Tunus’ta cumhurbaşkanı partilerden bağımsız bir yol haritası çiziyor

Yolsuzluk soruşturmaları Nahda Hareketi ile el-Şahid ve el-Meşişi hükümetlerindeki liderleri hedef alıyor

Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)
Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)
TT

Tunus’ta cumhurbaşkanı partilerden bağımsız bir yol haritası çiziyor

Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)
Tunus cumhurbaşkanı, Ağustos ayı başlarında başkentin merkezindeki Habib Burgiba Caddesi’ndeki turu sırasında kendisini karşılayanları selamlıyor. (AFP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, dün Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve yabancı yetkililerle yaptığı görüşmede "anayasal, yasal ve siyasi meşruiyet"e ve 25 Temmuz'da aldığı kararlara bağlılığını ifade etti. Said, Batılı yetkililerle yaptığı telefon görüşmelerinde ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı danışmanı Enver Karkaş’ı kabulü sırasında, ülkeyi tehdit eden birçok tehlikeden kurtarmak için "tarihi bir sorumluluk" üstlendiğini söyledi. Ülkeyi kurtarmaya yönelik bir “yol haritası” olarak parlamentonun çalışmalarını askıya aldığını, hükümeti feshettiğini ve bir dizi karar aldığını aktardı.
Tunus cumhurbaşkanının kardeşi ve seçim kampanyasının yöneticisi olan anayasa hukuku uzmanı Nevfel Said, dün (Cumartesi) resmi sayfasında şunları yazdı: "25 Temmuz treni başladı ve kapıları kapandı... Fırsatçılar için hiçbir teselli yok.” Bu açıklama, bazı siyasi partiler, özellikle de iki haftadır Said'in kararlarını ve diyalog ve sakinlik taraftarlarının ifadelerini eleştirmeye davet eden Nahda Hareketi için bir tehdit olarak değerlendirildi.

“Yolsuzluk yapanlarla" diyaloğu reddetme
Kays Said, Nahda Hareketi de dahil olmak üzere parti liderleriyle siyasi diyalog düzenleme çağrılarına, partilerin temizliği hakkında şüphe uyandırarak ve onları tekrar yolsuzlukla suçlayarak yanıt verdi. Bu partileri "kanserojen buğdayı Tunus'a getiren kaçakçılara” benzeten Said, “Çünkü kanserojen siyasi pozisyonları teşvik ediyorlar" dedi. Tunus cumhurbaşkanının danışmanı Velid el-Haccam da Kays Said'in yolsuzluk yapan hiçbir kimseyle diyalog kurmakla ilgilenmediğini açıkladı. Dün Tunus’un başkentindeki bir otelde yapılan basın toplantısında "25 Temmuz Hareketi" ve "Kays Said Koordinasyon Komiteleri" grupları, cumhurbaşkanını, 25 Temmuz 2021 hareketinden sonra ve Ocak 2011 devriminden önce, içlerinde Bin Ali döneminin iktidar partisinin önde gelen isimlerinin, iş adamı ve medya patronu Nebil el-Karvi tarafından yönetilen “Tunus’un Kalbi” partisinden ve Abir Musa’nın yönettiği “Özgür Anayasa” partisinden bazı liderlerin olduğu yolsuzluğa bulaşmış kimselerle çalışmamaya davet ettiler.
İlgili bir bağlamda, Halk Partisi lideri (Kartaca'daki cumhurbaşkanlığı sarayına yakın olan milliyetçi Arap ve Nasırcı) ve Parlamento Üyesi Bedreddin el-Kamudi, Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa’ya sert bir şekilde karşı çıkan açıklamalar yaptı. Bazı gazetelerce bir sonraki hükümetin başkanlığına aday gösterilen El-Kamudi, partisinin geçen 25 Temmuz'daki gösterileri "Kays Said Koordinasyon Komiteleri" ile birlikte organize ederek siyasal İslam güçlerinin dışlanması ve parlamento ve devlet kurumları üzerindeki kontrollerinin sınırlandırılması adına önemli bir rol oynadığını ifade etti. El-Kamudi, Cumhurbaşkanı Kays Said'in, 2019 seçimleri öncesinde ve sonrasında egemen ulusal kararlara dış devletlerin müdahalesini sağlamak amacıyla onlardan finansman alarak yolsuzluğa bulaşmakla suçladığı siyasi parti, sendika ve sivil toplum liderleriyle diyalog kurarak zaman kaybetmediğini, bunun yerine yolsuzlukla mücadelede iyi bir yönetim gösterebilmek için bir yol haritasını uygulamaya koyduğunu aktardı.

