine olanak tanıyan’ HDK'yı destekleyen ülkeleri caydırma çağrısında bulundu.

Öte yandan HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti), el-Faşir'de meydana gelen ihlalleri soruşturmak üzere bir komite kurulduğunu doğruladı ve failleri sorumlu tutmaya ve soruşturma sonuçlarını herkese açıklamaya tam olarak kararlı olduğunu ifade etti. El-Faşir'in güvenli olacağını söyleyen Hamideti, Sudan'ı ‘ya barış ya da savaş yoluyla’ birleştireceğine söz verdi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dün el-Faşir’deki Suudi Doğum Hastanesi’nde 460'tan fazla kişinin öldürüldüğü haberlerinin ardından Sudan'da acil ateşkes çağrısında bulundu.