Partilerden bağımsız yol haritası
Tunus cumhurbaşkanı danışmanı Velid el-Haccam, Cumhurbaşkanı Kays Said ve cumhurbaşkanlığı kurumunun daha sonra açıklanacak bir "yol haritasını" tamamlama sürecinde olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanlığı, son iki hafta içinde yayınlanan ve özellikle parlamentonun “askıya alınmasına”, yeni yetkililerin devletteki en üst düzey resmi görevlere atanmasına ve Hişam el-Meşişi hükümetinin, danışmanlarının ve bakanlarının çoğunun görevden alınması ve bir kısmının soruşturmaya sevk edilmesine dair bir dizi cumhurbaşkanlığı kararları ve kararnameleri aracılığıyla bu yol haritası için hazırlanmaya başladı. Beklenenin aksine Kays Said henüz bir başbakan atamadı. Daha çok bakanlık ve hassas sektörlerin bakanlıklarına denetçiler atadı. Son olarak da aralarında “genel koordinatör” olarak görev yapacak bir başbakanın adını açıklayacak. Yeni başbakan, cumhurbaşkanlığından ziyade parlamentonun denetimlerine bağlı olan eski başbakanların sahip olduğu kadar çok yetkiye sahip olamayacak.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in anayasa ve seçim yasasını değiştirmek adına onay almak için halk referandumuna sunacağı iki taslak şimdilik “cumhurbaşkanlığı uzman komitesi” tarafından hazırlanma aşamasında bulunuyor. Kays Said tarafından yapılan açıklamaya göre, bu iki taslak, mevcut parlamentonun düzinelerce üyesini "yolsuzluk ve yüz milyarlarca liralık kaçakçılık suçlarıyla" ihraç ettikten sonra mevcut parlamentoya sunabilir.

Kartaca Sarayı'ndaki kararların merkezileştirilmesi
Bu senaryoda, eski bakan ve Halk Partisi lideri Muhammed el-Musilini, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığının muhtemelen işlerin gidişatını izleyeceğini ve "başkanlık kararnameleri ve kararları yoluyla" iki hafta önce başladığı üst düzey pozisyonlarda onlarca görevden alma ve yerlerine yeni isimler atama kararlarının açıklanmasına benzer şekilde işleri yürüteceğini söyledi. Cumhurbaşkanının ayrıca, Tunus yasalarına göre ev hapsine alma ve güvenlik nedeniyle seyahat yasağı koyma yetkisi olan İçişleri Bakanlığı aracılığıyla adli bir soruşturma iznine gerek kalmadan diğer davaları takip edebileceğini aktardı. Dün Cumartesi, Mali Yargı Başkanlığı sözcüsü Muhsin El-Dali, eski Ulaştırma Bakanı ve "Nahda Hareketi" lideri Enver Maruf gibi üst düzey siyasetçilerin ve bakanların kararnameler kapsamında ev hapsine alındığını, haklarında soruşturma dosyası olmamasına rağmen İçişleri Bakanlığı tarafından gözaltına veya ev hapsine alınmaları yönünde emir verildiğini ifade etti.
Enver Maruf, bir yıldan fazla bir zaman önce 16 yaşındaki kızının bakanlığın aracı ile kaza yapması sonucu bakanlık malına maddi hasar vermekle suçlanmasının ardından yargıya sevk edilmişti. Öte yandan bazı politikacılar, eski Bakan Enver Maruf'u 2019 seçimleri arifesinde İletişim Teknolojileri Bakanı iken Nahda Hareketi’ne seçmen ağı hakkında bilgi vermekle suçluyor.
Aynı bağlamda, Tunus Yargı Başkanlığı’nın sözcüsü Muhsin el-Dali dün (Cumartesi) Tunus basınına, yargı kurumunun yakında Kays Said’in iki hafta önce görevden aldığı Hişam el-Meşişi hükümetinden ve ondan önceki Yusuf el-Şahid hükümetinden birçok bakana ve üst düzey politikacıya karşı tutuklama, ev hapsine alma veya seyahat yasağı koyma kararları alacağını aktardı. Öte yandan medya kaynakları dün, eski Başbakan Yusuf el-Şahid, danışmanı Bakan Mehdi Ben Gharbia ve medya danışmanı Mufdi el-Masadi hakkında “yolsuzluk ve yetkiyi kötüye kullanma” suçlamalarıyla ilgili soruşturmaların yeniden açıldığını doğruladı. Ancak Yargı Başkanlığı’nın sözcüsü Muhsin el-Dali, yargı tarafından tutuklama veya ev hapsine alma konusunda henüz resmi bir talimat verilmediğini söyledi. Aralarında Tunus'un Kalbi Partisi Milletvekili Cevher el-Muğayribi’nin de bulunduğu bir grup hukukçu ve politikacı, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz'da aldığı kararlara itiraz etmek için idari yargıya başvurma kararı aldıklarını açıkladı. El-Muğayribi, Facebook sayfasında "diğer makamlardan bağımsız bir makam olarak idari yargıya başvurmaya" karar verdiklerini ifade etti.

Nahda Hareketi’ne karşı yeni davalar
Bu arada, Kartaca Sarayı'na yakın medya ve partiler, Nahda Hareketi liderlerine karşı yeni davalar açıldığını aktardılar. Bu yeni davalar arasında Tunus’a ve Cumhurbaşkanı Kays Said’e karşı kara propaganda yapmak için Avrupalı ve Amerikalı kurumlarla sözleşmeler yapmak ve onlardan finansman almak gibi dosyalar yer alıyor.
Tunus Adalet Bakanlığı temsilcisi, Nahda Hareketi’nin geçen hafta alınan olağanüstü kararlardan sonra Cumhurbaşkanı Kays Said’e karşı bir baskı grubu oluşturmak, kendi imajını iyileştirmek ve kamuoyunu manipüle etmek amacıyla ABD’de kendi lehine kampanya yürütmesi için uluslararası bir lobicilik şirketi ile sözleşme yaptığının ortaya çıkmasıyla harekete karşı yeni bir dava açıldığını doğruladı.
Bu arada, bir dizi avukat ve politikacı, Cumhurbaşkanı’nın “yol haritasını” ve 25 Ağustos’tan sonraki aşamayı yani istisnai önlemleri etkinleştirmek için Kays Said tarafından konulan son tarihten sonrasını etkilemek için bir dizi yerel ve yabancı mahkemelerde bazı siyasi partilere karşı dava açtı.



Sudan'da savaş mağdurları için yeni bir kamp: Tavile

TT

Sudan'da savaş mağdurları için yeni bir kamp: Tavile

Sudan'da savaş mağdurları için yeni bir kamp: Tavile

Sudan'ın batısındaki Kuzey Darfur'da bulunan Tavile kasabası, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki son çatışmaların ardından el-Faşir şehri, Zemzem ve Ebu Şuk kamplarından bombardımandan kaçan binlerce yerinden edilmiş insanın akın etmesiyle savaş mağdurları için yeni bir kampa dönüştü.

Yerinden edilmiş kişilerin işleriyle ilgilenen yerel bir gönüllü kuruluş olan Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler Genel Koordinasyon Komitesi'ne göre Tavile bölgesi, yerinden edilmiş kişilerin açıkta, son derece kötü koşullarda, yiyecek, içme suyu ve hatta battaniye olmadan kalabalık bir şekilde bulunmaları nedeniyle ciddi bir baskı altında.

Şarku’l Avsat’a konuşan Komite Sözcüsü Âdem Rical şu ifadeleri kullandı: “Şu anda acil müdahalelere ihtiyaç duyulması nedeniyle bölgede olağanüstü hâl ilan etme sürecindeyiz. En büyük zorluk, temel hizmetlerin ve yaşam için gerekli malzemelerin eksikliği ve binlerce kişi şu anda açıkta olduğu için çadır gibi barınma malzemelerinin sağlanmasıdır. El-Faşir ile Zemzem ve Ebu Faruk kamplarını bu zor koşullarda terk edebilen siviller, sadece giydikleri kıyafetlerle, bazıları hayvanların çektiği ilkel arabalarla ve her şeye muhtaç bir şekilde, kendilerine yardım etmek için sınırlı bir yerel gönüllü müdahalenin ortasında kaldılar.”

Yerinden edilmeye giden yolda yaşanan trajediler

Rical, yerinden edilmiş kişilerin, yerlerinden edilmelerine giden yolda acı ve korkunç koşullar yaşadıklarını ve ‘HDK’ye bağlı bazı silahlı adamlar tarafından çeşitli ihlallere, cinayetlere ve hırsızlıklara maruz kaldıklarını’ bildirdiklerini söyledi. Rical, “İfadelerinde bize aşırı açlık ve susuzluk nedeniyle çok sayıda ölüm yaşandığını ve bazı çocukların yerinden edilme yolculuğu sırasında ebeveynlerini kaybettiğini anlattılar” dedi.

Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler Genel Koordinasyon Komitesi’nin verilerine göre Tavile, nisan ayı başında el-Faşir ve çevresindeki kamplarda yeniden başlayan şiddetli çatışmalardan bu yana 281 binden fazla yerinden edilmiş kişiyi kabul etti. Bölgede yaşayanlarla birlikte toplam sayı bir milyondan fazla kişiye ulaştı.

Tavile, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'in yaklaşık 65 kilometre batısında yer alıyor. El-Faşir ülkenin batısında Sudan ordusu tarafından kontrol edilen son büyük şehir ve bir yıldan uzun bir süredir HDK tarafından kuşatılmıştı.

Komite Sözcüsü Âdem Rical, “Tavile’de güvenlik durumu istikrarlı, ancak insani ihtiyaçlar yerel halkın, ulusal insani yardım kuruluşlarının ve buradaki yetkililerin kapasitesinin ötesinde” dedi.

Rical, yerel toplum liderlerinin yerinden edilenlere yardım sağlamak için girişimler başlattığını, ancak sayılarının çok fazla olması ve giderek artması nedeniyle ihtiyaçları yeterince karşılayamadıklarını söyledi.

frgtyu
HDK'nin 15 Nisan'da Kuzey Darfur'daki yerinden edilmiş kişiler için kurulan Zemzem Kampı’na düzenlediği saldırının ardından binlerce kişi bölgeden ayrılmak zorunda kaldı. (Reuters)

Rical, Tavile'nin el-Faşir ve çevresindeki kamplardan yerinden edilmiş insanları kabul eden bir nokta haline geldiğini ve önemli bir kısmının Cebel Marra'daki Fanga, Golo ve Nertiti'deki diğer komşu bölgelere kaçmaya devam ettiğini söyledi. Yerel halk ve ulusal kuruluşların yanı sıra gönüllü acil servisler, yerinden edilenlere yardım etmek için mısır unu, bakliyat, içme suyu ve battaniye sağlıyor. Ancak bu yardım, el-Faşir ile Zemzem ve Ebu Şuk kamplarından çok sayıda kişinin ihtiyaçlarını karşılama konusunda sınırlı kalıyor.

El-Faşir acı çekiyor

Şarku’l Avsat'a konuşan çeşitli kaynaklara göre, Zemzem Kampı sakinlerinin yaklaşık yüzde 70'i, yüzlerce sivilin öldürülmesi ve yaralanmasıyla sonuçlanan HDK'nin son saldırısının ardından Tavile bölgesine ve eyaletteki diğer bölgelere göç etti. Kaynaklar, el-Faşir'de, Zemzem ve Ebu Şuk kamplarında kalanların gıda, içme suyu ve ilaç sıkıntısı nedeniyle çok kötü insani koşullarla karşı karşıya olduklarını söyledi. Aynı kaynaklar, Sudan ordusu ve müttefik silahlı mücadele hareketlerinin ortak gücünün, el-Faşir'den ayrılmalarını engellemek için ailelerin önüne engeller koymaya devam ettiğini, askeri operasyonların ve karşılıklı topçu atışlarının artmasına ve şehir üzerindeki uzun süreli kuşatma nedeniyle yiyecek ve içme suyu elde etmenin zorluğuna rağmen onları tehdit altında kalmaya zorladığını belirtti.

Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler Genel Koordinasyon Komitesi bu hafta başında, Sudan ordusunun askeri istihbaratının Ebu Şuk Kampı’ndaki onlarca gönüllü lider ve aktivisti HDK ile iş birliği yaptıkları suçlamasıyla tutukladığını açıkladı.

Şarku’l Avsat tarafından elde edilen bilgilere göre Çad ile olan Adre Sınır Kapısı, Tavile'de yeni yerinden edilmiş insanlara insani yardım ulaştırılması için açıldı. Çeşitli kaynaklara göre, son birkaç gün içinde gıda maddeleri, ilaçlar ve barınma malzemeleri yüklü birçok tır bölgeye geldi, ancak çok sayıda yerinden edilmiş insan nedeniyle bu yardımlar yetersiz kalıyor.

Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler Genel Koordinasyon Komitesi, Tavile bölgesinde acil durum ilan etmek üzere olduğunu bildirerek, uluslararası ve yerel kuruluşları Kuzey Darfur'dan gelen binlerce yerinden edilmiş kişinin hayatını kurtarmak için acilen harekete geçmeye çağırdı.